Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: EKONOMİ
    Konu: IMF Tipi İstikrar Programı


IMF tipi istikrar programı öncelikle bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin istikrarını sağlamaya yönelik koordineli bir para, maliye ve döviz kuru politikasını içermektedir. Böylece istikrar programı uygulayan ülke uluslar arası piyasalardan borç alma olanağı bulmaktadır. IMF programı resmileştirdiği zaman, ilgili ülkenin merkez bankasına kredi açarak, programın belirlenen performans hedefine ulaşma koşulunu sağlamaktadır. Program politikası ödemeler dengesini iyileştirmek için işlerken, IMF kredisi merkez bankasının uluslar arası rezervlerini takviye etmektedir. IMF’ye müracaatın politik olarak kuşkulu olması nedeniyle hükümetler zaman zaman IMF’den bağımsız, IMF tipi programları yürürlüğe koymaktadır. IMF ve IMF tipi program dış açıkların istikrarını hedeflemektedir. Kaynak dengesini sağlamak için IMF tipli programların iki yardımcı amacı vardır. Bunlar, ihracatın teşviki için nispi fiyatların değiştirilmesi ve ithalatın talebinin ve ihraç edilecek mal ve hizmetlere yönelik talebin azaltılması için toplam talebin azaltılmasıdır.
Genel olarak IMF tipi istikrar programlarının içeriği şöyledir:
i. Paranın Devalüasyonu: Paranın devalüasyonunun gerisindeki mantık şudur: Eğer ithalat çok fazla ve ihracat çok düşük ise uluslar arası ticaret yapılan malların yerli parayla fiyatları, uluslar arası ticareti yapılmayan malların fiyatlarına göre çok düşük olacaktır. Devalüasyon hızla bu fiyatların ayarlanmasına neden olur. Belki daha da önemli olarak devalüasyon yerli parayla belirlenen servet stoğunu ve gelir akımlarının dış satın alma gücünü doğrudan doğruya azaltır. Böylece ithalatla yada
potansiyel ihracat mallarıylatatmin edilecek toplam talep ve toplam satın alma gücünü azaltır.
ii. Kamu Sektörü Harcamalarının Azaltılması: Kamu harcamaları toplam talep baskısına katkı yapmakta ve çoğu kez para yaratılmasıyla finanse edilmektedir. Para yatırımı fiyat düzeyini yükseltmekte ve ithal malların fiyatlarını göreli olarak daha fazla, ihraç edilecek malların fiyatlarını göreli olarak daha az rekabetçi yapmaktadır. IMF tipi programlar kamu sektörü açıklarının finansmanını para yatırımı yerine özel finansal piyasalara kaydırmaktadır.




Kuşkusuz IMF tipi programlar eğer mümkünse kamu açıklarına bir sınır getirmeye çalışmaktadır.
iii. Kamu Sektörü Gelirlerinin Arttırılması: IMF tipi programlar vergileri artırarak, sübvansiyonları keserek ve kamusal mal ve hizmetlerin fiyatlarını artırarak kamu sektörü gelirlerinde artış sağlamayı amaçlamaktadır. Aynı şekilde IMF tipi programlar toplam talebi düşürüp kamunun borçlanma gereğini azaltmayı hedef almaktadır. IMF, genellikle fiyat sisteminde sapmalara neden olduğu için vergi yapısının dolaylı vergilerden, doğrudan vergilere doğru (gelir vergileri ) değiştirilmesini savunmasına rağmen, IMF programları hızlı sonuç almak istediği için vergi gelir yapısını dolaylı vergiler yönünde değiştirmektedir.
iv. Sıkı Para Politikası: Para politikasının yurtiçi enflasyonun kontrolü ve toplam talebin azaltılmasıdır. Özellikle IMF tipi programlar ekonomide toplam banka kredi arzını azaltmayı hedefler. Bununla birlikte özel sektöre yönelik kredilerin kamu sektörüne yönelik kredilerden daha az düşürülmesini de öngörür.
v. Piyasa Faiz Oranlarının Yükseltilmesi: Piyasa faiz oranlarının yükseltilmesinin amacı tasarrufun teşvik edilmesi, dolayısıyla toplam talebin azaltılması sermayenin dışa kaçmasının önlenmesi ve kredi kullanımının rasyonelleştirilmesidir.
vi. Ücretlerin Kontrolü: Ücretlerin konrolüyle bir yandan toplam talep üzerindeki baskı azaltılırken öte yandan üretim maliyetlerinin hafifleştirilmesi, böylece ülkede üretilen mal ve hizmetlerin uluslararası düzeyde daha rekabetçi olması arzu edilmektedir. Bu durum ayrıca hükümetlin ücretlerle ilgili harcamalarının da kontrolünü sağlamaktadır. Özel sektörde ücretlerin belirlenmesinde, birçok iktisatçı serbest müzakerelerin daha etkin olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte IMF tipi programda buna izin verilmemektedir. Program, mevcut ücret belirleme sisteminde ücretlerin sınırlanmasına yönelik önlemler içermektedir.
vii. Ticaretin Liberalleştirilmesi: Ticaretin liberalleşmesi tarifelerin, ihracat sübvansiyonlarının ve miktar kısıtlamalarının azaltılmasını içermektedir. Böyle bir yaklaşım ilk bakışta çelişkili görülebilir. Çünkü tarifelerin indirilmesi kamu gelirlerinin azalmasına sebep olacaktır. Bununla birlikte buradaki temel amaç, ulusal üreticileri dış rekabete sokarak prodüktif etkinliği artırmak ve yerli üreticilerin yabancı girdileri daha düşük maliyetle kullanmalarını sağlamaktır.
viii. Fiyat Kontrollerinin Kaldırılması: Burada amaç, kamu sübvansiyonlarının azaltılması, kamu iktisadi kuruluşlarının finansal açıdan bünyelerinin sağlamlaştırılması
ve ekonomik sistemin işleyişinin rasyonelleştirilmesidir. Ayrıca fiyatları kontrollü mallardan alınan vergiler fiyat kontrolleri kaldırılınca artacaktır.

Bir resmi IMF programında, bir ülke kantitatif
özel makro ekonomik performans hedefi belirleyebilir. Programın süresi içinde IMF kredileri periyodik aralıklarla (genellikle üçer aylık olarak) önceki performans hedeflerine ulaşılmasına göre verilir. Bazen hükümetler IMF ile birlikte belirledikleri yeni hedeflere ulaşamayarak programın yürütülmesini kesebilir. Uluslar arası ticari bankalar IMF programına göre kredi verdikleri için, IMF programının sona erdirilmesi bir anlamda
ticari bankaların kredi ödemelerini durdurması demektir.
Bir kantitatif performans hedefinde dört temel unsur vardır.
i. Kamu sektörünün dış borçlanmasında maksimum artış sağlanması.
ii. Merkez bankasının tuttuğu uluslar arası rezervlerde minimum artış sağlanması.
iii. Kamu sektörünün borçlanabileceği maksimum miktarının arttırılması
iv. Kamu sektörü tahvilleri dahil, merkez bankasının net iç aktiflerinde maksimum artış sağlanması.

Net uluslar arası rezervlerde minimum artışın sağlanması ve gerekli bir rezerv düzeyinin oluşturulması programın temel amacıdır.
Kamu sektörünün dış borçları için öngörülen maksimum artış rezerv artışının yalnızca dışsal ödünç alımlardan gelmemesini sağlamaktadır. Kamu sektörünün dışarıdan ödünç alması sınırlandığından, tüm kamu sektörünün ödünç alımlarına getirilen limit dolayısıyla kamu sektörünün merkez bankasından ve iç finansal piyasalardan ödünç alımları da sınırlanmaktadır. Minimum rezerv artışı göz önüne alındığında, merkez bankasının net iç aktiflerindeki maksimum artış zımnen parasal tabanın büyümesini sınırlamaktadır.

Kantitatif performans hedefleri, reeel GSMH, enflasyon oranları, döviz kuru, uluslararası ticaret akımları ve ilgili hükümetle IMF uzmanlarının kabul ettikleri diğer uygun iç ve dış ekonomik değişkenler göz önüne alınarak belirlenir.

IMF tipi istikrar programlarının birinci amacı, ödemeler dengesi sorununun çözümlenmesidir. Enflasyon oranı programın ikincil amacıdır. O sırada enflasyon zaten şiddetli olduğu için, bir IMF tipi programın yürürlüğe konması enflasyonu düşürmeden önce daha da yükseltir. Bu önemli bir sorundur. Çünkü geri süreci ödemeler bilançosu iyileşirken enflasyonun sürmesine neden olabilir.

Bir ekonomide para arzı banka sisteminin parasal yükümlülüğüdür. Bu parasal yükümlülüğün karşılığını net yabancı ve net yurtiçi aktifler oluşturmaktadır. Eğer bir ülke hem enflasyon hem de
ödemeler dengesi sorunuyla karşı karşıyaysa, enflasyona neden olan parasal büyüme yerli ve yabancı aktiflerin kazanılmasıyla sonuçlanacaktır. Yani merkez yükümlülükleri artarken net yabancı aktifleri düşüyorsa, bilanço özdeşliği net yurtiçi aktiflerin yükselmesini gerektirmektedir. O halde bir IMF programının başarısı, merkez bankasının yabancı aktiflere sahip olmasını gerektirmektedir. Merkez bankası yabancı parayı satın alınca yerli para ihraç edilecektir. Bu durum para arzını artıracak ve enflasyonist baskıların artmasına neden olacaktır.

Aşırı enflasyon yaşayan bir ekonomide GSMH’ya göre elde tutulmak istenen para miktarı daha küçük olacaktır(paranın dolaşım hızı yüksek olur). Bunun sonucu olarak para arzındaki küçük bir artış fiyatlar üzerinde çok güçlü bir baskı yaratacaktır. Eğer fiyat düzeyi aşırı miktarda yükselirse (hedefi aşan bir şekilde) ödemeler bilançosundaki iyileşmeyi tersine çevirecektir yada başka ayarlama önlemlerini gerektirecektir. İşte ortaya bu yan etki IMF tipi programların doğal sonucudur.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |