Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: FEN BİLİMLERİ
    Konu: Mantarlar


Mantarlar, klorofil içermeyen, bu yüzden de yaşamları için gerekli besini üretemeyip dış kaynaklardan sağlayan bitki benzeri canlılardır. Yapıları ve yaşam biçimleri açısından gerçek bitkilerden çok farklı özellikler taşıyan bu canlıların yeryüzünün hemen her yerine dağılmış 100 bini aşkın türü vardır. bazıları tekhücreli ve ilkel, bir bölümü ise çokhücreli ve gelişkindir. Çok karmaşık bir grup oluşturan mantarlar geleneksel sınıflandırma sistemlerinde bitki olarak kabul edilir ve bitkiler âleminde sınıflandırılır. Oysa günümüzde bu canlıları ayrı bir âlem altında toplama eğilimi daha yaygındır.
Toprakta, suda ve havada yani hemen her yerde bulunan bu canlılar doğrudan hayvanlar ve bitkiler ya da bunların artıkları (ölü organik maddeler) üzerinde yaşarlar. Birbirinden çok farklı yapıda olabilen mantarların biçim ve boyutları, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük ilkel mantarlardan, nemli orman ve çayırlarda yetişen şapkalı mantarlara kadar değişir. Çürük meyve, bayatlamış ekmek ve peynir gibi çeşitli yiyecekler ile çürümüş odun ve deri gibi bazı maddelerin üzerinde çoğalarak sarımsı ya da mavimsi yeşil renkli küf katmanı oluşturan küf mantarları ile ekmek ve bira yapımında kullanılan mayalar bu gruptandır. Ayrıca, tekhücreli ilkel cıvık mantarlar, yaşlı ağaçların üzerinde rafsı katmanlar oluşturan kav mantarları ve çeşitli bitkilerde hastalıklara yol açan pas mantarları ile yanık mantarları da bu grupta yer alır.
Mantarlar çok basit yapılı canlılardır. Gerçek bitkiler gibi kök, gövde ve yaprakları bulunmayan bu canlılar “hif” denen dallanmış ince iplikçilerden oluşurlar. Bu iplikçiklerin oluşturdukları dokuya miselyum denir. Hifler yani mantar iplikçikleri kolaylıkla beslenebileceği herhangi bir ortamda örneğin bir odunun, toprağın ya da yiyeceklerin üzerinde hızla büyüyerek gelişir.
Eğreltiotları ve suyosunları gibi mantarlar da tohumlarla değil sporla ürer. Spor, üzerinde koruyucu bir örtü bulunan ve protoplazma içeren, çıplak gözle ayırt edemeyeceğimiz minik bir hücredir. Çok hafif olduğundan en ufak bir esintide bile uçuşarak çevreye dağılabilir. Bu yüzden dünyanın hemen her yerinde hatta Kuzey Kutup Bölgesi’nde bile havada sporlara rastlanır. Çevreye dağıldıktan sonra bir süre canlılığını koruyabilen spor hücreleri nemli bir yüzeye konduğunda gelişerek hif oluşturur.
Mantarların sporları ya da doğrudan hifler üzerinde ya da özel spor keselerinde oluşur. Bunları taşıyan yapıya yani spor üreten organlara da sporofor denir. Örneğin, şapkalı mantarların şemsiyeye benzeyen organları aslında bir sporofordur. Eğer, yenebilen yani zehirsiz bir şapkalı mantarın şapkasının altına bakacak olursanız merkezden çevreye doğru ışınsal olarak yayılan yan yana dizilmiş ince levhacıklar görürsünüz. “Lamel” denen bu levhacıkların üzerinde yeni mantarlar üretebilecek milyonlarca spor hücresi bulunur.
Mantarlar Nasıl Beslenir ?
Mantarlar klorofil içermedikleri için fotosentez yapamazlar yani bitkiler gibi kendi besinlerini üretemezler. Bunun yerine besinlerini dış kaynaklardan başka bir deyişle bitki ve hayvanlarca üretilmiş olan organik maddelerden sağlarlar. Bunun için çevredeki besinleri, salgıladıkları “enzim” denen kimyasal maddeler yardımıyla sıvı hale getirerek hif çeperleri aracılığıyla emerler ve bunları parçalayarak büyümeleri için gerekli enerjiye dönüştürürler. Bitkisel ve hayvansal artıklar gibi ölü organik maddeler üzerinde yaşayan mantarlara çürükçül, doğrudan canlı bitki ya da hayvanlardan beslenen mantarlara ise asalak mantarlar denir. Örneğin, şapkalı mantarların çoğu çürükçül, tarım ürünlerine büyük çapta zarar veren pas mantarları ise asalaktır. Bir de suyosunlarıyla birleşerek ortaklaşa bir yaşam sürdüren mantarlar vardır, bu ortak yaşar canlılara liken adı verilir.
Mantar Hastalıkları
Çeşitli bitkilerde özellikle de tarım ürünlerinde önemli zararlara yol açan pek çok mantar türü vardır. Örneğin, üzüm bağlarına bulaşarak asmalarda hastalık yapan bağ mildiyösü, 1846-47 yılları arasında İrlanda’da patates tarlalarının tümünü yok ederek binlerce insanın açlıktan ölmesine neden olan patates mildiyösü ve başta buğday olmak üzere tahıllara önemli zararlar veren karapas bunlardan birkaçıdır. Ayrıca, yanıklık, sürme ve külleme hastalıklarına yol açan mantarları da sayabiliriz.
Bu hastalıkların önlenebilmesi ve denetimi için başlıca iki tip uygulamadan yararlanılır. Bunlardan ilki mantar sporlarının gelişmesini önlemek için bitkilerin üzerine çözelti ya da toz halde özel mantar ilaçları püskürtmek, ikincisi ise mantar hastalıklarından etkilenmeyen dayanıklı bitki çeşitleri geliştirmektir.
Mantarlar yalnızca bitkilerde değil hayvanlarda ve insanlarda da hastalıklara neden olur. Özellikle yüzme havuzlarının kenarında ya da soyunma odalarında çıplak ayakla dolaşıldığında yerden kolaylıkla kapılan atlet ayağı, saçların yer yer dökülmesine neden olan saçkıran ve daha çok yeni doğmuş bebeklerin ağzında oluşan pamukçuk en yaygın mantar hastalıklarıdır. Mantarlar ayrıca nemli tropik bölgelerde akciğer hastalıklarına da yol açar. Bazı mantarlar ise yendiğinde ölümle sonuçlanan çok şiddetli zehirlenmelere neden olur.
Yararlı Mantarlar
Mantarları inceleyen bilim dalına mikoloji adı verilir. Bugün dünyadaki pek çok üniversitede ve tarım araştırma enstitülerinde mantarlar üzerine yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Mantarlar özel olarak cam kutular içindeki saydam besi ortamlarında üretilerek büyümeleri, yaşam çevrimleri ve organik maddeler üzerindeki çürütücü etkileri incelenmektedir. Mantarların bu biçimde denetimli koşullar altında üretilmesi yoluyla ilaç da elde edilmektedir. Örneğin, ilk kez 20. yüzyıl başlarında elde edilen penisilin adlı bileşik bazı Penicillium türü küf mantarlarından üretilen değerli bir antibiyotiktir.
Mantarlar eski çağlardan beri peynir ve alkollü içki yapımında, ayrıca hamurları mayalandırmakta kullanılmaktadır. Hamura katılan mantar yani maya bazı kimyasal olaylar sonucu karbondioksit gazı çıkışına yol açar, böylece hamur kabarır. Bazı maya mantarları ise salgıladıkları enzimlerle şekerleri parçalayarak alkole dönüştürür. Örneğin, bira ve şarap bu yolla hazırlanan alkollü içkilerdir.
Mantarların en önemli yararları yeryüzündeki yaşam çevriminde oynadıkları roldür. Yani başka bir deyişle organik atıklarla beslenen bu canlılar ölü bitki ve hayvan artıklarının çürüyerek toprağa karışmasını, böylece çevriminin sürekliliğini sağlarlar. Örneğin, bitkilerin sonbaharda kuruyarak dökülen yapraklarını ele alalım. Toprağa düşen yapraklar önce mantarlar ve bakteriler tarafından yavaşça çürütülerek “humus” denen ince taneli organik maddelere dönüştürülür, sonunda da fosfat ve nitrat gibi basit minerallere indirgenir. Toprağın bileşimini oluşturan bu mineraller daha sonra başka bitkiler tarafından alınarak bitkinin yaşam sürecine katılır. Bitki öldüğünde aynı çürüme sürecinden geçerek yeniden toprağa karışır. Bu süreç arasında, ölü bitkilerin yapısındaki karbon ise gaz haline geçerek havaya karışır ve canlı bitkiler tarafından kullanılarak fotosentez yoluyla yeni besin maddelerine dönüşür. Ölü hayvanlar da bitkilerdekine benzer bir süreç sonucu çürüyüp dağılarak toprağa karışırlar. Buradan da anlaşılacağı gibi mantarlar doğadaki doğum, ölüm, çürüme ve yeniden doğum zincirinde çok önemli bir rol oynar.
Yenebilen Mantarlar:
İnce ya da kalınca bir sapın ucunda yer alan şapkasıyla hepimizin çok iyi bildiği şapkalı mantarların bazıları çok zehirli olmasına karşılık, zehirsiz olanları değerli bir besin maddesidir. Örneğin çayırlarda ve ormanlık alanlarda bolca yetişen adi mantar ya da çayır mantarı, horoz mantarı ve taş mantarı çok sevilen, lezzetli mantar türleridir. Ama, bunlar çok zehirli bazı başka türlerle kolaylıkla karıştırılabileceğinden çayırlardan gelişigüzel bir biçimde toplanıp yenmesi son derece tehlikelidir.
Proteince zengin, değerli bir gıda maddesi olduğu için bazı mantar türleri özel olarak üretilmekte yani tarımı yapılmaktadır. Mantar üretimindeki sıcaklık ve nem çok önemli iki etkendir. Bu yüzden mantarlar en iyi, fiziksel çevre koşullarının denetim altında tutulabildiği özel mantar çiftliklerinde, at gübresiyle karıştırılmış topraklarda yetiştirilir. Bilinçli bir uygulamayla mantar yataklarından her yıl 6-8 ay boyunca ürün elde edilebilir. Özel olarak üretilen bu mantarlara kültür mantarı denir.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |