Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: SAĞLIK
    Konu: Verem


Verem, herhangi bir organa en çokta akciğerlere yerleşen Koch basilinin yol açtığı ateşli ve bulaşıcı hastalık olup ilk kez 1882`de Alman hekimi Robert Koch tarafından bulundu. Bu nedenle verem mikrobuna Koch Basili`de denir.
Nedenleri: Verem basili 2-4 mikron boyunda, çomak biçimindedir. Yaşamak için oksijenli ortama gereksinme duyar. Bu nedenle insan vücuduna oksijeni fazla olan yerleri tercih eder. Bu organların başında da akciğer gelir. Veremli insanların balgamlarında ve solunum yolu salgılarında verem mikrobu bulunur. Öksürürken ya da konuşurken havaya bu mikropları saçarlar. Sağlıklı insanlar solunumları sırasında bu mikropları akciğerine çekerse, vereme uygun ortamı hazırlarlar. Süt yoluyla alınan verem mikrobu ise öncelikle bademcikler ya da sindirim kanalını kullanır. Verem basili herhangi bir zehir üretmediği için genellikle vücudun bağışıklık sistemi bu basili dikkate almaz. Akciğere giren verem basilleri burada üreyip koloniler oluştururlar. Bu kolonileşme hareketi 10 hafta kadar sürer. Basillerin farkında olmayan bağışıklık sistemi, ilk kolonilerin kurulması üzerine harekete geçer ve basillere karşı savaş açar. Bu savaş sırasında yalnız basiller değil, akciğer ve lenf bezlerinin dokusu da yıpranır. Yani basillerin yanı sıra iltihap bölgesindeki doku ölür. Verem hastalığındaki bu doku ölümüne peynirleşme nekrozu denir. Bağışıklık sistemi savaşı kazanırsa verem gelişmez, ancak yenilgiye uğrarsa verem bir hastalık olarak gelişir.
Belirtileri: Verem hastalığı çok sinsi gelişir ve genellikle başka bir hastalığın taranması sırasında ortaya çıkar. Hastalığın ilk belirtisi olarak halsizlik ve kilo kaybı sayılabilir. Ancak bu belirtiler hasta tarafından pek önemsenmez. Bir başka belirtide gece yükselen ateştir. Ateşle birlikle gece terlemeleri de görülür. Akşam saatlerinde görülen baş ağrısı da bir başka belirtidir. Ancak bunların arasında öksürük en çok dikkate alınması gereken belirtidir. Öksürükle birlikte balgam da çıkar ve verem akciğerdeki bir damarı yıpratmışsa balgam kanlı çıkar. Balgamdaki kan veremin tipik belirtisidir.
Tedavisi: Veremle savaşta başta gelen önlem B.C.G. (basilus calmette-guerini) aşısıdır. Aşı vücuda verildiğinde bağışıklık sistemi harekete geçer. Verem basilleriyle savaşmayı öğrenir. Bu durumda vücuda giren verem mikrobu hastalığı oluşturamaz. Günümüzde tıbbın kazandığı başarı, verem hastalığını eski korkunç görünümünden uzaklaştırmıştır. Eskiden büyük tehlikelere yol açan verem bugün kullanılan ilaçlarla olumlu sonuçlar alınmaktadır. Sonuçların olumlu olmasına karşın veremin tedavisi 18-24 ay gibi çok uzun bir sürede gerçekleşir.
Günümüzde senatoryum tedavisi ancak çok ağır hastalar için uygulanır. verem günümüzde tıp için sorun olmaktan çıkmıştır.
Verem basillerinin, insanda ve evcil hayvanlarda hemen hemen aynı hastalık tablosuna yol açan bir kaç türü vardır. Örneğin, bir türü insanda, öbürleri sığırlarda, domuzlarda, kümes hayvanlarında ve kuşlarda hastalık yapar. Ama sığır vereminin basili insana da bulaştığından, insanda iki tür mikrobun sorumlu olduğu iki ayrı tip verem görülür. İnsana özgü olan verem basili, hastaların öksürükle havaya saçılan damlacıkların solunum yollarından alınmasıyla doğrudan insandan insana bulaşır. Sığır veremli ise hastalıklı ineklerden sağlanan sütlerin içilmesi sonucunda sindirim yoluyla insana geçer.
Verem mikrobu, solunum yoluyla vücuda girdikten sonra akciğerlere yerleşerek üremeye başlar. Bu yüzden hastalığın en yaygın tipi genellikle çocukluk ve gençlik çağında ortaya çıkan akciğer veremidir. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, öksürük ve gece terlemesi gibi ilk belirtilerin, ardından akciğer dokusundaki mikrop odaklarının çevresinde bir takım yumrular oluşur. Hastalığın en özgün belirtisi olan bu yumrulara tıp dilinde tüberkül dendiği için, veremin bir adı da tüberküloz`dur. Hastalık tedavi edilmezse, akciğerdeki doku yıkımı bütün organı sarar ve solunum yetmezliğine ve hatta ölüme yol açar. Hastalığın ilerlemiş evrelerinde yıkıma uğrayan, akciğer dokusundaki bronşlar ve ince kan dokuları da parçalandığı için hastanın balgamına kan karışır. Bu arada akciğerdeki basiller çoğu zaman en yakındaki lenf düğümlerine buradan da kan dolaşımına geçerek vücuttaki öbür organlara, özellikle kemiklere, eklemlere, beyin zarlarına ve böbreklere yayılabilir.
Çağımızda, sağlık hizmetlerinin iyi işlediği ülkelerde verem hastalığı çok seyrek görülür. Bunda en büyük payı bir yandan yaşama ve beslenme koşullarının düzelmesine, öte yandan da hastalığın erken tanı ve tedavisini ön gören etkili verem savaş yöntemlerine düşer. Verem basilinden alınmış özütlerin deriye şırınga edilmesine dayanan tüberkülin testi balgamda ya da vücut sıvılarında verem basillerinin aranması ve röntgen filmiyle dokuların incelenmesi gibi yöntemler hastalığın en erken evrelerde saptanmasına olanak verir. Verem tanısı konan hastalar antibiyotiklerle ve bakterilere karşı özel ilaçlarla tedavi edilerek mikrop yaymayacak duruma gelinceye kadar sağlıklı kişilerden ayrı tutulur. Bu arada hastanın yakın çevresindeki kişilerde testten geçirilir ve gerekirse tedaviye alınır.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |