|
Türkler, dünya milletleri arasında ordu millet olarak tanınırlar. Bu sayede büyük devletler kurup, dünya tarihinde önemli roller oynamışlardır. Türk ordusunun tarihi, Türk milletinin geçmiş kadar eskidir. Çünkü, tarih boyunca çeşitli yer ve zamanlarda kurulmuş bütün Türk devletlerinde, devletin temeli , düzenli bir askeri teşkilata dayanmıştır. Her şeyden önce Türk milletinin hayatında askerliğin çok önemli bir yeri vardır. Türkler için askerlik, tarih boyunca hem milli bir görev hem de önde gelen bir meslek olmuştur. Dünyada ilk düzenli orduyu kuran Türklerdir. Çok güç şartlarda Kurtuluş Savaşını kazanmış ordumuzu, güçlü bir halde tutmak gerekiyordu. Bu amaçla, önce dışarıdan silah, araç ve gereç satın alındı. Daha sonra modern askeri fabrikalar kurularak ordunun pek çok ihtiyacı kendi imkanlarımızla karşılandı. Türk ordusunun en önemli, bölümünü, Kara Kuvvetleri oluşturmaktadır. Büyük Hun Hükümdarı Mete Hanın tahta çıktığı M.Ö. 209 tarihi Türk kara kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak kabul edilmektedir. Bu yıl dönümü her yıl, Kara Kuvvetlerimizin kuruluş yıl dönümü olarak kutlanmaktadır. Deniz Kuvvetlerimiz ise ilk kez 1090 yılında Çaka Bey tarafından kurulmuştur. Atatürk, ordunun önemini ve Türk ordusuna olan güvenini şöyle dille getirmiştir: Türk vatanın ve Türklük dünyasının şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan görevini her an yapmaya daimi hazır olduğuna, benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve güvenimiz vardır.’’ Milli gücümüzün en önemli unsuru, Türk ordusudur. Kurtuluş Savaşımız, üstün fedakarlıklarla kurulmuş olan Türk ordusunun eşsiz zaferi ile başarıya ulaşmıştır. Ordumuz, Türk vatanının, Atatürk ilke ve inkılaplarının koruyucusudur. Temeli; yurt sevgisi, cesaret ve disipline dayalı olan Türk ordusu, Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Türk Silahı Kuvvetlerinin görevi, Türk yurdunu, Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamaktır. Türk ordusu gerek iç gerekse dış tehditlere karşı, her an göreve hazır bir güçtür. Ayrıca sel, deprem, yangın gibi felaketlerde milletimizin yardımına koşar. Türk milletinin, askerlik mesleği ve askerlik sanatındaki üstün yeteneği, destan gibi bir üne sahiptir. Düzenli, disiplinli, güçlü ve sürekli profesyonel ordu kavramı Türklerde çok gelişmiştir. Türklerin askerlik ve ordu gelenekleri her milletten daha eski ve köklüdür. İyi komuta edildiği ve ihtiyaca göre donatıldığı taktirde, Türk ordusunun yenilmesi imkansızdır. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki geriliği, ordusunun yetersizliğinden değil, genel olarak çağın koşullarına ayak uyduramamasından ileri gelir. Osmanlı Devleti’nde her yenileşme hareketi hep ordudan başlatılmış, bu nedenle, XIX. Yüzyılda Türk ordusu ileri ve inkılapçı düşünceleri temsil eden en büyük güç durumuna gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda kötü yönetilen ve kendinden kat kat üstün düşman kuvvetleriyle çarpışmak zorunda kalan ordumuzun, Çanakkale Savaşları dışında yenildiğini biliyoruz. Ancak, bu geçici bir durumdu. Türk ordusu yurdunu korumak ve kurtarmak yolunda her zaman varlığını göstermiştir. Maddeye dayanan olanaksızlıklar, onun ruhsal yüceliğini, üstün niteliklerini etkileyememiş, var olmasını önleyememiştir. Atatürk’ün dediği gibi ‘’para vardır veya yoktur, ister olsun ister olmasın ordu vardır ve olacaktır’’ Bu temel görünüşle yeniden teşkilatlanan kahraman ordumuzun bütün zorluklara, yokluklara rağmen, her türlü olanağa sahip düşmanı nasıl yendiğini ve yurttan attığını gördünüz. Ordu ile millet, Kurtuluş savaşında bütünleşti, birbirine kenetlendi. Bu birlik ve bütünleşme, tarihte eşi görülmemiş bir nitelik taşır. Bunun içindir ki Atatürk, zaferi ordu ile birlikte milletin kazandığını kesinlikle belirtmiştir.‘Bu eser, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık fikrinim ölmez bir anıtıdır. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan sonsuza kadar mutlu ve bahtiyarım.’’ Türk ordusu gene Atatürk’ün dediği gibi:’Türk birliğinin, Türk gücünün ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.’
Türk ordusu yalnız yurdu korumak ve savunmakla kalmaz. O aynı zamanda memleketin belki en iyi, en büyük eğiticisidir de. Şimdi gene başkomutanın bu konudaki sözlerini gözden geçirelim:’Bizim askerimiz kışlaya işlenecek bir ham madde durumunda gelir kışladan ayrıldığı vakit de geldiğinden çok farklı bir durumdadır. Kazanmış, yükselmiş, güçlenmiş olarak evine döner. Kışla bizde sadece savaş öğretim yeri değil, aynı zamanda bir kültür ocağı, bir sanat okuludur. Ve böyle olmakla da memlekete yaptığı hizmet ölçülmeyecek kadar büyüktür.’ Ordumuz, hem eğitim ve öğretim işleriyle ilgilenen hem de büyük tesislerle yurt sanayisini geliştiren örnek bir kuruluştur. Ordumuz, varlığından hiçbir zaman vazgeçilemeyecek düzenli ve disiplinli bir güçtür. Atatürk inkılaplarının güvencesini orduda görmüştür:’Ordumuz Türk topraklarının ve Türkiye idealini gerçekleştirmekte olduğumuz sistemli çalışmaların, yenilmesi imkansız güvencesidir.’ Her zaman ilerici ve milli birliğin simgesi olan ordumuz, Atatürk’ün gösterdiği yolda görevini büyük başarı ile bilinçli olarak yerine getirmektedir. Ayrıca, savaş tekniğini üstün bir yetenekle uygularken, bir yandan da dıştan ve içten gelecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için hazırlanmaktadır ve milletimizi korkunç bunalımlardan kurtarıp esenliğe çıkarmaktadır. Ordunun eğitilmesine önem verildi. Harp okulu ve Harp Akademisi yeniden düzenlendi. Daha küçük yaştan askerliğe hazırlık ve Harp Okuluna öğrenci yetiştirmek amacı ile askeri lise ve orta okullar yeniden düzenlenip bunlara yenileri eklendi. 1949 yılında Türk Silahlı kuvvetlerinde yeni düzenlemeler yapılarak, Genelkurmay Başkanlığına bağlı Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri kuruldu. Yeni yöntem ve teknikleri öğrenmek üzere, yurt dışında öğrenim ve eğitim için pek çok subay gönderildi. Üç tarafı denizle çevrili yurdumuz için deniz kuvvetlerinin önemi göz önüne alınarak, deniz savaş sanayii kuruldu. Tersanelerimizde tankerler ve gemiler yapılmaya başlandı. Bu konuda Atatürk’ün ‘Hudutların önemli ve büyük kısımları deniz olan Türk devletinin donanması da önemli olmalıdır. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve güçlü bir Türk donanmasına sahip olmaktır.’ Sözü bir parola olmuştur. Atatürk’ün ‘İstikbal göklerdedir’ direktifine uygun olarak Türk Hava Kuvvetleri zamanın en modern uçaklarıyla donatılarak, bunların bakım ve yedek parçası için Kayseri’de bir fabrika kuruldu. Kurtuluş Savaşı’nı zor şartlarda sürdüren ordumuz, büyük kayıplar vermiştir. Bu nedenle yeniden yapılanması, modern araç ve gereçlerle donatılması gerekiyordu. Cumhuriyet Dönemi’nde ordumuzun geliştirilmesi açısından önemli adımlar atıldı.
MİLLİ SAVUNMA Vatanınızın bütünlüğü ve bağımsızlığımızın korunması, milli savunma ile mümkündür. Bu nedenle Atatürk, milli savunmanın temel gücü olan Türk ordusunun teşkilatlanmasına ve üstün bir güce kavuşmasına büyük önem verilmiştir. Bunu, üstün yetenekli, kahraman komutanlarıyla gerçekleşmiştir. Bugün de devletimizin milli savunma hizmetlerine büyük önem verilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının saptanıp sağlanması için çeşitli kurumlar oluşturulmuştur. Bu kurumlardan biri ise Milli Savunma Bakanlığıdır. Askerlik, vatanınızın bütünlüğü ve milletimizin bağımsızlığını korumak için savaş sanatını öğrenmek ve gerektiği zaman bu görevi yerine getirmektedir. Bu kutsal görevi yapmak her Türk gencinin birinci vazifesidir. Atatürk’ün söylediği gibi:’Türk vatan severliğinin birinci özelliği, vatan savunması daveti karşısında, her işi bırakarak silah altına koşmaktadır.’ Bunu yapmayan milletler, esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçirir. Türk ordusu, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalarak her zaman sorumluluk yüklenmiş, Türk milli varlığının teminatı olan şerefli bir kuruluştur. Milli savunma Bakanlığı, ordumuzun savaşa hazırlanabilmesi için savunma sanayii, sağlık, inşaat, alt yapı hizmetleri, silah, araç, gereç ihtiyaçlarını karşılar. Bu ihtiyaçları, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan sağlar. Vatandaşların, askerlik görevlerini düzenleme işi de Milli Savunma Bakanlığına aittir. Milli savunmamızın en büyük güvencesi ve gücü Türk ordusudur. Türk ordusu, Atatürk’ün gösterdiği yolda, hür ve bağımsız yaşayabilmenin, cumhuriyeti yaşatmanın en güçlü güvencesidir. Hür ve bağımsız yaşayabilmek için, milli savunma tedbirlerini ihmal edilemez. Onun için devletin başta gelen görevlerinden biri de, milli savunma hizmetidir.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|