Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: ENERJİ
    Konu: Enerji


ENERJİ
Enerji, iş yapabilme yeteneğidir. Enerjinin boyutları işin boyutları ile aynıdır. Klasik mekanikte iş, kütle (m) ile uzunluğun (l) karesinin çarpımının, zamanın (t) karesine oranı (ml²/t²) olarak tanımlanır. Bu, kütle büyüdükçe ya da devinimin uzunluk arttıkça ya da devinimin süresi kısaldıkça, yapılan işin ya da harcanan enerjinin artacağı anlamına gelir. Enerji çoğunlukla kilogram metre, joule, erg, BTU, kilovat saat gibi iş birimleriyle ifade edilir.

Enerjinin Korunumu Yasası, doğadaki tüm olgular için geçerlidir; buna göre, doğada gerçekleşen değişimler sırasında, toplam enerji miktarı değişmez. Enerji, belirli bir sistemde, birçok değişik şekilde bulunabilir ve enerjinin korunumu yasası çerçevesinde, bir biçimden ötekine dönüştürülebilir.
Türkiye`de enerjinin durumu, ne çok iyi ne de çok kötüdür. Günümüzde bir çok Avrupa Devleti, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya geçmişken, Türkiye hala enerji elde etmek için termik ve hidroelektrik santrallerden yararlanmakta ve nükleer santrallere geçme çabası göstermektedir. Ülkemizde bulunan kömür rezervleri, Türkiye`nin ortalama 250-300 yılını garantilemiş durumdadır. Kurulan hidroelektrik santrallerinin de erozyon tehlikesi şimdilik yoktur. Ama 300 sene sonrası pek parlak değildir. Bu yüzden şimdiden yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya başlamalıyız.
Kinetik Enerji
Bir cismin ya da parçacığın hareket etmekte olması nedeniyle sahip olduğu enerji türüdür.
Bir cisme kuvvet uygulanarak iş yapılır ve böylece cisme enerji aktarılırsa cisim hızlanır ve kinetik enerji kazanır. Kinetik enerji hareketli cisimlere özgü bir özelliktir ve yalnızca cismin hareketine değil, kütlesine de bağlıdır. Hareket, ötelenme (bir yol üzerinde bir yerden başka bir yere gitme), bir eksen çevresinde dönme, titreşim ya da bunların bileşimi biçiminde olabilir.
Ötelenme hareketi yapan bir cismin kinetik enerjisi, cismin kütlesi (m) ile hızının (v) karesinin çarpımının yarısına (½mv²) eşittir. Bu eşitlik fazla yüksek olmayan hızla için geçerlidir, çok yüksek hızlar söz konusu olduğunda gerçek değerden küçük değerler verir. Cismin hızı ışık hızına yaklaştığında kütlesi de artar.
Dönme hareketi yapan cisimlerde kütleye karşılık gelen büyüklük, eylemsizlik, momentidir; ötelenme hızına ise açısal hız karşılık gelir.
Bir cismin ya da sistemin toplam kinetik enerjisi, çeşitli hareket türlerinden ileri gelen kinetik enerjilerinin toplamına eşittir.

Potansiyel Enerji
Bir sistemi oluşturan bölümlerin birbirine göre konumlarına bağlı olan, depolanmış durumdaki enerjidir.
Bir sarmal yay sıkıştırılmış ya da çekilip uzatılmış durumdayken daha büyük bir potansiyel enerjiye sahiptirler. Bir top yer yüzeyinden yükseldiğinde potansiyel enerjisi artar, yüksekteyken daha çok iş yapabilme yeteneğine sahiptir. Potansiyel enerji tek bir cisme ya da parçacığa değil, bir sisteme özgü bir niteliktir. Örneğin; top ile Dünyadan oluşan bir sistemin potansiyel enerjisi bu iki cisim birbirlerinden uzaklaştıkça artar.
Potansiyel enerji, yerçekimi ivmesi (g), cismin kütlesi (m) ile referans noktasına göre yüksekliği çarpılarak (mgh) hesaplanır.
Potansiyel enerji kinetik enerjiye, kinetik enerji de elektrik enerjisine dönüştürülebilir. Örneğin barajlarda biriken su, aşağıya doğru akarken türbinleri döndürür, bunlar da elektrik üreteçleri aracılığıyla elektrik enerjisi üretir; bu süreçte burgaçlar ve sürtünme nedeniyle bir miktar ısı enerjisi de ortaya çıkar.

Geçmişte potansiyel enerji, kinetik enerji ile birlikte, bir mekanik enerji biçimi olarak ele alınıyordu; böylece de kütle çekimsel sistemlerde toplam enerji sabit bir değer olarak hesaplanabiliyordu.
Jeotermal Enerji
Dünyanın iç kesimlerinde ısınan sıcak su ya da buhardan elde edilen enerjidir.
Kaynarcalar, gayzerler, kaynar çamur banyoları ve fümeroller en yaygın jeotermal enerji kaynaklarıdır. Eski Romalılar hamamlarını ve evlerini ısıtmak için jeotermal enerjiden yararlanmışlardı. En zengin jeotermal kaynaklarına sahip ülkeler Türkiye, İzlanda ve Japonya`dır.
Aşırı ısınmış buhar, sıcak su ve buhar karışımı, sıcak kuru kayaç, basınçlı sıcak su ve sıcak magma olmak üzere beş çeşit jeotermal enerji kaynağı vardır. Elektrik enerjisi en kolay aşırı ısınmış buhardan elde edilir. Jeotermal kaynaklara daha çok etkin yanardağların bulunduğu bölgelerde rastlanır. Dünyanın iç kesimlerinden gelen ısının kabuğun altında yer alan kayaçların içindeki radyoaktif elementlerin bozunumu sonucunda oluştuğu sanılmaktadır.
Günümüze değin yapılan araştırmalar Türkiye`nin jeotermal enerji olanakları bakımından zengin ülkeler arasında olduğunu göstermektedir. Türkiye`de başlıca jeotermal alanları şunlardır;
1.Kızıldere-Denizli jeotermal alanı: Elektrik üretimine uygun ilk jeotermal alan 1968`de burada keşfedilmiştir. Ege Bölgesi`nin Büyük Menderes grabeninin doğu kesiminde yer alan bu yörede toplam derinliği 10.786 m yi bulan 17 derin kuyu açılarak iki rezervuar belirlenmiştir. Bölgede Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) tarafından yaptırılan ve yapımı 1984`te tamamlanan 20,4 MW gücündeki elektrik santrali Türkiye`deki ilk ticari jeotermal santraldir.
2.Germencik-Aydın jeotermal alanı: Ege Bölgesi`nde Büyük Menderes grabeninin batısında bulunan alanda günümüze değin derinlikleri 285-2.398 m arasında değişen toplam sekiz kuyu tamamlanmıştır.
3.Tuzla-Çanakkale jeotermal alanı: Çanakkale`nin 80 km güneyinde ve Ege Denizine 5 km uzaklıkta yer alır. 1982`de açılan 814 m derinlikteki iki kuyudan buhar ve sıcak su karışımı elde edilmiştir.
4.Seferihisar-İzmir jeotermal alanı: İzmir`in 40 km güney batısında yer alır. Alanda belirlenen birinci rezervuar için 2.500 m derinlikte bir sondaj programlanmıştır.
5.Nemrüt-Zilan-Süphan-Tendürek jeotermal alanları: Doğu Anadolu`da Van Gölünün kuzeyinde yer alır. Sürdürülen çalışmalardan elde edilen bilgilere göre alandan “kuru buhar” üretimi beklenmektedir.
6.Acıgöl-Nevşehir jeotermal alanı: İç Anadolu Bölgesi`nde bulunan bu alanda yapılan çalışmalar sığ bir ısı kaynağının varlığına işaret etmektedir.



Güneş Enerjisi
Güneş`ten gelen ve ısı üretebilen, kimyasal tepkimelere yol açabilen ya da doğrudan elektriğe dönüştürülebilen ışınımdır.
Güneş fırını, maddelerin bozulmadan uzun süre ısıtılmasını sağlayabildiğinden, yüksek sıcaklığa ilişkin araştırmalarda yararlanılan önemli bir araçtır. Güneş enerjisinden yararlanılan buhar üreteçlerinde, Güneş ışınımı hareketli aynalar aracılığıyla, siyaha boyanmış borular üzerinde yoğunlaştırılır ve bu borular içinde dolaşım yapan suyun buhara dönüşmesi sağlanır. Güneş ışınımı fotovoltaik piller aracılığıyla doğrudan elektriğe dönüştürülebilir. Silisyum gibi yarı iletkenlerin özel işlemlerden geçirilmesiyle yapılan bu güneş pilleri ışığa tutulduklarında üzerinde bir elektrik gerilimi oluşur. Bu tür üreteçler meteoroloji ve iletişim uydularında enerji kaynağı olarak kullanılarak, radyo ve televizyon aygıtlarının çalıştırılmasında ve konutların ısıtılmasında kullanılır.
Üzerine Güneş ışınları düşürülen alglerden yararlanılarak karbondioksit ile suyu, oksijen ve proteince zengin karbonhidratlara dönüştürmek amacını güden biyolojik sistemler geliştirilmiştir.
Bir çok ülke de yemek pişirmek için özel olarak tasarlanmış güneş fırınlarını kullanmaktadır. Ayrıca deniz suyundan buharlaştırma yoluyla tuz elde etmek amacıyla da Güneş enerjisinden yararlanılmaktadır.
Fotovoltaik Enerji
Fotovoltaik enerji sistemi; bir modül üzerinde yerleştirilen güneşe duyarlı hücrelerden oluşan bir sistemdir.
Bu sistemler genellikle hareketsiz ve yarı-iletken hücrelerle güneş ışığını DC akıma çevirirler.
Bu yöndeki çalışmalar, Alexandre Emund Becquel tarafından 150 yıl önce başlatıldı. Işığa duyarlı hücreleri bulan Becquel`den sonra bu konudaki alı önemli buluş Bell laboratuarlarında gerçekleştirildi. Bell laboratuarında “güneşe duyarlı silikon hücre” ler keşfedildiğinde tarihler 1954`ü gösteriyordu.
Günümüzde 100 MW kurulu güç bu modüllerden elde edilmektedir. Şu anda çalışmalar yüksek performans ve düşük maliyet üzerinde yoğunlaşmıştır.
Fotovoltaik enerjiler; düz film fotovoltaik enerji ve yoğunlaştırıcı fotovoltaik enerji olmak üzere iki grupta üretilirler. Düz plaka fotovoltaik enerjiler, yoğunlaştırıcı olanlara göre daha yaygındırlar.
Yoğunlaştırıcı fotovoltaik enerjiler üzerine gelen, direkt güneş ışığıyla çalışırlarken, düz plaka fotovoltaik enerjiler hem direkt hem de dağınık olarak gelen güneş radyasyonundan yararlanırlar.

Mekanik Enerji
Bir sistemin kinetik enerjisi ile potansiyel enerjisinin (parçalarının konumuna bağlı olarak sistemde depolanan enerji) toplamıdır.
Yalnızca kütle çekimi kuvvetlerinin etkisi altında olan ya da sürtünme ve havanın direnci gibi enerji kaybına yol açan kuvvetlerin bulunmadığı ya da yok sayılabilecek derecede küçük olduğu ideal bir sistemin mekanik enerjisi sabittir. Bu nedenle salınım hareketi yapan bir sarkacın, hızının en büyük ve yerden yüksekliğinin en az olduğu dikey konumunda kinetik enerjisi en büyük ve potansiyel enerjisi en küçük değerdedir. Sarkaç hareket ederken enerji sürekli olarak bir biçimden öbürüne dönüşür.
Sarkacın göbek milindeki sürtünme ve havanın direnci yok sayıldığında kinetik ve potansiyel enerjilerinin toplamı yani mekanik enerji sabittir. Aslında, sarkacın havanın direncine ve sürtünme kuvvetlerine karşı yaptığı iş nedeniyle sistemin dışına çok küçük bir enerji aktarıldığından, her salınım sonunda enerji bir miktar azalır.
Dünya ve Ay`ın mekanik enerjisi hemen hemen sabittir ve ritmik olarak kinetik
ve potansiyel enerjiler birbirlerine dönüşür.
Elektrik Enerjisi
Mekanik ya da kimyasal enerjinin ya da ısı enerjisinin elektriğe dönüştürülmesiyle elde edilen ve tüketicilerin kullanımına sunulan enerjidir.
Elektrik enerjisinin üretiminden tüketime ulaştırılmasında başlıca üç aşama vardır: üretim, iletim ve dağıtım. Elektrik enerjisi, günümüzde, aydınlatma, makinelerin çalıştırılması, bilgisayar ve benzeri aygıtlara enerji sağlanması gibi alanlarda kullanılan başlıca enerji kaynağıdır.
Elektrik enerjisinin kullanımına yönelik ilk çalışmalar, 1878`de İngiliz mucit St.George Lane-Fox ile ABD`li mucit Thomas A. Edison`ın geliştirdikleri, aydınlatma amaçlı elektrik enerjisi dağıtım şebekesi tasarımlarıyla başladı. İlk elektrik santrali Londra`da 1882`de hizmete girdi; aynı yıl New York kentinde de bir santral açıldı. Bu santraller doğru akım üretiyordu. Doğru akımın uzaklara iletilmesinin elverişli olmadığı kısa sürede anlaşıldı. 1886`da alternatif akımlı iletim sistemi ABD`de devreye girdi.
Elektrik üretiminde, temel olarak iki enerji kaynağından yararlanılır: su enerjisi ve ısı enerjisi. Su enerjisiyle çalışan hidroelektrik santrallerin en önemli üstünlükleri yakıta ve soğutma suyuna gereksimlerinin olmaması ve çevre kirliliğine yol açmamalarıdır. Buna karşılık bu santraller yağmura ve akarsuların mevsimden mevsime 10-100 kat değişiklik gösterebilen debilerine bağımlıdır. Buna karşılık ısı santrallerinde yer seçimi, tüketim merkezlerini göz önüne alınarak yapılabileceğinde, iletim hatlarının çok uzun olmasından kaçınmak olanaklıdır.
Nükleer Enerji
Atom çekirdeğini etkileyen süreçler sonucunda önemli miktarda açığa çıkan enerjidir.
Nükleer enerji, atomların katılmasıyla gelişen öteki süreçlere örneğin, yalnızca yörüngedeki elektronların etkileşimiyle gerçekleşen kimyasal tepkimelere ilişkin enerjiden farklıdır. Nükleer enerji elde etmenin yolu, atom çekirdeğinin reaktörde denetimli bir şekilde bölünmesidir (fisyon). Bir başka yöntemde, 1980`lerin başlarında uygulanmaya başlayan çekirdek kaynaşmasıdır (füzyon). Bu iki yolla da nükleer enerji patlamalı biçimde açığa çıkabilir.

Gerek ülkemizde gerekse başka ülkelerde, son günlerde tartışılan diğer bir konu da nükleer santrallerdir. Nükleer santrallerde oldukça küçük maddelerden, oldukça büyük enerji elde edilmektedir. Fakat yapılacak en ufak bir ihmal, tıpkı tarihte örnekleri olduğu gibi (Çernobil Faciası), çok büyük felaketlere yol açacaktır.
Nükleer maddelerden enerji elde etme, ancak 100 yıl sonra, çok daha iyi bir teknoloji ile mümkün olunacaktır.
Gelgit Enerjisi

Gelgit akıntılarından yararlanılarak çalıştırılan türbinlerle üretilen elektrik enerjisidir.
20. yüzyılın ilk yarısında, gelgitlerden yararlanılmaya yönelik çeşitli düşünceler ortaya atıldıysa da, ekonomik ve teknik bakımdan uygulanabilir ilk proje, Fransız mühendislerin 1961-67 arasında Brittany`deki Saint-Molo Körfezinde kurudukları Rance elektrik santrali oldu. Rance santrali esas olarak tersinir (iki yönde de çalışabilen) türbinlerle donatılmış bir barajdan oluşmaktadır. Santralde her biri 10 bin kW gücünde 24 ünite bulunmakta ve üretilen elektriğin yüzde 87,5`i alçalma sırasında elde edilmektedir. Kabarma sırasında barajın kapakları açılır ve suların serbestçe düşmesine olanak sağlayacak bir düzeye inmesinden sonra boşaltılır.
Gelgit akıntılarının dayalı olarak çalışan öteki önemli elektrik santralleri, Sovyetler Biriliği`nin 1969`da Beyaz Deniz kıyısında kurduğu 1000 kW gücündeki santral ile Kanada`da kabarma düzeyinin 15-16 m2ye ulaştığı Fundy Körfezinde kurulan santraldir. Bu santraller de önemli ölçüde elektrik elde edilmekte birlikte, bu üretim aralıklarla ve mevsimlere bağlı olarak gerçekleştirilebilmektedir.
Rüzgar Enerjisi
Esen rüzgardan yararlanılarak, çeşitli araç ve gereçlerle, elektrik elde etmekte kullanılan enerjidir.
Rüzgar enerjisinin yararları oldukça fazladır: Çevre dostu, ekonomik büyüme sağlayan, iş olanağı sunana, hızlı kurulabilen, yeni bir enerji çeşididir. Üstelik yenilenebilir enerji kaynağı olduğu için tükenme korkusu yoktur. Bu bilinerek rüzgardan elektrik elde etmeye gerekli önem verilmeli ve yatırımlar bu yönde sağlanmalıdır.

Su Enerjisi
Akmakta olan bir su kütlesinin, bir çark ya da benzeri bir aygıtı döndürmesi ile elde edilen enerjidir.
Olasılıkla İÖ 1. yüzyılda geliştirilen su çarkı, ortaçağ ve sonrasında tahılların öğütülmesi, fırın körüklerinin çalıştırılması gibi amaçlarla yaygın bir biçimde kullanıldı. Suyun bir dizi sabit ve dönel palet arasından geçmesi ilkesine dayalı çalışan 6 BG`lik ilk su türbinini 1872`de Fransız Benoit Fourneyron yaptı. Fourneyron 1832`de de 50 BG`ye ulaşabilen bir türbin daha geliştirdi. Daha sonra James Thomson 1821`de, James B. Francis ise 1855`te, Fourneyron`un tasarımlarından yararlanarak radyal akışlı su türbinleri geliştirdiler. İlk ortaya çıktıklarında sulama amaçlı mekanik tahriklerde kullanılan su türbinlerinden günümüzde yalnızca elektrik enerjisi üretiminde yararlanılmaktadır.
Hidroelektrik Enerji
Düşen ya da hızla akan suyun enerjisiyle döndürülen elektrik üreteçlerinden elde edilen elektriktir.
Hidroelektrik enerji santralleri ya da sanayi suyu sağlama amacıyla ırmakların önü kesilerek oluşturulan baraj göllerinde kurulur. Bir hidroelektrik santralinin ana bölümleri cebri borular, hidrolik türbinler, üreteçler, transformatörler ile su akışını ve elektrik enerjisi dağıtımını denetleyen yarımcı donanımlardır.
Elektrik enerjisi talebinin günün değişik saatlerinde büyük farklılıklar gösterdiği bölgelerde pompayla depolanmış su kullanan hidroelektrik santrallerinden yararlanılır. Bazı kıyı bölgelerinde de gelgit yükselmesinden ve çekilmesinden yararlanılan hidroelektrik santraller kurulmuştur.
Enerji Tasarrufu Çalışmaları
Ülkemizde ilk planlı enerji tasarrufu çalışmaları 1981 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ) Genel Müdürlüğünce Bakanlığın direktifleri doğrultusunda başlatılmıştır. EİEİ`nin enerji tasarrufu faaliyetlerinin, yurt çapında daha etkili ve kapsamlı olarak yürütülebilmesi için 1993 yılı başında Bakanlığımız tarafından, EİEİ bünyesinde Ulusal Enerji Tasarrufu Merkezi (UETM) oluşturulmuştur. Bu Merkez, enerji tasarrufu konusunda çeşitli disiplinlerden 28 mühendis, 5 idari personel ve 1 teknisyen olmak üzere toplam 34 personel ile hizmet vermektedir. Bir kamu kuruluşu olarak faaliyet gösteren Merkez ülke çapında enerji verimliliğinin arttırılması amacıyla bir çok çalışmayı özverili bir şekilde yürütmektedir.
İlk çalışmalar kapsamında UNİDO tarafından desteklenen bir proje ve Dünya Bankası kredisi ile 2 proje, sanayi sektörümüze yönelik olarak gerçekleştirilmiş ve son iki projede alt yapı ve kapasite geliştirmek Sanayi sektöründe enerji tasarrufu etkileri için sadece dış para olarak yaklaşık 6 milyon Dolar Dünya Bankası kredisi kullanılmıştır.
Ayrıca son yıllarda JICA ile işbirliği çerçevesinde sanayi sektörüne yönelik olarak çalışmalar Japon teknik yardımı ile başlatılmış ve “Türk Sanayiinde Enerjinin Rasyonel Kullanımı” proje anlaşması çerçevesinde demir-çelik, tekstil, yağ, deterjan ve tuğla sektörlerinde Japon uzmanlar desteğinde enerji tasarrufu etütleri yapılmıştır. Bu projeden sonra JICA ile yapılan işbirliği ile bir Eğitim Merkezi ve bir Model Fabrika kurulması için Ağustos 2000 tarihinde bir proje başlatılmıştır.
Yukarda bahsedilen Projeler çerçevesinde yabancı uzmanlar tarafından teorik ve pratik olarak eğitilen personel ve en son enerji tasarrufu etüt cihazlar ve araçları ile donatılan Enerji Tasarrufu Merkezi ağırlıklı olarak sanayi sektörüne yönelik olarak;
• Enerji tasarrufu etütleri (EVTA Programı)
• Eğitim otobüsü programı, (EVEA Programı)
• Enerji Yöneticisi Kursları
• Tanıtım ve Bilinçlendirme
• İstatistiksel Araştırmalar,
• Mevzuat ve Politika
çalışmalarını yürütmektedir.
Diğer yandan, kamuoyunun enerji tasarrufu konusunda bilinçlendirilmesini sağlamak yönünde çalışmalar yapmak ve tasarruf tedbirlerini uygulamaya koymak amacıyla 9 Nisan 1981 gün ve 10/01282 sayılı Başbakanlık talimatı ile kurulan Enerji Tasarrufu Koordinasyon Kurulunun başkanlığı ve sekreter yası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nca yürütülmektedir. Kurulun halen kamu kurum ve kuruluşlarının yanında, özel sektör ve üniversite bünyesinden 53 üyesi bulunmaktadır.
Kurul, bu faaliyetleri, bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları, yayın çalışmaları, yasa ve yönetmelik çalışmaları ana başlıkları altında yapmaktadır.
Bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları kapsamında her yıl Ocak ayında Enerji Tasarrufu Haftası düzenlenmekte ve hafta içerisinde çeşitli etkinlikler organize edilmektedir. Bu amaçla 15-19 Ocak 2001 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 20. Enerji Tasarrufu Haftası`nda enerjinin verimli kullanımı olgusunun tüm yönleriyle tartışılacağı bir kongre ile panel, forum ve sergi programlanmış olup organizasyon çalışmaları sürdürülmektedir.
Anılan haftadan bağımsız olarak yıl içerisinde de seminer, konferans, panel gibi faaliyetler sürdürülmektedir. Kurul veya kurul üyesi kuruluşlarca enerji tasarrufu konulu TV spot filmleri hazırlanmakta, Milli Eğitim Bakanlığının katkıları ile ilk ve orta dereceli okullarda enerji verimliliğini işleyen konferanslar düzenlenmektedir.
Bu çalışmalarda hedef kitle; öğrenciler, sanayiciler, kamu kuruluşları ve halktır.
Ayrıca yine enerji tasarrufu konusunda öğrencilerin bilinçlendirilmesi amacıyla her yıl ilköğretim okulları arası resim ve öykü, liseler arası proje yarışmaları düzenlenmekte ve derece alan öğrenci ve öğretmenlerine çeşitli ödüller verilmektedir. Bu yarışmalara, geçtiğimiz yıldan itibaren Sanayi Tesislerinde Enerjinin Verimli Kullanımına Yönelik Proje Yarışması da eklenmiştir. Yarışmaların daha da çeşitlendirilmesine çalışılmaktadır.
Yayın çalışmaları kapsamında her yıl özel sektörün de katkılarıyla üzerinde enerjinin verimli kullanımına yönelik özdeyişlerin de bulunduğu duvar takvimleri basılarak yurt düzeyinde dağıtılmakta, kamuoyunu bu konuda bilinçlendirmeye yönelik eğitici filmler ve TV Spot filmleri hazırlanmaktadır.
Bunlara ek olarak, elektrik enerjisinden tasarruf edilebilmesi amacı ile her yıl Mart ayının son Pazar günü ile Ekim ayının son Pazar günleri arasında yaz saati uygulamasını teminen Bakanlar Kurulu Kararı istihsal edilmekte ve Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlük kazandırılmaktadır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nca hazırlanarak Başbakanlığa gönderilen Elektrik Enerjisi Tasarrufu İçin Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Alacakları Önlemler Genelgesi, 11/11/1997 tarih ve 1997/68 no ile yayımlanmıştır. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının enerji tüketimleri ve bu konuda alacakları önlemler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından izlenmekte ve değerlendirilmektedir. Bu çalışmalar periyodik olarak her yıl tekrarlanacaktır.
Ayrıca, refahtan ve ihtiyaçtan vazgeçmeden elektrik enerjisinin gereksiz kullanımının önlenmesi, bu suretle tasarrufa gidilmesi ve bu tasarruf tedbirlerinin öncelikle kamu kesiminden başlatılması amacıyla Ulusal Enerji Tasarrufu Kampanyası 4 Ekim 2000 tarihli Başbakanlık Genelgesi ile yürürlüğe konmuştur.
Yasa ve yönetmelik çalışmaları kapsamında enerji tasarrufu ve verimliliği ile ilgili yönetmelik ve standartların hazırlanması için ilgili kuruluş ve bakanlıklarla koordinasyon içinde çalışılmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar aşağıda verilmektedir:
a) Sanayide Enerji Verimliliği Yönetmeliği
1995 yılında enerji tüketimi yüksek olan sanayi sektörlerindeki enerji verimliliğinin arttırılması için gerekli düzenlemeleri sağlamak amacıyla ‘Sanayide Enerji Verimliliği Yönetmeliği` yayınlanmış ve uygulamaya geçmiştir. Söz konusu yönetmelik kapsamında sanayi kuruluşlarının, fabrikalarında enerji verimliliği arttırıcı önlemleri almaları, enerji tasarrufu etütlerini yapmaları, enerji tasarrufu planlarını hazırlamaları, spesifik enerji tüketimlerini izlemeleri ve fabrikada enerji yönetimi sistemlerini oluşturmaları ile ilgili yükümlülükler yer almaktadır. Bu yönetmeliğinin daha kapsamlı uygulanması için revizyon edilmesi ile ilgili hazırlık çalışmaları devam etmektedir.
b) Enerji Tasarrufu Yasası
Ülkemizde henüz bir Enerji Tasarrufu Kanunu bulunmamaktadır. Ancak UETM`nin önderliğinde çeşitli kamu, özel sektör ve üniversite temsilcilerinden oluşan bir Komisyon tarafından hazırlanan Enerji Tasarrufu Kanunu Taslağına ilişkin çalışmalar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`nca sürdürülmektedir. Söz konusu Kanun yürürlüğe girdiği takdirde, sanayi, bina, ulaşım sektörlerinde tüm kişi ve kuruluşların enerji tasarrufu konusunda gelişmiş ülkelerdeki düzeyde çalışma ve girişimleri başlatması ve ticari ve sanayi kuruluşlarının enerji tüketimleri ve enerji tasarrufu ile ilgili çalışmaları denetim altına alınarak verimliliğin arttırılması sağlanmış olacaktır.
c) Binalarda Isı Yalıtımı Standart ve Yönetmeliği
Binalarda Isı Yalıtımı Kurallarını belirleyen Türk Standardı TS 825 in revizyonu için EİEİ tarafından 1995 yılında bir çalışma başlatılmıştır. TSE`de EİEİ`nin de aralarında bulunduğu uzman kurum ve kişilerden oluşturulan bir komisyon tarafından yürütülmüş olan bu çalışmada, uluslararası standartlara daha yakın yeni bir standart metni hazırlanmış ve Nisan 1998 ayında Standart TSE tarafından çıkarılmıştır. Standart Bayındırlık Bakanlığı tarafından Resmi Gazetede yayımlatılarak 14 Haziran 2000 tarihinden itibaren zorunlu uygulamaya girmiştir. Böylece, yeni inşa edilecek binalarda bina zarfından olan yıllık ısı kayıpları yaklaşık 100-120 kWh/m2 sınırına çekilebilecek ve ısı kayıplarının yarı yarıya azaltılması sağlanabilecektir. Standart çalışmasının tamamlanması üzerine, mevcut Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yönetmeliğinin de yeni standartla paralellik sağlayacak şekilde değiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmış ve yeni Yönetmelik 8 Mayıs 2000 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
d) Mevcut Binalarda Enerji Tasarrufu Yönetmeliği Çalışmaları
Mevcut binalarda enerji tüketimlerini azaltmak için alınması gereken önlemlerle ilgili olarak Bakanlığımızca 1984 yılında çıkarılmış, fakat uygulanamamış olan yönetmeliğin yeniden düzenlenmesi çalışmasına EİEİ`nin koordinatörlüğünde çeşitli Kamu ve Özel Kurumlara ve Derneklere mensup uzman kişilerden oluşan bir komisyon kurularak Haziran ayında başlanmıştır. Çalışmalar halen devam etmektedir.
Ayrıca, önümüzdeki yıl içinde, enerji tüketimi belirli bir limitin üzerinde olan işyeri, otel, hastane, siteler, alışveriş merkezleri gibi büyük ticari binalara yönelik bir yönetmelik hazırlanarak bu tip binalara bir enerji yöneticisi çalıştırma zorunluluğu getirilmesi planlanmaktadır. Bunu takiben enerji yöneticileri için EİEİ`de kurslar düzenlenmesi düşünülmektedir
Kaynakça
Ana Britannica
Web sayfaları (İnternet)
www.yahoo.com
www.turkvista.com
www.arabul.com
www.kurcala.com
www.altavista.com
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Web Sitesi
Temiz Enerji Vakfı Resmi Web Sitesi
Meydan Larousse
Gençlik Ansiklopedisi
Büyük Sözlük
Grolier International Americana Encyclopedia
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |