|
Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri. Anadolu’nun güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır; Genişliği 120 – 180 km arasında değişir. Batı ve kuzeybatısında Ege Bölgesi, kuzeyinde İç Anadolu Bölgesi, doğusunda G. Doğu Anadolu Bölgesi, güneyinde ise Akdeniz bulunur; güneydoğudan Suriye ile komşudur. Yüzölçümü 110.000 km² dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık % 14’ünü kaplar. Kıyı uzunluğu doğuda Suriye sınırından batıda Dalaman Çayına kadar 1.542 km’dir. Bölgede yaklaşık 7.1 milyon dolayında insan yaşar. Nüfusun %46’ya yakını kentlerde %54 kadarı kırsal kesimde yaşar. Akdeniz Bölgesi Antalya-Gazipaşa çizgisiyle başlıca iki kısma ayrılabilir. Bunlardan batıda kalanı Antalya Bölümü, doğuda kalanı Adana bölümüdür. YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: Akdeniz Bölgesi’nin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toros Dağları belirler. Toroslar’ın bölge sınırları içinde kalan bölümü ikiye ayrılır: Batı Torslar ve Orta Toroslar. Antalya Körfezinin iki yanında yer alan Batı Toroslar, kuzeyde Göller Yöresinde birbirine yaklaşıp sıkışır. Antalya kentinin kuzetinde dik bir duvar gibi yükselen Beydağları’nın genel doğrultusu güneybatı-kuzeydoğudur. Daha doğuda ise dağlar güneydogu-kuzeybatı doğrultusunda uzanır. Batı Toroslar, Teke yaylası ve İçel’den Menteşe yöresinin güneyine kadar iner. Genellikle kalker ve ofiolitli kayalardan oluşan bu dağlar kırıklı ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Teke yöresindeki dağlardan Akdağ, Yumru, Pancarlı, Elmalı ve Kohu dağlarının yüksekliği 2000 m’yi geçer. Batı Toroslar’ın en yüksek doruğu ise 3086 m’lik Kızlarsivrisi Tepesidir. Göller Yöresinin kalker oluşumlu, sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2.000-2.500 m arasındadır; bu, bazı yerlerde daha da artar. Yüksek kütleler arasındaki çukur çanaklarda ise Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik kökenli göller vardır.bu kesim aynı zamanda düden, obruk, mağara, yeraltı dereleri, su yutan delikler ( ponor) ve voklüz kaynakları gibi karstik şekiller bakımından da zengindir. Türkiye’nin, Beyşeyir ve Eğridir gibi büyük tatlı su gölleri de buradadır. Batı Toroslar, dik eğimli yamaçlarından inen bol sulu akarsular tarafından parçalanmış ve genellikle boylamasına uzanan derin vadiler ortaya çıkmışlardır. İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ: Bölgede genelde yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimi egemendir. Ancak yüksekliğe bağlı olarak iklim özellikleri oldukça önemli farklılaşmalar gösterir. Dağların denize bakan yamaçlarında ‘’dağ tipi’’ Akdeniz ikliminden söz edilebilir; arkalarındaki çukur alanlarda ise yağışların azalması, günlük ve aylık sıcaklık farklarının artması biçiminde kendini belli eden karasal iklime geçilir. Gene de Akdeniz’in etkisi nedeniyle bu kesimlerdeki iklim, İç Anadolu’daki şiddetli karasal özellikler taşımaz. En sıcak ay ortalaması kıyılarda 27° - 28°C, iç kısımlarda 23° - 25°C’dir; en soğuk ay ortalaması ise kıyıda 10°C dolayında iken, iç kısımlarda 1.5° - 2°C’ye kadar iner. Benzer biçimde, yıllık ortalama sıcaklık kıyılarda 18° - 20°C, iç kesimlerde ise 12° - 14°C kadardır.
Akdeniz Bölgesi’nde doğal bitki örtüsü beş guruba ayrılır. Kıyıdan 500 – 600 m yüksekliğe kadar olan yerlerde şiddetli yaz kuraklığına uyan, kışında yeşil kalan makiler egemendir. 600 – 1200 m arasında, kızılçam ve meşelerin egemen olduğu karışık ormanlar ya da yamaç ormanları ortaya çıkar. 1200 – 2000 m arasında ise yüksek ormanlar diye adlandırılan ve sedir, göknar ile kayınlardan oluşan orman kuşağı yer alır. 2000 m üstünde iğne yapraklı ağaçlar seyrekleşir ve bodurlaşır. Bu alan 2000 – 2300 m’de sona erer ve Alp çayırları denen, renkli çiçeklerle bezenmiş, yazları da kurumayan yüksek otlaklara geçilir. Bu katta kestane renkli çayır toprakları yaygındır. Göller Yoresi ve Teke Yarımadasındaki yüksek ovalarda step bitkileri yetişir. Buradaki stepler gerçakte ot sitepleri değil, meşe ormanlarının tahribi sonucu oluşmuş ağaç stepleridir. YERALTI ZENGİNLİKLERİ: KROM: Fethiye ve Dalaman çayı çevresinden çıkarılır. BARİT: Mersin ve Adana çevresinden çıkarılır. BOKSİT: Batı Toroslar ve Seydişehir çevresinden çıkarılır. KÜKÜRT: Isparta ve Keçiborlu çevresinden çıkarılır. DEMİR: Toroslarda, Adana Feke Saimbeyli çevresinden çıkarılır. AMYANT: Doğu Akdeniz’de Hatay çevresinden çıkarılır. AKDENİZ BÖLGESİNİN ÖNEMLİ AKARSU VE GÖLLERİ AKSU ÇAYI: Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresinden doğarak Antalya yakınlarında denize dökülen akarsu. Uzunluğu 162 km, su toplama havzası 8.000 km² olan Aksu, kaynaklarını Isparta yakınlarındaki Akdağ (2.276 m) kalker kütlesi ile, kalker ve flişlerden oluşan Davras Dağından (2.635 m) alır. Önce, güneydoğu doğrultusunda akar, Kovada gölüne dökülüp yeraltı suları karışarak ilerler. Aşağı Gökdere köyünün güneyinde Eğirdir Gölünü sularıyla birleşir. Daha sonra güneye doğru akıp kendinden daha büyük olan Göksu Deresiyle birleşerek oldukça hızlı akışlı bir ırmak görünümünde Akdeniz’e dökülür. Aksu Çayı, yatağı boyunca açtığı oldukça derin boğazlar içinden geçer. Hemen bütün yıl boyunca gür akışlıdır. Bunun en önemli nedeni, Batı Toroslar’daki kuvvetli karstik kaynaklarla beslenmesidir. Su düzeyinin en az olduğu dönem yaz ve sonbahar başıdır. Bu dönemlerde bile Aksu’yu aşmak güçtür. Ancak güneyde, suyu önemli oranda sulamada kullanıldığı için gücünü kaybeder. Kışın ve ilk baharda saniyede 140 m³ su geçirir. Genellikle sağanak halindeki yağmurlardan hemen sonra ve karların erimesiyle birlikte kabarır, düzlük alanları basar. Suyu bulanıktır, kıyıya önemli miktarda alüvyon bırakır. Bazı kesimlerde Aksu Çayından tomruk taşımada da yararlanılır. Yukarı kesimlerdeki dar ve derin vadilerle uzun boğazlar baraj yapımına uygun yerlerdir. Buralarda çok hızlı Aksu yer yer son derece güzel görünümlü çağlayanlar oluşturur. ASİ IRMAĞI: Hatay ilinden Akdeniz’e dökülen ırmak; 570 km (97 km’si Türkiye topraklarında). Asi ırmağı Lübnan’da Bekaa’da, Balbek (Asi’ yi Litani havzasından ayırır) eşiğinin kuzeyinde doğar, sonra kuzeye yönelerek Suriye’ye girer. Humus yöresinde bazaltlı lav akıntıları etkisiyle yolundan saparak Hama kireçtaşı platolarına yönelir ve Gab çukuruna ulaşır. Türkiye’de Amik çöküntüsüne ulaşır ulaşmaz, birden batıya döner, Burç deresiyle Karasu’yu aldıktan sonra Antakya’dan geçerek güneybatıya yönelir ve Samandağ’ın güneyinde Akdeniz’e dökülür. Çok engebeli olan Asi vadisi bir dizi boğaz ile çok hafif eğimli düz kesimlerden oluşur. Bu düz kesimler Humus gölüyle Aşarn ve Gab bataklıklarıyla (bir kısmı kurutulmuştur) kaplıdır. İlkbahar yağmurları ve karların erimesiyle yukarı çığırda suların Nisan-Haziran arasında kabarmasına yol açar; Gab’da suların kabarması, ırmağın kollarının etkisiyle ocak-mart arasına rastlar. Irmağın aşağı kesiminde debi düzenlidir. Suların düzenli akışından çok eski zamanlardan bu yana yararlanılmaktadır: Restan ile Aşarn arsında dev bostan dolaplarını döndüren Asi, Humus ile Hama arsında pompalama istasyonlarını ve sulama kanallarını besler. Sulamanın yaygınlaştırılması (Suriye’de 70000 ha’ı bulundu), geleneksel tarım ürünlerine (buğday, mısır, meyve ağaçları, bağlar) ticari ürünlerin de (pirinç, şekerpancarı ve pamuk) eklenmesine olanak verdi. CEYHAN NEHRİ: Doğu Anadolu’nun batı kesiminde doğarak Adana’nın güneyinde Akdeniz’e dökülen nehir; 509 km; havzası 21222 km². Kaynak kollarını Tahtalı dağdan inen Hurma, Nurhak dağlarından inen Söğütlü ve Binboğa dağlarından inen Göksun çayları meydan getirir. Geniş Elbistan havzasına yönelen bu çayların birleşmesiyle oluşan Ceyhan, Elbistan havzası ile Ceyhan ovası (ya da yukarıova) arasında Güney-doğu Toroslar’ın bazıları 3000 metreyi bulan doruklarının (Berit dağı 3027 m, Engizek dağı 2814 m) meydana getirdiği dağlık bir alana girer. Buradaki dağ sıralarını, derin ve dolambaçlı boğazlarla yarar, dağlık alanlardan çıkmadan önce, Kahramanmaraş’ın batısında, Doğu Anadolu fayı boyunca sıralanmış göllerin sularını, toplayan Aksu ırmağını soldan alır ve tekrar dar boğazlardan geçerek Yukarıova’ya iner. Zaman zaman taşkına uğrayan ve bataklık alanlar içeren bu ovada, Kuzeydeki dağlardan sel karakterli birçok akarsuyu alır ve epijenik kökenli Misis (Yakapınar) boğazından sonra Çukurova’ya çıkar. Bu delta ovasının doğu kenarını izleyen Ceyhan, Karataş doğusunda Misis dağlarının uzantısı olan alçak tepeleri Bebeli boğazında yararak denize ulaşır. Bu kıyıda Ceyhan, kendini oluşturduğu deltada bazı ağız kollarına ayrılır. Bunlardan biri ve daha uzun süre kullanılanı doğuda Yumurtalık’a doğru dile benzeyen sivri bir delta çıkıntısı boyunca uzanır. İkinci ağız kolu, Bebeli’nin hemen güneyinde Hurma boğazı mevkiinde denize ulaşır. Nehir bu kola 1930’lu yıllardaki bir taşkın sırasında dönmüştür. Antikçağ’a ait kaynaklarda da çok alüvyon taşıyan, zaman zaman yatak değiştiren sel karakterli bir nehir olarak tanımlanan Ceyhan, Çukurova deltasının oluşumunda Seyhan ile birlikte başlıca rol oynamış sık sık çığır değiştirmiş, bazen Seyhan ile de birleşerek Karataş batısında denize dökülmüştür. Getirdiği su bakımından başlıca akarsularımız arasında yer alır. Ortalama debisi 237,7 m³ tür ve havzası daha küçük olduğu halde debisi Seyhan’ınkinden fazladır. Rejimini iç kısımlardaki ilkbahar yağışları, dağlık alanlardaki karların erimesi ve aşağı çığırındaki kış yağışları bir arada belirler. Bu nedenle en çok su geçirdiği aylar nisan ve mayıstır. Yukarıova ve Çukurova’da meydana gelen taşkınlardan korunmak için nehir kenarlarına setler yapılmıştır. Yazın debisi 7-8 kat azalır. Ceyhan getirdiği alüvyonlarla yatağını da doldurur. Bu nedenle Antikçağ’da Misis’e kadar küçük gemilerin sokulduğu bilinen nehirden bu gün ulaşım da yararlanılmaz. Suları sulamada kullanılır. DALAMAN ÇAYI: Akdeniz Bölgesi’nin batı sınırı yakınında Akdeniz’e dökülen akarsu. Gölhisar’ın güneyinde Yeşilgöl Dağının kuzey yamaçlarından çıkar. 229 km uzunluğundaki Dalaman Çayı, başlangıç kesiminde Horzum Çayı olarak bilinir. Önce kuzeye, daha sonra kuzeybatıya yönelerek Gölhisar Ovasından geçer; bu kesimde de Kelekçi Çayı adıyla anılır. Ardından Acıpayam Ovasının güneyinde büyük bir dirsek yaparak güneybatıya yönelir. Buraya kadar olan kesiminde az eğimli bir yayla suyu görünümü taşır. Acıpayam Ovasından sonraki orta kesiminde ise zaman zaman genilşliği 2.5 m’ye kadar inen dar ve derin vadiler içinden geçer ve çağlayanlar yaparak büyük bir hızla akar. Yöre halkı bu vadilere kapız adını verir. İki tarafındaki dağlardan batıdan gür akışlı Hüsniye ve Gürlek sularını, doğudan ise yazın kuruyan Gökçay, Örençay, Cehennem deresi gibi küçük suları aldıktan sonra, Ören Tepe ile Bulgurlu Tepe arasından Dalaman Ovasına girer. Burada bir Ova ırmağı biçiminde yavaş akarak doğudaki Kara Burun ile batıdaki Akça Burun arasından Sarısu yöresindeki sığ bataklıkta Akdeniz’e ulaşır. Birçok yeraltı kaynaklarıyla özellikle Gölhisar yöresindeki kalkerli yapı altındaki sularla beslendiği için yaz mevsiminde de suları boldur. Akaçlama havzası 3500 km² olan çayın ortalama debisi 49 m³ /sn’dir. MANAVGAT ÇAYI: Akdeniz bölgesinde akarsu; 93 km Antalya körfezini doğudan çeviren batı Toros sıraları arasından doğan kolların birleşmesiyle oluşur. Güney batıya yönelerek dar ve dik yamaçlı kanyonlar arasından geçer, ünlü şelalesini meydana getirir ve Manavgat ilçe merkezinin doğusunda alüviyal bir kıyı ovasında Akdeniz’e dökülür. Kar, yağmur suları ve karstik kaynaklarla beslendiğinden suları boldur (aşağı çığırında ortalama akım 149 m³/sn); Nisanda en çok (ortalama 229 m³/sn); Ekimde en az (ortalama 49 m³/sn) su geçirir. SEYHAN NEHRİ: Akdeniz bölgesinde akarsu; 560 km; 20731 km²’lik geniş bir alanın sularını akaçlar. İki büyük kaynak kolun birleşmesiyle oluşur. Bunlardan batıdaki Zamantı ırmağı İç Anadolu’da Uzunyayla’dan doğar; ikincisi ise Akdeniz bölgesinin iç kesiminde kaynağını Tahtalı dağların doğu yamaçlarından alan ve bu yukarı çığırında Sarız çayı adı ile bilinen Göksu ırmağıdır. Toros sıralarını derin vadilerle yararak geçen bu iki ana kol Güllüce dağı güneyinde birleşerek Seyhan adını alır. Sağ kıyısından bol su geçiren önemli akarsularla (Eğlence, Gürgün, Çakıt) beslenir. Adana’dan geçtikten sonra oluşumunda başlıca rolü oynadığı Çukurova’da güneybatıya dönerek belirgin bir çıkıntı oluşturan Deli burnunda Akdeniz’e dökülür. Yağmur ve eriyen kar suları ile beslendiğinden ilk bahar aylarında en yüksek düzeye çıkarken, yazları alçalarak, eylülde en düşük düzeye iner. Ortalama akım 182 m³/sn de; en yüksek akım 280 m³/sn; en düşük akım 100 m³/sn. Taşkınları önleme sulama amacıyla nehrin Çukurova’ya girdiği yerde aynı adlı baraj kurulmuş, ova kesiminde setler ve sulama kanalları yapılmıştır.
KAYNAKÇA Coğrafya ders kitabı Celal AYDIN Coğrafya ders kitabı Yusuf ERDOĞAN Milliyet Büyük Laorusse Sözlük Ve Ansiklopedisi Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi ÖSS - ÖYS’ye Hazırlık Coğrafya Cep Kitabı Güven-Der Yayınları

| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|