|
TÜRK EDEBİYATINDA KADININ YERİ Türk edebiyatında kadın, edebiyatın her devrinde farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bazen ‘Aşık olunan’ bazen de ‘Evine ve eşine bağlı’ olmuştur. Kadın temasının edebiyat devirlerine göre nasıl işlendiğini görelim. İSLAMİYET ÖNCESI TÜRK EDEBİYATINDA KADIN İslamiyet öncesi Türk edebiyatında evine ,eşine bağlı ,eşi için ölümü göze alan olarak yorumlanmış olan kadın Türk aile yapısındaki sevgi ve saygı esasına dayandırılmıştır. Bunlar arasında günümüze kadar ulaşan Dede Korkut’ un Duha Koca-Oğlu Deli Dumrul’ unda kadının nasıl yorumlandığına bir göz atalım. İçer olsam, benim kanım olsun Altınını, akçanı harcar olsam, Benim kefenim olsun! Tavla tavla şahbaz atlarını, Biner olsam, benim tabutum olsun! Senden sonra bir yiğidi, Sevip varsam, birlikte yatsam, Ala yılan olup beni soksun! Senin o muhanat anan, baban, Bir canda ne var ki sana kıyamamışlar? Arş tanık olsun! Kürsi tanık olsun! Yer tanık olsun! Gök tanık olsun! Ulu Tanrı tanık olsun! Benim canım sana kurban olsun! dedi, razı oldu. Azrail, hatunun canını almaya geldi. AÇIKLAMA Yukarıdaki parçanın iki ana kişisi Deli Dumrul ile ona son derece bağlı vefalı eşidir. Öyküde görülen iki olay Deli Dumrul’ un Azrail’ le savaşması, ikinciside eşinin yerine ölümü seve seve göze alan kadının eşine bağlılığıdır. Okuduğumuz öyküde, Türk aile yaşamındaki sevgi ve saygı esas alınmıştır DİVAN EDEBİYATINDA KADIN Divan Edebiyatında kadın, aşık olunan, uğruna her türlü acı çekilen sevgili olarak yorumlanmıştır. Aynı zamanda bu aşk Tanrı aşkına dönüştürülmüş ve dini tasavvufi derinlik kazandırılmıştır. Divan Edebiyatındaki en önemli isimlerden biri olan Fuzuli’ nin eserlerinde kadın temasını nasıl işlediğini görelim. GAZEL Benim tek hiç kim zar u perişan olmasın ya Rab Esir-i derd-i aşk u dağ-ı hicran olmasın ya Rab Demadem çevrilerdir çektiğim bi-rahm bütlerden Bu kafirler esiri bir müselman olmasın ya Rab Görüp endişede-i katlimde ol mahı budur derdim
Ki bu endişenden ol meh peşiman olmasın ta Rab Çıkarmak itseler tenden çekip peykanın ol servin Çıkan olsun dil-i mecruh peykan olmasın ya Rab Cefa vü cevr ile mu’tadım anlarsız n’olur halim Cefasına hadd u cevrine payan olamsın ya Rab Dimen kim adli yok ya zulmü çok her hal ile olsa Gönül tahtına andan gayrı sultan olmasın ya Rab Fuzuli buldu genc-i afiyet meyhane küncinde Mübarek mülkdür ol mülk viran olmasın ya Rab AÇIKLAMA Fuzuli, bu şiirinde hiç kimsenin kendi durumuna düşmesini istememektedir. Şair, sevgilinin yolundaki tek aşık olmak ister. Sevgilinin ilgisinin azalmaması için ölümü bile göze alan şair, aşk ıstırabının bitmesini istemez. Aşk derdinin kendini olgunlaştırdığını düşünerek ilahi sevgiye ulaşmada, olgunlaşmanın önemini ortaya koyar. Şiirde geçen meyhane tekkeyi karşılar. Meyhane, bütün tarikatlarda Tanrı’ ya ulaşmak, ilahi sevgiliye varmak için geçilen yol olarak ele alınmıştır. TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATINDA KADIN Tanzimat Dönemi Edebiyatında kadın, sosyal ve psikolojik sorunlarıyla aşk teması içinde anlatılmıştır. Genelde karşı cinse zıt karaktere sahip veya köle, esir düşmüş kadınların öyküleri anlatılmaktadır. Bu tip kadın karakterleri Namık Kemal’ in İntibah ve Sami Paşazade Sezai’ in Sergüzeşt Romanlarında görebiliriz. Ali Bey, bir gün Mahpeyker’ i görmek için gittin de onu evinde bulamaz. Çevreden, sevdiği kadının gerçek kimliğini öğrenir. Hayal kırıklığı içinde evine döner. Kendisini teselli eden Dişapul’ a bağlanır ve onunla evlenir. Mahpeyker, Ali Bey ve Dişapul’ dan intikam almak için Abdullah Efendi adındaki zengin aşigina başvurur. -Sen ne zaman benim yerime gelirsen o zaman kendi bildiğini yaparsın. Şimdi benim intikamıma yardım etmek elinden gelir mi? onu soruyorum. -Çocuk!Bir delikanlıdan intikam almanın sözü mü olur?Bir bahane bulayım da hapis mi ettireyim?Dövdüreyim mi?hangisini gönlünüz isterse emrediniz. -Hiçbirisini istemem. Bir çare bulacaksın, beyi o kadından ayıracaksın. Söz buralara gelince Abdullah Efendi nazlı nazlı üstün gelmiş bir tavırla sandalyesine yaslandı, bıyık altından sırıtarak: -Ne kadarda güç bir iş önerdiniz. o kadar telaşınız bunun için miydi?O kadar kıskanç, o derece gururlu bir beyefendiyi eşinden, sevgilisinden ayırmak da insan güçlük çekerse, dünyada kolay sözün anlamı kalmaz. AÇIKLAMA Eserin konusu İstanbul’da geçer. Bu romanda ahlak ve karakter bakımından birbirine karşıt iki insan arasındaki aşk ve bu aşkın doğurduğu kötü sonuçlar işlenir. Romanın kahramanları tek yönlüdür. Ali Bey, iyi eğitim görmüş biridir;ancak yaşam deneyimi azdır. Romanda belirgin ve aktif kişiliği yoktur, zayıf karakterlidir. Mahpeyker; kıskanç, intikamcı, her yönü ile kötü bir tiptir. Dilaşup da romanda olumlu ve iyi özellikleri ile öne çıkarılır. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ EDEBİYATINDA KADIN Milli Mücadele dönemi edebiyatında kadın, onurlu, çalışkan, özgüvenli olarak anlatılmıştır. Yurdun kurtarılmasında çekilen sıkıntıların yanında, bu uğurda şehit ve gazi olan insanların aşık oldukları sevgilisi olmuştur. Bu tip kadın örneği romanlarında bulunan dönemin romancılarından Halide Edip Adıvar’ ın Ateşten Gömlek romanına bir göz atalım. İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilir. Üç arkadaş ve Ayşe Kuvayı Milliyeye katılmak ve Kurtuluş Savaşı’nı desteklemek için Anadolu’ya geçerler. Ayşe de hemşire olarak İhsan’ nın birliğinde savaşa katılır. Peyamı ve İhsan, içten içe Ayşe’yi sevmeye başlarlar. Yakınları yunanlılar tarafından öldürülen köylü kızı Kezban da karşılıksız bir aşkla İhsan’ ı sever ve İhsan’ ın birliğine katılmak ister: Yanında giden adam bir nevi kuru hıçkırıkla cevap veriyor: -Bizim kaptan vuruldu. İhsan’ ın kalbini, kininden hemen pişman olduğunu, belki de Ayşe’nin yüzünde bir hüzünle koşturan felaketi kıskandığını hissediyorum ve hepimiz sürekli uçarak gidiyoruz. Nihayet onu tozlu yol üstünde bir ağacın altında uzanmış bulduk. Çenesinin, yanaklarının çukurlarıyla hala genç yüzü gülümsüyor, kalbini delen bir kurşunla yatıyor. Hepimiz ona koşuyoruz. En evvel Ayşe yetişiyor, bir çocuk gibi onu kaldırıyor. -Rıfkı Bey, Rıfkı Bey! Göğsünü çözüyor. Allah’ım, o manzarayı hiç unutmayacağım!Ceketinin altında gömlek yok, ucu yırtık bir yün kuşak pantolonunu tutuyor. Beyaz ince vücudu, solundaki ölüm yarasıyla nasıl garip görünüyor. AÇIKLAMA Kurtuluş Savaşı yıllarını konu alan romanlardan biridir. Savaş etkili bir dille anlatılır. Büyük Taaruz’ a kadar geçen süreç, bir aşk öyküsü çevresinde verilir. Bu sürecin içinde işgaller, ayaklanmalar ve Kuvayı Milliye hareketleri vardır. Eser yurdumuzun kurtarılmasında hayatların kaybeden insanların aşklarını ve vatan sevgisini anlatır. CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATINDA KADIN Cumhuriyet dönemi Edebiyatında kadın, idealist ve realist bir yapıda anlatılmıştır. Kadınların ruh hali ve psikolojik durumları incelenmiştir. Sevgilisini kaybeden, terk edilen, yalnız veya aşkı yeni bulan kadın tipleri anlatılmıştır. Dönemin en güçlü yazarlarından Reşat Nuri Gültekin’in romanlarında kadını nasıl anlatığına bakalım. Feride, teyzesinin oğlu Kamuran’ı sever ve onunla nişanlanır. Düğünden üç gün önce Kamura’ nın Münevver adında başka bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenir, her şeyi yüzüstü bırakıp Bolu’nun Zeyniler köyünde öğretmen olmaya karar verir. Geldiğimin ertesi günü derse başladım. Bu ilk gün yaşamımın en unutulmaz bir anısı gibi yaşayacak. Sabahleyin erkenden aşağı inmiştim. Maarif müdürünün ‘’büyük özverilerle yenileştirdiği’’ dersliği şimdi daha iyi görebiliyordum. Burası eski bir ahırdı. Yalnız, tabanına tahta döşemişler, pencerelerini genişleterek cam, çerçeve takmışlardı. Ocak bacalarının içi gibi kapkara görünen kaplamaların üstünde ters takılmış bir harita ile bir iskelet levhası, bir çiftlik ve bir yılan resmi sarkıyordu. Dersliğin sokak tarafındaki duvarlarının dibinde ahırdan kalma bir hayvan yemliği vardı ki bozmaya gerek görmemişler, üstüne kocaman bir tahta kapak takarak bir çeşit dolap haline getirmişler. AÇIKLAMALAR Eser, kaybettiği sevginin yerini doldurmak için yaşamını Anadolu insanına adayan idealist bir genç kızın öyküsünü içerir. Öyküde Anadolu’nun çağdaşlaşma yolundaki sıkıntıları ve eğitimdeki değişmelerde yansıtılır. Eser hem realist hem romantik özellikler gösteren bir romandır.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|