|
Liberalizmin öncüleri John Locke ve John Stuart Mill olmuşlardır. Daha sonra J. Bentham ve "faydacı okul", bu görüşleri geliştirmeye çabalamıştır. Bu görüşün 20. yy.daki en etkili düşünürü ise Friedmann olacaktır. Liberalizm, üç temel varsayıma dayanır. Bunlar, "özgürlükçülük, akılcılık ve faydacılık"tır. Liberalizm, "burjuva liberal özgürlükler" olarak adlandırılan bir dizi özgürlüğü temel koşul olarak varsayar. Devlet bu özgürlükleri koruduğu sürece; zaten "akılcı" (rasyonel) olan insanlar, faydacılık çerçevesinden kendileri için en yararlı olan şeyi yapacaklardır ve tek tek bireyler kendi faydalarını artırırken, bu arada toplumsal olarak da bir fayda artırımı gerçekleşmiş olacaktır. Liberalizmin dayandığı temel özgürlükler ; mülkiyet özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, seçme ve seçilme özgürlüğü ve konut dokunulmazlığı, haberleşme özgürlüğü vs. gibi unsurları kapsayan diğer bir dizi hak ve özgürlüklerdir. Liberalizme göre devlet, bu özgürlüklerini koruduğu sürece meşruiyetini korur. Ancak bunları korumakta yetersiz kalırsa ve korumamaya başlarsa, meşruiyetini yitirir ve ihtilal hakkı doğar. Aslında liberalizm ,siyasi çerçeve olarak "özgürlükçü demokrasi"yi öngörür. Zaten dayandığı özgürlükler, demokrasinin temel özgürlükleridir. Burada çok kısa da olsa, düşünce özgürlüğü üzerinde durmakta yarar vardır. Gerçekten düşünce özgürlüğü yalın bir özgürlük değildir. Bunun bir öncesi vardır; bir de sonrası olmak zorundadır. "Kim düşünür?" sorusuna kolayca "herkes" yanıtı verilebilir. Fakat kendisi ve çevresiyle ilgili sorunları algılayabilmek ve sorunlara çözüm yolları düşünebilmek, ancak belirli bir eğitimin, belirli bir yetişmenin sonucu olabilir. Yani düşünce özgürlüğünün öncesi söz konusu olduğu zaman, insanlara düşünebilecek bir ortamın sağlanmış olmasının gereği ortaya çıkar. Düşünen insan ne yapacaktır? Bulduğu çözümleri tartışacak, yayınlayacak, propagandasını yapacaktır. Bunları yapmadığı zaman düşünce özgürlüğünün fazla bir anlamı olamaz. Yani "Bizde düşünce özgürlüğü vardır ama basın özgürlüğü kısıtlanmıştır." gibisinden bir ifade mantık olarak yanlıştır. Düşünce özgürlüğü, öncesiyle ve sonrasıyla vardır. Bunlar yoksa düşünce özgürlüğü de yoktur. 19. yy. da özellikle Kıta Avrupası`ndaki çetin sınıf kavgaları sonunda liberalizm oldukça geriledi. Özellikle "sosyal devlet" ve "refah devleti" sloganları altında ABD dışında liberalizmin savunusuna pek rastlanılmaz oldu. Zira toplumların bünyesindeki eşitsizlikler giderilmedikçe, insanların akılcı olmalarının, sorunları çözemediği görüldü. 20. Yy. ın ikinci yarısında ise yine özellikle ABD`de liberalizmin erdemleri yine gündeme geldi.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|