|
Teknoloji, finansman (sermaye) ve insan kaynaklarının etkin bir yönetim kültürü ile yönetilerek, karlı, verimli, etkili ve kaliteli mal ve hizmet üreten organizasyonları işletme olarak tanımlamıştık. Ayrıca yönetimin , işletmenin dört kritik faktörü arasında (teknoloji, sermaye, insan kaynağı, yönetim) en önemli, en kapsamlı ve en etkin faktör olduğunu belirtmiştik. Vücudumuzda nasıl her organın bir işlevi varsa, ve bu işlevler sayesinde organizmamız ayakta duruyorsa, işletmelerin de ayakta durması, işletme içindeki fonksiyonlara bağlıdır. Bir işletmenin, kuruluş amacına ulaşabilmesi, devamlılığını sağlayabilmesi ve büyüyebilmesi için fonksiyonlarını eksiksiz yerine getirebilmelidir. Yani kısaca yönetim, üretim, pazarlama, finans, muhasebe, insan kaynakları, ar-ge ve halkla ilişkiler, işletmeleri ayakta tutan fonksiyonlardır ve koordinasyon içinde olmalıdırlar. Her birini tek tek inceleyecek olursak, en başta yönetimi ele almamız gerekir. Çünkü yönetim, bir işletme için, insanın beyninden farksızdır. Nasıl insan her işlevini beyni aracılığıyla yönetiyorsa, işletmenin fonksiyonları da yönetim aracılığıla yönetilir. Bu yüzdendir ki, yönetim kavramı eskiden beri var olmuş, fakat son zamanlarda bilim olacak kadar çok detay ve önem arz eden bir pozisyon almıştır. Bu sebepten dolayı, yönetim kavramı da kendi içinde fonksiyonlara sahiptir, fakat bu fonksiyonlara daha sonra değinmek istiyorum. Yönetimce belirlenen hedef ve amaçlar doğrultusunda işleyen fonksiyonlardan biri de üretimdir. Aslında üretim, bir işletmenin, bir kurumun, hatta ülkelerin kaderini belirleyen önemli bir fonksiyondur. Çünkü üretim tüketimi doğurur, tüketim de işletmelerin ekonomisini etkiler. Tüketimin ve üretimin ekonomik ve pozitif taraftaki farkı işletmelerin gelirini arttırır ve bu da sermaye olarak işletmelerin büyümesine yol açar. Üretim için gerekli olan, daha doğrusu bir işletmenin var olabilmesi için gerekli olan insan kaynakları fonksiyonu burada çok önemli bir rol oynar. Işletmeleri oluşturanlar insanlar olduğuna göre, işletmeyi canlı bir varlık olarak görebiliriz. Işletmedeki her insanın kalitesi, dolayısıyla işletmenin de kalitesini belirler. Bu yüzden insan kaynakları fonksiyonu, işletmeler için hayati bir önem taşır. Günümüzde, yönetim ve çalışma sistemlerinin belirlenmesinde, insan faktörünün oluşturuduğu oran, insan kaynağının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Klasik organizasyon teorisinin, rekabetçi ortamda çalışmamasının sebebi de budur. Çünkü, ‘klasik teori, organizasyonlarda insan unsuru dışındaki faktörler üzerinde durmuştur. Insan unsuru daima ikinci planda kalmıştır.`. Üretim fonksiyonu; yönetim, finans, insan kaynakları ve ar-ge fonksiyonlarıyla beslenir, pazarlama ve halkla ilişkiler fonksiyonlarını besler. Eğer üretim var ise, ister mal ister hizmet olsun, müşteriye ulaştırılmalı ve günümüzün toplam kalite kapsamında ‘ müşteri kraldır’ ilkesine uygun olmalıdır. Bu, en kaliteli ürünü, müşteri istekleri doğrultusunda piyasaya ulaştırmayı gerektirir. Ayrıca rekabetin kol gezdiği günümüz şartlarında en yüksek kaliteyi, en ucuza sağlamak zorunda olmak, işletmelerin fonksiyonlarının koordinasyon halinde ve eksiksiz olarak çalışmasının önemini ortaya koyar. Üretilen ürün pazarlanmalıdır. Pazarlanması için müşteriye ulaştırılmalı ve müşterinin isteklerini karşılamak gerekmektedir. Burada işletmelerin çevreyle olan ilişkisini sağlayan köprü olarak nitelendirebileceğimiz halkla ilişkiler fonksiyonu devreye girer. Ve özellikle işletme, kurumsallaşmış ve bir kurum haline gelmişse, ‘sosyal aktivite’ ye yönelmesi için halkla ilişkiler fonksiyonu daha önemli bir yer edinir. Halka, bir başka deyişle müşteriye ulaşmak ve ürünün halka sunulması için halkla ilişkiler köprüsünden geçtikten sonra pazarlama fonksiyonu devreye girer. Pazarlanan ürünlerin müşteriyi ne kadar tatmin ettiği önemli bir kriter olduğu için müşteri isteklerini karşılamak, hatta ileriyi görüp müşteri istemeden, müşterinin isteyebileceği ürünleri geliştirmek ve piyasaya sunmak, ar-ge fonksiyonunun da bir işletme için önemini ortaya koyar. Ülkemizde ar-ge fonksiyonunu geliştiren ilk işletmelerden birinde çalışıyor olmam, ar-ge faaliyetlerinin ve üretimin ne kadar iç içe olduğunu, bir işletmenin bırakın ayakta durmayı, dünya devleriyle rekabet edebilecek gücte olması için ne kadar önemli olduğunu görmem için iyi bir fırsat olmuştur. Toparlayacak olursak, işletmenin fonksiyonları olarak sayabileceğimiz yönetim, üretim, pazarlama, finans, insan kaynakları, ar-ge ve halkla ilişkiler, işletmeler için hayati fonksiyonlardır. Bunların arasında yönetimin ayrı bir önem arz ettiğini ve alt fonksiyonlara sahip olduğunu belirtmiştim. Şimdi, bu fonksiyonlara değinmek istiyorum. Yönetimin fonksiyonları planlama, örgütleme, kadrolama, yöneltme, koordine etme ve denetlemedir. Yani bir yönetici hem planlayacak, hem örgütleyecek, hem kadrolayacak, hem yönlendirecek, hem koordine edecek, hem de denetleyici olacaktır. Bunların arasında en önemli olan fonksiyon bence planlama fonksiyonudur. Planlama, en genel anlamı ile ileride yapılacak işleri önceden saptamaktır. Temel amaç işletmeyi değişikliğe hazırlamak ve beklenmeyen olaylar karşısında nasıl davranılacağının önceden görülmesidir. Planlama simdiki durum ile gelecek arasında bir köprüdür. Zamanımızda işletme yönetiminde planlamanın önemi her gün artmaktadır. İşletmelerin büyümesi ve işletmecilik problemlerinin çetrefilliğinin gittikçe artması, bu olayın belli başlı sebepleri arasında bulunur. (3) Planlama yapıldıktan sonra, planlanan işlerin yapılabilmesi için örgütleme gerekir. yani esnek bir otorite ve sorumluluk şebekesi oluşturulur. Bu şebekenin her biriminin işlevlik kazanabilmesi için, her birim için uygun yetenekleri bulunan personelin şebekeye yerleştirilmesi gerekir. Yani kadrolama fonksiyonu devreye girer. Hazırlanan plan doğrultusunda, buraya kadar organizasyon yapısı, organizasyonun birimleri (örgütleme), ve bu birimler için uygun personel (kadrolama) sağlanmıştır. Fakat bütün bunları ahenk içinde çalışabilmesi için bireyler ve kadrolar arasında tam bir iletişimle (koordine etme) personelin örgütteki rolünü anlaması ve bunu gereken biçimde yapması sağlanmalıdır. Ayrıca personelin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayarak ortak amaca yöneltmek (yöneltme) işletme personelinde birlik ve motivasyon oluşturacaktır. Herşey planlandı, gereken kadrolar ve iletişim hazırlandı ve planlanan işler yapılmaya başlandı. Burada kontrol (denetleme) fonksiyonu devreye girmelidir. Çünkü ‘modern anlamı ile kontrolün amacı olayların planlara uyup uymadığını saptamaktır.(3). Denetleme olmaz ise, fiili sonuçlar ile planların karşılaştırılması yapılamaz, ve gereken önlemler alınamaz. Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere yönetimin tüm fonksiyonları birbirine zincir halkaları gibi bağlıdır. Halkadaki herhangi bir aksaklık yönetimde başarısızlık doğurur. Zincirin ilk halkası olan planlama fonksiyonu, yapılacak işleri belirlemede ne kadar etkiliyse, zincirin son halkası olan denetleme fonksiyonu da yapılan planların ne ölçüde gerçekleştiğini anlamada o kadar etkilidir. Bu yüzden her fonksiyon, yönetim için ayrı ve hayati bir önem taşımaktadır, ve hiçbirinin birbirinden daha önemli ya da önemsiz olması düşünülemez. KAYNAKLAR: Prof. Dr. Ali Akdemir, Organizasyon ve Kurumsallaşma Ders Notları (10/10/2001) Prof. Dr. Tamer Koçel, İşletme Yöneticiliği, 50.s Prof. Dr. Zeyyat Hatiboğlu, Temel Yönetim ve Organizasyon , 56.s
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|