|
İnsanın bütün insanları sevmesi gerekir: Yedi asırdır ruhları ve gönülleri yıkamaya devam eden Yunus Emre’nin destansal bir hayatı vardır. Yaptıkları, sözleri, şiirleri; dilden dile dolaşmış, gönülleri fethetmiş kendi deyimiyle “gönüller yapmış”, Anadolu’nun en buhranlı dönemlerinde gerek iç karışıklıklar gerekse Moğolların Anadolu’yu yakıp yıktıkları dönemlerde Anadolu insanına moral olmuş manevi destek olmuştur. Anadolu Türkçe’sini halk gönlünde yaşatmış ve sevdirmiş. Sarayın ve Medresenin Arapça ve Farsça’yı ön planda tuttuğu ve muteber saydığı bir zamanda, Mevlâna’nın bile eserlerini Farsça yazdığı bir zamanda O şiirlerini Türkçe ve yaşayan halk dilinde söylemiş, halkın gönlüne seslenmiştir. Bu derece halk üzerinde etkili olmasına rağmen O; öyle büyük davasının olmadığı, O’nun gayesinin sadece ve sadece insanlar arasında sevgiyi hakim kılmak olduğunu ifade etmiştir. Onun hedefi “gönül yapmak” ‘tır. Yani gönülleri imar etmek, onları Hak aşkını barındırabilecek olgunluğa eriştirmek olduğunu şu mısralarıyla açıklar: Ben gelmedim dava için, Benim işim sevgi işi. Dost’un evi gönüldendir, Gönüller yapmaya geldim. Söz söyleyen kişi dikkatli olmalıdır: Mutasavvıf şairler gibi Yunus Emre’yi de başka şairlerden ayıran en büyük özellik; Onların şiirlerindeki söze kutsal bir mana vermesindendir. Başka şairler için şiir ben’in ve toplumun bir ifadesidir. Veya sadece bir kelime oyunundur. Ama Yunus Emre’de şiir başkadır. O’nun için şiir “Tanrı avazı”dır. Şaire çok büyük bir sorumluluk yükler. Bu görüşlerini şöyle dile getirir. “Söz ola kese başı, Söz ola bitire savaşı, Söz ola ağulu aşı, Bal ile yağ ide bir söz, Kişi bile söz demini, Dimeye sözin kemini, Bu cihan cehennemini, Sekiz uçmağ ide bir söz”. Öyle ki insan ne zaman neyi konuşacağını bilmeli ve ona göre konuşmalıdır. Kötü söz konuşmamalı, yerinde ve zamanında konuşmalıdır. Yunus Emre sözün bu dünya cehennemini “sekiz uçmak” derecesine getirebileceğine inanmaktadır. İnsan kendini ve hakkı mutlaka bilmelidir: Aynı zamanda Yunus Emre’nin bir diğer hedefi ise, insanın ilk önce kendisini bilmesini ve tanımasını istemesidir. Bütün ilimlerin buna yönelik olmasını ister.Ve şöyle açıklar düşüncelerini: “İlim ilim bilmektir, İlim; kendini bilmektir, Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır”. Kendilerini ilme adamış nice insanın Hakk’ı tanıyamadığını belirtir. İlim adamının kendisini ilme verip dış alemle ilişkiyi kopardığını ve olup biteni göremediğini Allah’ı unuttuğunu belirtmek ister adeta. İnsanın en önemli görevi gönül yıkmamak bilakis “gönül yapmak”tır: Yunus Emre`ye insanın Kabesi kendi gönlüdür. Yer yüzünde Kabe’nin Müslümanlar açısından değeri ne derece önemli ise kendi Kabe’si olan gönlü o derece mühimdir. Yunus Emre ikisini kıyaslar ve Allah yapısı olan insanın içindeki gönlün (kalbin) daha önemli olduğunu belirtir.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|