Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: FEN BİLİMLERİ
    Konu: Dokular


Bitkisel
Dokular
Gelişmiş bitkilerde, dokular iki temel grup halinde toplanır.
Meristem (sürgen) doku;
Değişmez (sürekli) doku;
MERİSTEM DOKU :
Meristem doku hücrelerinin özellikleri ;
1) Büyük çekirdekli,
2) Hücre arası boşlukları olmayan,
3) Bol sitoplazmalı,
4) Devamlı bölünme özelliğinde,
5) Canlı,küçük yapılı,
6) İnce çeperli,
7) Kofulsuz veya az sayıda küçük kofulludur.

* Meristem doku hücreleri gelişip farklılaşarak değişmez dokuları meydan getirirler. Meristem doku kökenine göre ikiye ayrılır ;
Primer Meristem
Sekonder Meristem
Primer Meristem (Birincil doku): Bitkinin embriyo evresinde kazandığı bölünme özelliğini yaşam boyu devam ettiren dokudur. Kök, gövde ve dal uçlarında bulunan uç meristemi (vejetasyon konisi) bitkinin boyca uzamasını sağlar. Bu bölgeler büyüme noktalarıdır. Bu noktaların dış etkilerden zarar görmemesi için kökte "Kaliptra" denilen yüksük şeklinde bir doku ile korunurlar. Gövdede ise koruyucu yapraklarla örtülüdür.
Büyüme bölgesinde dıştan içe doğru; Dermatojen - Periblem - Plerom
olmak üzere 3 ayrı bölge bulunur.
*Büyüme bölgelerinde bulunan dermatojen epidermayı (deri), periblem kabuk bölgesini, plerom ise merkez silindiri oluşturur.
Sekonder meristem: Primer meristemden meydana gelen değişmez dokular, sonradan bölünme özelliği kazanarak sekonder meristem dokuyu oluştururlar. Çok yıllık bitkilerde, kök ve gövdede odun ve soymuk borularını meydana getirerek enine genişlemeyi sağlayan iç kambiyum ve mantarlaşmış koruyucu dokuyu oluşturan dış kambiyum sekonder meristem doku olarak adlandırılır.
DEĞİŞMEZ DOKULAR: Primer ve sekonder meristem doku hücrelerinin değişimiyle meydana gelmiştir. Hücreleri bölünebilme özelliğini kaybetmiştir. Büyük kofullu, kalın çeperli, büyük hücrelidir. Hücreler arasında boşluklar bulunur. Hücrelerin sitoplazması azalmış veya tamamen yok olarak ölü hale gelmiştir.
5 çeşittir;
*Koruyucu doku (örtü doku)
*Parankima (temel doku)
*Destek doku
*İletken doku
*Salgı
dokusu

*Koruyucu doku : En dışta bulunan ve içteki dokuları koruyan dokudur.
(kuraklığa, su kaybına karşı koruma)
1)Epidermal sistem
2)Mantarlaşmış koruyucu doku
1) Epidermal sistem: Epidermal sistemin temel yapısını epidemis meydana getirir. Epidermisden başka stoma, tüy, emergensler de oluşturur. Kök, gövde ve yaprak üzerini tek tabakalı olarak örter. Dermatojen hücrelerinin farklılaşması ile oluşur. Hücreler düzenli dizilmiş olup geniş kofulları bulunur. Renkli görülmelerinin nedeni antokyandan dolayıdır. Kloroplast yoktur.
Stoma: Yüksek yapılı bitkilerin üst kısımlarında gerek gaz, gerekse suya karşı çok az geçirgen olan ve hücre arası boşluklarına sahip olmayan epidermis dokusu bulunduğundan, dış ortamdaki gazlar ve epiderma altındaki hücre arası boşluklarında bitkinin fizyolojik faaliyeti sonucu toplanan bazı gaz ve su buharının alışverişini sağlamak amacıyla epidermisde birtakım açıklıklar kalır ki bu açıklıklara stoma (gözenek) denir. Stoma hücreleri şekil olarak karşılıklı gelmiş fasulye tanesi gibidir. Hücrelerin birbirine bakan zar yapısı dış kısımlara oranla çok kalındır. Bu kalınlık, açılıp kapanma faaliyetinde önemli rol oynar.
Tüyler: Tüyler epidermisin dışarı doğru meydana getirdiği çıkıntılardır. Tüyler özellikle bitkilerin genç bölgelerinde yani tomurcuklarında en fazladır. Tüy hücreleri;
Protoplastları bakımından epidermis hücrelerine benzeyebilirler.
Canlı, kofulları geniş ve sitoplazmaları az olabilir.
Sitoplazmalarını kaybederek ölü hale geçmiş olabilirler.
Görevleri:
Korunma tüyleri: Bitkinin buharlaşma yoluyla meydana gelen su kaybını azaltır.
Savunma tüyleri: Tüyler hayvanlara karşı savunma silahı olarak da kullanılır. Örneğin silah haline gelen savunma tüyü ısırganda batıcı tüyler halinde görülür.
Tırmanma tüyleri: Bazı sarılıcı ve tırmanıcı bitkilerde bulunur.
Emme tüyleri: Tüylerin diğer önemli görevlerinden biri su ve suda ermiş, inorganik maddeleri emen tüylerdir. Örn: kök tüyleri
Salgı tüyleri: Saf su veya şekerli ve tuzlu su, eterik yağ, enzim gibi maddeleri salan tüylerdir.
Emergensler: Emergensler, epidermisten dışarıya doğru çıkan tüylerden farklı olarak yalnız epidermisten meydana gelmeyip, az veya çok epidermis altındaki dokuları da içeren çıkıntılardır. Bazı meyveların üstünde hayvanlara takılarak tohumların yayılmasını, bazı tırmanıcı bitkilerde gövdenin desteğe tutunmasını sağlarlar.
2)Mantarlaşmış koruyucu doku: Genç gövde ve dal gibi organları örten üst deri, bitki yaşlandıkça içten ve dıştan gelen etkilerin yardımıyla parçalanarak dağılır. Yerini daha iç kısımda oluşan mantar doku alır. Mantarlaşan çeperler su ve gazlara karşı çok az geçirgen olduğundan hücreler ölür. Mantarlaşmış koruyucu dokuyu meydana getiren hücrelerin çeperine süberin maddesi girmiştir. Süberin suya karşı geçirgen olmadığından, mantar doku, bitkinin fazla su kaybına engel olur. Aynı zamanda ölü mantar hücreleri genellikle hava ile dolu bulunduğu için güneş ışınlarını doğrudan doğruya geçirmeyeceğinden bitkiyi fazla ısınmaya karşı korur. Yaprak dökümü, yaprak sapı ile gövde arasında meydana gelen mantar dokunun oluşumu ile olur. Mantar doku
su ve besin maddelerinin geçişine engel olduğundan yaprağın ölümüne ve rüzgarın etkisi ile mantarlaşmış bölgeden kopup düşmesine sebep olur. Mantar dokunun altında bulunan, canlı hücrelerin hayatsal olayları sonucu meydana gelen ve hücre arası boşluklarında bulunan bazı gazların ve su buharının mantar dokunun dışındaki havada bulunan maddelerle değiş tokuşunun sağlanması bakımından Lentisel (kovucuk) denen giriş çıkış kapıları meydana gelmiştir. Lentiseller bitkinin gövde ve dallarında bulunur.
*Parankima: Parankima hücreleri canlı olduğu için, hücre arası boşluklarıyla ilişki gösterir. Bitkiyi meydana getiren diğer doku ve organların arasını doldurur. Meristem doku hücrelerinin sıkışık olmasına karşılık parankima doku hücreleri genel olarak seyrektir.
1)Özümleme parankiması: Bu parankimanın esas görevleri şunlardır;
*Işık karşısında, klorofil sayesinde organik maddeler meydana getirir. Bunun için, fazla miktarda kloroplast bulundurur.
*Özümleme olayında bazı gazların hücreye girip çıkabilmesini sağlama bakımından hücre arası boşluklara sahiptir.
*Özümleme sonucu meydana gelen maddelerin, kolayca iletim dokusuna ulaşabilmesini sağlar.
2)Havalandırma parankiması: Hücre ile dış ortam arasındaki madde alışverişini sağlama bakımından oldukça geniş hücre arası boşluklara sahiptirler. Stomalar ve lentiseller havalandırma parankimasının dışa açılan kapılarını oluştururlar. Özellikle su ve bataklık bitkilerinde bu parankima çok geniş ve tipik hücre arası boşluklar göstermektedir.
3)İletim parankiması: Özümleme parankimasının özümleme için gerekli suyu elde etmesinde ayrıca burada meydana gelen organik maddelerin iletken dokuya iletilmesinde rol oynar.
4)Depo parankiması: Parankima hücreleri bazen gerek su, gerek farklı besin maddelerini yedek olarak saklama ödevini yapabilirler.
*İletken Doku: Bu dokunun varlığı kara bitkileri için önemli bir adaptasyondur. Kök ile yapraklar arasında iletimi sağlar. Yapı ve görev bakımından iki çeşittir;
1)Odun boruları
(Ksilem)
2)Soymuk boruları (Floem)
1)Odun boruları: Plerom hücrelerinin farklılaşması ile oluşur. Plerom hücrelerinin boyu uzar, sitoplazma ve çekirdekleri kaybolur. Hücreler arası zarlar eriyerek boru oluştururlar. Çeperlerine lignin birikerek kalınlık ve sağlamlık kazandırır. Hücreleri ölüdür. Kalın ve kısa olanlarına trake, ince ve uzun olanlarına trakeit denir. Kalın çeper geçitleri meydana getirir. Odun boruları kökten yapraklara doğru su ve mineral taşır.
2)Soymuk boruları : Hücreleri canlı, hücre çeperleri kalbur gibi deliklidir. Sitoplazma ve çekirdekleri olan büyük kofullu hücrelerdir. Geçici olarak besin
depo eden arkadaş hücreleri vardır. Yapraklardan depo organlarına veya kökten yaprağa doğru organik besin taşır.
*Destek Doku: Bitkilerin direnci, tek hücreli bireylerde veya büyümekte olan dokularda turgordan meydana gelen doku gerilimi ile sağlanmaktadır. Bununla beraber bu direnç su kaybı ile azalacağından özellikle kara bitkilerinde gerek direnç, gerek esneklik sağlamak için bazı yapılar gelişmiştir. Çeperleri fazla kalınlaşmış böyle dayanıklı hücrelerden meydana gelmiş dokuya destek doku denir. Destek dokuyu meydana getiren hücreler farklı özelliklerinden dolayı sert doku ve pek doku olmak üzere ikiye ayrılır;
Pek doku: Hücreleri canlıdır. Çeperleri selüloz içerdiğinden esnektir, çeperde odunlaşma görülmez. Özellikle uzamakta olan organlarda genç gövdelerde yaprakların orta damarlarında çiçek ve yaprak saplarında, bulunur. Çeperleri kalınlaşmıştır. Kalınlaşma şekline göre köşe kollenkiması ve levha kollenkiası vardır.
Sert doku: Hücrelerinin çeperleri kalınlaşmış, genellikle odunlaşmıştır. Hücrelerin sitoplazma ve çekirdekleri olmayıp ölüdür. Bununla beraber çeperleri odunlaşmayanları da vardır. Şekil bakımından iki farklı durum gösterir ;
Uzun olmayan, yaklaşık olarak enleri boylarına eşit olan sert doku
hücrelerine taş hücreleri denir. Çeperleri odunlaşmış olan taş hücreleri bazı yaprak, armut gibi yapılarda basınca karşı direnç sağlamak amacıyla doku içine dağılmış olarak bulunurlar.
İğ şeklinde, iki ucu sivri olanlar; sert doku ipliği adını alırlar. Bu iplikteki hücreler örneğin ketende 2-4 cm. uzunluğuna erişebilir. Bu lifler esnek olup kopmaları güçleştirdiğinden, ip halat yapımında., dokumacılıkta kullanılır.
*Salgı Dokusu: Bitkinin çeşitli dokuları arasında toplu veya tek tek dağılmış olarak bulunurlar. Hücreleri canlı, bol sitoplazmalı ve büyük çekirdeklidir. Salgı maddeleri hücre içinde depo ediliyorsa buna hücre içi salgı denir. Bu salgı ancak hücrenin parçalanması ile dışarı atılır. Salgı maddeleri epidermiste meydana gelirse ve hücre çeperinden dışarı atılırsa bu tip salgılara hücre dışı salgı denir. Hücre dışı salgılar cep veya kanal şeklinde boşluklarda toplanır. Salgı maddeleri sıvı veya katı halde olabilir. Salgı maddeleri arasında su, enzim, alkaloid, nektar, lateks, reçine, eterik yağ ve kristaller sayılabilir.
*Bitkilerde salgı maddeleri oluşturulduktan sonra tekrar metabolizmaya katılmazlar.
Salgının Görevleri:
Böcekçil bitkilerde sindirimi sağlayıcı, görev yapar.
Çiçek yapraklarının kokuları ve nektar (bal özü) tozlaşmaya yardımcı olur.
Koruyucu görev yapabilir.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |