|
Bergama, tiyatro yönünden çok zengin bir şehirdir. Çünkü bugün Bergama’da 4 tane tiyatro kalıntısı rastlıyoruz. Bunlardan bazıları; Bergama Anfitiyatro 50.000 izleyici kapasiteli Bergama Roma tiyatrosu 30.000 izleyici kapasiteli Bergama Hellenistik (Akropol) tiyatrosu 15.000 izleyici kapasiteli Bergama Asklepıon tiyatrosu 3.500 izleyici kapasiteli Bergama Hellenistik (Akropol) ve Asklepıon tiyatrolarının mimari özellikleri şöyledir; AKROPOL TİYATROSU Bu tiyatro, Akropol’un çok dik olan batı yamacında yapılmıştır. Dikliği bakımından dünyanın en dik (yaklaşık 70 derece) tiyatrosudur. Büyüklüğü bakımından da ender tiyatrolardan biridir. Akropol (Hellenistik) Tiyatrosu iki yatay yol ile üç bölüme ayrılır. Alt yoldaki onur locası mermerden, diğer tüm oturma sıraları trahitten yapılmıştır. İzleyici sayısı 10.000 kişilik olup, 15.000 kişi de alabilmektedir. Tiyatro oturma sırası 80’dir. Tiyatro sahnesi, Hellenistik dönemde yalnız tören oyunları zamanında, tiyatro terasında kuvvetli ahşap hatıllar üzerine kurulurdu. Bu bölüm oyunların oynandığı alçak bir sahne (proskenion) ve arka plandaki skene yapısı (scaenefrons)’dan meydana gelir. Roma döneminde bugün görülen taş podium yapılmıştır. Tiyatronun üst kısmındaki yüksek kemerli nişlere sahip duvarda Roma zamanında yapılmıştır. 46 metre yükseklikte ve 4200 m2’lik bir alanı kaplar. Tiyatrodaki ahşap sahne portatif olarak planlanmıştır. Çünkü sahne tiyatro terasının kuzeyindeki Dionysos Tapınağının görünüşünü engelliyordu. Bu yüzden sahnenin, Tapınağın görünüşünü engellememesi ve tiyatro terasının çok dar oluşundan dolayı sadece oyunlar sırasında monte ediliyordu.Ahşap sahneyi taşıyan dikmelerin delikleri, tiyatronun orkestrası önündeki terasın döşemesinde iyi durumda kalmıştır. Oyunlardan sonra bu delikler taş levhalarla yeniden örtülürlerdi. Roma döneminde yapılan taş podium’dan sonra aşağı kentte yeni bir tiyatro yapılınca bu podium hatip tribünü olarak kullanılmıştır. Taş sahne M.S. III. Yüzyılda İmparator Caracalla tarafından mermere çevrilmiştir. Akustiği çok güçlüdür. Roma çağında tiyatro yalnızca toplantılar için kullanılıyordu. Tiyatronun önünde yaklaşık 250 metre uzunluğunda dar bir teras vardır. Bir gezinti terası olan bu terasa güneyden üç kapılı büyük bir kapıdan girilirdi. Terasın doğu ve batı tarafında andezit taşından yapılmış galeriler vardı. Tiyatro ve doğu galerileri sırasındaki oyuncuların toplandığı bir yapı bulunmaktaydı. Terasın kuzeyinde ise Dıonysos Tapınağı yer almaktadır. Bu tapınak İmparator Caracalla’ya (yeni Dıonysos) adanmıştır. Dıonysos şarap, bereket ve bitkiler tanrısıdır. ASKLEPION TİYATROSU 3.500 kişilik yapı, üç katlı sahne ve önündeki yarım daire alandan oluşur. Bir yolla ikiye bölünmüş, oturma yerlerinin alt sırası soylulara ayrılmıştır. Asklepıon’un kuzeybatıdaki Roma tiyatrosunda her yıl ilkbaharda şenlikler yapılıyor, sık sık konserler veriliyormuş. Bergama Hellenistik ve Asklepıon Tiyatroları hakkında toplayabildiğim mimari bilgiler bunlarla sınırlıdır. Fakat Emekli Eğitimci Ali İHSAN GÜNGÜL beyle yaptığım röportajla Bergama’da Cumhuriyet dönemi sonrası yapılmış olan tiyatro çalışmaları hakkında bilgiler şunlardır; Ali İHSAN GÜNGÜL bey; ----“Dünyanın hiçbir kentinde Bergama’mızda olduğu kadar antik çağa ait 5 tane tiyatro yoktur. Bu da bize gösteriyor ki Lidyalılar, Persler ve Bergama Krallığı döneminde dahi halkı eğitici ve eğlendirici tarzlarda oyunlar sergilenirmiş. Bu Osmanlı Devleti zamanında da 18 yüzyılda Bergama’da tiyatro benzeri seyirlik oyunlar yapılırmış. Cumhuriyet döneminde ise ilk tiyatro 1926 yılında şimdiki Pamukçu Pasajı olan yerde geniş avlusu olan Pamukçu Hanında yapılırmış. Bu handa Pazartesi günleri pazar serilir, diğer günler tiyatro gösterileri yapılırmış. Gösteri yapan gruplar yalnız Türk oyuncular değil, Ermeni ve Rum oyuncular da vardır. Bu grupların birlikte sergiledikleri orta oyunu, Tuluat (Hiç bir yazılı metne dayanmadan oyuncuların o anda bulup konuştukları oyun biçimi) tipi oyunlar sergilenirmiş. Bu arada Bergama’da tiyatro sevilmeye başlanmıştır. Kışın da gösteriler yapabilmek için Pamukçu Hanında 150-200 kişi kapasiteli bir salon yapılarak gelen gruplara kiralanmaya başlanmıştır. Fakat o andan sonra Tuluat tiyatrosu ikinci planda kalarak, yazılı metne dayanan Operet (müzikli – danslı tiyatro, oyun), trajedi, güldürü (komedi) tarzı tiyatrolar genelde eğlence amacıyla gösteriler yapılıyormuş. 1928 yılında Eski Kız Sanat Okulu olan tarihi bina, Türk Ocağı olarak açılmış ve bu binanın da 200 kişilik bir salonu ve bir sahnesi bulunuyormuş. Hemen hemen tüm gelen gruplar bu okulun salonunu tercih ederlermiş. Bu arada Atatürk’ün Türkiye’de 5. Halk Evi olarak resmen açtığı Bergama Halk Evi 1932 yılında bitirilmiş, çalışmalara başlanılmıştır. Halk evinin 17-18 çeşit faaliyet kolu vardı. Bunlardan birisi de Bergama Temsil (Tiyatro) kolu idi. O zamanlar bu kol çok ilgi görürdü. 1944 yılında Bergama’yı ziyaret eden İsmet İNÖNÜ tarihi antik yerleri gezmiştir. Bu kadar çok tiyatro kalıntısını bir arada gören İsmet Paşa şaşkına dönmüştür. Ve Bergama’nın bir zamanlar tiyatronun eşiği olduğuna kanaat getirmiştir. Ve hemen bu antik tiyatroların restore edilmesini ve buralarda dünya klasiklerini ve Türk yazarların eserlerini sergilemek üzere direktifde bulunmuş. Hatta devlet klasik, mitoloji ve tiyatro kitaplarının birinci sayfalarındaki önsözüne “Bu eserleri Bergama Tiyatrolarında oynatınız.” diye bir cümle yazılmıştır ve hala bu cümleyi görmek mümkündür. Ondan sonra Devlet Tiyatro ve Konservatuarlarına İnönü’nün himayesi ile Bergama’ya gelip oyunlar sergilemeye başladılar. Bu arada o zaman en yüksek okul ortaokul idi. Liseler yoktu. Ortaokulda baş başa vermiş Fizik öğretmeni Sedat YESUL bey, Müzik öğretmeni Dündar bey, Türkçe öğretmeni Sabri bey, Beden Eğitimi öğretmeni Ali ÜLVİ bey dünya klasiklerinden mitolojileri oyuna çeviriyorlardı. Sedat bey oyunun yazımını, dekor ve makyajını, Dündar bey koro ve müziklerini, Sabri bey oyunların dilimize çevrilmesinde, Ali ÜLVİ beyde oyunlardaki ritmik danslarla, bale türü hareketler yaparlardı. Ve böylece Bergama Devlet Tiyatrolarının ayarında oyunlar sergilemeye başlamışlardı. Bu değerli şahıslar bütün Yunan mitolojilerini çevirmişlerdir. Bunlardan bazıları Otello, Aletra, Kaledubus, Hamlet ve Bakus Töreni gibi oyunlardı. Oyunlar ilk önceleri Akropol tiyatrosunda yapılırken ( o zaman Bakus Töreni gösterimdeymiş.) trafik kazası olması nedeni ile oradan Asklepıon tiyatrosuna aktarıldı. Bu arada Bergama Halk Evi’ de ayda en az 1-2 oyun sergiliyorlardı. Gösteriler çok ilgi görüyor, büyük izdihamlara sebep oluyorlardı. Takii çok partili döneme (1950’li yıllarda) kadar Bergama gerçek bir tiyatro kenti haline gelmiştir. 1948 yılında ortaokul talebesi olmama rağmen, yaşım tutmadığı halde tiyatroda ‘Yüz Gözlü Canavar’ rolündeki başarımda dolayı beni Bergama Halk Evi Temsil koluna aldılar. 1950 yılında Halk evlerinin kapatılmalarıyla tiyatro ile tüm faaliyetler durmuştu. 1956 yılında ilçede Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü kurulunca faaliyetler tekrar başlamış, ben ve öğretmenlerim yine sahnemize kavuşmanın sevinci içinde yeni yeni oyunlar sergilemeye başladık. Gerek öğretmenlerim, gerek yöneticilerin ve gerekse ilçenin ileri gelenleri tarafından tiyatrodaki başarımız takdir edilmiştir. Şahsen tiyatrodaki başarımdan dolayı 1961 yılından 1982 yılına kadar tiyatro yönetmeni olarak görevlendirildim. Tiyatro hayatımda kendi yapıtlarımda oldu. Çoğu milli oyunlardı. Meselâ; 1980’de açılan Milli Piyes yarışmasında Kenan EVREN tarafından birinciliğe lâyık görülen “Bu Vatan Satılmaz” piyesi, Neşe Palas Oteli ve ayrıca 5 tane de TRT ’de yayınlanan birçok yapıtlarım vardır. Bu yapıtlardan bazıları; Düğün Alayı, Yavuklu Çapası, Dımıdam, Banana ve Martıbal’dır. 1982’den sonra emekli oldum. Bu tarihten sonra okullar kendi imkanları ve yapabildikleri kadar tiyatro faaliyetleri sergiliyorlardı. Ama 1944’den 1980’e kadar olan dönemde (kısa bir süre ara verilen dönem hariç) Bergama’da tiyatro altın yıllarını yaşamıştır. Şimdi tiyatroya gönül vermiş bir kişi olarak Bergama’da tiyatronun bitmesine ciddi bir şekilde üzülüyorum ve diliyorum ki yeni yetişen nesil edebiyatın bu güzel dalına önem verip, dünyanın en eski tiyatro şehri olan Bergama’da tiyatroyu tekrar canlandırsınlar. Topluma büyük hizmet etmiş olurlar..” Sevgili emekli Halk Eğitimci Ali İHSAN GÜNGÜL bu gibi yıllık ödev vb. araştırmalar olmadığı sürece birçok unutulmuş ve rafa kaldırılmış değerlerin yok alacağına, unutulacağına inanıyor. Bergama’da tiyatroyla büyük işler başarmış ve hayatını tiyatroya adamış olan bir emekli tiyatrocuyla yaptığım röportaj bu kadar.
Ben bu ödevi araştıran bir öğrenci olarak tiyatronun beşiği olan Bergama’da tiyatronun tekrar eski günlerdeki gibi olması dileğiyle yıllık ödevimi burada bitiriyorum...
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|