|
Deniz ya da büyük su kütleleri üstünde bir yerden bir yere ulaşmak, yük ve yolculuk için yapılan, yelken ya da yakıt gücüyle çalışan teknedir. İÖ 4000 sonralarında ilkel sallardan daha karmaşık teknelerin yapıldığı Mısır, geminin anayurdu olarak bilinir. Bunlar genelinde kürek ve bir büyük yelken yardımıyla hareket eden, içi oyulmuş kürekten yapılma teknelerdi. İÖ 150 yıllarında Akdeniz`de üstün bir deniz gücü olan Giritlilerin İÖ 700`lerde yerini Fenikeliler aldı. Ancak, Yunan ile Roma döneminde gemilerin kadırga ya da savaş gemisi ve kıç güvertesi kamaralı tekne ya da ticaret gemisi olarak iki belirli türe ayrılırdı. Ortaçağ başlarında çoğu Akdeniz yük gemilerinin hantal kare yelken yerine üçgen latin yelkenlerini benimsedikleri görülür. Latin donanımı, 7. yüzyıl Müslüman fetihlerinden sonra yaygınlık kazanmıştır. Bu arada Vikingler ya da Kuzey adamları uzak bölgelere akıp yerleştikçe İngiltere ve İrlanda`da Danimarkalılar, Fransa ve İtalya`da Norman`lar, Rusya`da İskandinavyalılar ya da Varengler olarak tanındılar. Viking gemileri genellikle 21 m uzunluğunda, 4 m genişliğindeydi. Barutun bulunuşu ve 1350`den sonra gemilerde ilk kez top kullanılması sonucu savaş gemileri ticaret gemilerinden giderek daha çok başkalaştı. 1400`lerde Ege Adaları`na yayılan ve denizcilikte oldukça yeni bir ulus olan Türkler güney tipi geminin yapımını gerçekleştirdiler. Baştaki en büyük olmak üzere üç direkli, Latin yelkeni donanımlı ve kadırgaya oranla daha hafif bir savaş gemisi olan Karevela, özellikle Fatih Sultan Mehmet`in bu türden oluşan gemileri karadan Haliç`e indirmesinden sonra Akdeniz`den kuzeye bazı değişimler geçirerek hızla yayıldı. Karevelanın tüm Avrupa`da kazandığı yaygınlığa karşı (1492`de Kristof Kolomb`un üç direkli tam aramalı Santa Mariasına eşlik eden Nina ve Pinta gibi; ya da 1496-1499 arasında Hindistan`a giden deniz yolunu açan Vasco de Gama`nın filosundaki gemiler) askeri alanda gelişik kadırga, 1538`de Barboros`un Preveze`de Haçlı donanmasını yenmesiyle denizlerde sürdüğü üstünlüğün doruğunu erişti ve 1571`de İspanyol ile İtalyanların İnebahtı`da Türkleri yenmelerinden sonra önemini yitirmiştir. 19. yüzyıl ortalarında buharın ortaya çıkması sonucu dünya deniz kuvvetlerinde yelken hızla geriledi. Ticaret filosunda ise yelkenlinin altın çağı buharın gelişiyle ansızın sona ermedi. Savaş gemileri tersine, yelkenli ticaret gemileri 1838`de buhar gücü Avrupa`dan Atlas okyanusunun karşı yakasına ulaştıktan sonraki 30 yıl içinde görkemli doruklarına ulaştılar. 1869`da Süveyş Kanalı`nın açılması yelkenli gemiler için ağır bir darbe oldu. Dört köşe seren yelkenli kabasortalar Kızıldeniz`in kararsız rüzgarları karşısında güçlükle yol alabilmişlerdir. 1903`te Hazar Denizi`nde küçük bir yük gemisine dizel motoru denendi. Düşük değerli yakıt yaktığı için kullanımı ucuz bir iç vakumlu makine olarak kısa bir süre kömür tozu tükettikten sonra mazot yakmasında karar kılındı. 1912`de Danimarka yapımı Selandia açık denize çıkmaya elverişli ilk dizel motorlu gemidir. Mazotlu dizel motorların yapımından sonra petrolün gemi yakıtı olarak değeri arttı. 1980`li yıllarda yük ve yolcu gemileri, ticaret ve gezi istemlerini karşılamak amacıyla, gerek çizim, gerekse kullanım açısından köklü değişimlere uğradılar.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|