Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: SPOR
    Konu: Atatürk`ün Spor Politikası


Büyük Atatürk`ün ölümünü takip eden günlerde, o zamanlar yalnız Avrupa’nın değil, dünyanın en güçlü günlük spor gazetesi olan ve Fransa`da yayınlanan "L`Auto", yayınladığı geniş bir makalede Atatürk`ün spora verdiği büyük önemi uzun uzun överken su satırlara da yer vermişti:
"Dünyada ilk defa beden eğitimini mecburi kılan devlet adamı o oldu. yalnız kâğıt üzerinde ve nutuklarda değil, bunu bilfiil yerine getirdi. Stadyumlar ve çeşitli spor merkezleri tesis ettirdi. Halkevlerinin spor kollarını bizzat murakabe etti ve milletin mukadderatına hâkim olduğu günden itibaren Türkiye`de spor, gittikçe artan bir önem ve değer kazandı..."
Atatürk ileride de göreceğimiz gibi; gerçekten, dünyada beden eğitimini ülkesinde mecburi kılan ilk devlet adamıydı. Onun "Sağlam kafa Sağlam vücutta bulunur" sözü de, yarattığı genç Türkiye devletinin geleceği için düşündüğü ana esaslardan biriydi hiç kuskusuz. Nitekim daha Cumhuriyetin ilanından önceki günlerde hazırlanan hükümet programlarında da bunu bulmak ve görmek mümkündür.
18 Ağustos 1923 tarihli hükümet programında bu konuda su satırların yer aldığı dikkati çeker:
"...Maarifin terbiyevi vazifelerinden birincisi, çocukların terbiye ve talimi, ikincisi terbiye ve talibi, üçüncüsü milli güzidelerin yetiştirilmesi için lazım gelen vasıtaların izhar ve teminidir. çocukların terbiye ve talimi bittabil mektepler vasıtasıyla temin edilecek ve mekteplerin asri tekemmül ata mazhar olabilmeleri için muallimlerin daha iyi yetiştirilmesine ve tatil zamanında açılacak derslerle tevsi-i malimat etmelerine, binaların ıslahına, alat-i dersiyenin ikmaline çalışılacaktır.
Halkın talim ve terbiyesi için gece dersleri ve çırak mektepleri tahsis olunacak, halk lisanı ile Halkın ihtiyacına muvafık milli güzidelerin yetiştirilmesi için istidat ve kabiliyeti tebarüz eden ve ailesinin kudret-i maliyesi müsait olmayan gençler orta ve yüksek mekteplerde suret-i mahsusa da himaye ve muavenete mazhar olacakları gibi ihtisas peyda etmeleri için Avrupa`daki irfan mekteplerine gönderileceklerdir. Muhtelif suabat-i ilmiye ferdin bedeni ve fikri kabiliyetleri gibi ahlaki ve içtimati kabiliyetleri de inkişaf ettirilecektir. Bu maksada vusul için bir Terbiye-i Bedeniyye Darülmualilmini açılacak, izcilik teşkilatına ehemmiyet-i mahsusa verilecek, programlar ile mektepler teşkilatı tedricen içtimai esasata tevcih olunacaktır..."
Hükümet programında bahsi geçen "Terbiye-i Bedeniyye Darülmualilmini" çok geçmeden kurulup "Gazi Terbiye Enstitüsü" adi altında Ankara`da hizmete girmişti nitekim.
"Atatürk, Türk sporunun ilk öğreticilerinin yetiştirilmesi konusunda da acele göstermişti. Beden Eğitimi öğretmeni yetiştirecek okul tesis edilmeden önde çapa Muallim Mektebi`nde bir kurs açılmış ve bunun basına da Avrupa`da beden Eğitimi öğrenimi yapmış bulunan Selim Sırrı Bey (Tarcan) getirilmişti. Bu arada bayan beden Eğitimi öğretmeni yetiştirmek üzere de İsveç’ten iki bayan öğretim üyesi getirtilmiş, bunlarda çapa Muallim Mektebi`ndeki özel kurslarda görev alarak kız öğrencileri yetiştirmişlerdi.
Atatürk bu konunun üzerinde büyük bir titizlikle durduğundan bu da kâfi görülmemiş ve öğretmen adayları arasında, bu dokuz aylık kursta basarı gösterenler ihtisasta bulunmak üzere Avrupa`ya gönderilmişlerdi. Atatürk bu kurslara subayların da katılmalarını özellikle arzulamıştı. Bu nedenle kursa katılıp basarı sağlayan subaylar da askeri okullarda modern beden eğitiminin ilk tatbikatçıları olabilmeleri için Avrupa`ya ihtisas eğitimine yollanmışlardı.
8 Ocak 1925 tarihli "Vatan" gazetesinin birinci sayfasında yayınlanan bir haber fotoğraf bu konuda pek ilginç ve değerli bir kanıttır. "Avrupa`ya Tahsile Gidecek Gençlerimiz" baslığı altında yayınlanan bu haberde söyle denilmektedir:
"Maarif Vekaleti tarafından muallimlik tahsil edilmek üzere birkaç gencin Avrupa`ya izamı (gönderilmesi) takarrür ettiğini (kararlaştırıldığını) yazmıştık. Yapılan müsabaka imtihanında muvaffak olan gençlere dün harcırahları tesviye edilmiştir (yollukları verilmiştir). Bunlar üç güne kadar Avrupa’nın muhtelif şehirlerine gideceklerdir. Bu gençlerden Vildan Asir ve Suad Hayri Beyler Terbiye-i Bedeniyye (Beden Eğitimi) tahsili için Belçika’nın Gand şehrine; Ulvi cemal ve Cezmi Rıfkı Beyler Musiki tahsili için Paris`e, Sadi Bey Ulum-u Tabiiye (Tabii bilimler) tahsili için Berlin`e, Muhiddin Sebati ve Refik Bey`ler de Resim tahsili için Paris`e gideceklerdir.".
Bu gençlerden Sadi Irmak ve Suat Hayri Ürgüplü daha sonra tarafsız Başbakan olarak devlet hizmetinde bulunan kişiler olacaklardı; Vildan Asir Savaşır da uzun yıllar Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü yapacaktı...
Ankara`da kurulan "Gazi Terbiye Enstitüsü"nün beden Eğitimi bölümü için Almanya`dan Kurt Dainas adına bir uzman öğretmen getirilmişti ve bu bilgili hoca tarafından bu enstitünün Beden Eğitimi bölümü faaliyete geçirilmişti. Bu sırada ihtisas için Avrupa`ya gönderilmiş bulunan asker ve sivil beden Eğitimi öğretmenleri de yurda döndüklerinden genç Türkiye Cumhuriyeti`nin ilk Beden Eğitimi öğretim kadrosu vücut bulmuş oldu.
Türk sporunun temelini oluşturacak bu beden Eğitimi ve spor uzmanları konusunun bu yolla halline çalışırken Türk sporu da ciddi olarak ele alınmıştı. "Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı", Türk sporunun ilk resmi örgütü olarak vücut bulup faaliyete geçmiş durumdaydı. Bu örgütün durumu Bakanlar Kurulunun 16 Ocak 1924 tarihli toplantısında ele alindi. Ali Sami Bey (Yen) tarafından örgüt adına verilen dilekçe üzerinde görüşmelerde bulunan Atatürk başkanlığındaki icra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu), 170 şayili kararıyla Türkiye idama Cemiyetleri İttifakı’nı "Türk gençliğinin terakki ve tealisine hadim ve kayd-i menfaatten tamamen azade olduğu ve her memlekette idman Cemiyetleri`nin bu surette telakki edilerek her türlü himayeye mazhar bulundukları cihetle" kaydı ile "menafii umumiye ye hadim cemiyet (kamu yararı dernek)" kabul edilmişti. Bu kararla Türkiye`de devlet ilk kez spora ve sporcuya yardim eli uzatmış oluyordu.
Böylece Başvekil ismet Paşa`nın kısa bir süre önce Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı Reisi Ali Sami Bey`e: "Hükümete güvenin, bütçeye spor için tahsisat konulacaktır" seklinde verdiği sözün ilk bölümü de yerine getirilmiş oluyordu.
Türk sporunun iki büyük örgütünüm; "Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı" ile "Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi"nin basında bulunan iki değerli spor adamı ittifak Başkanı Ali Sami (Yen) ile Komite Genel Sekreteri ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi`nin Türkiye Temsilcisi Selim Sırrı (Tarcan) Beyler bir araya gelip Türkiye`nin 1924 Paris Olimpiyat Oyunları’na katılmasının gerektiğine karar verdikleri zaman Türkiye Cumhuriyeti henüz ilk aylarını yasıyordu. Avrupa’nın en güçlü devletlerine karşı yaptığı savaştan yeni çıkmış muzaffer Türkiye`nin spor dünyasının bu en büyük gösterisine katılmasında yalnız sportif açıdan değil, politik bakımından da büyük yarar olacağı muhakkaktı. Ancak ne ittifak, ne de Komite böylesine bir masrafı karşılayabilecek parasal güce asla ve asla sahip değillerdi. ikisi bir araya gelseler bile bu masrafın altından kalkabilmelerine imkan yoktu. Bu konuda hükümetten yardim istenmesini uygun gördüler.
Genç Türkiye Cumhuriyeti de parasal yönden ciddi bir sıkıntı içindeydi. Böyle olmasına rağmen Atatürk`ün emir ve direktifleriyle Türk sporu için bu yardim yapıldı. Yine ayni tarihi (16 Ocak 1924) taşıyan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile, 1924 Olimpiyat Oyunları hazırlıkları için ve "şimdilik" kaydıyla 17.000 lira Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı Merkez-i Umumisi emrine verildi. Bu kararnamenin altında Bakanlar Kurulu üyeleriyle birlikte Cumhurbaşkanı olarak da Gazi Mustafa Kemal`in imzası bulunuyordu.
Böylece genç Türkiye Cumhuriyeti, 1924 Paris Olimpiyat Oyunları ile en büyük spor organizasyonunda ilk kez temsil edilmiş oldu. Türk sporcuları atletizm, bisiklet, eskrim, futbol, güreş ve halter dallarında dünyanın en seçkin sporcularıyla yarışmak ve dünya sporunu yakından görüp tanımak imkan ve fırsatını buldular.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |