Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: ÇEVRE
    Konu: Deniz Kirlenmesi ve Gemiler


Çevre Nedir?
Çevre deyimi, genel anlamda insanın tüm sosyal, biyolojik, fiziksel ve kimyasal faaliyetlerini sürdürdüğü ortam olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyimle çevre, yerküresinin tabii kaynaklarından oluşan ve insanın bu kaynaklar üzerinde yaptığı kültürel değişimleri de kapsayan bir düzen olarak belirlenmektedir.

Su Kirlenmesi Ne Demektir?
Su kaynaklarının kullanılmasını bozacak veya zarar verecek derecede niteliğini düşürecek biçimde suyun içerisinde organik, inorganik, radyoaktif ve biyolojik herhangi bir maddenin bulunmasına su kayanaklarının kirlenmesi denmektedir.
Bilimsel açıdan su kirliliği şu şekilde açıklanabilir:
Su içerisine karışan artık maddelerdeki organik maddeler bazı bakterilerin yardımıyla mineralizasyona uğrar ve zararsız bir duruma dönüştürülür. Buna kendi kendini temizleme de denmektedir. Bu olayın olabilmesi için bazı bakterilerin ve fazla miktarda çözünmüş oksijenin bulunması gerekir. Akarsu ve göllere boşaltılan organik ve toksit maddelerin oldukça fazla olması halinde, sudaki çözünmüş oksijen son derece azalmakta, bunun sonucu bakteriler ölmekte, dolayısıyla kendi kendini temizleme olayı tamamlanamamakta ve böylece de su kaynakları kirlenmektedir.
Bu açıklamalardan da görüleceği gibi su kaynaklarına boşaltılan atıklarda bulunması gerekli önemli parametrelerden biride Biyolojik Oksijen İhtiyacı (BOİ) olmaktadır. BOİ, su içindeki organik maddelerin kimyasal olarak ayrışmasında tüketilen oksijen miktarının bir ölçüsüdür. Sulara fazla miktarda organik atıkların verilmesi, erimiş oksijenin fazla miktarda tüketimesi sonucunu doğurur. Bu sebeple suların kirlilik derecesi yüksek oldukça, yani fazla miktarda organik maddelerin bu sulara atılması halinde BOİ değeri de yüksek olacaktır. Diğer bir deyişle, suların yüksek BOİ değerleri o suların fazlaca kirlendiğini belirleyecektir.

DENİZLERİN KİRLENMESİNDE GEMİLERİN PAYI
Gemilerde çalışan makine ve pompalardan sızan yağlar, sular ve temizlik suları, geminin en alt kısmında bulunan sintinede biriktirilir. Yük gemilerinin sintinelerinde bulunan suyun belirli aralıklarla gemi dışına boşaltılması gerekir. Aksi takdirde yük nemlenebilir, ısınabilir veya geminin mekanik aksamında psalnama görülebilir. Makine ve kazan dairelerinin sintinelerindeki sular belirli sürelerde boşaltılmazsa personelin, makine ve kazanların normal çalışmasını bozacak seviyeye erişebilir. Bundan dolayı sintine suları gemi kaynaklı deniz kirlenmesinde büyük bir öneme sahiptir.
Balast suları, geminin dengesini sağlamak üzere denizden çekilen ve yine dengesini sağlamak üzere denize boşaltılan sulardır. Deniz suyunun beslendiği tankta daha önce kirletici özelliğe sahip bir madde depolanmışsa kirlilik açısından dikkate alınmalıdır. Aksi taktirde önemli bir kirletici kaynağı değildir.
Evsel nitelikli sular, gemi personeli ve yolculardan kaynaklanan mutfak ve tuvalet sularıdır. Gemilerde mutfak ve lavabolar için tatlı su tanklarında depolanan kullanma suyu kullanılmaktadır. Tuvaletlerde ise genellikle denizden çekilen suyun kullanılması söz konusudur. Bu sular özellikle son yıllarda gemi kaynaklı deniz kirlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Deniz kirlenmesinde gemilerin rolünün büyüklüğü petrol tankerlerinin kazalar ve oturmalar sebebiyle denize dökülen hampetrol ve türevleri olan yüklerin deniz yüzeyine yayılarak sebep olduğu kirlenmenin büyüklüğü yüzünden insanlığın dikkatini çekmiştir. Bunlardan örnek olarak Tamano tankerinin sebep olduğu kirlenmei alınan önlemlerle 200-300 ton hampetrolle sınırlandırılmasına rağmen yapılan bir miktar petrolün temizleme maliyeti yedi milyon doları aşmıştır. Dünyada deniz taşımacılığının yaklaşık % 60’ı petrol taşımaları olarak gerçekleşmektedir. Bu tür taşımaların özelliği gereği taşınan yükün tamamı boşaltılamamakta ve bir miktar artık tankların dibinde kalmaktadır. Dünya tankerlerinin %80’i balastlarını rafinerilerdeki bu iş için ayrılmış tanklara, % 20’si ise varma limanı açığında denize basmakta ve kirlenmeye sebep olmaktadır. Bilhassa gemilerin bekleme sürelerinin azaltılması ve sefer sayısının artırılması gereğinden kaynaklanan bu tür kirlenmenin önüne, mahalli devlet organlarının müdahele etmesi ve denetimleri artırması ile geçilebilir.

DENİZ KİRLENMESİNİN SONUÇLARI
Çeşitli yollardan meydana gelen deniz kirliliği, toplumların morunması ve insanların geleceği bakımından önemli ölçüde bir tehlike arzetmektedir. Belli bir ekosistem içinde yerleşmiş olan toplumlar, üretim teknolojisi sonucu eko dengeyi tahrip etmekte, kısa dönemde geçimlerini sağlaa endişesi içinde, uzun dönemin bir çok imkanlarını yoketmektedirler. Çocuklarına daha iyi bir gelecek vaat eden insanlık, onları daha kısıtlı imkanlarla başbaşa bırakmaktadırlar. Kirlenmenin en yoğun olduğu deniz ortamı, insanlığın gelecekteki gıda deposu olma özeliğini hızla kaybetmektedir. Denizlerin verimsizleşmesi gelecek için tehlike olduğu kadar bugün için de bir tehlikedir. Kirlilik besin zinciri boyunca yürümekte ve insanlar dahil bütün canlılara zararlı olmaktadır.
Denizlerde eko sistem için büyük önemi olan biyolojik ve fiziki şartlar, denizlerin bazı kritik kesimlerinde daha yoğun olarak oluşmaktadır. Deniz için kritik yaşam kesimlerinden en önemlisi deniz yüzeyidir. Çünkü denize ısı, ışık ve hava buradan girer. Bu sebeple, denize ışığın vurma açısı, sıcaklık derecesi, ışınların deniz içinde uzayabildikleri mesafe önemli şartlardır. Denizlerde kirlenme ise, genellikle deniz yüzeyini etkilemekte ve hızla yayılmaktadır. Yoğun kirlenme karşısında denizlerin soğurma kapasitesi zayıflamakta, hava ve güneşle temas etmeyen denizde ekodenge bozulmaktadır. Deniz hayatı yozlaşmakta ve ölmektedir. Böylece denizlerin gelecekteki potansiyeli yitirilmektedir.
Bu tehlikeler pek çok çevrelerce bilinmektedir. Bu konuda başarıya ulaşabilmek için konunun yayınlanması ve bireylerin benimsemesi gerekir. Durumu değerlendiren uluslar, gelecekte çıkarlarını sağlayacak şartlar ve ilişkiler sağlama gayreti içindedirler. Geleceği iyi gören daha karlı çıkacağı için, deniz kaynaklarının bölüşülmesinde fazla pay almaya ve kirli teknolojiden fazla zarara uğramadan kurtulma, dolayısıyla kirli teknolojiyi geleceğe dönük olmayan, gelişmekte olan ülkelere satma çabası içindedirler. Bu suretle denizlerin kirlenmiş ve henüz verimliliğini kaybetmemiş olanları da şikayet edecek duruma gelecektir. Bugünün gelişmekte olan ülkeleri, gelecekte daha zengin olma potansiyelini, sahip oldukları tabii kaynaklarda saklı bulundurmaktadırlar.
Denizlerdeki kirlilik, belirli bir bölgeye bağlı kalmayıp hızla hareket ettiği için devletler hukukunu etkilemiştir. Bir ülkenin karasularında meydana gelen kirlilik, her devletin malı sayılan açık denizi veya diğer bir ülkenin karasularını kirletmektedir. Kendi toprakları içinde bulunan bir kaynaktan meydana gelen kirlenme, o ülkeyi diğer ülkelere karşı sorumlu hatta suçlu duruma sokabilmektedir. Sınırları aşan kirlenmeler konusu, pekçok uluslararası alanlarda sözkonusu olmaktadır. Bu konu devletler hukukunda yeni boyutlara ulaşmış “Deniz Hukuku Konferansının” gündemine alınmış ve sınırları aşan kirlenmede izlenecek kanuni yollar konferans metinlerinde yer almıştır. Kirlenmenin daha çok gelişmiş ülkelerden geldiği, kirleten gemilerinde daha çok gelişmiş gemilerin bandralarını taşıdıkları görülmektedir. Kirlenme hususunda gelişmiş ülkelerde daha sıkı mevzuat uygulanmakta olduğundan sınırları aşan kirlenmeler konusunda, kirletici devletin kanunlarının uygulanması prensibi benimsenmiştir.

GEMİ KAYNAKLI DENİZ KİRLENMESİNİN ÖNLENMESİ
Gemi kaynaklı deniz kirlenmesinin önlenmesi için büyük bir kirliliğe sahip olan bu suların bazı işlemlere tabi tutulması yani arıtılması gerekmektedir. Bu amaçla alınacak başlıca tedbirler aşağıda açıklanmıştır.

Arıtma Kavram ve İlkeleri
Çevre kirlenmesinde en önemli öğe, kirlenmenin yarattığı etkileri onarmak yerine, kirlenmenin hiç gerçekleşmemesinin sağlanmasıdır. Alıcı ortama bırakılacak atıkların deniz ortamına girmeden önce zararsız hale getirilmesine arıtma denir.
Arıtma sistemlerinin kurulmasının uygulayıcılarca genellikle pahalı ve işletmesi karmaşık, masraflı ve zor olarak görülür. Ancak uzun bir projeksiyonda, doğaya verilecek zararların maliyeti hesaplanacak olursa, arıtmanın bu maliyetlere göre hiçde pahalı olmadığı görülecekdir.
Uygun bir arıtmanın seçimi için üç koşulun gerçekleştirilmesi gerekir ki bunlar:

1.Uzaklaştırılması zorunlu atık kütlesine uygun boyutlarda bir sistemin seçilmesi,
2.Ortama zarar vermeyecek doğal denge ve tür çeşitliliğini olumsuz etkilemeyecek en etkin yöntemin seçimi,
3.Ekonomik açıdan en uygun ve uygulanabilir nitelikteki önlemlerin gerçekleştirilmesi, şeklinde özetlenbilir.

Ön Arıtma
Arıtmadan önceki aşamalarda yapılan eleme işlemidir. Bu eleme işlemi arıtma proseslerini olumsuz etkileyebilecek naylon, plastik, kutu, torba, şişe, vb. gibi iri ve parçalanmayan maddelerin atıksudan ayrılmasıdır.
Ön arıtmada atıklar 25-100 cm aralıklarile sıralanmış demir çubuklardan oluşturulan eleklerden geçirilip, iri, katı ve ayrışmayan maddelerden ayrılır.elekelerden geçebilen kum, ufak taşlar, vb. gibi çökebilen maddeler akım hızı sabit tutulan çökeltme havuzlarından geçirilir ve/veya sık aralıklı elek kademelerinden süzülür. Bu ayırma ve çökeltme sürecinde sedimentasyon havuzuna alttan hava üfleyerek süspansiyon halindeki maddelerin eleklerde toplanması ve sistemden uzaklaştırılması yöntemide uygulanabilir. Bu şekilde elenmiş ve arıtmayı engelleyebilecek maddeleri alınmış atıksu, arıtılmak üzere arıtma sistemine verilir.

Arıtma
Arıtma aşamalarının en önemli özelliği, arıtma sürecinde uygulanan yönteme bağlı olarak, atıksu niteliğinin değişmesidir.
Arıtma işlemleri doğada varolan, denizin kendi kendini arıtma mekanizmalarının, insan tarafından kullanılmasıdır. Doğada çok yavaş gelişen bu işlem, arıtma sistemlerinde büyük çapta hızlandırılır ve genel olarak dört aşamadan oluşur.

Bunlar;
1.İlksel arıtma,
2.İkincil arıtma veya Biyolojik arıtma,
3.Üçüncül arıtma,
4.Patojenik arıtma aşamalarıdır.

Bu aşamalar arasından hangi yöntemin seçileceği, en son kedeme olan alıcı ortama boşaltma (deşarj) şeklini de yönlendirecektir. Deniz ortamına atıksu deşarjları için yapılacak projelerin hazırlanması sürecinde alıcı ortamın yatay ve düşey doğrultulardaki fiziksel, kimyasal, hidrografik, biyolojik ve jeolojik özelliklerinin ve bunlardaki değişimlerin bilinmesi zorunludur.
Bu nedenle atığın bırakılacağı su kütlesinde, kapsamlı yeterince uzun süreli bir osenografik ve su kütlesinin kullanımı ile ilgili ekonomik araştırma yapılması gerekir. Türkiye’de günümüzde geçerli kurallara göre (Resmi Gazete Su ürünleri sirküleri 28.02.1991 sayı 20800, Beşinci bölüm Madde 36-1, sayfa 27-32) “Su ürünleri veya bunları tüketenlerin veya kullananların sağlığına, yahut üretim araçlarına, malzeme, gereç, alet ve edevatına zarar veren maddelerin iç sulara ve denizlerdeki üretim yerlerine veya civarlarına dökülmesi veya dökülecek şekilde tesisat yapılması yasaktır.”

Gemi İçinde Yağlı Su Ayırma
Cihazı Yağ Dökme Düzenleme Ve Kontrol Sistemi
Yağlı su ayırma cihazı (seperatör), geminin her türlü makine ve pompalarından gelen yağlı suyun yağ ev suyunu ayırmak üzere kullanılır. Gemilerin alt kısmına yerleştirilen cihazın büyüklüğü geminin tonajına göre değişir.
Yağlı su ayırma cihazında yağlı su önce bir kaba çamur tutucudan geçer. Buradan santrifüjün yapıldığı bölmeye gider. Burada helezonik dişlilerin etkisiyle su ve yağın ayrılması sağlanır. Çıkışta yağ bir kontrole tabi tutularak, kirli yağ tankına verilir.
Bu sistem denize deşarj edilen yağlı suyun milyonda kaç kısım yağ içerdiğini devamlı kaydeden bir aletle donatılır. Tarih ve saati gösteren ve en az üç yıl saklanan bir kayıt tutma sistemi vardır. Yağ dökme, düzenleme ve kontrol sistemi denize sıvı dökülmeye başladığı anda işlemeye başlar. Denize dökülen yağ miktarı
ilgili standartta izin verilen miktarı aştığı zaman denize dökülmeyi otomatik olarak durdurabilecek özellikte olmalıdır. Marpol sözleşmesine göre içinde 15 ppm’den daha az yağ bulunan su, temiz su olarak kabul edilir ve hiç bir sınırlama
olmadan denize pompalanabilir.

Vakumlu Tuvalet Sistemi
Vakumlu tuvalet sistemi son yıllarda özellikle yolcu gemilerinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu sistem sayesinde bekletme tankının hacmi küçültülebilir. Gemilerde kullanılan tuvaletler özel imalatlar olup, küçük çaplı borularla bekletme tankına bağlanmıştır. Bu sistemde 1/2 atmosferik bir vakum oluşturulmaktadır. Bu sistemdeki tuvaletlerde kullanıla su, normal sistemlerin % 20-25’i kadardır. Bu sistemin kullanımının yaygınlaşmasıyla evsel nitelikli atık suyun neden olduğu deniz kirlenmesinde önemli ölçüde gerileme beklenmektedir.

Sistemin Avantajları
1.Sifon görevini su yerine vakum yapar ve yerçekimine bağlı olarak çalışır.
2.Herbir sifon için yaklaşık 1.2 lt su kullanılır. Böylece çıkan atık su miktarıda azaltılmış olur. Tek bir toplama tankı ve fazla bağlantı borusu gerektirmeden yerleştirildiği gibi malzeme masrafı ve işçiliğin düşük olması da sistemin avantajlarındandır.

Sistemin Dezavantajları
1.Boru bağlantıları gibi özel aksamlar pahalıdır.
2.Bekletme tankına gelen atıksu konsantredir. Kesin olarak havalandırmak gerekir.

Vakumlu sistemde tuvaletlerden gelen ham atıksu arıtma tankına gelir. Burada sürekli bir geri devire tabi tutularak süzücü elekten geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılır. Elek sürekli geri yıkamaya tabi tutularak, katı parçacıkların burada birikerek eleği tıkaması önlenir. Süzücü elekten geçen atıklar bir ser çöktürme tankına verilirler. Bu tanklar iki veya daha fazla olabilir. Çöktürülen bu atıklar arıtma tankına çamur geri devir pompası yardımıyla tekrar iletilir ve yeniden bu işleme tabi tutulurlar. Atıkların dezenfeksiyonu hipokloritle klorlama şeklinde gerçekleştirilir. Daha sonra çıkış suyu gemi dışına verilir.
Prosesi oluşturan üniteler ve çalışma sistemleri kısaca şöyledir.

Arıtma Tankı : Evsel nitelikli atık suyun geldiği tanktır. Tank atıksudaki katı maddeleri iyice küçültecek olan elek ve eleğin tıkanmasını önleyecek geri yıkama sistemlerinden oluşur. Ayrıca likit klor işlem sırasında arıtma tankına verilir.

Meseratör Pompası : Atıksudaki katı maddeleri elekten geçebilecek boyuta eriştirir.

Pompa : Elekten geçen atıksuyu çökeltme tanklarına aktarma amacıyla kullanılır.

Çökeltme Tankları : Bu tanklar seri halde düzenlenmiştir. Tanklar arasındaki akım yerçekimi ile sağlanır. Katıların çökelmesi ve klorun etkili olması için sakin bir ortama imkan verir.
Çamur Pompası : Çökeltme tankından çıkan çamurlu suyu geri devrettirir.

Deşarj Pompası : Son çökeltme tankından çıkan arıtılmış suyu gemi dışına basar.

Geri Yıkama Sistemi : Eleğin tıkanmaması için sürekli temizliği sağlar.

Klorlama : Klorlama tankı artıma tankının 30 cm üzerindedir. Klorla beslenme hızı sistemin üst kısmına oturtulmuş bir ölçme vanası ile kontrol edilir.

Bütün bu işlemler 18 dakikada tamamlanır. Vakumlu tuvalet sisteminin çıkış suyu kalitesi şöyledir:
Koliform <= 250/100 (ml) (EMS)
BOI <= 50 mg/l
Askıda Katı Madde <= 50 mg/l
Bakiye Klor <= 50 mg/lt.

Atıksu Arıtma Sistemi
Gemilerde oluşan atıksular ya bu gemilerdeki paket arıtma tesislerinde arıtıldıktan sonra denize verilir veya atıksular gemide depolanır, gemi limana girdiğinde limanda kurulu tasfiye tesisine veya limanda bulunan şehir arıtma tesisine veyahut özel arıtma tesisine götürülecek olan tanklara boşaltılır. Diğer bir yol ise, gemilerde depolanan atıksuların, dünya kuruluşlarınca açık denizlerde belirlenmiş noktalara boşaltılmasıdır. Bu durumda geminin atıksularını depolayacak yeterli bir hacimde tankı olmalıdır. Ayrıca tankta bekleyen suyun kokma problemi vardır. Bu problemin giderilmesi için gerekli önlem alınmalıdır.

Gemilerdeki Paket Arıtma Sistemleri
Arıtma biyolojik aktivitenin türüne göre yapılmaktadır. Arıtma ya aerobik yada anaerobik şartlarda yapılır.

a)Aerobik Sistemler

Uzun Havalandırmalı Biyolojik Tesis

Bu sistem aktif çamur tesisine dayalı olarak çalışır. Kentsel aktif çamur tesislerinde su 2-4 saat havalandırıldığı halde uzun havalandırmalı tesislerde 1-3 gün havalandırılır. Uzun havalandırmalı sistemlerde oluşan çamurun kendi kendini stabilize etmesi gerekir. Bu yüzden sistemin içsel solunum gerçekleştiği fazda çalışması gerekmektedir.
Havalandırma tankının ısıtılması veya bulunduğu ortamın sıcak olması biyolojik ayrışmayı hızlandırır. Sistemde oluşan çamur üç yolla uzaklaştırılabilir.

Çıkan çamuru aerobik olarak havalandırma
Müsaade edilen yerlerde denize dökme
Yakma

Uzun havalandırmalı sistem havalandırma tankı, çöktürme tankı ve dezenfeksiyon birimlerinden meydana gelir.
Havalandırma tankı geminin evsel atıksularının geldiği ilk birimdir. Atıksu içerisinde bulunan kağıt, naylon, plastik gibi atıklar bu tankın girişindeki bir elek tarafından tutulur. Bu tankta atıklar biyolojik olarak parçalanarak giderilirler. Sistem için gerekli oksijen geminin hava hattından veya sistemin üfleyicilerinden alınan havanın difüzörlerden geçirilerek kabarcıklar halinde suda çözünmesi ile sağlanır. Su akımı tankın üst kısmından yatay bir boru ile çöktürme birimine gider.
Çöktürme tankında atıksudaki askıda katı maddelerin ve aktif biyokitlenin çöktürülmesi sağlanır. Tankın bu alt kısmı koni şeklinde yapılarak askıdaki katı maddelerin daha kolay çökelmesi sağlanır. Bu tanktan alınan aktif biyokitlenin belli bir oranı geri devrettirilerek havalandırma tankına gönderilir.
Çöktürme tankının üst fazından alınan duru su klor tankına giderek dezenfektan madde ile direk temas eder. Bu sırada çözünen madde aktif klor halinde suya geçer. Bu tanktaki bekletme süresi sudaki patojen mikroorganizmaların ölmesini sağlayacak şekilde seçilir. Böyle bir arıtma biriminden sağlanan arıtılmış suyun özellikleri :
BOI <= 40 mg/l
AKM <= 40 mg/l
Koliform <= 200 adet / 100 ml koşullarını sağlayacak şekildedir.

a) Anaerobik Sistemler

1)Elektromekanik Arıtma Sistemi
Çökelen katı maddeler yakma tesisine gönderilir. Sıvı maddeler ise bir elektrokoagülant tankında işleme tabi tutulur, arıtılır. Demir plaklar arasından geçen sıvı içinde demir hidroksit oluşur ve bu froglar çöker. Çöken bu çamur da yakma kısmına gönderilir. Çıkış suyu ise klor, ozon veya ultraviyole ışınlarla dezenfekte edilir. Bu sistem çok az yer kaplar fakat pahalıdır.

2)Elektrokimyasal Sistem
Bu sistem elektromekenik sisteme benzer. Çökelme sodyum alüminat yardımıyla sağlanır.

Bekletme Sistemleri
Bu sistemde atıklar denize atılmaz, limana getirimek üzere bekletilir. Bu tankların hesabında kişi başına günde 25 galonluk (100 lt) bir hacim esas alınır. Hesaplanan hacmi %25 arttırmak uygundur. Anaerobik durumların oluşmaması için havalandırma yapma faydalıdır. Aksi taktirde anaerobik şartlar oluşur. Metan gibi patlayıcı gaz birikir.

Buharalaştırma veya Yakma
Gemide oluşan atıkların buharlaştırılma işlemi kokuya sebep olur. Yakma işleminde gaz veya elektrik kullanılır. Dolayısıyla pahalı bir olaydır. Gemideki herbir tuvalet için yapılacak yıllık masraf 300 $’dır. Gerek buharlaştırma ve gerekse yakma işleminde biriken katı maddenin gemiden uzaklaştırılması gerekir.

Mekanik Kimyasak Geri Dönüşlü Sistem
Atıksu içerisindeki organik maddeler çökebilecek hale getirilmek için kimyasal madde ilavesiyle çöktürme tanklarında çöktürülürler. Üst kısımdaki kısmen temizlenmiş duru faz geminin tuvaletlerinde tekrar tuvalet yıkama suyu olarak kullanılmak üzere pompalanır. Fazla atıksu denize deşarj edilir.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |