Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: EKONOMİ
    Konu: Denizyolları


Limanları birbirine bağlayarak yolcu ve yük taşımayı sağlayan düzen. Yük ve yolcu ve yolcu gemilerinin işletilmesi, liman, yükleme-boşaltma tesisleri, deniz ulaşımıyla ilgili daha birçok konular denizyollarının kapsamı içine girer.
Türk Denizyolları
Deniz yollarımız, yelkenli çağından makineli taşıtlar çağına 1827 yılında girmiştir. Bu tarihte Tersane için ilk buharlı gemi satın alınmıştı. Makineli deniz taşıtlarıyla deniz ticaretine girişimiz ise, 1843 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihte, Bahriye Nezareti, Marmara Bölgesi‘nde İzmit, Gemlik Tekirdağ iskeleleri arasında bir vapur işletmeye başladı. Bu vapura “Seyri bahri” deniliyordu. Bu olayı, Türk deniz ticaretinin başlangıç sayabiliriz. Aynı yıl bu hatlara bir vapur daha katıldı. Boğaziçi’ne de, “Eserihayr” adında bir vapur işletilmeye başlandı. Bunun üzerine bu işlerle uğraşacak bir idarenin kurulması gerekli görüldü. Böylece Bahriye Nezareti’ne bağlı, “Fevaid-i Osmaniye” kuruldu (1845). Fevaid-i Osmaniye, 1870 yılına kadar sürdü; bu arada, adı değişerek, “İdare-i Aziziye” oldu. 1878 yılında da, İdare-i Aziziye adı, “İdare-i Mahsusa” ya çevrildi. Bu idare 32 yıl çalıştıktan sonra kaldırıldı; yerine, 1910 yılında, “Osmanlı Seyri sesefain İdaresi” kuruldu. Bu idarenin adı da, 1923 yılında, “Türkiye Seyrisefain İdaresi”ne çevrildi ve İktisat Vekaleti’ne bağlandı.
Bu arada, Şirket-İ Hayriye, Fenerler İdaresi, İzmir Rıhtım Şirketi, Can Kurtarma İdaresi, Haliç Şirketi, Gemi Kurtarma Şirketi, Trabzon Limanı İşletmesi ve Van Gölü İşletmesi kuruldu. Ayrıca, Vapurculuk Şirketi adında, özel bir şirket de meydana geldi.
1933 yılı haziranında, Türkiye Seyirsefain İdaresi de kaldırıldı. Türk kıyıları arasında düzgün posta seferleri işletme tekeli Denizyolları İşletmesi İdaresi’ne verildi. İstanbul ve dolayları yakın kıyılar servisi de, Akay İşletmesi’ne devredildi. 1937 yılında, bu idarelerde kaldırıldı. Liman işletmesi, fabrikalar, vb. gibi bütün deniz işletmeleri birleştirilerek, “Deniz bank” kuruldu. Kısa bir süre sonra, 1938’de,Deniz bank da kaldırılarak, yapısındaki işletmeler birer idare haline getirildi. Bunlardan düzgün posta seferleri ve şilepçilik işleriyle, İstanbul ve çevresi yakın kıyılar servisleri “Devlet Denizyolları İşletmesi” görevlendirildi.
1943 yılında, bu idareler de kaldırıldı. ”Devlet Denizyolları ve Liman İşletme Genel Müdürlüğü” kuruldu.
Denizyolları İdaresi, eldeki gemi tonajını, iki katına yakın oranda artırdı; özel şilepçilik işlerinin gelişmesine yardım etti. Bu arada, liman tesis ve araçları da modernleştirildi. Özellikle, kömür yükleme-boşaltma işi için, en modern araçlarla, geniş bir kömür alanı meydana getirildi.
Devlet Denizyolları da, görevini 10 ağustos 1951 tarihinde, 5842 sayılı kanunla kurulan “Deniz Bankası”na devretti. Devlet Denizyolları”ndan Denizcilik Bankası’na devredilen işletmeler şunlardır: İstanbul Şehir Hatları, Açık Deniz Hatları, Şilepçilik işletmesi, İstanbul Limanı İşletmesi, Trabzon Limanı İşletmesi, Van Gölü işletmesi, Haliç Fabrika ve Havuzlar İşletmesi, İstinye Fabrika ve Dokları İşletmesi, Kıyı Emniyet İşletmesi.
1964’te Denizcilik Bankası bir kamu iktisadi kuruluşu haline getirilmiştir.
Deniz Ticaret Kanunu
Deniz Ticaret Kanunu, deniz hukukunun başlıca kaynağı sayılan bir ana kanundur. Türkiye’de ilk kez 1864 yılında, Fransız kanunlarından aktarılarak, yayınlandı. Bu kanun, 1929 yılına kadar yürürlükte kaldı. 13 mayıs 1929 tarih ve 1440 sayılı kanunla değiştirildi. Bu yeni kanun da, Alman kanunlarından aktarılmıştır. Bu kanunda, denizcilik nizamları, gemi işletme ve ortaklıkları, kaptanların görevleri, yük taşıma, gemi kurtarma işlemleri,
yolculuk koşulları, sigorta hükümleri, borç ve rehin gibi ticari hükümler, vb. gibi maddeler belirlenmiştir.
Kanuna göre, yolculuk başladıktan sonra, gemi ve gemideki bütün eşya ve insanlar,
kaptanın emri altında sayılır. Tehlike halinde, tehlikeden kurtulmak amacıyla gemiye veya yüküne, bilerek zarar verebilir.
Yük taşımak için yapılmış olan navlun sözleşmesi ikiye ayrılır 1) Çarter sözleşmesi, 2) Kırkambar sözleşmesi. ”Çarter” sözleşmesinde, geminin ya tamamı, ya da bir kısmı kiralanır. ”Kırkambar” da ise, taşınacak eşya, herkesin eşyasıyla birlikte gider. Bugün düzgün posta seferleri yapıldığı için kırkambar sözleşmesi daha çok kullanılmaktadır.
Denizyolu Ulaşımı
Denizyolu ulaşımı, liman ve iskeleler arasındaki yolcu ve yük taşıma işlerini kapsamaktadır.
Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması denizyolu ulaşımının önemli olmasını sağlamıştır.
Denizyolu ile yolcu ve yük taşımacılığı karayolu, demiryolu, ve havayolu taşımacılığına göre daha ucuzdur. Çünkü çok sayıdaki yolcu ve binlerce ton ağırlığındaki yük, çok uzak mesafelere birlikte taşınabilmektedir. Ayrıca su düzeyinde yapılan bu taşımacılıkta, yol
yapım ve bakım masrafları yoktur. Liman ve iskelelere yapılan masraflar, uzun süre yeterli olmaktadır.
Coğrafi konumu nedeniyle Türkiye deniz ulaşımı yönünden olumlu koşullara sahiptir. Çünkü çevresindeki denizlerin okyanuslara bağlantısı vardır. Ayrıca İstanbul ve Çanakkale boğazlarının da yardımıyla kıyılarımızdaki bütün limanlardan dünyanın bütün önemli limanlarına bağlantı sağlanabilmektedir.
Osmanlı döneminden Cumhuriyet yönetimine bir kısmı hurda olmak üzere küçük bir deniz filosu kalmıştır. Lozan antlaşmasıyla yabancılara verilen kabotaj (yük ve yolcu taşıma hakkı) hakkının geri alınması, Türk denizciliğinin kurulması ve geliştirilmesi için önemli bir aşama olmuştur. Zamanla denizcilik filosu geliştirilmiş, yeni ve büyük limanlar yapılmıştır. Bu limanlar modern yükleme ve boşaltma araçlarıyla donatılmıştır.
Deniz filomuz henüz yeterli düzeye gelmemiştir. Denizyolu taşımacılığının az tercih edilmesinin nedeni yavaş olmasıdır. Yük taşımacılığı yolcu taşımacılığından daha önemlidir, çünkü uzun mesafelerde yapılan yük taşımacılığı daha ucuzdur.
Türkiye‘de gemi yapım ve bakımını sağlayan tersaneler vardır. Burada yapılan gemilerle,
deniz taşımacılığı filosu giderek güçlenmektedir.
Limanlar, gemilerin yük alıp boşalttıkları yerlerdir. Buralar aynı zamanda gemilerin
sığınma ve barınma yerleridir. Limanlar genellikle, deniz kıyılarındaki doğal girintilerde (koy ve körfezlerde) yapılmaktadır.
En büyük ticaret limanımız İzmir`dir. Mersin limanı da Ortadoğu açısından önemlidir. En büyük liman İstanbul limanıdır. Önemli transit limanlarımız İzmir, Samsun, İstanbul, Mersin, Trabzon`dur. Limanlar Ticari malların ekonomiye giriş-çıkış yaptığı bir kapı özelliğindedir.
Limanlarımızdan en işlek olanı İstanbul’dur. Gemi giriş - çıkış itibariyle ikinci limanımız İzmit (3125), üçüncü limanımız Mersin (2516), dördüncü limanımız İzmir (2432), beşinci
limanımız İskenderun`dur (1279). Karadeniz bölgesindeki önemli limanlarımız Samsun,
Hopa, Trabzon, Ereğli, Giresun’dur.
Mersin’deki rafineri ve İskenderun demir çelik fabrikası bu limanların işlek olmasını sağlamıştır.
Marmara bölgesinde İzmit limanı perto-kimya tesisleri yönünden ithalat ve ihracat kapısıdır.
İstanbul‘a bağlantıyı sağlayan Yalova, Gemlik, Mudanya, Tekirdağ, liman ve iskeleleri vardır.
Eskiden Karadeniz kıyısında Hopa’ya, Akdeniz kıyısında Mersin ve İskenderun’a kadar yolcu taşımacılığı yapılırken günümüzde yalnızca Trabzon’a ve İzmir’e kadar turistlik amaçlı feribot seferleri yapılmaktadır.
Deniz ulaşımındaki yolcu taşımacılığında görülen bu gerilemeye karşılık Türkiye limanları yük taşımacılığı açısından oldukça canlıdır. Giren ve çıkan sayısı toplamı (1990’da 4.341) ve en çok mal yüklenmesi (1990’da 2,673 milyon ton) bakımından Mersin limanı başta gelir. En çok mal boşaltılan liman ise İzmit’ tir (1990’ da 13,885 milyon ton).
Başka şekilde tanımlarsak deniz taşımacılığı en az sayısal veri bulunan ulaştırma alt kesimidir. Eldeki veriler gemi sayısı ve tonajıyla sınırlıdır.
1963-1982 arasındaki Türk deniz ticaret filosunun taşıma kapasitesi, hem gemi sayısı,
hem de tonaj açısından büyümüştür. Bu gelişme içinde en büyük yeri tanker sayısındaki gelişme tutmaktadır. Bu dönemde tanker sayısı 3 kata yakın, tanker tonajcıda 5,5 kata yakın artmıştır. Yolcu gemilerinin ise, sayıları artarken toplam tonajlarında önemli ölçüde (%50`ye yakın) düşüş gözlenmektedir. Yani, tankerler ve yük gemilerinde ortalama tonaj yükselmektedir. Tankerlerde ortalama tonaj, 1963’te 236 gross ton iken, 1982’de 596 gross tona çıkmıştır. Yolcu gemilerinin ortalama tonajı ise, 1963’te 1.240 gross ton iken,
1982’de 440 gross tona düşmüştür.
Bir başka ilginç gelişme, 5.000 gross tondan büyük gemi sayısındaki ve bunların toplam tonajlarındaki artışlardır. Ama, bu artış tıpkı genel gemi sayısı tonajında olduğu gibi, yük gemileri ve tankerler için geçerlidir. Buna karşılık, 5.000+ gross tonluk yolcu gemisi sayısı bunların toplam tonajı ve toplam içindeki payları düşmüşlerdir.
Bu verilere dayanarak Türkiye’de denizyoluyla yolcu taşıma kapasitesinin azaldığı, yük taşıma kapasitesinin biraz arttığı, tankerlerin taşıma kapasite sininde ise önemli gelişme olduğu söylenebilir.
Denizyollarında Yük ve Yolcu Taşımacılığı
Bu alt kesimde, istatistikler çok yetersizdir. Bu nedenle öbür alt kesimlerle karşılaştırma
yapmak çok güçleşmektedir. Yine de, eldeki verilere göre, denizyollarında yolcu taşımacılığı giderek azalmıştır (1955’de 362 milyon yolcu x km, 1980’de 120 milyon yolcu x km). Deniz yollarında iç hatlarda gerçekleştirilen yük taşımacılığı ise 1955’te 305 milyon ton x km iken,1980’de 35 milyon ton x km’ye düşmüştür).
Denizyolu taşımacılığında dikkati çeken bir nokta, 1960’tan sonra iç hatlarda yolcu taşımacılığının toplam yolcu taşımacılığındaki payı azalırken, dış hatlarda yolcu taşımacılığın toplam yolcu taşımacılığı içindeki payının artmasıdır. Yük taşımacılığında kimi önemli mallarda aynı eğilim gözlenmektedir. Örneğin, bir yandan limanlara boşaltılan ve limanlardan yüklenen eşya miktarı, bir yandan da hem boşaltma, hem yüklemede uluslararası taşımanın payı 1960’larda % 50 kadarken, 1980’lerde % 70’e yaklaşmıştır.
Benzeri bir gelişme, maden cevheri ve akaryakıt taşımacığında da gözlenmektedir. Bu gelişme, Türkiye’nin dış ticaretinde bu malların tutulduğu yerdeki genişlemeyi de yansıtmaktadır. Ancak, Türk limanlarından yapılan uluslararası deniz taşımacılığındaki bu artış, Türk bayraklı gemilerden çok yabancı bayraklı gemilerce gerçekleştirilmiştir. Örneğin yabancı bayraklı gemiler, Türk limanlarında boşaltılan akaryakıtın 1970-1980 arasında %70 - %80’ini limanlardan yüklenen akaryakıtların ise, yaklaşık %90’ını taşırken, bu oranlar maden cevherinde %60-%90 arasında, tahıllarda % 70-%90 arasında değişmektedir.
Bununla birlikte Türk bayraklı gemilerin söz konusu taşımacılık içindeki payı, özellikle tankerler yapılan taşımacılıkta artmaktadır.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |