|
Çevre duyarlılığı, diger bazı sorunlara göre dünyada yeni sorunlardan biri sayılmakta. Çevreyi kendi politikalarının merkezine yerleştiren hareketlerin de tarihi pek eskilere dayanmaz. Önceleri çevre sorunu, daha çok politik ve sosyal sorunlara bağlı olarak gündeme geliyordu. Ne var ki çoğu kez çevre sorunu bu alandaki tartışmalarda önemini kaybedebiliyordu. Endustriyel gelişme sürecinin kendisiyle birlikte insanlığa getirdiği bazı olanaklar da, çevre duyarlılığının daha bir arka planda kalmasına neden olabiliyordu. Hiç kuskusuz bu sebebsiz de değildi. Bilindiği gibi, çevre tahribatı, diğer bazı tahribatlar gibi, daha çok güç dengesine bağlı olmuştur. İnsanların doğa karşısında pek güçlü olmadıkları dönemlerde, ister istemez çevre tahribatı da bu dengeye bağlı olarak daha sınırlı idi. Endüstri ve teknolojinin gelişmesiyle insanlar büyük bir gücün sahibi oldular ve bu gücü çıkarlarına göre, doğaya karşı daha bir sistematik ve planlı bir şekilde kullandılar. Elektrik, asfaltlı yol, beton köprüler, yeni teknoloji ile sulama, fabrika, kimyasal ilaçlar, diğer bazı günlük araçlar başlarda daha çok cazip geliyordu; kendileriyle birlikte getirdikleri olumlu bazı olanakların yanında, bunların çevre üzerindeki tahribatları tehlike sinyallerini vermemişti, ya da bu alandaki tehlikeler görülmüyordu. Fakat ne zaman anlaşıldı ki bitki ve hayvan türleri, su, toprak verimliliği üzerinde önemli tahribatlar olmuş ve bazı hastalıklar bu tür tahribatların ürünüdür, çevre sorunu gündemin en temel sorunlarından biri olarak yerini aldı. Yeşiller hareketi ve çevre korumacılar adı altında belli bazı gruplar ve şahıslar ortaya çıkıp seslerini yükselttiklerinde, bir kısım devlet yöneticisi ve sermayedar bu tür hareketleri suçladılar ve dediler ki “sizler gelişmeyi istemiyorsunuz.“ Doğrusunu söylemek gerekirse, bu tür suçlamalar insanların önemli bir kesimi tarafından da kabul görüyordu. Çünkü konu, istismar ve demagojilere açıktı. Fakat bu süreç uzun sürmedi ve çevre sorunu kalkınmaya ilişkin tartışmaların temel sorunlarından biri haline geldi. Gerçi şimdi de kimi devlet yöneticisi ve sermayedarın suçlamaları sürüyor, ama bunlar eskisi gibi değil. Çünkü artık kuşku duyulmuyor ki, bu alandaki tahribatların insan yaşamı üzerindeki etkileri büyüktür. Değisik çevrelerce de ifade ediliyor ki, geçmis dönemlerde olduğu gibi, bugün ve gelecekteki yaşam da ekolojik dengeyle doğrudan bağlantılıdır. Ekolojik döngüde herşeyin bir fonksiyonu vardır, az ya da çok, aralarında ilişki var ve bu alandaki değişiklikler diğer unsurların üzerinde de etkide bulunuyor. 3.1 Su ve çevre bağlantısı Benzeri her proje gibi GAP‘ın da çok yönlü çevresel etkileri olacaktir. Herşeyden önce etkilenecek olan insandır. GAP mevcut sulama ve enerji üretimi kapasitesi ile gerçekleştiğinde, doğa ve tarihsel-kültürel çevrenin yanında bunlardan soyutlanması mümkün olmayan toplumsal yapı ve ilişkiler üzerinde de önemli etkilerde bulunacak. Proje kapsamındaki barajların yapılmasıyla oluşacak suni göller, başta iklim koşulları olmak üzere genel olarak ekolojik dengeyi etkileyecek ve önemli oranda değistirecektir. İklim değişikliği başta insanlar olmak üzere bitki ve hayvan türleri üzerinde etkide bulunacak. Bazı hayvan ve bitki türleri yok olacak, yeni türler ortaya çikacak; nemli iklim koşulları yeni hastalıklar için uygun bir ortam yaratabilecek ve sularla bulaşabilen hastalıkların geniş bir alana yayılması tehlikesi artacaktir. GAP kapsamındaki projelerin planlanması döneminde, ülkemizin sahne olduğu uygarlıklardan arta kalan başta iki antik kentimiz olmak üzere zengin tarihsel ve kültürel değerlerimizin baraj sularının altında kalmasına neden olan projeler hazırlandı. Ne var ki gelişmeler bir yığın olumsuzlukları da kendileriyle birlikte gündeme getireceklerdir. Bütün bu ve benzeri sorunlar, GAP benzeri projeler için daha etüd ve plan aşamasındayken yapılması gereken Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) konusunda halen de elle tutulur bir adımın atılmaması nedeniyle, daha fazla tahripkar olabileceklerdir. 3.2 Çevresel Etki Değerlendirmesi Çeşitli alanlarda gerçekleştirilen yatırımların çevreye özellikle olumsuz etkilerinin geniş kesimlerin dikkatlerini çekecek şekilde artış göstermesi sonucunda, yatırımlara girişmeden önce çevreye olası olumlu-olumsuz etkilerin ortaya çıkarılması için yol ve yöntem arayışlarına girildi. Daha sonra sadece ekonomik yatırımlarla sınırlı olmayan bir perspektif benimsenerek, geniş bir alanı etkileyen bütün projeler için bir ön çalışma anlamında ÇED‘in yapılması uygulamasına geçildi. Çevre koruma hareketinin özellikle gelişmiş ülkelerde kazandığı yaygınlık, hükümetleri başta ekonomik yatırımlar olmak üzere, çevreyi olumsuz etkileyebilecek projeler için ÇED uygulamasında daha dikkatli davranmaya itiyor. 3.3 ÇED nedir? ÇED, kalkınma ve çevre bağlantısının ele alındığı ortamlarda genellikle gündeme gelen olgulardan biridir. Bazı ülkelerde böylesi bir değerlendirme artık kanuni bir gerekliliktir. Önce Amerika‘da daha sonra da diğer bazı ülkelerde ÇED uygulaması kanuni bir zorunluluk haline geldi. Peki nedir ÇED? ÇED, henüz uygulamasına geçilmemiş proje, plan, politika ve programların yol açabilecekleri çevresel, sosyal, ekonomik, tarihsel ve kültürel etkilerin önceden tahmini ve bu tahminlerin ilgili atılacak adımla karşılaştırmalı bir biçimde birlikte değerlendirilmesi yöntemidir. ÇED‘e ilişkin geniş kapsamlı bir araştırmaya göre, ÇED‘in koşullarının yerine getirilmesi için şu ölçüler sıralanabilir: - karar zemini - beklenen sonuç - alınmasi düşünülen sonuç değistirilmeksizin başvurulabilecek alternatifler - çevre üzerindeki etkiler, alınmasi gereken önlemler ve bunların alternatifleri - olası olumsuz ve olumsuz etkilerin tespit edilebilmesi için gerekli olan bilgi birikimi - kamuoyunun ve ilgili şahisların kontrol edilmesi. İsveç hükümetinin bir araştirmasına göre, ÇED bir yönüyle bir süreçtir, öte yandan da bir belgedir. ÇED‘de neyin yapılacağı, bunun çevre, toplum ve tarihi ve kültürel miras üzerindeki etkileri ve benzerlerinin açıklıkla ortaya konulması gerekir. Kamuoyunun da hem eleştirel yorum hem de değişiklik önerileri ile sürece katkıda bulunmasi gerekir. Çevresel boyutların dikkate alındığı sağlıklı bir ÇED ile atılmak istenen adımda hangi alternatiflerin, daha ekonomik ve yararlı olduklarını tespit etmek mümkündür. 3.4 GAP ve ÇED Başta GAP olmak üzere benzeri projelere böylesi bir anlayışla yaklaşılmadığı açıktır. 11 Ağustos 1983‘te Resmi Gazete‘de yayınlanan 2872 sayılı Çevre Yasası ve bu yasanın 3 Mart 1988 tarih ve 3416 sayılı yasa ile değiştirilmiş biçimi, ekonomi ve çevre arasında önemli bir çelişkiyi yansıtıyor. Buna göre çevre, ancak onun ekonomik kalkınma çabalarına olumsuz etkisi olmadığı takdirde korunacağı ifade ediliyor. Bu yaklaşım temelinde çıkarılan ve 7 Şubat 1993 tarihli Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği‘nin çevreye pek de yararlı bir içeriğe sahip olmadığı söylenebilir. 1989 yılı başlarında DPT bünyesindeki GAP birim yöneticileriyle Çevre Genel Müdürlüğü arasında, GAP yöresiyle ilgili bir çevre etki değerlendirmesi için görüş birliğine varılmasına rağmen Eylül 1996 verilerine göre ÇED‘in halen devam eden projeler arasında olması yöneticilerin GAP‘la yansıtılmak istenen “kalkınma“ yaklaşımına nasıl da çarpık baktıklarını gösteriyor. Ne var ki GAP projeleri devam ediyor. Karakaya, Atatürk ve Hancağız barajları tamamlandı, diğerleri devam ediyor ya da plan aşamasında. Peki bu koşullarda ÇED tamamlanırsa ne olacak? Karakaya ve Atatürk baraj sularına gömülen tarihi ve kültürel miras geri mi gelecek? Su kalitesi, iklim ve doğal çevreye etkiler nasıl dengelenecek? Dünya Yabani Yaşam Vakfı danışmanlarından ve yıllarca Birecik‘te Kelaynaklar ile ilgilenen Alman mimar Udo Hirsch‘a göre GAP ile ilgili olarak şu konularda arastırma yapılması gerekir: - yeraltı suları, otlak, tarım ve orman üzerindeki etkiler - sulu tarım ne getirip götürecekleri - barajların iklim üzerindeki etkileri - kimyasal ilaçların toprak ve suya etkileri - kimyasal ilaçların toprağa karışma derecesi. Keban Barajı‘nın kendisiyle birlikte getirdikleri bilinmektedir. Keban‘a ilişkin olarak ÇED yapma kararı geç alındı, tahribatlar büyük oldu ve eğer böyle giderse daha başka tahribatlar gündeme gelebilecek.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|