Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: ÇEVRE
    Konu: İzmir İlinin Çevre Sorunları


İzmir, ülkemizin nüfusu en hızlı artan metropol alanına sahip kentlerimizden biridir. Türkiye`nin en büyük doğal körfezinin yanında kurulu ulaşım, tarım ve ticaret açısından bir merkez konumunda olan İzmir, batı ile ticaret ilişkilerinin arttığı son yüzyılda ülkemizin önemli iç ve dış ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bu özellikleri nedeniyle nüfusu her geçen gün artmakta, hızlı bir güç merkezi olma özelliğini korumaktadır. İzmir’de yıllık nüfus artısı % 0.3014 ’tür. Bu konumuyla Türkiye’nin ortalamasının üzerinde artan yoğun göç ve gecekondu sorunu ile karşı karsıya olan illerimizin basında gelmektedir. Her yıl yaklaşık 1000 aile İzmir’e göç etmektedir.
Nüfus hareketleri son derece fazla olan illerimizde, hızlı kentleşme ve sanayileşme nedeniyle alt yapı yetersizliği ortaya çıkmakta, sosyal-kültürel yapı değişmektedir. Sonuçta çevre her yönüyle bozulmakta sağlıksız bir hal almaktadır.
Çevre sonlarının temel nedenlerinden biri planlama eksikliğinden kaynaklanan çarpık kentleşmedir. Ülke çapında Ulusal Çevre Planının bulunmayışı çevre düzeni planlarının her bölge için var olmayışı ve eldeki imar planlarının her bölge için var olmayışı ve eldeki imar planlarının çok az uygulama olanağı bulunması gibi nedenlerle İzmir’de bu plansızlıktan payını almış ve çarpık kentleşme ortaya çıkmıştır. Böylece, yerleşimler tarım topraklarına kaymış, Karşıyaka-Bostanlı ve Narlıdere bölgesindeki narenciye, meyve bahçeleri ve bostanlarda yapılaşma artmıştır. Kenti çevreleyen dik arazi gecekondu istilası altındadır. Ülkemizin sayılı tarım bölgelerinden biri olan Bornova ve Kemalpaşa ovası bugün kentleşme, üniversite ve sanayi kuruluşları nedeniyle tarım yapılmaz haldedir. Kemalpaşa-Turgutlu yöresindeki Kiraz ve Şeftali bahçeleri elden çıkarılmıştır.
İzmir, Türkiye`nin önemli ticaret ve endüstri merkezlerinden biri olması nedeniyle sanayi tesisleri İzmir kentinin en önemli çevre problemini oluşturmaktadır. Bir kısmı asırlık maziye sahip geleneksel işletmeler seklinde olan bu tesisler halen ilk günkü teknolojilerle üretimlerini sürdürebilmektedir. Bu tesisler kentin yoğun yerleşim alanı içerişinde kalmışlardır.
İzmir’deki endüstri kuruluşları, çoğunlukla iç körfez çevresinde yerleşmişlerdir. Atıklarını ya direkt olarak veya civardaki yüzeysel sulara boşaltarak dolaylı olarak körfeze deşarj etmekte ve körfezi kirletmektedir. Özellikle yaş endüstri grubuna giren endüstriyel atık suları, körfez için önemli bir kirlilik kaynağı oluşturmaktadır.
İzmir yöresinde sanayi yerleşimini planlamak zor ve kısıtlayıcı faktörlerle karşı karşıya olmak demektir. Zira yörenin su varlığı kısıtlı olup, yoğun tarımsal üretkenliği ise bu kısıtlı su varlığına dayalıdır. İzmir`den kent dışında çıkan sanayi tesisleri kısıtlı su kaynağına dayalıdır. İzmir`den kent dışına çıkan sanayi tesisleri kısıtlı su kaynağına talip olmakta en verimli alanlarının elden çıkmasına yol açmaktadır. Endüstri kuruluşları bugüne kadar zengin tarım alanlarına sahip Bornova ve Kemalpaşa Ovasına ulaşım, su ve elektrik imkanları nedeniyle düzensiz bir şekilde yerleşmiştir. İzmir ve civarında endüstriyel gelişim alanları ise Torbalı, Menemen ve Aliağa yöreleridir.
Çevre problemlerinin çözümünde sanayiye yer seçimi en önemli konulardan biridir. Hiçbir altyapısı bulunmayan yerlerde sadece ulaşım kolaylığı su teminin kolay olması gibi nedenlerle gelişi güzel kurulan sanayi tesislerinin zaman içinde çevre kirliliği problemleri yaratmaları kaçınılmazdır. Nitekim bu, İzmir kenti içinde böyle olmuştur. Başlangıçta verimli arazilerde gelişi güzel kurulan sanayi tesisleri, gerek atık suları, gerekse baca gazları veya katı artıkları vasıtasıyla çevreyi kirletmektedirler.
Bu nedenle sanayi bölgeleri veya organize sanayi bölgelerinin yer seçiminin alt yapısı hazır yerlerde planlı ve doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir. Sanayi ve organize sanayi bölgeleri yer seçiminde, bakanlıklar arası koordinasyon sağlanmalıdır.
Yüzyılların ihmaliyle dev boyutlu hale gelen su, kanalizasyon yağmur suyu drenajı, yol, ulaşım gibi altyapı eksikliği İzmir ili için büyük sorun teşkil etmektedir. Bu tür sorunların çözümünün hem çok zor, hem de pahalı olduğu açıktır. Ancak mutlaka ve en hızlı şekilde çözümlenmeleri gerekliliği de ortada olan bir gerçektir. Çevre sorunlarının temel, nedenlerinden birisi altyapı eksikliğidir.
İzmir metropol alanı içinde Büyük Kanal Projesinin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle halen İzmir’in evsel ve endüstriyel atıkları körfeze deşarj etmekte, bu da körfezin kirlenmesine neden olmaktadır. Yine pek çok ilçemiz kanalizasyon ve arıtma şebekeleri olmadığı için atıkları en yakın su ortamına vermekte ve böylece yüzeysel su kaynaklarını hızla kirletmektedirler. Pek çok ilçemizin İller Bankasında kanalizasyon avan projeleri hazırdır.
İlimizin en önemli çevre problemi körfez kirliliğidir. İzmir’de hızlı nüfus artışı ve sanayinin gelişimi sonucunda, kentte oluşan tüm atık suların ve yüzey drenaj sularının ulaştığı nihai alıcı olan İzmir Körfezi 1960`larda başlayarak hızlı bir kirlenme süreci içine girmiş ve bugün Türkiye`nin en önemli kirlilik odaklarından biridir. İzmir Körfezi`ne yaklaşık 300 noktadan evsel ve endüstriyel atık deşarj edilmektedir. Körfeze giren organik madde, askıda katı madde, azot, fosfor ve ağır metaldir.
Bu maddelerin oluşturduğu kirlilik yüklerinin önümüzdeki yaklaşık 30yıl içinde bugünkü değerlerinin yaklaşık 3 katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Bunun sonucunda herhangi bir önlem alınmadığında bu gün yaşanan kirlenme seviyesinde çok daha kötü durumlarla karşılaşılacağı ve halen iç körfezle sınırlı olan yoğun kirlenme bölgesinin orta ve hatta dış körfezi de etkisi altına alacağı anlaşılmaktadır.
Körfez kirliliğini oluşturan diğer unsurlar; Yağmur suları, tarımsal arazi, drenaj suları ve Körfeze boşalan akarsuların getirdiği kirleticilerden oluşmaktadır. İzmir Körfezi`ne Sazlıca, Kavaklı, Bostanlı, Ilıca, Tahtacı, Bornova, Manda Çayı, Arap, Poligon, Balçova, Laka, Kocasu gibi çeşitli büyüklükteki çay ve dereler ile Gediz Nehri dökülmektedir. Bu dereler ile Gediz Nehri, havzaları içinde oluşan tüm kirliliği Körfeze taşımaktadır. Özellikle Kemalpaşa Sanayi Bölgesinin ve Manisa Organize Sanayi Bölgesinin atık suları körfeze taşıyan Gediz Nehri körfeze kirlilik taşıyan kollardan biridir. Bu sebeple her ne kadar sınırlarımız içerisinde bulunmasa da dolaylı olarak Körfez Kirliliğine katkısı bulunan Manisa Organize Sanayi Bölgesinin atık su artma tesislerinin bir an önce faaliyete geçirilmesi gereklidir.İzmir Büyükşehir Belediyesince yıllardır salhane de faaliyet gösteren mezbaha kaldırılmış, Buca`dan son derece modern ve ileri arıtma teknolojisine sahip et entegre tesisleri kurulmuş ve faaliyete geçmiştir.
Ayrıca Melez çayının ve dolayısıyla körfezin kirlenmesinde büyük rol oynayan Yeşildere civarı da faaliyet gösteren dericilerin Menemen Deri Organize Sanayi Bölgesine taşınmaları için çalışmalar hızla devam etmektedir. Bölgenin alt yapısı bitmiş, üst yapısını tamamlayan işletmelerden bazıları bölgeye taşınmaya başlamıştır.
Körfezin kurtulmasına ve nefes almasına olanak verecek en büyük proje bilindiği gibi Büyük Kanal Projesi`dir. Büyükşehir Belediyesi ve Dünya Bankası tarafından imzalanan anlaşmayla (12 Haziran 1987) fiilen başlanmıştır.
İzmir Körfezi, şehircilik ve halk sağlığı açısından büyük önem taşıyan Büyük Kanal Projesi`nin amacı kentte oluşan evsel ve endüstriyel atık suları körfezi çevreleyen,bir tek ana kollektörle kentin Kuzeyinde Çiğli`de kurulacak arıtma tesislerine toplamakta arıtılmış suları da dış körfeze vermektedir.
Proje mevcut 1700 km`yi aşkın sokak kanalizasyonlarını arıtma tesislerine bağlayacak, 4`ü büyük 6 pompa istasyonu ile 430 km`lik tali, 95 km`lik yan ve 61 km`lik ana toplayıcı kanaldan oluşmaktadır.
Projenin toplam bedeli 552 milyon dolardır. Bunun 180 milyon dolarını Dünya Bankası, 107.8 milyon dolarını İZSU, 77 milyon dolarını DSİ kendi bütçelerinden karşılayacaktır.
Projeyi gerçekleştirebilecek 14 ihalenin 3`ünü İller Bankası, 11`ini de İZSU Genel Müdürlüğü yürütmektedir. Güzelbahçe`den başlayıp Çiğli`ye kadar İzmir Körfezi`ni kuşaklayacak olan ana toplayıcı, 2020 yılına kadar 5 milyona eş değer bir nüfusa ulaşması beklenen İzmir`in tüm atık sularının körfeze direkt akmasını önleyecektir.
Buradan da anlaşılacağı gibi, İzmir Körfezi`nin kurtarılması büyük kanal projesi gerçekleşmeden pek mümkün değildir. Büyük Kanal Projesi`nin ana kollektör ve arıtma tesislerinin 1997 yılında tamamlanması hedeflenmektedir. Ancak yan kollektörlere kaynak yetersizliği nedeniyle 1997 yılında veya daha sonra başlanabilecektir. Bu arada geçen sürede ana kollektör ve arıtma tesisleri bekletilecektir. Yan kollektör ancak 2000`li yıllarda bitirilebilecektir.
Oysa Bornova yan kollektörüne 1994 yılında başlanabilirse ana kollektör ve arıtma tesisi 1997 de girebilecektir. İşte finans yetersizliğinden kaynaklanan Bornova yan kollektöründeki gecikmeyi 2000`li yıllara bırakmamak amacıyla, İzmir Valiliğince 9 Eylül 1992 tarihinde "Körfezi Biz Kirlettik, Biz Temizliyelim" kampanyası başlatılmıştır. Kampanyanın amacı, Bayraklı, Bornova, Altındağ ve çevresinden körfeze akan evsel atıklar ile kısmen arıtılan sanayi atıklarını ana kollektöre ulaştıracak Bornova Yan Kollektörünün yapımını sağlamaktadır. Bornova yan kollektörü tamamlanıp ana kollektöre bağlandığında Körfeze akan kirlilik ve koku oranında önemli oranda azalma olacaktır. Bornova Yan Kollektörü`nün maliyeti 30 milyon dolardır. Üç yıl sürecek olan kampanyada toplanacak olan paraların tüm sorumluluğu İzmir Valiliği`ne aittir. Şu ana kadar kampanya büyük ilgi görmüş ve çevresinde 30 milyon TL. toplanmıştır. Proje ihale edilmiş ve yan kolektörün temeli 20 Eylül 1993 günü atılmıştır.
İzmir`de son yıllarda yakınmalara neden olabilecek düzeyde hava kirlenmesi görülmeye başlanmıştır. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde kent üzerinde koyu bir kirlilik bulutu çökmekte, zaman zaman kükürt ve duman miktarı hava kalitesinin korunması yönetmeliğindeki sınır değerini aşmaktadır. İzmir`in "kirletici kaynak haline dönüşmesindeki en önemli nedenlerden biri, Türkiye`nin en hızlı büyüyen kentlerinden biri oluşudur".
Bu hızlı kentleşmenin sonuncu olarak İzmir, geleneksel yeşil örtüsünü hızla kaybetmektedir.
Bugün ormanlık ve ağaçlık alanlar teker teker yakılarak şu anda gece kondu bölgesi veya büyük sosyal konut yerleşim alanı haline dönüştürülmektedir. Böylece yamaçları bile beton yığınına dönüşen İzmir`de eskiden bostan veya narenciye bahçesi olan yeşil alanlar parsellenmiş yerine beton yollar ve yapılar inşa edilmiş böylece yoğun bir kirletici kaynak haline gelmiştir.
Yeşil alan tahribi "kirletici kaynak" açısından İzmir`in önemli sorunlarından biridir.
İzmir`deki kirletici kaynaklardan biride kaloriferlerdir.Kaloriferlerin özendirilmesi yerine ısı izolasyonunun ciddi bir şekilde el alınması gerekir. Mevcut kaloriferlerin değerlendirilmesi için en uygun yaklaşım kente kalite yakıt teminidir.
İzmir`de hava kirliliğinin kaynaklarından biri de trafiktir. 1982 yılı Şubat ayında 9 kavşakta yapılan ölçümler trafik lambalarında duran araçların çıkardığı değerinin ne büyük boyutlarda olduğunu ortaya koymuştur. Hesaplanan bu değerlerin yeşil ışıkta geçen araçların çıkarmış olduğu emisyonlar ve 1982 yılından bugüne kadar artan araç sayısının getirdiği ek yüklerin katılmasıyla daha büyük boyutlara ulaştığı hakikattir.
İzmir`de hava kirliliğine önemli ölçüde katkıda bulunan faktörlerden biri de sanayidir. Endüstriyel tesislerin başlıca yerleşim odakları olan Çamdibi, Pınarbaşı, Alsancak Limanı civarı ve Bornova gibi yörelerde tozluluk ve "SO2"açısından oldukça büyük değerlere rastlanmaktadır.
İzmir Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı`nca kalitesiz yakıt kullanımından kaynaklanan hava kirlenmesini önlemek amacıyla 1993-1994 kış sezonu için kentte yalnızca ithal kömür ve sınırlı soma kömürü kullanılması kararı alınmıştır. Bu kömürler hem kalorifik değerleri yüksek, hem de içeriğindeki kükürt ve uçucu madde oranı daha düşük olduğu için tercih edilmiştir.
Yine yakıt kaynaklı hava kirliliğinin önlenmesi amacıyla İzmir için en köklü çözüm kente doğal gazın getirilmesidir.
İzmir ili çevre sorunlarından biri de İzmir limanı taramasıdır. İzmir Limanı, rıhtım derinlikleri -12 ve -13 m olarak tespit edilmiştir. Liman sahasında inşaat öncesi su derinliklerinin sığ olması ve taşıyıcı nitelikte zeminin derinlerde bulunması nedeniyle rıhtım önlerindeki manevra sahalarının uygun derinliklere indirilmesi nedenidir. Bu doğrultuda İzmir Limanı`nda 1930 yılından bu yana Liman tarama çalışmaları yapılmaktadır.
İzmir Limanı inşaatı temel kazıkları ile ilgili tarama çalışmalarının büyük bir bölümü tamamlanmıştır. Öncelik arz eden tarama faaliyeti yeni inşa edilen 40000 tonluk TMO rıhtımının gemi yanaşmasına elverişli hale getirilmesi için yapılması zorunlu olan 200000 m3 civarındaki malzemelerin kaldırılmasına yöneliktir.
Karşıyaka`daki askeri ve sivil tersaneler yıllardır kanayan bir yara durumundadır. Tersanelerin kaldırılarak buraların halka açılması için Karşıyaka Belediyesi`nce çalışmalar yapılmaktadır. Bölgede 150 dönümlük yeşil alan projeleri bulunmaktadır. Projenin bir an önce hayatiyete geçirilmesiyle Victor Hugo`nun bir prensese benzettiği İzmir daha da güzellik kazanacaktır.
Hem kirlilik sorununun, hem de diğer sorunların tutarlı ve kalıcı çözümleri için Kemalpaşa da yer alan sanayi kuruluşları tek bir tüzel kişiliğe kavuşturur. Bu düşünceden hareketle İzmir Valiliği 1991 yılında Sanayi Bakanlığı ve DPT nezdinde girişimlerde bulunmuş, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi`nin DPT tarafından 1991 yılı programına alınması sağlanmıştır.
Kemalpaşa`da yeraltı su rezervleri kirlenmiş ve tükenmiştir. Bu nedenle bölgeye suyu sağlayacak Çiçekli Barajı`nın yapılmasına başlanmıştır.
Kemalpaşa içerisindeki diğer önemli sorunlardan biri de katı atıklardır. Sanayi tesislerinin arıtma tesisleri çevre toplum sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle katı artık projesine hemen başlaması zorunludur. Ayrıca ilçenin evrensel atıklarını toplayacak kanalizasyon sistemi mevcut değildir. İlçenin alt yapı sorunları çözümlenmeden Nif Çayı`nın temizlenmesi mümkün değildir.
İlçedeki diğer bir sorun da çok önceden ilkel bir şekilde kurulmuş besi damarı ve tavuk çiftlikleridir. Bu tesislerin özellikle sıvı gübrelerinin değerlendirilmesi ve ortadan kaldırılması önemli bir sorundur. Ancak bu kümesler yöre halkı bakımından vazgeçilmez geçim kaynağıdır.
İzmir-Aliağa, Nemrut Sanayi Bölgesinin niteliği dolayısıyla kirletici özelliği yüksek olan tesisler kirlilik sorununa çözüm bulunabileceği düşüncesiyle 1975 yılında kurulması kararlaştırılmıştır. Bölgedeki tesislerin hava kirliliği problemleri yaklaşık 3 milyon ton çelik üretim kapasitesine ve çelikhane ünitesine sahip 4 adet fabrika bulunmaktadır. Demir-çelik tesislerinin neden olduğu hava kirleticilerinin başında partikül madde gelmektedir. Hurda demirin gemilerden boşaltılması; taşıma,fabrika içindeki depolama, doldurma, boşaltma faaliyetleri tozluğa neden faaliyetler olup, bu sırada oluşan tozlar kontrol edilememektedir. Çelikhanelerdeki üretim teknolojisi ise tozluluğun ana kaynağıdır.
Aliağa Nemrut Sanayi Bölgesinde hava kalitesinin belirtilmesi için uzun süre düzenli çalışılması gerekir. Demir-Çelik tesislerinin yakın çevresindeki kirlilik seviyesi çıplak gözle de açık olarak görünür.
Aliağa Taşlıburun ile Ilıca Burnu arasında arasında kalan mülkiyeti arsa ofisine ait arazilerde kira karşılığı hurda gemi sökümü yapan tesisler, yörede kirlenmeye yol açmaktadır. Bu tesislerin hiçbir alt yapısı olmadığı için çok ilkel yöntemlerle çalışırlar.
Küçük Menderes Havzası, güneyden Büyük Menderes, kuzeyden Gediz havzaları, batıdan Ege Denizi sınırlanmıştır. Havza alanı içinde bulunan nehir ve ovalardan 125 km sonra Kuşadası`nın kuzeyinde Pamucak sahillerine dökülmektedir. Söz konusu ilçelerin kanalizasyon ve arıtma tesisleri bulunmaması sebebiyle atıklar K.Menderes nehrine deşarj edilmektedir. Kuşadası ve Pamucak kıyıları kirletilmektedir.
Günümüzde en önemli çevre sorunu arasında yer alan katı artık toplama, taşıma ve batarya işlemleri pek çok belediyenin ana problemleri arasındadır. Günümüzde metropol alan haricinde hiçbir beldemizde "Katı atıklar yönetmenliğindeki koşulları sağlayan alanları yoktur. Bu çok acil ve parmak basılması gereken bir sorundur. Yalnızca Harmandalı Köyü`nde çöp depolama tesisleri kurulmuştur.
Benzer tesislerin turistik yörelerde ve sanayi yoğunluğu fazla olan alanlarda tüm ilçelerimizde kurulması gerekir.
İzmir`deki diğer bir çevre sorunu da taş ocakları, asfalt plentleri, mıcır depoları ve her türlü zehirli artığın yakıldığı kireç ocaklarıdır.

Halit Önder Uz
Tütün İhracatçılar İlköğretim Okulu
Dönem Ödevi İçin Yararlanılan Kitabın Adı : İzmir İl Yıllığı
Konu Başlığı : Çevre
Sayfa : 159`dan 170`a kadar
Konu : İzmir İlinin Çevre Sorunları
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |