Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: FEN BİLİMLERİ
    Konu: Kök Hücreleri


Bilim adamları uzun yıllardır insan ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bu çalışmalar sırasında genelde yapılmak istenen ölen ve belli bir zamandan sonra yenilenmeyen beyin hücrelerinin yenilenmesinin sağlanması, ayrıca eğer bu sağlanırsa yani ölen hücrelerini yerini alabilecek yeni hücreler bulunursa birçok sinirsel hastalığın çözümüne ulaşılmış olacak.
Bu doğrultuda çalışmalarını yürüten bilim adamları farklılaşmış, yetişkin insan hücreleri de kişilik ve işlev değiştirip tümüyle farklı hücrelere dönüşebildiklerini keşfettiler.
Embriyonları dışında cenin dokusunda ve yetişkin canlıların bazı doklularında
da bulunan bu kök hücrelerin özelliği, gelişme sürecinde kulvar değiştirip başka hücrelere dönüşebilmeleri örneğin, bir beyin hücresi adayı, nöron yerine bir kas hücresine dönüşebiliyor. Ya da bir karaciğer hücresi kemik iliği hücresi olabiliyor.
Fakat kısa süre önceye kadar bir kez farklılaşmış bir hücrenin tekrar görev ve kişilik değiştiremeyeceği kabul edilmiş bir düşünce idi ama bu günlerde bu düşünce yerini bu yeni düşünceye bırakıyor. Bunun nedeni ise son yıllarda yapılan deneyler. Özellikle son iki deney birçok şeyi değiştirdi. Bu deneylerde farelerde kemik iliğinden alınan yetişkin hücrelerin beyne girip sinir hücrelerini andırır hücrelere dönüşebildiklerini ortaya koyuldu. Her iki deney de, yetişkin dokulardan alınan hücrelerin doğru sinyallerle uyarıldıklarında eski kimliklerini terk edip yeni bir tanesine bürünebildiklerine olan inancı güçlendirmiştir.
Eğer bu deneyler insanlarda denenir ve aynı sonuç alınırsa, kemik iliğinden kolaylıkla alınabilecek olan hücreler, bir gün çok sayı ve çeşitteki sinirsel hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek. Üstelik bu durumda, başarısız hamileliklerin sonucu ortaya çıkan düşüklerden elde edilebilen insan embriyon kök hücreleriyle yürütülen deneylerin takıldığı etik sorunlar da söz konusu olmayacak. Ancak, farelerde olumlu sonuç alınan deneylerin insanlarda da aynı sonucu verip vermeyeceği veya nasıl bir sonuç vereceği şu an belirsiz.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Nörolojik Bozukluklar ve Felç Ulusan Enstitüsü’nden (NINDS) Éva Mezey ve ekibi, normal yetişkin erkek farelerden kemik iliği hücreleri alıp bunları bağışıklık sistemleriyle ilgili hücreleri üretemeyecek biçimde programlanmış yeni doğmuş diğer farelere nakletmişler. Normalde bu yeni doğan farelerin doğdukları gün ölmesi lazım ama yaşamlarına normal olarak devam etmişler ve gelişimlerini sürdürmüşler.Nakledilen hücrelerin ne olduğunu belirlemek için araştırmacılar, fareleri 1-4 ay içerisinde öldürmüşler ve beyinlerini incelemişler. Hepsinin beyninde de Y kromozomu görülüyordu. Bunlar söz konusu hücrelerin erkeklerden geldiğinin su götürmez bir kanıtı idi.
Aslında karşılaşılan bu durum çok fazla şaşırtıcı değil çünkü yıllardır kemik iliği içinde bulunan hücrelerin beyne girip burada astrosit ve glia gibi destek hücreleri oluşturabildikleri biliniyordu.Ama işin bilim adamlarını umutlandıran kısmı hücrelerin çok küçük bir yüzdesinin beynin sinyal iletişimden bulunan nöronlara özgü işaret proteinleri salgılaması. Bu işaret neyi ifade ediyordu? Beyne giren hücrelerin nöronlara dönüşebileceklerini ifade ediyor.
Bu şu an için çok ilginç bir bulgu çünkü daha birkaç yıl öncesine kadar bilim adamları memelilerde bırakın kemik iliğinin nörona dönüşmesini, çocukluktan sonra beyinde yeni nöron oluşamayacağını düşünüyorlardı.
Standford Üniversitesi’nden bir başka araştırma grubu da buna benzer bir araştırma yapmış ve aynı sonucu almış. Ama onlar önce sağlıklı ve yetişkin farelerden alınmış kemik iliği hücreleri radyasyonla daha önce kemik iliği hücreleri öldürülmüş farelere nakletmişler, tabi ikisi de aynı hücre olduğundan karışmaları için nakledilen hücreleri yeşil fosforlu protein içerecek biçimde programlayarak nakletmişler. Bu işlemden birkaç ay sonra araştırmacılar farelerin beyninde yaygın olarak yeşil fosforlu hücreye rastlamışlar. Ayrıca bir önceki deneydeki gibi bunda da nakledilen hücrelerin nöronlara salgılananlara bezer proteinlerden birçoğunu ürettiklerini görmüşler.
Bu heyecan verici sonuçlara karşın bu olaya temkinli yaklaşan araştırmacılarda mevcut. Mesela bazı araştırmacılar hücrelerin niteliğini gösteren işaret proteinlerinin yanıltıcı olabileceği uyarısında bulunuyorlar. Ayrıca az önce bahsedilen deneylerde görülen nöronlara benzer iletişim için gerekli olan ipliksi uzantılarıyla karakteristik sinir hücresi görünümüne sahip yalnızca birkaç hücre gözlemleyebilmişler.
Gene NINDS’den gelişimsel sinirbilimci Ron McKay, “nakledilmiş hücreler, nöronların bazı özelliklerini taşıyorlar ama bilmediğimiz daha pek çok şey var” diyor. İsveç’teki Lund Üniversitesi’nden Anders
Bjorklund, alıcı farelerin yaşları ve nakil sırasındaki durumlarının da kemik iliği hücrelerinin beyine göç sürecini etkileyebileceği düşüncesinde.Lund’a göre, Mezey ve ekibi deneylerini yeni doğmuş farelerle gerçekleştirdiklerinden kök hücreler, denek farelerin gelişme sürecindeki beyinlerine görece kolay geçmiş olabilirler. Öteki deneydeyse farelerin kemik iliği hücrelerini öldüren yüksek dozdaki radyasyon, beyinde bölünmekte olan hücreleri de öldürmüş ve bu dışsal “saldırı” hücre göçünü tetiklemiş olabilir.
McKay de klinik uygulamalar başlamadan bu gibi faktörlerin iyice anlaşılması gerektiğini vurguluyor. Klinik uygulamalarının ufukta görünmemesine rağmen, son deneyler, yararlanma yöntemleri geliştirilememiş bile olsa insan kemik iliğinin farklı hünerleri bulunabileceği üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu bulguların yanı sıra bazı kuşkuları körükleyici sonuçlar alan araştırma grupları da var. Mesela Kudüs’teki İbrani (Hebrew) Üniversitesi’nden Nissim Benvenisty, Harward Üniversitesi’nden Douglas Melton bir çalışmada, insan embriyon kök hücrelerine birden çok farklı kimlik ve işlev kazandırdıklarını açıkladı. Kasım ayında yaptıkları açıklamaya göre bazı hücrelerde, birden çok kök hücre soyunun işaretçi proteinleri ortaya çıktı. Sonuç, bazı hücre türlerinden, yedek organlar şöyle dursun, güvenli hücre tedavi yöntemlerine izin verilecek kadar saf “soylar” üretebilmenin kolay olmadığı görülüyor.
Hatta Bonn Üniversitesi’nden Oliver Brüstle bile çok iyimser değil bu konuda ki o farelerde nöronların miyelin kılıflarının eksikliğiyle ortaya çıkan bir hastalığı kök hücreleri yardımı ile tedavi etti.
Başka bir sorunsa insan embriyon kök hücrelerini canlı tutabilmenin güçlüğü.Melton’a göre, “insan hücreleri, farelerinkinden farklı; bunları üretebilmek çok daha yorucu”
Sonuç olarak bir çok araştırma grubu hala bu iş ile uğraşıyor. Amaçları insan kök hücreleri ile beyinde hücre oluşturmak. Şu an için çok zor görünen bu çalışmanın ne zaman gerçekleşeceği ve uygulanacağı tabi ki belirsiz. Ama şu söylenebilir ki eğer bu gerçek olursa birçok sinirsel hastalık ortadan kalkacak.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |