Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: EDEBİYAT
    Konu: Fatih Harbiye


Eserin baş kahramanı Neriman lise yıllarında tanıştığı ve yedi yıldır birlikte olduğu dostu Şinasi’den gittikçe uzaklaşmaya başlar. Artık o Şinasi’nin ve çevresindekilerin tanıdığı Neriman değildir. Giyimi, zevkleri, derslerine ve çevresine karşı tavırları değişmiştir. Doğu medeniyeti ve ona ait herseyden nefret etmekte, buna karşılık Batı medeniyeti ve ona ait herşeye sevgi duymaktadır. Bu yüzden İstanbul’da Batının etkilerini en çok üzerinde taşıyan Beyoğlu semtine karsı aşırı bir sevgi duyar ve her fırsatta evlerinin bulunduğu Fatih`ten tramvaya binerek oraya dolaşmaya gider.
Bu arada konservatuvarın Batı Müziği Bölümü ve Beyoğlu’ndan tanıştığı
zengin aile çocuğu Macit ile arkadaş olur. Macit onun gözünde Batıyı ve medeniliği temsil eden bir gençtir. Bu yüzden ona karşı bir sevgi duyar.Hatta Neriman birgün Şinasi’ye yalan söyleyerek Macit ile buluşmaya gider. Fakat Şinasi bu yalanın farkına varır ve araları iyice bozulur.
Birgün Macit Neriman’i zengin insanların katılacağı büyük bir baloya davet eder. Neriman da bu baloya katılmayı çok istemektedir. Baloya gitmeye izin alabilmek ve gerekli parayı temin edebilmek için, son zamanlarda değişen tavırlarından dolayı kendisine kızmakta olan babası Faiz Bey’in gözüne girmeye çalışır. Uzun konuşmaların ardından Faiz Bey, Şinasi ile birlikte gitmeleri şartıyla baloya gitmesine izin verir.
Bunun üzerine Neriman baloda giyeceği bir elbise almak için Beyoğlu’na gider. Dönüşte dayısının evine uğrar. Fakat burada dayısının kızlarından dinlediği bir olay Neriman’in hayatını değiştirir.
Olay şudur: "Fakir bir Rus gitaristle yasayan bir Rus kızı, az parayla yaşamak kendisine ağır geldiği için onu terkederek, tanıştığı zengin bir Rum ile evlenir. Fakat bu zenginlik içindeki hayatta eskisinden çok daha mutsuz olur. Bu hayattaki herşeyi ve çevresindeki insanların davranışlarını basit ve yapmacık bulur. Pişman olarak tekrar fakir Rus gitariste döner. Fakat adam kendisini kabul etmez. Buna dayanamayan Rus kızı intihar eder."
Neriman dinlediği bu olayla kendi hayatı arasında büyük bir benzerlik bulur. Gittiği yolun yanlış olduğunu, mutlu olmak için sadece paranın ve medeniyetin yeterli olmadığını, iç huzurun da gerektiğini anlar.Balodan da, Macit`ten de vazgeçer. Doğu medeniyeti ürünü olduğunu düşünerek nefretle bir kenara bırakmış olduğu udunu tekrar eline alır. Şinasi ile de en kısa zamanda evlenmeyi kabul eder.Artık Neriman, babası Faiz Bey ve Şinasi mutsuz geçen günlerin ardından nihayet huzurlu günlerine dönmüşlerdir.
FATİH HARBiYE
Yazar bu romanında Tanzimat`tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir Fatih-Harbiye 1931

Kisa Özet : Fatih-Harbiye
Neriman ve Sinasi, Istanbul`da Darülelhan`da iki gençtir. Neriman Fatih semtinde oturan, geleneklerine bağlı bir ailenin kızıdır. Muhafazakar bir genç olan Şinasi ile, yine muhafazakar bir ailenin kızı Neriman birbirlerini severler. Geleneklerine son derece bağlı olan Neriman`in babası Faiz Bey her bakımdan beğendiği ve kendine yakin gördügü Şinasi ile Neriman`in evlenmelerini istemektedir. Ancak Neriman Fatih`deki yaşam tarzından hiç de memnun değildir, O Harbiye`deki hareketli, danslı, alafranga hayata özenmektedir. Bu iki gencin hayat felsefeleri birbirinden oldukça uzak olduğu için sevgileri uzun sürmez. Neriman kendisini tertemiz duygularla seven Şinasi`den gittikçe uzaklaşır ve Beyoğlu`nda tanıştığı ve kendisi gibi alafranga yaşamı benimsemiş olan Macit`e bağlanır. Bu arada Neriman Darülelhan`i da bırakmışıtır.Neriman`a göre hayat Beyoğlu`ndadır. Artık sık sık Beyoğlu`nda arkadaşlarıyla buluşup gece geç vakitlere kadar eğlenmektedir. Fakat Neriman`in bu davranışları, babası ve eski arkadaşlarıyla arasının bozulmasına neden olmuş ve Neriman babasıyla sık sık tartışır olmuştur. Herşeye rağmen Neriman bunları görmezden gelmekte ve "daha modern" olmak istemektedir. Alafranga hayatın içinde ilerledikçe Neriman, bu yaşam tarzının da çirkin tarafları olduğunu farkeder ve o günlerde dinlediği bir hikaye onu yaptıkları konusunda çok etkiler. Bu hikaye bir Rus kızının hikayesidir ve hikayede kız tutkularına yenik düşüp sevgilisinden ayrılmaktadır, daha sonra da yaptıklarının yanlış olduğunu fark eden kız pişmanlık içinde sevgilisinden af diler ama sevgilisi onu bağışlamaz. Mutsuz biten bu hikayenin aslında ona ne kadar da yakın olduğunu farkeder Neriman. Daha sonraki günlerden birinde Neriman`in da bulunduğu bir sohbette Faiz Bey, Şinasi ve arkadaşları, gençler arasında moda olan Bati taklitçiliğini eleştirirler. Neriman bu konuşmadan da oldukça etkilenir ve sonunun hikayedeki Rus kızı gibi olmamasi için eski yaşamına ve Şinasi`ye geri döner. Artık Neriman ne Beyoğlu`nu, ne Macit`i ne de gösterişli baloları düşünmektedir.
Peyami Safa`nın Hayatı ve Edebi Kişiliği : Peyami Safa (1899-1961) İstanbul`da doğmuştur. Şair İsmail Safa`nin oğludur. Küçük yaşta babasını kaybetmesi ve dokuz yaşında tutulduğu hastalık, düzenli bir öğrenim görmesini engellemiştir. Geçim sıkıntısı nedeniyle on üç yaşında çalışmaya başlamış, bu arada kendi kendisini yetiştirme gayreti içerisine girmiş ve Fransızca öğrenmiştir. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra gazeteciliğe başlayan Peyami Safa, kendi çıkardığı "Yirminci Asır" gazetesinde yayınladığı "Asrın Hikayeleri" ile dikkati çekmiştir. Daha sonra yayınladığı hikaye ve romanları ile ününe ün katan yazar, çeşitli gazetelerde fıkra ve makaleler yazmıştır. Ayrıca, "Kültür Haftası" ve "Türk Düşüncesi" gibi dergiler de çıkarmıştır. Peyami Safa, eserlerinde, maddiyata karşı maneviyatı öne çıkaran konular işlemiştir. Yazar, "Sözde Kızlar", "Şimşek" gibi ilk romanlarından sonra asıl başarısını, "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" ve buna benzer psikolojik romanlarıyla yakalamıştır. Konusunu genellikle II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde Türk toplumunda ve ahlak anlayışında meydana gelen çöküşten alan Peyami Safa, bu konuyla ilgili düşüncelerini ortaya koyarken ; Dogu-Bati, eski-yeni, alafranga-alaturka gibi, çeşitli düsünce ayrılıklarını temel almış, bunlardan doğan ikiliklere, bunalımlara ve sosyal sarsıntıya dikkat çekmek istemiştir. Romanlarında ruh incelemelerine büyük önem veren yazar, olaylara değil kişiye, onun düşünce ve davranışlarına eğilmiş, dıştan çok içten gelen sesleri, insanın iç dünyasını yansıtmaya çalışmıştır. Gerek romanlarında gerek fıkra ve makalelerinde üslübunun mükemmelliği ile tanınan yazar, kelime seçimi ve cümle kuruluşlarında, Türkçe`nin bütün imkanlarını kullanmıştır. Peyami Safa, dildeki yenilik hareketlerinin dışında kalmış, geleneğe bağlı anlatımı sürdürmüştür. Peyami Safa, sanat endişesi gütmeden geçim sıkıntısıyla yazdığı yüz elliye yakın eserinde ise "Server Bedi" takma adını kullanarak, sanatçı kışılığı konusundaki titizliğini göstermiştir. Peyami Safa`nın hikaye, roman, fikir, biyografi ve tercüme dallarında eserleri vardır.
Eserleri
Romanları:Gençligimiz (1922) Sözde Kızlar (1928) Şimşek (1923) Mahser (1924) Bir Akşamdı (1924) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930) Atilla (1931) Fatih-Harbiye (1931) Bir Tereddüdün Romanı (1933) Matmazel Noraliya’nin Koltuğu (1949) Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959)
Hikayeler (1980)
FIKRA ve DENEMELERI; Sanat, Edebiyat, Tenkit (1970) Din, İnkılap, İrtica (1979) Yazarlar, Sanatçılar, Meshurlar (1976)
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |