Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: FEN BİLİMLERİ
    Konu: Albert Einstein


Alman asıllı Amerikan fizikçi (Ulm 1879 – Princeton 1955). Münih Lisesi`nde pek parlak olmayan bir ortaöğrenimden sonra 1896`da Zürich Politeknik Üniversitesi`ne girdi. Burada da devamsız bir öğrenci oldu, akademik bir başarı kazanamadı; ne var ki, 18 yaşında en büyük bilginlerin (Helmholtz, Maxwell vb.) yazılarını ve Ernst Mach`in yapıtlarını okudu. İsviçre vatandaşlığına geçti ve 1902`de Bern federal patent dairesinde bir iş buldu. Bu basit görevin sağladığı boş zamanlarda düzenli olarak bilimsel gazeteleri okudu ve çağdaş fizikte baş gösteren büyük sorunlar üzerine düşündü. 1905`te Alman bilim dergisi Annalen der Physik`te 5 inceleme yayımladı. Bunlar; "Molekül boyutlarının yeni bir yöntemle belirlemesi", "Işığın dönüşüm ve üretimini içeren bulgulayıcı bir bakış açısı üzerine", "Brown devinimi üzerine", "Devinen cisimlerin elektrodinamiği üzerine" ve "Bir cisim eylemsizliği içerdiği enerjiye bağlı mıdır" incelemeleridir.
Bunlardan birincisini, 1905`te Zürich Üniversitesi`ne tez olarak sundu. Einstein`ın bile "çok devrimci" olarak nitelendirdiği ikinci yazıda ışılelektrik etkinin incelenmesinden ve Max Planck`ın enerji kuvantumları üzerine çalışmalarından yola çıkarak, daha sonra "foton" adı verilen maddenin varlığı açıklanıyordu. Bu yazı kuvantum kuramının da kökenini oluşturur. Üçünce inceleme olasılık hesabını Brown devinimine uygulayıp bunun kuramını açıkladı. Bu incelemelerin en ünlüsü olan dördüncü yazıdaysa, Einstein, şaşkınlık özlü bir anlatımla, yüzyıl başı fiziğinin en önemli buluşlarından birini açıkladı: sınırlı görecelik, Einstein burada Maxwell elektrodinamiğiyle Galilei`nin açıkladığı görelilik ilkesi arasındaki görünür bağdaşmazlığına, bu
kuramlardan birini ya da diğerini değiştirerek değil, tersine bunları "sıkıca ve sistemli olarak koruyup" fiziksel uzay ve zaman kavramlarını yeniden gözden geçirerek bir çözüm bulabileceğini ortaya koydu. Beşinci inceleme ise bir öncekinin doğal sonucudur. Burada da, Einstein kütle ve enerji arasındaki eşdeğerlik konusunda yeni bir görüş geliştirdi ve E=mc² formülüne yer verdi.
Bu bildiriler basıldıkları yıl dikkati çekmedilerse de, büyük bir hızla dönemin en önemli fizikçilerinin özellikle de Planck, Lorentz ve Minkowski`nin ilgisini uyandırdı. Einstein yine büyük bir hızla bilimsel çevrenin ve ister genel görelilik kuramı, ister kuvantum kuramı olsun klasik sonrası fizikle ilgili düşüncelerin tartışıldığı değişik kongrelerin (örneğin Solvay kongresi) göze çarpan kişilerinden biri durumuna geldi. Ama sınırlı görelilik kuramını bilim çevresine kabul ettirmekte çok zorluk çekti. Uzun süre, uzay ve zaman kavramlarını kabul etmeyen Lorentz kuramı tercih edildi. Genel görelilik kuramıysa (1916`da yayımlandı), sınırlı sayıda uzmanlarca hemen benimsendiyse de, uzun süre bulanık, hatta gizemli bir kuram olarak karşılandı.
De Broglie ve Heisenberg`in çalışmalarının temelinde, Einstein`in 1917`de yayımlanan bir yazısının yatmasına ve kendisi de kuvantum kuramını "zamanımızın en başarılı kuramı" olarak kabul etmesine rağmen, kuvantum kuramının tarihi onun bu konudaki çizgi dışı tutumuyla belirlenir. Gerçekten de, Einstein Kopenhag Okulu`nun, belirlenimciliği bırakmakla suçladığı olasılıkçı yorumunu hiçbir zaman tümüyle benimsemedi. Born ile, fizikte "gerçeklik" kavramı üzerine tartışması ünlüdür. Buna karşın, uzun süre kuvantum kuramı üzerine düşünmeye devam eti. Genç bir Hintli fizikçi olan S.N.Bose`nin bir yazısı, onun sayesinde yayımlanıp tartışıldı. Einstein `in ısrarlı olmasa unutulup gidecek bu yazıdan Bose-Einstein adlı istatistik kuramı doğdu. Einstein ışılelektrik etkinin incelenmesine katkılarından ötürü (halen tartışılan görelilik kuramı nedeniyle değil) 1921 Nobel Fizik Ödülü`nü aldı.
Einstein "yalnız bir gezgin" gibi yaşadı. 1909`da biraz zorlukla Zürich Üniversitesi`ne atandıysa da,bu görevi iki yıl sürdürdü.Prag Üniversitesi`nde bir süre kalıp (1911-1912) aniden Zürich`e döndü ve iyice düşünüp taşındıktan sonra Berli Kaiser-Wilhelm Enstitüsü`nde profesörlük görevini kabul etti. Hitler`in iktidara gelmesine kadar burada kaldı; bu arada yabancı üniversitelere birçok kez gidip geldiğinden buraya da tamamen bağlanmadı. 1933`te Almanya`yı terk etmek zorunda kaldı; önce Paris`e sonra Belçika`ya yerleşti; daha sonra, Princeton`daki, Institute for Advanced Study`da ilk profesörlük kürsüsünü kabul etti ve burada elektromıknatısla çekimin bireşimi olan birlik kuramını hazırlamaya çalıştı ama hiçbir zaman başaramadı.
Einstein hiçbir zaman bilimsel araştırmacıların oluşturduğu toplumsal grubun gerçek bir üyesi olmadı ve hiçbir zaman bir fildişi kuleye çekilmedi; İsrail devletinin varlığı, Sovyetler Birliği, nazizme karşı savaş ya da nükleer yapımı gibi, çağının
büyük sorunlarına ilişkin olarak kamuoyu karşısında tutum almayı ödev bildi. 1939`da Roosvelt`e yollanan ve zincirleme tepkimeler üzerine bir araştırma programı hazırlanmasını isteyen mektubu imzalamasına rağmen, Los Alamos`ta bombanın hazırlanmasına katılmadı. 1945`te nükleer silahın gerçekleştirilebileceği belli olduğunda, bunu kullanmaması için Roosvelt`e yeniden bir mektup bile yazdı. Mayıs 1946`da "atom bilginleri uyanıklık komitesi" başkanı oldu. 1955`te ölünceye dek, nükleer silahların yapılmasına etkin biçimde karşı çıktı.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |