|
Mevcut iktidar uzay projesini
açýklayýnca ortalýk biraz karýþtý. Artýk hiç kimsenin yok
sayamadýðý iç ve dýþ sorunlar, herkesin iliklerine kadar
hissettiði pahalýlýk, olaðan hale gelmiþ olan yolsuzluk, bütün
bunlarýn sonucu olan yoksulluk orta yerde dururken uzay iþi de
nereden çýkmýþtý? Daha önce açýklanmýþ ancak gerçekleþmemiþ
diðer “uçuk” projelerden biri galiba diyenler çoðunlukta
olmakla beraber, mevcut sorunlarý örtmek için açýklanmýþ bir
“halkla iliþkiler” çalýþmasý diyenler de yok deðil.
Ülkemizde henüz bir iþi gerçekten
yapmak ile o iþi gösteriþ için yapar gibi görünmek arasýndaki
fark çok iyi anlaþýlmamýþ olduðu için açýklanan bu projeye
de þüpheyle yaklaþmak son derece doðal.
Sonuçta iktidarýn her söylediðine
sorgusuz sualsiz inanan bir kesim karnýndan gelen gurultulara
aldýrmadan uzay rüyalarý görmeye baþlarken iktidarýn her
söylediðine sorgusuz sualsiz karþý çýkan baþka bir kesim ise
bulabildiði her malzemeyi kullanarak açýklanan projeyle dalga
geçmeye baþladý. Tarih bu iki grupta yer alan insanlardan ne
kendilerine ne de baþkalarýna bir yarar gelmediðini gösteren
örneklerle doludur.
Hem iktidar yanlýsý hem de karþýtý
gruplar içinde yer alan uyanýk bir grup insan ise bu projeden nasýl
ekmek yeriz diye düþünmeye, iþe nasýl dahil olacaklarýný
sorgulamaya, adam ayarlamaya vs. baþladýlar. Yine tarih bu tip
insanlarýn da bu projelerden bir þekilde yarar saðlayabildiklerini
ancak projelerin amacýna ulaþabilmesi için zerre katkýlarýnýn
olmadýðýný gösteren örneklerle doludur.
Peki açýklanan uzay projesi gerçekte
nedir, uçuk mudur, gerçekçi midir, zamanlamasý doðru mudur,
ülkemizin içinde bulunduðu koþullar dikkate alýndýðýnda
yapýlabilir midir, gerekli bütçe saðlanmýþ mýdýr, vs.? Bunlar
gibi daha nice sorunun cevabýný muhataplarýnýn vereceðini
umalým.
Her ikisinin de amacý bulunduklarý
yerlerde biraz daha kalmak olan iktidarý ve muhalefeti ve bunlarýn
taraftarlarýný, tartýþmalarýyla, atýþmalarýyla baþ baþa
býrakýp bir an için bu ülkede hayal kurmanýn zorluðunu ve her
þeye raðmen hayal kuran az sayýda insanýn baþýna ise ne
geldiðini hatýrlamaya çalýþalým.
Hayal kurmak, bir yeniliðin peþine
düþmek, yeni bir fikir beyan etmek, yeni bir þey tasarlamak, bütün
bunlara destek bulmak ve gerçekleþtirmek neden bu kadar zor ve
neden çoðu zaman istenmeyen, görmezden gelinen, yapanýn
bastýrýlmasý, konuþanýn susturulmasý gereken eylemler olarak
görülür?
Geri kalmýþlýðýmýzýn ve
geliþmekte olan ülkeler sýnýfýndan bir türlü çýkamayýþýmýzýn
sebeplerinden birisi bu olabilir mi?
Bana sorarsanýz cevabým kesinlikle
evet olacaktýr.
Neden böyle düþündüðümü,
önceki asýrlarda gerçekleþmiþ ve belgeleriyle bize ulaþan onlarca
olayýn yaný sýra bizzat yaþadýðým diðer bir olayla açýklayayým:
Yýl 1974, 14 yaþýndayým, Erzurum'da
meslek lisesi birinci sýnýftayým, maddi durumumuz iyi deðil,
okul dýþýnda kalan tüm zamanlarda üç beþ kuruþ için çalýþmak
zorunda olduðumuz günler, okuldaki panoya asýlmýþ bir ilan
gözüme çarpýyor, TÜBÝTAK Proje Yarýþmasý ilaný. Merak edip
okuyorum, heyecanlanýyorum, nasýl katýlabilirim diye düþünüyorum,
zor diyorum kendi kendi kendime, hadi baþvurdum diyelim, kabul
ederler mi, projeyi nasýl yapacaðým, ne ile yapacaðým, hadi
kabul ettiler diyelim nasýl gideceðim, para yok pul yok. Bu arada
proje düþünüyorum, o günlerde kütüphanede okuduðum dergilerden çok hoþuma giden ama henüz
ülkemizde olmadýðýný düþünüp hayýflandýðým yenilikler
aklýma geliyor, bunlardan biri olan güneþ enerjisi ile ilgili bir
þey yapabilirim diye düþünüyorum. Neyse bir kaç gün ilanýn
asýlý olduðu panonun etrafýnda dolandýktan sonra cesaretimi
toplayýp müdür yardýmcýsýnýn odasýna gittim, ürkek bir
þekilde ben bu ilandaki yarýþmaya katýlmak istiyorum dedim, þöyle
bir bana baktý, muhtemelen okula gönderilen ve mecburen panoya
asýlan, böyle bir okulda öðrencilerin çok da ilgilenmediði bir
çok ilan gibi bunun da bir kaç gün sonra sökülüp atýlacaðýný
düþünmüþtü, neyle katýlacaksýn dedi bana. Biraz da çekinerek,
güneþ enerjisinden faydalanmanýn yollarý dedim, masanýn diðer
tarafýna uzandý, bir kaç kaðýt aldý ve bunlarý doldur dedi.
Büyük bir rahatlama hissettiðimi hatýrlýyorum, git ulan iþine
de diyebilirdi. Formlarý doldurup kendisine verdim, bir süre sonra
baþvurumun kabul edildiðini öðrendim, masraflarý TÜBÝTAK
karþýladýðý için gitmemde de bir sorun olmayacaktý ve ben
rahmetli babamýn dürbününden söktüðüm bir merceði telden
yaptýðým bir ayak üzerine oturtup güneþten gelen ýþýnlarýn
bu mercek vasýtasýyla bir noktaya odaklanacaðýný ve bu noktada
elde edilecek ýsý ile de yararlý iþler yapýlacaðýný anlatan
bir düzenek ve poster hazýrlayarak belirtilen tarihte Ankara'ya
gittim. Sýhhiye, Zafer Çarþýsý, Güzel Sanatlar Galerisi.
Açýlýþtan bir gün önce bize ayrýlan yerlere posterlerimizi
asýp getirdiðimiz düzenekleri hazýrlamak üzere salona gittim,
bir sürü insan, anasý babasý, öðretmeniyle gelmiþ bir sürü
öðrenci. Muazzam bir kalabalýk, þamata, gelen giden, posterler
asýldýkça acaba sessizce geri mi dönsem diye düþünmeye
baþladým, benim hazýrladýðým poster de düzenek de diðerlerine
göre çok basit kalmýþtý, hiç bir albenisi yoktu, biraz ileride
benim gibi garip garip etrafa bakan bir öðrenci daha gördüm, onun
da posteri benimki gibiydi, bundan cesaret alýp yanýn gittim, Van
Lisesinden geliyordu ve Van Gölünde dalgalardan enerji elde etmeyi
amaçlayan bir proje ile gelmiþti, ilginçti, konuþtuk biraz.
Serginin devam ettiði günlerde doðudan gelen çok az sayýda
öðrenci olduðunu fark etmiþtik, hepimizin posterleri de
malzemeleri de basit, toplama þeylerdi, ama diðer bölgelerden
gelenlerin posterleri muazzam gösteriþli, renkli, cafcaflýydý.
Sergi boyunca öðretmenleri yanlarýndaydý, konuþmalarý,
açýklamalarý müthiþti. Biraz ezilmiþ hissediyordum ama ayný
zamanda böyle bir ortama gelebildiðim için de gururluydum.
Sergi ve yarýþma sona erdi, ben de
Vanlý arkadaþ da dereceye giremedik, katýlým belgemi alýp
Erzurum'a döndüm, okuldaki öðretmenlerim ilk defa bir
öðrencilerinin böyle bir yarýþmaya katýlmasýnýn verdiði
gururla bana aferin falan dediler, sonra hayat normale döndü, her
gün yaptýðýmýz iþleri yapýp her gün yaþadýðýmýz hayatý
yaþamaya devam ettik.
Þimdi size soruyorum: Bugün dünyada
güneþ enerjisinden yararlanmaya veya denizlerde ve göllerde dalga
enerjisinden elektrik üretmeye yönelik onlarca çalýþma ve
uygulama var, 1974 yýlýnda doðu illerinden gelmiþ bu iki
öðrencinin okuduklarý ya da duyduklarý bir þeyden esinlenerek
ortaya koyduklarý fikirlerine ciddi olarak sahip çýkýlsaydý,
güneþ enerjisinden veya dalga enerjisinden yararlanmaya yönelik
çalýþmalarý bizim üniversitelerimiz, araþtýrma birimlerimiz
yapsaydý, patentleri bizler alsaydýk, cihazlarý bizler
geliþtirseydik ne olurdu?
Aradan yarým asýr geçmiþ, bugün
hala ayný noktadayýz, dünyada bazý ülkeler alýp baþýný
giderken bizde hiç bir þeyin deðiþmediðini görmek çok üzücü.
Hayalleri olan insanlarla dalga geçen,
önemsemeyen, engel olan, fýrsat yaratmayan, olayý gösteriye
dönüþtüren ama gerçekleþtirmek için çaba harcamayanlar baþkalarýna muhtaç olmaktan kurtulamazlar, ve muhtaç isen kontrol
sende deðildir.
Dursun Murat Özden / 11.02.2021 Ankara
|
|