|
Deri Ve Yumuşak Doku Enfeksiyonlarının Tanımı: İMPETİGO: İmpetigo çok rastlanan yüzeysel bir cilt enfeksiyonudur. Yüzde, bacaklarda ve kollarda kaşıntılı, yüzeyi sarı veya gri kabuklu kırmızı yaralar şeklinde kendini gösterir. Stafilokok, streptokok veya her iki tür bakteri bu rahatsızlığı yapabilir. Düzgün ciltte de görülebilir. Ama bu bakteriler genelde yara bere izi, çizik, böcek ısırığı olan yerlere hücum etmeyi severler. Ayrıca dermatit gibi başka bir cilt hastalığıyla da yan yana görülebilir. Enfeksiyon önce bir kızarıklık şeklinde başlar, sivilce oluşur, patlar ve 1-2 gün sızıntı yapar. Bunun sonucunda yapışkan bir kabuk tutar. Yara genişleme eğilimindedir ve bulaşıcıdır. Akıntıdaki bakteriler fiziksel temas ve kaşıma ile bedenin diğer kısımlarına da dağılır ve yaralar oluşur, ayrıca başka kişilere de bulaşır. İmpetigo, en çok temizlikten uzak, fakir çevrelerde yaşayan çocuklarda görülür. Yetişkinlerde başka bir cilt sorununun komplikasyonu olarak ortaya çıkar. İmpetigo teşhisi yaradan bir doku alıp laboratuar da incelenerek konulabilir. Sınırlı ve küçük enfeksiyonlarda lokal ilaçlar etkilidir. Daha yaygın enfeksiyonlar için oral antibiyotik (ampisilin – sulbaktam yada eritromisin gibi) verilebilir. Antibakteriyel sabun veya temizleyici ile günde birkaç defa yıkamakla kabuklar yumuşayıp kolayca çıkartılabilir. Enfeksiyonu yaymamak için havlular, giyim eşyaları, traş malzemeleri paylaşılmamalı ve hastalık geçene kadar deri temasından sakınmalıdır. ABSE: Abse, dermis veya subkutiste, yani derinin derin kısımlarında içinde cerahat bulunan bir kitledir. Genellikle eritemli bir şişlik olarak görülür. Palpasyonda başlangıçta henüz yumuşamamış bir kitle saptanır. Zamanla yumuşar, deri yüzeyine açılır ve cerahat boşaltır. Deri altı doku veya organlarda gelişen süpüratif olaylar, deriye yayılıp deride abse oluşturabilir. Tüm abseli hastalarda mikrobiyolojik incelemeler vazgeçilmezdir. Akut apseler, kesinlikle bakteriyolojik olarak incelenmelidir. Yalnızca stafilokoksik bir enfeksiyonu kanıtlamak açısından değil, tedavide kullanılacak olan antibiyotiği seçmek açısından da bu incelemeler gerekir. Kronik apselerde bazen cerahat kullanılarak yapılan tüm mikrobiyolojik incelemeler, tekrarlayan titiz uğraşlara karşın sonuç vermeyebilir. Böyle durumlarda apse duvarından alınan doku parçalarındaki histopatolojik bulgular enfeksiyonun etkenine özgü olabilir. FRONKÜL ve KARBONKÜL: Fronkül halk arasında çıban olarak bilinir. Kıl folikülünün stafilokoksik bir apsesidir. Ortasında kıl ostiumuna uyan bir yerde beyaz veya gri bir tıkaç gösteren fındık veya ceviz iriliğinde akut inflamasyon gösterir. Zamanla tıkacı atılır ve içindeki cerahat boşalır. İnflamasyon şiddetli ise skar bırakabilir. Gerek lokal gerekse sistemik nedenler ile çok sayıda fronkül gelişmesine veya sık sık nüksetmesine fronküloz denir. Birbirine komşu kıl foliküllerinin süpüratif enfeksiyonu olan karbon kül daha büyük bir akut inflamasyon plağında birden fazla ağızdan cerahat boşaltır. Fronkül her bölgede bulunabilirken, karbon kül daha çok boyun arkasında oluşur. Etken sıklıkla stafilacoccus aureustur. Yüz ortasında yerleşen genellikle ateş veya çevresinde yaygın selülit olan olgularda antistafilakokkal antibiyotikle tedavi edilmelidir. Ateş, üşüme, titreme, halsizlik veya baş ağrısı gibi sistemik semptomlar varsa antibiyotikler parenteral olarak uygulanmalıdır. SELLÜLİT: Sellülit, genellikle streptokoklara bağlı olarak gelişen, deri ve deri altı dokusunun diffüz enfeksiyonudur. Akut inflamasyon bulguları gösterir. Nadiren üzerinde hemarojik büller gelişebilir. Bazen sellülit plağından proksimale doğru eritemli bir şerit yani lenfanjit uzanabilir. Bakteriler için bir giriş noktasına gereksinim vardır. Bu giriş noktası burunda kıl çekme veya ayak parmak arasındaki mantak enfeksiyonu (tinea pedis) sonucu oluşabilir. Bu nedenle, sellülit sıklıkla yüz, ayak ve bacakta yerleşir. Sellülit tedavisinde temel ilaç sistemik antibiyotik dir. Streptokoklar penisiline pek direnç göstermediği için birinci seçenek olarak ampisilin sulbaktam tercih edilir. Erişkinlerde 1 gr. İm (2x1) uygulanmalıdır. Sistemik antibiyotik tedavisi lokal semptomlar tümüyle düzelene kadar en az 10 gün sürdürülmelidir. DİABETİK AYAK: Diabetik ayak yaralarında ve dekübitüs ülserlerinde enfeksiyon genellikle karışık bir flora içerir. Tedavi stafilakoklara, anaeroblara ve gram negatif çomaklara yönelik olmalıdır. Genellikle kombine antibiyotikler kullanılırken günümüzde geniş spektrumlu tek ajan tedavisine doğru bir eğilim görülmektedir. Bu durumda en etkili ve güvenilir seçenek ampisid olmaktadır. HAYVAN ISIRIKLARI: Çeşitli ısırıklar sonucu spesifik mikroorganizma derin dokulara geçebilir ve yumuşak doku enfeksiyonuyla sonuçlanır. Isırık yarası ve yumuşak doku enfeksiyonu tespit edilir. Kedi ısırığı sonrası enfeksiyon insi dansı %50, köpek ve insan ısırığı sonrası %15-20’den fazla olabilir. Çok farklı mikroorganizmalar etken olabilir. En sık kedi ısırığı sonrası, daha az olarak köpek ısırığı ile pasteurella multocida, staphylococcus intermedius, insan ısırığı sonrası staphylococcus aureus, eikenela corrodens, fusobacterium spp, prevotella spp, streptococcus pyogenes ve diğer streptokoklar etken olabilir. İlk 8 saatte kültüre gerek yoktur. Yaklaşım ısırık sonrası ilk 8 saat ve sonrasına göre değişim gösterir. İlk 8 saatte başvuran olgularda önce yara temizliği steril salin ile yapılır, devit alize doku kaldırılır. Yara çok geniş, eklem tutulumu varsa debridman ve eksplorasyon yapılır. Genel olarak yeni, infekte olmayan ve düşük risk lezyonlar yara temizliği, irrigasyon ve debridman sonrası sütüre edilebilir. Bu Enfeksiyonların Tedavisi: İmpetigo: Lokal yara bakımı yararlıdır (su ve sabunla yıkama). Tropikal antibiyotik; bacitracin, mupirocin de kullanılabilir. Günde 3 kez 7-8 gün uygulama yeterlidir. Yaygın impetigo, aile içi enfeksiyon varsa, kreş grubu veya atletik takım ve büllöz impetigo da topikal ajanlar yeterli olmaz. Sistemik antimikrobiyal ajan kullanımını gerektiriyorsa penisilin veya amoksisilin verilir. Oral 1. kuşak sefalosporinler ve makrolid grupları kullanılabilir. Fronkül, Karbonkül: Küçük fronküllerde nemli ısı drenajı arttırır ve yeterli görünmektedir. Büyük fronkül ve karbonküllerde insizyon ve drenaj gerekir. Yüz ortasında yerleşen veya çevresinde sellüliti olan veya ateş olan olgular antistafilakokkal bir antibiyotikle tedavi edilmelidir. Parenteral ampisilin-sulbaktam, penisiline alerjik erişkinde klindamisin veya eritromisin, 1. kuşak sefalosporinler oral veya parenteral verilir. Sellülit: Amoksisilin-klavulanik asit ve ampisilin-sulbaktam (100-300 mg/kg/gün; 4 dozda) kullanılabilir. Penisiline alerjik kişilerde vankomisin kullanılabilir. Eğer klinik bulgular gram negatif bir enfeksiyonu düşündürüyorsa bakteriyolojik sonuçlar gelinceye kadar gentamisin gibi bir aminoglikozid semi sentetik bir penisiline ek olarak başlanabilir. Diabetik Ayak: Diabetik ayak ülserinde daha geniş bir spektrumla başlamak gerekir. Örn; parenteral sefalosporin (sefazolin veya klindamisin+aminoglikozid). Hayvan Isırıkları: Amoksilin klavulanate (500mgx3), ampisilin-sulbaktam (500mgx2), sefuroksim (500mgx2), makrolidiler (eritromisin 20-50mgx4, erişkinde 1-2gr/gün 4 dozda) kullanılabilir. Parenteral kullanım için; ampisilin-sulbaktam, penisilin alerjisi olanlarda tm/sx+klindamisin, reptil ısırıklarında ampilisin-sulbaktam+gentamisin verilebilir.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|