Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: FEN BİLİMLERİ
    Konu: Türlerin Kökeni


1860 yılında yayınlanan bir kitap bir anda bilim camiasını karıştırmıştır. Bu kitabın adı Türlerin Kökenidir. İnsanlar her zaman nereden geldikleri ve ataları konusunda veya çevrelerindeki canlıların ataları konusunda araştırmalar yapmışlardır. İncelemişler ve değişik fikirler ortaya atıp, çalışmışlardır. Bu fikirlerden en çok yaygını ise evrimleşme yani bir canlının ilkel bir canlıdan evrimleşip daha gelişmiş bir canlı olması. Bu konu hakkında bir çok kitap yazılmış ve araştırma yapılmıştır ama bu konuda ki en kusursuz çalışma Charles Darwin`in kitabı olan Türlerin Kökeni`dir.
Bu kitap yayınlandığı yıllarda insanların doğaya bakış açısı; Tanrı, evreni, gezegenimizi, üstündeki tüm hayvan ve bitkileri ve en sonunda ve en yaratıcı anında da türümüzü, insanları yani Homo sapiens`i yaratmıştı. Ayrıca yaratılan bu varlıklar kesinlikle değişmiyor ve hep aynı kalıyordu. Yani şu an dışarıda gördüğümüz bir köpek Tanrının o zaman yarattığı bir köpekten geliyordu. Ama Darwin böyle düşünmüyor ve canlıları yoktan var edilen varlıklar değil, çok yavaş ve uzun zaman dilimleri boyunca yavaş yavaş farklılaşan ve bu süreç içinde arada bir yeni bir tanesinin oluştuğu, özünde değişken bir tür olan birimler olarak düşünüyordu. Bu düşüncesi o zaman için bir düşünce devrimi demekti.
Darwin`in bu konuda o zaman için en tehlikeli düşüncesi ise; İnsanların, öncü bir türden, milyonlarca yılda türeyen, bir çok türden biri olduğu idi. Bu düşünce Victoria dönemi için çok sarsıcıydı. Darwin`e göre insanlar kutsal varlıklar değil sadece maymun soyunun son noktası idi.
Darwin kitabını yazarken koyunlar ve güvercinlerden başlamıştı anlatmaya, çünkü o zamanlar en çok uğraşılan şey güvercinlerdi ve bu kitabı okuyan herkes Darwin`in ne dediğini anlayabilecekti.
Darwin aslında şu anda bile ret edilemeyen örnekler bulmuştu. Mesela tohum yiyen kuşlar. Bu kuşlar tohumu kırmak için gagalarını kullanıyorlar ve gagası kuvvetli olan daha kısa sürede daha çok tohum yiyebiliyordu. Çünkü dünyada hiçbir zaman bütün kuşlara yetecek kadar tohum olmadı. Bu yüzden sürekli rekabet içinde olan kuşlardan tabii ki galip olan gagası kuvvetli olan kuşladır. Ya peki bunların yavruları? Onların gagaları daha kuvvetli olacak. Bu böyle bir döngü ile şimdiye kadar gelmektedir. İşte buna Darwin "doğal seçilim" adını vermişti.
Darwin`e göre bir de yapay seçilim vardı. Darwin kitabını yazdığı zamanlarda herkes kuşlarla uğraşıyordu ve onların hakkında birçok bilgileri vardı. Mesela daha uzun kuyruklu bir kuşları olmasını istiyorlarsa en uzun kuyruklu dişi ve erkeği çiftleştirerek en uzun kuyruklu yavruyu elde ediyorlardı. İşte bu da "yapay seçilim" `di. Aslında biraz dikkatli olursak ikisinin de aynı olduğunu sadece birinin insan yardımı ile diğerinin doğal olarak olduğunu görebiliriz.
Bugün yapay seçilimin en büyük örnekleri köpekler. İnsanlar yıllarca kurtlardan evcilleşen bu hayvanların nasıl olmasını istiyorlarsa öyle yapmışlar. Mesela bir Pekin köpeğinden Great Dane`e, porsuk zağarından Labrador`a ulaşabilmişlerdi. Yaptıkları sadece istediklerini bulana dek denemek. Farklı cinslerle çiftleştirmek...
Darwin`in Verileri
Darwin "türlerin transmütasyonu" adını verdiği evrim konusunda düşünmeye, İngiliz donanmasının inceleme gemisi Beagle`la yaptığı gezilerden dönüşünden kısa bir süre sonra başladı. Çünkü bu yolculukta karşılaştığı biyolojik çeşitliliğin fazlalığı onu çok etkilemiş hatta daha önce inandığı İncil`deki Yaradılış Öyküsü`ne olan inancını sarsmıştı.
Darwin yazdığı kitabı 1859 yılına kadar yayınlamadı. Bundaki en büyük etmen karısının dinsel inançları idi. Eğer Darwin bu kitabı yayınlarsa karısı ile karşı karşıya gelmek zorunda olacak, din karşıtları ile aynı tarafa geçecekti.
Darwin kitabı beklettiği 20 sene boş durmadı. Devamlı kanıtlar aradı, kuramını kusursuz sunmak için elinden geleni yaptı. Gelebilecek olan eleştirilere en iyi cevapları hazırladı. Zaten Türlerin Kökeni`nin ölümsüzlüğü bu sıkı çalışmadan geliyor.
Fosiller ve Aile Ağaçları Uyumlu
Bugün bir canlının kimden evrimleştiğini, kime akraba olduğunu ve dünyaya geliş sırasını modern bilimde DNA dizilimleri incelenerek yapılıyor. DNA dizilimleri birbirine yakın olanlar yakın akraba, farklar
arttıkça ise uzak akraba oluyorlar. Örneğin, memelilerin de kuşlar gibi sürüngenlerden türediğini, balıklardan türeyen amfibilerinse ilk karasal omurgalılar olduklarını belirleyebiliyoruz. Dolayısı ile, memelilerin evrimini ele aldığımız zaman, evrimsel bir dizilim elde ediyoruz: balıklar - amfibiler - sürüngenler - memeliler. Böylece modern bilim ile omurgalıların aile ağacını oluşturmuş oluyoruz. Şimdi de fosil kayıtlarına bakarsak, her bir jeolojik döneme özgü farklı grupları zaman içinde donmuş bir şekilde kayalarda görebiliriz. Daha da önemlisi, belli bir grubun fosil kayıtlarında ilk defa ne zaman görüldüğünü bulabiliriz. İşte insanı şaşırtan olaysa yıllar önce Darwin`inde aynı şeyi belirtmesi,
onun kuramı da şu sırayı öngörüyor, balıklar - amfibiler - sürüngenler - memeliler.
Benzeştiren Evrim ve "Olanakların Değerlendirilmesi"
Darwin`e göre doğal seçilim ırkları iyileştiriyor ve güçlendiriyordu. Örneğin doğal seçilim sayesinde daha hızlı koşan ceylanlar ortaya çıkacaktı. Çünkü hızlı koşan ceylanlar yavaş koşanlara göre aslanlara yakalanma ve yem olma riskini daha az taşıyor böylece hayatta kalma olasılıkları daha fazla böylece bu hızlı koşan ceylanlar çiftleşince ortaya daha da hızlı koşan bir ceylan çıkacaktır. Böylece yıllarca devam eden bu döngü içerisinde ceylanlar daha hızlı koşacaklardı. Ama Darwin doğal seçilimin başlangıç malzemesi ile sınırlı olduğunun farkındaydı. Darwin`in ünlü sözleriyle evrim "değişerek kalıtımı" içerir. Evrimin tek yaptığı var olanı değiştirmektir. Yok olanı var etmek değil. Kısaca evrim var olan türleri en iyi yönde geliştirmek için zorunlu bir süreçtir.
Homoloji
Evrim sürecinde benzer özellikler 2 ayrı şekilde ortaya çıkabilir. Ya ortak bir atadan türeme yoluyla, ya da benzeştiren evrim sonucunda. Bu özellikler birinci durumda "homolog", ikinci durumda "analog" olarak adlandırılıyorlar.
Homoloji, Darwin`in kuramının önemli bir parçası. Kısaca burada temel mantık iki tür birbirine ne kadar yakın olursa bazı özelliklerinin de o kadar benzeşeceği. Zaten doğal seçilimin gücünü ve bağlamını en iyi ortaya koyan olgulardan biri, homolog özelliklerin değişmesi. Örneğin denizlerden karaya çıkan ve balıklardan evrimleşen ilk amfibilerin atası olan balık grubunda bacaklar şu an bizdeki gibi uçlarında beş parmaklı (pentadaktil) idi. İşte zamanla öyle değişim geçirilip doğaya uyum sağlandı ki her şey şu anki halini aldı. Yarasa kanadı, kuş kanadı, at toynağı ve elimiz. Bunların hepsi aynı atadan geliyor, ama hepsi birbirinden farklı hepsi ihtiyaçlara uyum sağlayacak şekilde değişmiş.
Özetle Charles Darwin yüz yıllar öne inanılmaz bir başarıya imza atıp bu kitabı yazdı. O çağda yazılan bir kitap hala okuyanları hayrete düşürüyor. Kişilerin şu anda bile imkansız demesi zor olan bu kuram gün geçtikçe değer kaybetmek yerine değer kazanıyor ve daha da güçleniyor.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |