Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: TARİH
    Konu: Sırp Sındıgı Savaşı


İslam memleketlerine yönelen ve "Haçlı Seferleri" diye anılan tecavüz hareketleri, bir asra yakın zamandan beri durmuştu. Fakat, Osmanlı Türkleri`nin Batı Trakyayı elde etmeleri ve Bulgaristan ortalarına kadar sokulmaları, Haçlılık ruhunun hortlamasına sebebiyet verdi.
Filibe`nin zaptı sırasında kaçan ve Sırbistan`a sığınan Rum kumandanı, vakit geçirmeden Türkler üzerine yürünmesini tavsiye ediyor, devamlı tahriklerde bulunuyordu. Ancak, Sırplar`ın da Bulgarlar`ın da bu macerayı göze alabilecek kuvvet ve cesaretleri yoktu. Türkler`i geri püskürtmeye çalışırken, ellerindeki toprakları kaybedebilirlerdi. Ayrıca, Balkan kavimleri, kendilerine din, can, mal ve kazanç hürriyeti getiren İslam idaresinden memnundular; tekrar eski kötü günlere dönmeyi istemiyorlardı. Denizci bir devlet olan Venedikliler ise, Doğu`daki ticari menfaatlerinin haleldar olacağı korkusuyla, tarafsız kalma siyasetinden ayrılmıyorlardı.
Osmanlılar`a karşı çıkabilecek tek devlet Macaristan`dı. Balkanlar`ı da hakimiyeti altına alma sevdasına düşen Macar Kralı Layos, böylece hazırlanmaya başladı.
İşte o sıralarda, Papa V. Urban da, Macar ve Sırp kralları ile Eflak (Romanya) ve Bosna prenslikleri arasında askeri ittifak kurulmasına önayak oldu. Tarihlerimizde umumiyetle 60 bin kişi olarak gösterilen Haçlılar, Macar Kralı Layos kumandasında Edirne`ye doğru yürüdüler.
Sultan Murad, o sırada Bursa`da bulunuyordu ve Türk ordusunun büyük kısmı Anadolu`da idi. Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa, bir taraftan padişaha haber yollarken, bir taraftan da Hacı İlbeyi kumandasındakı 10 bin kişilik akıncı kuvvetini, keşif gayesiyle göndermişti.
Herhangi bir mukavemet görmeden ilerleyen Haçlı ordusu, Meriç nehrini geçtikten sonra, Edirne`nin birkaç kilometre ötesinde durakladı. Taarruza geçtikleri anda, bu şehri zaptedecekleri ve Trakya`nın güneyine sarkacakları muhakkaktı. Çünkü, Bursa`dan yola çıkacak Osmanlı ordusu, kısa zamanda oraya erişemezdi.
Hacı İlbeyi, konak yerinde eğlenceye dalan ve müstakbel zaferlerin tadını şimdiden çıkarmaya kalkan Haçlılar`a karşi, bir gece baskını düzenlemeyi kararlaştırdı. Kimseden talimat almamıştı ve bu tehlikeli teşebbüsten zararlı çıkılırsa, kendi elleriyle idam fermanını hazırlamış olacaktı. Fakat, gece karanlığında hücuma geçen 10 bin Türk akıncısı, düşmanı tam gaflet halinde bastırdılar. "Koyun sürüsüne dalan kurt gibi" neye uğradıklarını şaşıran Haçlı askerlerini kılıçtan geçirdiler. Kaçabilenlerin çoğunluğu da Meriç sularında boğuldu. Kral Layos ise, canını güçlükle kurtararak memleketine dönebilmişti. Osmanlılar`ın, müttefik Hıristiyan ordularına karşı elde ettiği bu zafer, tarihlerimizde "Sırp Sındıgı" olarak anılır.
Öte yandan, Sultan I. Murad Bursa`dan hareket etmiş, Gelibolu`ya geçmeden önce, Katalanlar elinde bulunan Karabiga`nın fethini kararlaştırmıştı. Çünkü, ordusunun arkasını emniyete almak istiyordu. Sırp Sındıgı Zaferi`nin haberi ulaşınca, denizden ve karadan yaptığı taarruzun şiddetini arttırdı ve nihayet kaleyi düşürerek, Marmara`nın güney sahillerindeki Türk hakimiyetini tamamladı. Bu arada, Gazi Evrenos Serez`i fethetmişti.
Sırp Sındıgı Zaferi, devlet merkezinin Bursa`da tutulmasının mahzurlu olacağını göstermişti. Çünkü, Osmanlılar`a yönelecek tehlikeler, şimdilik sadece Hıristiyan dünyasından geliyordu. Ayrıca, devletin istikbali de, Rumeli`de tutunmasına bağlı idi. Bu sebeple, Edirne şehri askeri merkez haline getirildi.
Bizans İmparatoru V. İoannes Paleologos, Türkler`in Rumeli`de kazandığı toprakları istirdada çalışmayacağını ve Türk düşmanları ile ittifak kurmayacağını taahhüt etmişti ama, el altından bunun aksi faaliyette bulunmaktan vazgeçmiyordu. Nitekim, gizlice Macaristan`a gitmiş ve kendisine yardım edilirse, Ortodoks mezhebini bırakıp Katolik olacağına söz vermişti. Fakat, memleketine dönerken, Bulgar Kralı Ivan Sisman, onu yakalatarak Niğbolu kalesine hapsetmişti.
O sırada, Macar Kralı Layos, Papa nezdindeki teşebbüslerine hız vermişti. Böylece, bir taraftan Papa`nın Türkler aleyhindeki tahrikleri, bir taraftan da Bizans İmparatoru`nu kurtarmak maksadıyla, Savua Kontu VI. Amadeo, 15 kadırga ile yola çıktı. Uğradığı Agriboz ve Midilli adalarından yardımcı kuvvetler alıp Çanakkale Bogazı`na girdi ve 1366`da Gelibolu`yu zaptetti. Türklerin donanmaları bulunmadığı için, bu işgali önleyememişlerdi. Ancak, 1367 Haziran`ında Bizans`a bırakılan Gelibolu, kısa bir müddet sonra tekrar Türk topraklarına katılacaktır.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |