Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: CUMHURİYET
    Konu: Sakarya Savaşı


1-Savaştan Önceki Olaylar:
Türk ordusunun Sakarya gerisine çekilerek büyük bir memleket parçasını düşman istilâsına bırakması halk ve Mecliste fena etki yarattı. Halbuki Başkomutanlığın gayesi orduyu yok olmaktan kurtarmak ve geri çekilerek bir cephe kurmaktı. Ordunun ve halkın manevî kudreti büyük bir sarsıntı geçirmekte idi. Bu vaziyeti önlemek ve halkı aydınlatmak icap ediyordu. Çekiliş bilhassa Mecliste sert ve çetin münakaşalara yol açtı. Bu münakaşalar sonucunda ortaya atılan fikir su idi: Ordu nereye gidiyor, millet nereye götürülüyor? Su harekâtın elbette bir mesulü vardır. O nerededir? Onu göremiyoruz?
Milletvekilleri, Mustafa Kemal`in ordunun başına gelmesini istiyorlardı. Ordu ve halk Ona güveniyor, bu durumu ancak ordunun başına geçmek suretiyle düzelteceğine inanıyorlardı. Mustafa Kemal, Meclis tarafından teklif edilen Başkomutanlığı kabul etti. Fakat Meclisin bütün yetkilerinin üç ay için kendisine verilmesini istedi. Mustafa Kemal`in bu teklifi Meclisteki muhalifler tarafından, Millî egemenlik bir kişiye verilemez denilerek reddedilmek istendi. Uzun tartışma ve görüşmeler sonucunda Meclisin bütün yetkisi i,iç aylık bir süre için Mustafa Kemal`e bir akıldı. Mustafa Kemal 5 Ağustos 1921 tarihinde kabul edilen bir kanunla Başkomutanlığı üzerine aldı. Başkomutanın vereceği emirler kanun olacaktı.
A-Hazırlık:
Yeni bir meydan savaşı için memleketin bütün savaş gücü harekete geçirildi ve şu işler yapıldı :
a)Birçok sınıflar silâh altına çağırıldı.
b)Güney ve Doğu Cephesindeki kuvvetler, Sakarya`da top?andı.
c) Memleket içinde düzenin sağlanması ve korunması için, İstiklâl Mahkemelerinin sayısı artırıldı.
Yunanlılara gelince: Eskişehir ve Kütahya Savaşlarını büyük bir zafer sayan Yunanlılar, ordumuzu tamamen yok edecek büyük bir saldırıya hazırlanıyordu. O sırada tahta geçen Kral Konstantin`in amacı, artık yalnız Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek değil, eski Bizans İmparatorluğunu diriltmekti. Bunun için de eli silâh tutan bütün Yunanlılar askere alındılar. Memleketin bütün gelir kaynakları ordunun emrine verildi. Diğer tarafta da İngiliz Hükümeti, bol para ve malzeme vermek suretiyle Yunan ordusunu takviye ediyordu. KraI Konstantin, Yunan orduları başkomutanlığını üzerine aldı.
Yunanlılar yine araç - gereç ve asker bakımından bizden üstün durumda bulunuyorlardı. Yunanlıların elinde bulunan topraklarımız memleketimizin bayındır ve zengin yerleriydi. Yolları vardı ve ordularını besleyebiliyordu. Yunanlıların arkaları denizlere ve kuvvetli müttefiklere açıktı.
Bizim elimizde bulunan bölgede düzenli yollar yoktu. Memleket fakirdi. Orduyu beslemekte zorluk çekiyorduk. Yabancı hiç bir devletten yardım görmüyorduk. Bütün bunlara karşın Türklerin Yunanlılardan üstün bir tarafı vardı. Ya üzerinde yaşadığı bu yurdu savunacak, yahut ölecekti, Uğrunda ölünecek toprak, elimizde kalan son yurt parçası idi. Bu son yurt parçasını korumak için göğsünü siper eden orduyu hiç bir kuvvet yenemeyecektir.
B-Savaştan önce orduların durumu ve Sakarya Meydan Savaşı (23 Ağustos- 13 Eylül 1921) :
Türk ordusu dört gruba ayrılmıştı. Ayrıca Albay Fahrettin komutasında süvari grubu vardı.
Mustafa Kemal, Ankara`da işlerini bitirdikten sonra Fevzi Paşa ile birlikte Polatlı`daki cephe karargâhına geldi. Bu sırada attan düşerek birkaç kaburga kemiğini kırdı. Ankara`da gerekli tedavi yapıldıktan sonra hemen cepheye döndü. Savaşı sonuna kadar sargılar içinde "Maliköy" de oturduğu yerden yönetti.
Yunan orduları başkomutanı Kral Konstantin, Kütahya`da topladığı Askerî Şûrada Türk ordusunu yok etmek ve Ankara`yı almak kararını vermişti. Yunan kuvvetleri 13 Ağustos 1921`de Eskişehir - Seyitgazi hattından doğuya doğru yürüyüşe geçtiler. 18 Ağustos`a kadar ordumuz ciddî bir savaşa girmeden Sakarya`ya doğru çekildi. Bu sırada düşman, sol kanadımızı sarmak maksadıyla Ankara`nın elli kilometre güneyine kadar yaklaşmıştı. Bu sebeple, 23 Ağustos - 13 Eylül arasında ordunun cephesi batıya iken güneye dönerek cephe değiştirdi. Bu vaziyet karşısında Ankara`da heyecan başlamış, düşman daha fazla ilerlediği takdirde şehrin boşaltılması için bütün tedbirler alınmıştı. Ankara`nın boşaltılması Mecliste görüşülürken, Erzurum Milletvekili Durak Bey söz alarak:Arkadaşlar, nereye gidiyoruz? Düşman bizi burada kendisini yenmek için tedbirler düşünürken bulmamalıdır dedi.
23 Ağustostan itibaren ordumuz düşmanla temasa geçti. Meydan savaşı yüz kilometrelik bir cephe üzerinde bütün şiddetiyle cereyan ediyordu. Düşman pek çok uğraşmalara rağmen ordumuzu çevirme hareketinde başarı kazanamadı. Başkomutan: Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça, terk olunamaz, emri üzerine ordumuz her vatan parçasını karış karış savunuyordu. 10 Eylülde Türk ordusunun giriştiği karşı saldırı hareketi, 12 Eylülde Yunan ordusunun kesin yenilgisiyle sonuçlandı. 13 Eylülde Yunan ordusu geri çekilmek zorunda kaldı (İ3ak. Harita: 3) .
Ordumuzun takibi sonucunda ise Seyitgazi - Afyon hattına çekildi. Savaş 21 gün gece ve gündüz aralıksız devam etmiştir. Sakarya Meydan Savaşı tarihin en uzun süren meydan savaşıdır. Sakarya Zaferini Başkomutan şu emriyle millete müjdeledi :
Yirmi bir gün ve gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi ordumuzun tam bir zaferiyle son bulmuştur.
Mustafa Kemal`in askerî dehası, Türk ordusunun manevî kudreti ve Türk milletinin kurtuluşa olan inanı bu zaferin kazanılmasında başlıca âmil olmuştur. Sakarya`dan muzaffer dönen Mustafa Kemal, izlenimlerini şöyle özetlemişti. :
Türk Milleti hakikaten büyük millet, hüner ona lâyık kumandan olabilmekte.
Sakarya Zaferi bütün memlekette coşkun bir sevinçle kutlandı. Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921`de kabul ettiği bir kanunla Mustafa Kemal`e Müşirlik (Mareşallik) rütbesiyle, Gazilik unvanını verdi.
2-Sakarya Savaşının Sonuçları:
Sakarya Meydan Savaşının, milli dâvamızın gelişmesinde büyük etkisi olmuştur. Bu zamana kadar Türk kuvveti hakkında şüphe vardı. Sakarya zaferi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin ve Ordularının kudret ve kuvvetini dünyaya bir defa daha tanıtmış, Türk Milletinin yok ve tutsak edilemeyeceğini anlatmıştır.
Maddi ve manevî kuvveti hırpalanmış olan düşmanın zafer umudu ve direnci artık tamamen kırılmıştı. Öyle ki Sakarya`dan sonra bir daha Türklere saldırmaya cesaret edememiştir.
Bu zafer siyasî alanda da olumlu sonuçlar vermiştir. Sovyet Rusya ile, Moskova Antlaşması esas olmak üzere, 13 Ekim 1921`de Kars Antlaşması imza edilmiştir. Fransa ise Ankara İtirafnamesini imzalayarak Büyük Millet Meclisi Hükümetini resmen tanımıştır.
A-Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)
Moskova Antlaşmasına göre Sovyetler Hükümeti, Kafkasya Cumhuriyetleri (Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan) ile aramızda anlaşmaya aracılık edecekti. Bu cumhuriyetler Rusya`ya bağlı oldukları için Moskova Antlaşmasının imzalanmasından sonra Sovyetler Hükümetinin aracılığıyla, Kafkas Devletleriyle Türkiye arasında Kars Antlaşması imzalandı (13 Ekim 1921). Bu antlaşma koşulları yönünden Moskova Antlaşmasının aynıdır.
B-Ankara Anlaşması (20 Ekim 1921) :
Fransızlar Birinci Dünya Savaşından sonra Siirt, Urfa, Maraş ve Antep çevresini işgal etmişler fakat millî kuvvetlerin direnmesi karşısında geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Esasen Fransızlar Birinci Dünya Savaşına yalnız anavatanları için girmişlerdi. Almanya ile Versaille (Versay) Antlaşması imzalanmıştı. Fransızların başlıca amacı bu .antlaşma koşullarım uygulamaktı. İngilizler, Fransızların Avrupa`daki siyasetini desteklemediği gibi, Yunanlıları da kendi çıkarları için Türklerle çarpıştırıyorlardı. Sevr Antlaşmasından önce, Fransa ile Ankara arasında, bir mütareke yapıldı (30 Mayıs 1920) . Bu mütarekenin birtakım siyasî faydaları olmuştur. Mütareke için Fransız Hükümetinin Ankara`ya başvurması, İstanbul Hükümetini değil, Millî Hükümeti tanıması demekti. Büyük Millet Meclisinin ilk diplomatik belgesi budur.
Sakarya Savaşından önce bakanlardan Franklin Bouillon (Franklen Buyyon) u Ankara`ya göndermişti. Franklen Buyyon ile yapılan görüşmeleri bizzat Mustafa Kemal yönetmiş ve Franklen Buyyon`a Misakı Millînin kabulünü teklif etmiştir. Fakat Franklen Buyyon, Sevr Antlaşmasının mevcut olduğunu,. Misakı Millî`yi tanımağa yetkili olmadığını ileri sürerek teklifi reddetti. Fransızlar, Yunan ileri hareketinin başlayacağını bildiklerinden savaşın sonunu bekliyorlardı. Sakarya Savaşı sonunda Türk gücü ve Türk dâvasını anlayan Fransız Hükümeti, Ankara Anlaşmasını imzaladı (2ü Ekim 1921) .
Ankara Arılaşmasına göre :
1-Bu Anlaşmanın imzasıyla Türkiye ve Fransa arasında savaş sona erecekti.
2-Fransızlar Güney Cephesinden kuvvetlerini çekeceklerdi.
3-İskenderun bölgesi (Hatay) Fransızlarda kalacak, fakat çoğunluğu Türk olan bura halkı kültür alanında özgürlüğünü koruyacak, Türkçe resmî dil olacaktı.
4-Ankara Anlaşmasının 9. maddesine göre: Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beyin büyük babası olan Süleyman Şah`ın türbesinin bulunduğu "Caber Kalesi" (Türk mezarı), Türkiye sınırlarından 100 km. kadar uzakta, Suriye toprakları içinde olmasına rağmen, orası Türk toprağı sayılmış, burada asker bulundurmak ve bayrak çekmek hakkı Türkiye`ye verilmiştir.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |