Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: TARİH
    Konu: Roma`nın Tarihi


Roma şehrinin tarihi Palatino tepesinde M.O. 8. yüzyılda köylülerin ve çobanların kurduğu ilk yerleşmelerle başlar. Buranın yerli halkı da dillerini Latinlerden almış, Jüpiter, Mars ve Quirinus gibi Latin tanrıları için şehir merkezine tapınaklar inşa etmişlerdir. Roma kelimesinin anlamı; belki “Nehrin Şehri” ya da “Ruma’nın şehri”dir. Ruma; Etrusk ailesine ait demektir. Monarşi döneminden sonra MO.509’da Cumhuriyet dönemine geçilir. Uzun suren cumhuriyet döneminde gerçek bir demokrasi Roma’ya hakim olmuştur. Halkın elcileri mahkemeleri oluşturan halk sınıfı, toprak sahipleri ile halk arasında bir eşitlik ortamı yaratılmıştır. M.O. 4.yy’da Roma bütün Lazio bölgesini ve İtalya’nın birçok bölgesini kontrol altına almıştı. Bunların arasında birçok italik toplum ve Etrusk medeniyeti de bulunmakta idi. Aynı zamanda Galliler ve Yunanlılar da silahlarını Romalılara teslim etmişlerdi. M.O.270’de Roma bütün İtalya’yı kontrol altında tutuyordu. 201’de Roma Cumhuriyeti Kartaca savaşları ile bütün Akdeniz’i ele geçirmişti. Roma’nın sınırları böylece doğuda Büyük Isken derin krallığına kadar uzanıyordu. Batıda ise Galler ve İspanyol toplumlarını kendine bağlıyordu. (Sezar Donemi) Bu noktada Roma Cumhuriyetten İmparatorluğa geçiş dönemine girer. İmparatorluk ilk önceleri senatodan gönüllü halk tarafından kontrol edilen yargı organları tarafından yönetiliyordu. Ancak bu yönetim bir sure sonra yerini dikta ve askeri rejime bırakmıştır. Sınırları çok genişlemiş olan Roma gücünü kaybetmektedir. Şehir, politik merkez olmaktan çıkmış, Senato artık Roma’da yaşamamaktadır. Barbarların işgallerinden sonra düşüş, doruk noktasına ulaşmış, ancak şehir manevi gücünü asla kaybetmemiştir. Bu bilinç onu dünyanın merkezi kılmakta idi.
Hıristiyanlık merkezi olmasıyla dünyanın merkezi olduğu gerçeği pekişmekteydi. 4.yy’in sonunda Bizans İmparatorluğunun başkenti Ravenna’da kurulur. 6.yy’da Roma, Papanın sayesinde eski önemini tekrar kazanır. Bu yıllar tarihi Franco Caralingo İmparatorluğu ile aynı yıllara rastlayacak ve İmparator Carlo Magno, Roma’da kraliyet tacını takacaktır. Bundan sonra bütün diğer Katolik imparatorlar Roma’da kutsanacaklardır. Şehir , 1144’de bağımsızlığını ilan eder. Bu donemde Papa ve yerel güçler (feodal aileler) şehre hakim olmaya çalışırlar. Aralarında çıkan savaşlar sonunda Papa 14.yy’da Avinione’ye taşınmakta ve şehir halk güçleri tarafından yönetilmektedir. 1 yy. sonra olay tam tersine döner; Papa Roma’ya dönerek şehri kontrol altına alır. Bu dönem şüphesiz şehir için önemli bir donemdir. Stato Ponificio’nun başkenti olan bu dönemde Roma’nın sanat ve kültür hayatı yeniden canlanır. Daha sonraki dönemlerde Roma politik olarak gücünü kaybetse de sanat, kültür ve ticaret alanlarında gelişmeye devam eder. Bu durum 18.yy. Fransız devrimine kadar devam eder. Daha sonra Papa gücünü yavaş yavaş kaybeder. Böylece, şehir halkın yönetimine geçer ve sonunda cumhuriyet kurulur.
Roma Anayasası Tarihi
Roma uygarlığının, geçmişten günümüze kadar yaşamış olduğu tecrübenin en önemli ürünü insan hakları olmuştur. İnsan hakları kanunu sadece çıktığı donemde değil ayni zamanda günümüze kadar gecen sürede önemini korumuş ve bütün gelişmiş ülkelerin anayasasının temelini oluşturmuştur. İnsan haklarını daha ayrıntılı anlamak için tarihi 4 bölüme ayırabiliriz.
1) Arkaik Donem (M.O. 754 - M.O. 367): 754`de Romanın kurulmasından 367`deki Leges Liciniae Sextiae (12 levha kanunu)`nun ilanına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu donemde henüz insan haklarından bahsetmek mümkün değildi. Yedi tepe üzerine yerleşmiş aileler ve liderleri olan Patres (Baba)`lar birleşerek bir rex (lider) altında toplanmaya karar verirler. Bu aileler ayni zamanda toprak sahibi olup Roma vatandaşı idiler. 367`de Plebei (yönetilen sınıf)`lere de seçme ve seçilme hakkini veren 12 levha kanunları kaleme alınmıştır.
2) Klasik Donem Öncesi (M.O. 367 - M.O. 27):
Bu donem birinci Cumhuriyet donemidir. Bu donemde üç farklı meclis bulunmaktaydı:
1-Magistrature (Kanun Çıkaran Meclis),
2-Asemble Popolari (Halk Meclisi), 3-Senato.
A)- Magistrature (Kanun Çıkaran Meclis):
-Consoli (Roma`nın ilk vatandaşları soyundan gelenler),
-Pretori (Meclisin en önemli üyeleri, ayni zamanda Adaletten sorumlu kişiler),
-Edili Plebei (Çalışan Halk),
-Questori (Hazineden sorumlular)
-Tribuni della Plebe (İnsan Haklarından sorumlular)
-Censori (Maliyeden sorumlular)
B)- Asemblee Popolari (Bilirli sorunların tartışıldığı ve oylandığı halk toplantıları):
-Comizi Centuriati (Farklı bölgelerin askeri komutanlarından oluşan bir grup)
-Comizi Tributi (Ayni soydan gelen kişileri temsil edenlerden oluşan grup)
-Concili della Plebe (Çalışan halkın oluşturduğu grup)
3- Senato (Yaşlı ve tecrübeli kişilerin bulunduğu ve en son kararın verildiği meclis)
Bu donemin en önemli olayı tarihte ilk defa ortaya çıkmış olan insan hakları kanununun normal yaşantıya geçirilmesidir.
3) Klasik Donem (M.O. 1.yy`in sonu - M.S. 3.yy`in sonu): Bu donemin en önemli olayı, Antonio Caracalla`nin M.S. 212`de Roma`da yasayan insanların hepsine vatandaşlık belgesi vermesidir. Yine ayni donemde, yargı alanında büyük değişiklikler yapılmış, bu doneme kadar sadece tek olan yargıç sayısı ikiye çıkartılarak yabancıların da hakları korunmaya başlanmıştır. Böylelikle sivil yasamda büyük gelişmeler yaşanmıştır.
4) Klasik donem Sonrası (M.S.284-305 Imp. Diocleziano donemi ile M.S.527-565 Imp. Giustiniano donemi): Bu donemde hem insan hakları, hem 12 levha kanunları, hem de diğer kanunları bir kenara koyan Roma, yeniden, ağzından çıkan sözlerin kanun olarak kabul edildiği tek bir İmparator tarafından yönetilme biçimi olan Monarşiye geri döner.
ROMA`DA MIMARI VE SANATIN GELISIMI
Roma sanatı , 1.yy`a kadar Etrusk ve Yunan sanatının bir sentezi olup kendine özgü bir özelliğe sahip değildi. Roma’nın kendine has sanatının ilk örneğini ancak M.S. 2.yy`da görmekteyiz. Bu donemdeki sanat eserleri, estetiğe önem vermeyen fakat daha çok, rahatlıkla kullanılabilir eserlerdir. Cumhuriyet döneminde, daha çok ihtiyaçtan ötürü büyük binalar yapmaya başlamışlardır. Buna en önemli örnek Tabularium`dur; Kanun ve anlaşmaların saklandığı büyük bir arşiv binası. Binaları yaparken ayni zamanda kullanılacak malzemenin özelliği, dayanıklılığı ve kullanışlığına önem vermekteydiler. Yunanlıların mermerinden farklı olarak Romalılar, tüf ve opus caementicium (malta ve tas karışımı bir çeşit harç) kullanmışlardır.
Roma önceleri Palatino tepesi üzerinde gelişen mimari daha sonra etrafında bulunan diğer tepelere doğru genişliyor. 4.yy’da Servi us Surları daha sonra da Aurelius Surları inşa ediliyor. Cumhuriyet döneminde şehir dokusu koklu ve hızlı bir şekilde gelişiyor. Bu donemde Cloca Massima ve Basilica Emilia Foro Romano içerisinde inşa ediliyor. Imp.luk döneminde Foro Imperiale, Basilica Giulia, Colonna Traiana, Marco Aurelio’un heykeli, Arco di Tito, Septimo Severo, Panteon, Colosseo, Neron şehir alanı, Traenei Pazarı, Caracalla ve Diocleziono Termali kurulur.
64 ve 80’li yıllardaki yangınlardan sonra şehir tekrar imar ediliyor. 2.yy’da Roma’nın nüfusu 1 milyona varıyor. 3.yy ile birlikte düşüş dönemi başlıyor. 4.yy yeraltı mezarları, Santa Pudensiana, S.S. Cosma ve Damiana mozaikleri donemin en önemli eserleridir. M.O. 5.yy`dan beri şehrin, kültürel, siyasi ve sosyal merkezi olan bölgede inşa edilen Roma forumlarının birincisi, M.O. 1.yy`da Giulius Cesare`nin yapmış olduğu Lulium Forumu`dur. Ondan sonra gelen imparatorlar da sırasıyla Foro di Augusto, Foro di Vespasiano, Foro di Traiano forumlarını inşa etmişlerdir. O donemin şehir ve planlama mühendisleri, tipik bir roma şehrinin ilk gelişmiş modelini (Il Catrum) çıkartmışlardır.
Romalıların bir başka mimari yapısı, Etrusk ve Yunan örneklerinden esinlenip geliştirilerek yapılmış Roma Tapınakları (Tempio Romano)`dır.
Roma tapınaklarının diğerlerine göre en önemli farkı; dini tören ve kutlamaların rahatlıkla yapılabilmesi için tapınak girişinin onu yükseltilip çok geniş bir meydan oluşturulmasıdır. Ayrıca bu meydana değişik fonksiyonlu binalar yerleştirilmiştir. Bu çeşit tapınağa verilebilecek en önemli örnek, bugün tamamen hasara uğramış Tempio di Giove`dir. Verilebilecek diğer örnekler ise; Tempio della Fortuna Virile (Virile Sans Tapınağı), Tempio di Ercole (Herkul Tapınağı), Tempio di Pola (Pola Tapınağı), Tempio di Vesta (Vesta Tapınağı)`dir.
Roma`daki büyük anıtsal yapıların yapılması, cadde ve meydanların inşaası ile birlikte gerçekleştirilirdi. Roma`da yapılan bir başka anıtsal yapı Il Teatro (Tiyatro)`dur. Roma tiyatrolarının en önemli özelliği, hiç bir tepe veya yamaç desteği kullanılmadan, düz bir alan üzerinden kemerlerin desteği ile inşa edilmiş olmasıdır. Roma döneminde yapılan ilk tiyatro Teatro Pompeo`dir.
Daha sonra Teatro Marcello ve L`Anfiteatro Flavio inşa edilmiştir. Roma halk yaşamında en çok yer tutan binalardan birisi de Bazilikadır. Bazilikalar, bugünkü adliye ve idari binaların yerini alırlar. Genellikle dikdörtgen biçiminde yapılır, iç tarafı tek sıra sütun ile çevrilmiştir. Zamanla bu mimari özellik değişikliğe uğramış ve bazilikanın uzun kenarlarından birinin tam ortasına bir apsis yerleştirilmiş ve dolayısıyla ana kenarlarda da sütun sayısı azaltılmıştır. En önemli Bazilikalar; La Basilica di Massenzio, La Basilica di Pompei (M.O. 2yy.)
Romalıların yaşadıkları meskenler, değişik ailelerin prestijinin bir aynasıydı. Bunun en güzel örneklerinden olan Villalar, önceleri tarım ile uğrasan insanların islerini yürüttüğü bir yer olarak kullanılırken, zamanla, hem bir ticarethane hem de mesken olarak kullanılmışlardır. Su ana kadar yapılan kazılarda ele gecen roma donemi villalarından en önemli örnek; Ercolano kasabasındaki Villa dei Papiri`dir. şehir merkezinin dışında kurulan villaların en önemli özelliği şehirdeki evlerin tam aksine oldukça büyük alana inşa edilmesi dolayısıyla istenildiği kadar hizmetli, hayvan barındırılıp, her çeşit meyve ve sebze yetirtilebilmesidir. İki bölümden oluşan villaların bir bolomu la pars rustica olarak adlandırılır ve hizmetçilerin kaldığı, hayvanların barındığı, depoların bulunduğu bolumdur. İkinci bölüm ise la pars urbana isminin verildiği aile bireylerinin yaşadığı yerdir. Açık alanların bölüğü pazar (mercato)fikrinin doğmasına sebep olmuştur. önceleri, Forum`un bir parçası olan mercato yani pazar yeri, M.S. 117`de İmparator Traiano tarafından, ortasından gecen uzun bir cadde ile ayrılan dört katli iki bina inşa edilerek otonom yani sadece ticaret yapılan bir yer haline getirilmiştir.
L`Aqcuadotto (su kemeri), Romalıların hayatında çok önemli yer tutan en önemli mimari yapılarından birisidir. Dağdaki su kaynağından şehir merkezine, daha sonra da her bir eve ulaştırmak için yapılan su kemerlerinin ilk örneği M.O. 312`de yapılan l`Aqcua Appia`dir. Romalı mühendislerin bir başka dehası ise kullanılan suyun şehir dışına aktarılması için yapmış oldukları Cloaca Maxima olarak adlandırdıkları lağım sistemidir.
Roma mimarisinin onuru diyebileceğimiz anıtsal Kemerler veya Zafer Takları, unlu aileleri veya kişileri anma törenleri için yapılmış anıtlardır. Bunların ilk örnekleri M.O. 2.yy`da yapılmasına rağmen cumhuriyet döneminde ve hatta imparatorluk döneminde de belirli meydanlara dikilmiştir. En unlu anıtsal Kemerler; Tito, Settimio Severo ve Costantino`ninkilerdir.
Heykeltıraşlık alanında yunan sanatını taklit ederek geliştiren Romalılar hem rölyef hem de heykel alnında bir çok eser bırakmışlardır. En unlu rölyefli anıtlar; M.O. 1yy`da yapılan l`Ara Pacis Augutae, 35m yüksekliğinde, 6m temel kaidesi olan Colonna Traiano (Traiano sütunu)`dir.
Gotik donemde (Orta çağ) nüfusu 50.000’e düşen Roma’da sanat büyük bir krize giriyor. Palecristiana döneminde Santa Maria Maggiore,
Santa Sabine ve San Clemente ilk olarak inşa edilir. 9.yy’da şehri Saraceniler, 1084’de de Nomandiya’li barbarlar ele geçiriyorlar. 10.-11 ve 12.yy’larda şehir kültürel alanlarda uyanmaya başlıyor. (San Clemente, Santa Maria in Trastevere ve San Crisogono inşa ediliyor.) (Roma donemi mimarisi ; basit, sade, şatafatsız, mistik mimari). Roma stili zamanla yerini gotik stiline bırakıyor (Santa Maria Sopra Minerva, San Paolo, Santa Cecilia kiliseleri inşa ediliyor)(Gotik mimari ; o donemin kaotik ruh halini ifade eden gizemli ve karmaşık mimari).
Monte Ficoi’nun Avinio’dan dönüsü ile birlikte Roma tekrar sanat ve ticaret merkezi oluyor. 1400’den sonra Rönesans döneminden sonra bir çok unlu sanatçı Vatican ile birlikte çalışmaktadır. (San Pietro, Vatikan Sapel’inin Kubbesi, 4.Sisto ve 4. Innocenzo’nun bronz mezarları Antonio del Paladio tarafından yapılıyor,Venedik ve Cancelleria Sarayları inşa ediliyor). 1500 ile birlikte Roma antik kaput mondo kimliğini tekrar buluyor. Rönesans’ın bas aktörleri , Raffaello, Michelangelo, Bramante, Giulio Romano, Baldasorre Peruzzi, San Gallo
gibi sanatçılar bir çok sanat eseri olarak kiliseler, meydanlar saraylar, yollar yaratıyorlar. 1600 ve 1700 yıllarda bu mutlu donem devam ediyor; Coracci (Galeria Farnese),Guido Regni, Il Guercino ancak öncelikle Baromini ve Bernini Roma için çalışırlar.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |