Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: SAĞLIK
    Konu: Alzheimer


"Önceleri bir şeylerin yolunda gitmediğini hisseder veya fark edersiniz ve sizden başka kimse anlayamaz veya farkedemez. Sonra siz ve herkes farkeder veya bir şeylerin yolunda gitmediğini anlar. Ancak daha sonra artık siz farketmezsiniz."
Tanı:
Nörolojik ve İletişimsel Bozukluklar ve İnme Ulusal Enstitüsü Alzheimer Hastalığı ve İlişkili Bozukluklar Birliği ölçütlerine göre; hastanın öyküsüne, zihinsel işlevlerinin testlerle değerlendirilmesine ve diğer demans nedenlerini eleme amacıyla uygulanan klinik testlere dayanır. Ayrıca kesin tanı olarak da beynin mikroskop altında incelenmesi kabul edilmiştir.
Anormal BeyinDokusu Bulguları:
1-Plaklar ve Yumaklar
Alois Alzheimer`ın 1906`da ilk bildirdiği zamandan beri Alzheimer hastalığında mikroskobik beyin dokusu değişiklikleri olduğu bilinmektedir. Başluca görülen değişiklik senil plaklar ya da nöritik plaklar (Dejenere olmuş sinir hücresi ve amyloid adındaki bir proteinden oluşmuş kimyasal birikim) ve nörofibriller yumaklardır(Sinir hücresi içindeki malformasyonlar). Her yaştan Alzheimer hastalarının beyinlerinde yapılan otopsi incelemelerinde bu bulgular görülmektedir.
Alzheimer hastalığı olan kişilerin beyinlerinde bulunan plakların kısmen normalde beynin temel bileşenlerinden biri olan amyloid öncül protein (APP) adındaki protein moleküllerinden oluştuğu görülmektedir. Plaklar, APP`nin özel bir noktadan bie enzim tarafından koparılması ve oluşan beta amyloid adındaki parçaların beyin dokusunda kalıp burada bu parçaların birleşip anormal birikintiler haline gelmeleriyle oluşmaktadır. Nörofibriller yumakların nasıl olduğu kesin olarak belirlenememiştir.
Alzheimer hastalığı üzerine yapılan araştırmalar ilerledikçe bilimadamları hastalıkla ilişkisi olan diğer bazı anormal anatomik ve kimyasal değişimler tanımlamaktadır. Beyindeki Meynert`in bazal çekirdeğindeki sinir hücresi dejenerasyonu ve Alzheimer hastalığı kurbanlarının beyinlerindeki asetilkolin adlı nörotransmitterin düzeyindeki azalma bu değişikliklere dahildir. Pratik yaklaşımda ise otopside görülen klasik plak ve yumaklar alzheimer hastalığı tanısı için yeterli olmaktadır. Gerçekten de halen ancak Alzheimer hastalığı olduğu düşünülen bir kişiden alınan beyin dokusunun incelenmesi ile rahatsızlığın kesin tanısı mümkündür.
2-Beyin İncelenmesi
Bilgisayarlı Tomografi (BT) ile görülen değişiklikler hastalık ilerledikçe belirginleşir. Hastalığın erken döneminde şart değildir. Bundan dolayı, hastalığın ilk dönemlerinde yapılan BT incelemesi tek başına Alzheimer hastalığının
kesin tanısını koymak amacıyla kullanılamaz. Alzheimer hastalığını taklit eden, bir kısmı geri dönüşümlü olan rahatsızlıkların olup olmadığının kararını vermeden değerli bir yöntemdir. Bu değişikliklerin başlıcaları genişlemiş sulkusları (doku girintileri) olan atrofiye olmuş (büzülmüş) bir beyin ve genişlemiş serebral ventriküllerdir.(sıvı dolu odacıklar)
Pekçok yeni metod araştırmacılara beyin hakkında daha fazla şey öğrenme imkanı tanımaktadır. Pozitron Emisyon Tomografisi de (PETSPECT) (Tek foton emisyon kompüterize tomografisi) de bölgesel beyin kan akımını metabolik aktiviteyi, özgün reseptörlerin dağılımını haritalayabildiği gibi kan-beyin bariyerinin bütünlüğü hakkında da fikir verebilmektedir. Bu işlemler Alzheimer hastalığına has anomalileri ortaya koyabilir. Diğer bir metod olan Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) beyni, atomların manyetik özellikleriyle bir dış manyetik alan arasında etkileşimleri inceleyerek değerlendirir. MRI hem yapısal hem de kimyasal bilgi sağlar ve akan
kan ile durağan beyin dokusunu ayırdedebilir.
Alzheimer Hastalığı Nedir?
Alzheimer beynin, düşünce kontrolü, hafıza ve konuşma yetisi gibi bazı fonksiyonlarının yer aldığı bölümünü etkiler. Günümüzde bilim adamları, Alzheimer hakkında her gün fazla şey öğreniyorlar fakat yine de hastalığın nedeni ve ilacı şu ana kadar bulunamadı. Alzheimer, genellikle 65 yaşından sonra etkisini göstermeye başlar ve hastalık riski bu yaşla birlikte artar. Daha genç insanlar da Alzheimer`e yakalanma riski daha azdır.
Yaş Alzheimer`ın değişmez bir parçası olmadığı gibi önemli bir noktadır. Alzheimer adını Alman bir doktor olan Dr. Alois Alzheimer`dan almıştır. Dr. Alzheimer, olağandışı bir zihinsel hastalık sonucu yaşamını yitiren bir kadının beyin dokularında birtakım değişiklikler meydana geldğini farketmiştir. Bilim adamları bugün, insan beyninde Alzheimer ile baş gösteren diğer değişimleride de tespit etti. Buna göre, beynin hafıza ve diğer zihinsel yetilerinin saklandığı bölümlerindeki sinir hücrelerinin kaybolduğu gözlemlendi. Beyindeki karmaşık mesajları milyonlarca sinir hücresi arasında taşıyan kimyasalların düzeyinin de azaldığı bulundu. Alzheimeri sinir hücreleri arasındaki bu mesajları engelleyerek, normal düşünme ve hafıza gibi yetileri yok edebiliyor.
Alzheimer hastalığı en yaygın olarak görülen demans(bunama) nedenidir. Alzheimer hastasında hafıza kaybı, kişilik ve davranış değişiklikleri, düşünme ve yorumlamada bozulma, konuşurken doğru kelimeleri bulmada güçlük, bazı işleri doğru sırayla yapmada zorlanma gibi bulgular görülür. Bu bulgular zamanla daha da kötüleşir ama kötüleşmenin hızı hastadan hastaya farklılık gösterir. Ancak hastalık ilerledikçe günlük yaşamı sürdürmek giderek zorlaşır ve hasta zaman içinde tamamen başkalarına bağımlı hale gelir. 1985 yılında Alzheimer hastalığı ve ilgili demansı olan bireylerin enstitülerde ve toplum ortamında bakımının yıllık masrafı 24-48 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir ki bu miktar bugün çok daha yüksektir. Toplumumuz yaşlandıkça ve Alzheimer hastalarının sayısı arttıkça bakım masrafıda artacaktır.
Alzheimer hastalığının tedavi edilememesine ya da geri dönüşü mümkün olmamasına rağmen ailelere yardımcı olmak, semptomları ve zararı azaltmak mümkündür. Bu hastalığa yakalanmış olan herkesin bir bakım evine yatırılması gerekmez. Özellikle hastalığın erken dönemindeki binlerce hasta aileleri tarafından bakılmaktadırlar. Gerçektende ailenin eğimi ve aileye destek olan hizmet kurumları tedavi planının en önemli yönlerinden biridir. Bir hastanın da ne zaman bakım evine yatırılacağı ya da hiç yatırılıp yatırılmayacağı aile tarafından dikkatle değerlendirilmesi gereken bir karardır.
10 Uyarıcı Belirtisi:
- Mesleki yetenekleri ve aktif hayatı etkileyen bellek kaybı;
İsimleri, telefon numaralarını ya da randevuları ara sıra unutup sonra tekrar hatırlamak normal bir durumdur. Alzheimer Hastalığı ya da diğer demans tiplerinden biri bulunan hastalar, yakın geçmişteki olayları, insan isimlerini ve telefon numaralarını daha sık unuturlar ve daha sonra da hatırlayamazlar.
- Günlük olağan işleri yürütmekte güçlük;
Telaşlı insanlar bazen yemeği fırında unutabilir ve yemek yandıktan sonra hatırlar. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, yemeği fırında unutmakla kalmaz, hazırladıklarınıda hatırlıyamayabilirler.
- Dil ve konuşma ile ilgili sorunlar;
Hepimiz bazen
doğru kelimeyi bulmada güçük çekebiliriz. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise çok basit kelimeleri unutabilirler ya da yerine uygun olmayan kelimeler kullanabilirler.
- Zaman ve mekanla ilgili oryantasyon bozukluğu;
Hangi günde olduğunuzu ya da nereye gideceğinizi bir an için unutmak normaldir. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, hergün geçtikleri sokaklarda kaybolabilir, nerede olduklarını, oraya nasıl geldiklerini ya da evlerine nasıl gideceklerini bilmeyebilirler.
- Zayıf veya azalmış yargılama yeteneği;
Bazen başka bir işe dalıp geçici olarak asıl yaptığımız işi unutabiliriz. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, asıl yaptıkları işi tamamen unutabilirler. Uygun şekilde giyinemiyebilirler, bir kaç kazağı ya da gömleği üst üste giyebilirler.
- Pratik düşünme becerisindeki güçlük;
Pratik yöntemlerle, günlük bazı karmaşık sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, pratik çözüm üretmede güçlük çekerler.
- Nesneleri yanlış yerlere koyma;
Hepimizin bazen cüzdan ya da anahtarlıklarımızı olağan dışı yerlere koyar, sonra da bir süre ararız. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, eşyalarını olmadık yerlere koyabilir: gözlüğünü buzdolabına ya da kol saatini şeker kavanozuna koymak gibi.
- Duygu durum veya davranış değişiklikleri;
Hepimiz zaman zaman üzgün ya da kaygılı bir ruh hali içinde olabiliriz. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, herhangi bir neden olmaksızın aniden ağlayabilirler ya da çok sinirli hale gelebilirler.
- Kişilik değişiklikleri;
İnsanların kişilikleri yaşla birlikte bir miktar değişim gösterebilir. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, ani ve belirgin değişimler gösterebilir. Şüpheci, telaşlı ya da korku içinde bir kişilik sergileyebilirler.
- Sorumluluktan kaçma;
Zaman zaman ev işlerinden, iş ve sosyal sorumluluklardan bıkıp, yorulabiliriz. Bununla beraber, bu sorumluluklarla mücadele gücümüzü tekrar kazanırız. Alzheimer Hastalığı bulunanlar ise, iş ve sosyal alanlarda çok pasif hale gelebilir ve bu kalıcı bir hale dönüşebilir.
Semptomlar:
Mary Ellen`in arkadaşları Mary`nin mükemmel bir anne, eş, arkadaş ve ev sahibi olduğunu düşünüyorlardı. Yazar olan eşi George yazılarının düzeltilmesinde ve programının idaresinde Mary`e güveniyordu. Mary`nin yakın arkadaşlarının isimlerini, çocuklarının doğum günlerini ya da yoğun hayatının detaylarını hatırlayamadığını ilk fark eden de o oldu. Sosyal olaylarda Mary bir kenarda otururken bir şey sorulduğunda nazikçe fakat net olmayan bir şekilde cevaplarken görülüyordu ancak hiçbir zaman anlamlı bir konuşmaya katılmıyordu. Artık 30 yıl boyunca yaptığı gibi alışverişe çıkamıyor ya da faturaları ödeyemiyordu. George şaşkındı ve bunca yıllık hayat arkadaşına ne olduğunu anlayamıyordu.
Yukarıda bahsedilen gibi hastalığın belirtileri yavaş yavaş belirmeye başlar. Hastalığın belirtileri ve bulguları önceleri hafiftir ve genellikle normal yaşlanmayla ilgili olduğu sanılır. Hafif unutkanlık genellikle ilk belirtisidir. Hasta giderek daha da unutkanlaşır ve tanıdık nesnelerin isimlerini anımsamakta zorluk çekebilir. Hasta genellikle gittikçe artan sorunların farkında değildir, hatta bunu inkar edebilir. Zamanla bellek kaybı ile birlikte duygu durumunda ve davranışlarında değişiklikler olmaya başlar. Yargılama, konsantrasyon, konuşma ve fiziksel koordinasyon da etkilenir. Ve hasta en basit işleri bile yapamaz duruma gelir.
Artık hastalığın son evresinde yani zihinsel bozuklukların belirgin fiziksel bozukluklarla olduğu dönemde hasta:
- Yardım edildiği halde beslenmede güçlük;
- Arkadaşları ve aile üyelerini tanımada güçlük;
- Yürüme güçlükleri (hasta yatağa bağımlı durumda olabilir)
- İdrar ve/ya gaita kaçırma;
- Belirgin düzeyde davranış bozuklukları(kolay sinirlenme, aşırı kuşkulanma ve yanlış inançlar gibi.. Bazen de aşırı sakin ya da saldırgan olabilir) gösterir.
Alzheimer Hastalığı`nın (AH) Belirli Risk Faktörleri:
YAŞ:
AH için en belirgin risk faktörü yaştır. Yaş ilerledikçe, AH gelişim riski de artar. AH nadiren 40`lı ve 50`li yaşlarda görülebilmekle beraber, tanı konan hastaların büyük bir bölümü 65 yaş üzerindedir.
AİLEDE DEMANS ÖYKÜSÜ BULUNMASI:
Çalışmalar, Alzheimer hastalarının akrabalarında hastalık sıklığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu gözlemler, Alzheimer hastalığının yakın akrabalarının, ailesinde Alzheimer hastalığı bulunmayanlara göre daha yüksek risk altında olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla beraber, ailenizde Alzheimer hastası varsa, bu sizin de ilerde hasta olacağınız ya da hastalığı çocuklarınıza aktaracağınız anlamına gelmez.
KALITIM:
Bazı ailelerde hastalık, kalıtsal hastalıklarda olduğu gibi geçiş gösterir. Bu ailelerde yapılan çalışmalar, AH ile ilişkili üç kromozom saptamışlardır. Bunlar 21., 14. ve 19. kromozomlardır. 21. ve 14. kromozomlar, 40`lı ve 50`li yaşlarda başlayan AH ile ilşkili bulunmuştur; ileri yaşta başlayan (65 yaş üzeri) AH ile ilişkili değildir.
Kısa bir süre önce, 19. kromozom üzerinde APOE-e4 adlı bir genin ileri yaşta başlayan (65 yaş üzeri) AH ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu gen günümüzde birçok araştırmacı tarafından AH için bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, bu bir hastalık geni değil, hastalığa karşı duyarlılığı artıran bir gendir. Bu gene sahip olan kişiler AH`na yakalanmadan sağlıklı bir yaşam sürebilirler.
Alzheimer Hastalığının (AH) Tartışmalı Risk Faktörleri:
KAFA TRAVMASI:
Şiddetli bir kafa travması demansa neden olabilmektedir. Ayrıca sürekli kafa travmasına maruz kalan boksörlerde AH`na benzeyen bir tür demans görülmektedir.
AİLEDE DOWN SENDROMU VE PARKİNSON HASTALIĞI BULUNMASI:
Birinci derece akrabasında Down sendromu ya da Parkinson hastalığı bulunanlarda AH riski, bulunmayanlara göre bazı çalışmalarda yüksek bulunmuştur.
ALKOL TÜKETİMİ:
Alkolizm demansa neden olmaktadır, bununla beraber araştırıcılar alkol tüketiminin AH ile ilişkisiz olduğunu düşünmektedir.
ÇEVRESEL/MESLEKİ ETKENLER:
Kimyasalların, metallerin ya da diğer toksik maddelerin AH riskini artırıp artırmadığı araştırılmaktadır. Şu ana kadar, hastalık riskini artırdığı saptanan bir madde saptanmamıştır. Alüminyum, risk faktörü olarak güncelliğini korumakla beraber, kanıtlanmış herhangi bir veri bulunmamaktadır.
VİRÜSLER:
Bazı bilim adamları AH`na bir virüsün neden olabileceğini düşünüyorlar. Onlar, Alzheimerli insanların beyin dokularında bugüne dek görünmüş değişikliklerin nedeni olabilecek virüsleri araştırıyorlar.
Alzheimer, muhtemelen tek bir nedene bağlı olarak oluşmuyor. Her insan için farklı olan davranışların, birçok faktöre yol açtığını söylemek daha uygun olur. Örneğin genetik faktörler, hastalığın nedeni olmak için tek başına yeterli değildir. Kadın ve erkekte hastalığın gelişimini anlamak için bir insanın genetik tanımlaması ile diğer risk faktörleri birleştirilebilir.
CİNSİYET:
Hastalık her iki cinste eşit oranda görülür.
Tedavi:
Alzheimer hastalığını tedavi yaklaşımında 2 kritik kavşak noktasına varılmıştır.
1-Alzheimer hastalığının normal yaşlanma sürecinden farklı bir rahatsızlık olarak kabul edilmiştir.
2-Önemli bir hastalık ya da sakatlık için tedavi edici ya da sosyal müdaheleler geliştirirken bakım kavramının, tedavi kavramı kadar önemli olabileceğinin farkedilmesi. Dahası, daha evvel bahsedilmiş olan Alzheimer hastalığının semptomlarına ek olarak diğer semptomlar ve ağırlaştırıcı faktörler problemi büyütebilir. Alzheimer hastalığının klinik seyri sırasında hasta kaynaklı, çevresel ve ailevi stresler de bir araya gelip hastanın hastanın işlev bozukluklarını ve aile yükünü arttırabilir. Bu stresleri tanımlamak ve gerekli değişiklikleri yapmak daha etkin tedavinin ve daha azgünlük problemin temelini oluşturabilir.
Alzheimer hastasında depresyon ya da kuruntu işlev bozukluğunu arttırabilir.Alzheimer hastası olan bazı bireylerde hastalığın seyri sırasında ortaya çıkabilen bu sorunlar hafıza zayıflamasına katkıda bulunacaktır. Bu ek sorunlar ile hasta sırf demans da beklendiğinden çok daha kötü olacak ve klinikte “artmış sakatlık” durumu olarak adlandırılan tablı ile karşımıza çıkacaktır. Depresyon tek başına bazen yalancı demans diye adlandırılan bir tabloya neden olabilir. Demans ile depresyonun birlikteliğinde depresyon Alzheimer hastasında büyük yetersizliğe ve soruna yol açacaktır.
Alzheimer hastalığında depresyon tedavi edilebilir. Gerçekten de bu Alzheimer hastalığında gözlemlenebilen en ilginç olaylardan birini göstermektedir. Artmış sakatlık durumunu hafifleterek hatta yatan hastalık sürecinin ilerlemesine rağmen gerçek bir klinik iyileşme sağlanabilmektedir. Diğer bir deyişle, hastanın belirtileri hafifletilebilir, çektikleri azaltılabilir ve sonuç olarak aileye düşen yük hafifler.
Bunlar tüm hastalıklar için geçerli olan geleneksel tedavi hedefleridir.
NIMH intromural programındaki araştırmacılar Alzheimer hastalarının ruh halini değerlendirebilmek amacıyla geliştirdikleri Demans Ruh Hali Değerlendirme skalasını test etmektedirler. Bu skala hastaların hastalık süresince ruh hallerini kaydeder ve farklı antidepresyon tedavilerini değerlendirmede yardımcı olabilir.
Hastanın yakın çevresi de hastanın olayla başa çıkabilmesine etki ederek zararın düzeyini arttırabilir. Çevreyi hastaya uyarlamak yoluyla çevre faktörüyle oluşan stres azaltılabilir. Güvenlik konusu da kişiyi merdivene doğru bilinçsizce gitmekten ve düşmekten korumak gibi gözönünde bulundurulması gereken bir konudur.
Yakın çevreye hatırlamaya yardımcı olacak notlar yerleştirerek hafıza kaybıyla savaşmalı ve sonucunda oluşabilecek stres ile organizasyon bozukluğunu engellemek bireyin engellenme hissini de azaltabilir. Bakımı için gerekli olan en koruyucu fakat en az kısıtlayıcı ortamı bulmalı bir noktadan sonra hastayı evden uzaklaştırıp gerekli şartlara sahip, Alzheimer hastalarıyla uğraşan bir bakım evine yatırmayı gerektirebilir.
Aile üzerindeki stres hem hastayı hem de sağlayan kişiyi etkileyebilir. Bakımı sağlayanlar sıklıkla hastanın aile bireyleri, eş ya da çocuklardır, ağırılıklı olarak karısı ya da kız çocuklarıdır. Zaman geçtikçe ve yük arttıkça bu yalnızca bakıcının kendi ruh sağlığı için bir tehdit oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda bakıcının Alzheimer hastasına göstereceği bakımı da etkiler. Dolayasıyla aileye bir bütün olarak yardım sağlanması esastır.
Hastalık ilerledikçe aile, sevilen bir kimsede rahatsız edici değişiklikler gördükçe gittikçe artan endişe ve acı hisseder ve genellikle yeterince yardım edememekten dolayı suçluluk duyarlar. Böyle bir durumda aile bireylerinin arasında görülen reaktif depresyon sıklığı çok yüksektir. Bakıcılar kronik olarak stres altındadır ve ortalama bir insana göre depresyondan yakınmaları çok daha muhtemeldir. Eğer bakıcılar evlerinin dışındaki görevlerinden ayrılmak zorunda kalırlarsa, gittikçe daha izole hissedecek ve artık toplumun üretken bir üyesi olamayacaktır.
NIMH desteğiyle gerçekleştirilen bir çalışma göstermiştir ki bakıcılarda yalnızca artmış depresyon değil aynı zamanda sıklıkla baskılanmış bir bağışıklık sistemi bulunkaktadır. Bakıcılar hakkında yapılan bir diğer çalışma %54 bakıcı da depresif ruh hali ve %67 bakıcıda
da öfke olduğunu göstermiştir. Bilim adamları öfkesini içinde tutan bakıcıların daha fazla kardio-vasküler hastalık tehdidi altında olduğu hipotezini öne sürmektedir.
Bakıcıların arasında görülen depresyon olasılığı, yoğunluğu ve süresi elde olan müdahale yöntemleriyle azaltılabilir.
George ve Mary Ellen`in komşuları, ortalıkta bir problem olduğunu fark ettikleri için gittikçe daha fazla endişelenmekteydiler. Bir sabah gazetenin alınmadığını görünce, iki komşu ziyarete gitti. Kapıya kimse cevap vermeyince kapıyı açmayı denediler ve açık olduğunu görünce içeri girdiler. George telefonun yanında sırtüstü yatmaktayken Mary Ellen piano da bir melodiyi çalmaya çalışıyordu. George için bir ambulans çağıran komşular uzaktaki kızlarından birine telefon ile haber verdiler. George hastanede kalp krizi nedeniyle yatarken ilk defa geçmiş aylarda olan olayları çocuklarıyla paylaştı ve gelecek için bazı planlar yapması gerektiğini fark etti. Kızlarından biri hastaneden çıktıktan sonra 2 ay süreyle George ve Mary Ellen`in yanında kaldı. Haftada bir temizliğe gelmesi için birini bulduktan sonra annesi ile babasının sağlıklı beslenebilmesi için evlere yemek servisi yapan bir firma ile anlaştı. Ebeveynlerinin kilisesi aracılığıyla Mary Ellen`in yaşlılar için olan haftada 5 günlük bir bakım programına dahil etti. Mary Ellen her sabah bir gündüz bakım minibüsü ile evinden alınıyordu ve akşam üzeri geç bir saatte evine bırakılıyordu. Sürekli endişeden arınan George, hızla iyileşti ve yazılarına geri döndü. Eskiden arkadaşlarıyla paylaştıkları sosyal yaşamı özlemesine rağmen Mary Ellen ve George`un yakın bir ilişki kurabildikleri dönemlerde oluyordu. George artık Mary Ellen`in bir gün bakım evine yatırılması gerekebileceği gerçeğini kabul etmiştir ve ne ile karşılaşırsa karşılaşsın ailesinin, dostlarının, kilisenin ve toplumun yardımıyla her şeyin üstesinden gelecektir.
Sorunların bileşenleri farklı olabileceği için müdahalenin de odak noktası, tabiatı ve kaynakları farklı olmalıdır. Müdahaleler hastanın semptomları üzerine, etkilenmiş olan bireyin günlük çevresine ve aile destek sistemine odaklanmalıdır. Ailenin vereceği destek, ev işleriyle ilgilenebilecek biri ya da diğer bir yardımcı, davranış terapisi ve ilaç kullanımı gibi konular, özgün müdahaleler kapsamında olabilir.
Alzheimer hastalığının günümüzde tedavi edilememesine, geri çevrilememesine ya da ilerlemesinin durdurulamamasına rağmen hem hastanın hem de ailesinin hastalığın gidişi boyunca daha insana yakışır şekilde ve daha az rahatsızlık çekerek yaşamasına yardımcı olmak için pek çok şey yapılabilir.
Unutmamalıyızki, kelimeler yegane iletişim araçları değildir. Yüz ifadesi, jestler, ses tonu ve temas zihinsel durumun aktarılmasını sağlayan temel iletişim araçlarıdır. Bir gülümseme, omuza dokunuş veya kucaklama hastaya olan sevgi ve anlayışınızı göstermeye yetecektir. Onunla iyi bir iletişim içinde olmanızı sağlayacaktır buda hastalığın gidişini en olumlu şekilde etkileyecek etmendir.
Alzheimer Hastasının Davranış Problemleriyle Başa Çıkma:
a. Şüphe ve Suçlama
Hasta, hafıza ve yeteneklerindeki bozulma ve kendine duyduğu saygının giderek azalması nedeniyle çevresine karşı bazı şüpheler geliştirir. Bu şüpheler genellikle özel eşyalarının çalındığı ya da kendisine kötülük yapılmak istendiği şeklindedir. Hastanın bu tarz şuçlamalarının arttığı dönemlerde güvenini kazanmak için sıcak, anlayışlı bir tavırla yaklaşılmalıdır. Suçlamaya karşı savunmaya geçmek, hastanın fikrinde ısrar etmesine yol açar.
b. Saldırganlık
Demanslı hasta zaman zaman hırçın ve saldırgan olabilir. Bu reaksiyon, kendisini güvenlikte hissetmemesi veya yeni sesler, olaylar ve insanlarla karşılaşması gibi birçok nedene bağlı olabilir. Hangi durumun nasıl bir tepkiye sebep olduğunu bilerek, benzer durumların oluşmasından kaçınılabilir.
Yine de, böyle olaylar ortaya çıktığında, hastayı sakinleştirmek için en iyi yol, öncellikle kendinizi sakinleştirmek, yavaş hareketler ve güven verici bir ses tonuyla konuşmaktır.
c. Depresyon
Hastanın bağımsızlığını kaybetmesi ve yaşadığı başarısızlık hissi, genellikle içine kapanık olmasına yol açar. Hastanın depresyonu kuvvetlendiren ya da kendini iyi hissetmesini sağlayan insanları veya olayları gözlemleyin. Hekiminize baş vurup tavsiyeler alın.
d) Amaçsızca Dolaşma
Hastanız çevrede amaçsızca dolaşabilir. Bu ihtiyacın sebepleri, hareketsiz kalamaması, karnının acıkması veya sadece tuvalete gitmek istemesi olabilir. Günlük egzersizler, dışa vurulamayan enerjinin sebep olduğu amaçsız dolaşmanın kontrol edilmesine yardımcı olabilir. Hastanın çevresini algılama konusunda sorunları varsa ve evden uzaklaşıyorsa, kimliğini bildiren bir bilezik, kimlik kartı ve oturduğu yerin krokisinin yanında bulunması faydalıdır.
Günlük Yaşam
Yemek: Kişilik değişimleri sebebiyle hasta, yemek yemeyi reddedebilir veya yemek seçmeye başlayabilir. Yeni yiyecekler yerine, tanıdık yiyeceklerin hazırlanmasını ve yemek programının belirli bir düzende olması( yemeği hergün aynı saatte hazırlanması gibi), hem hastanın zaman kavramının korunmasına, hem de sizin zamanınızı ve enerjinizi etkin bir biçimde kullanmanıza yardım eder. Eğer hastanız sürekli hareket ediyor, yemek sırasında oturmak istemiyorsa, az ama sık aralıklarla yedirmeyi deneyebilirsiniz. Peynir, kraker veya sandviç gibi yiyecekler hasta etrafta dolaşırken atıştırması için uygun olabilir. Yine de hastanın düzenli beslenmesini sağlanmasındaki anahtarın, göstereceğiniz sabır ve güven duygusu olduğunu unutmayın.
Kişisel Bakım: Alzheimer hastalığında hastanın başkasına bağımlı hale gelmesinin en önemli sebeplerinden biri karmaşık işleri yapamamasıdır. Hastalık yerleştikten sonra, hasta giyinmek, banyo yapmak veya tuvalete gitmek için sizin desteğinize ihtiyaç duyacaktır. Hastanın giyinme konusundaki problemini hafifletmek için bazı pratik ve basit çözümler geliştirilebilir. Sezon dışı giyecekler kaldırılabilir. Düğmeli ve fermuarlı giyecekler yerine kullanımı daha kolay olan giyisiler alınabilir. Yıkanmak demanslı hasta için karmaşık ve zor bir iş haline gelebilir. Hastayı, ne yapacağınızı adım adım açıklayarak, belirtili bir düzen içinde, hep aynı şekilde ve aynı zamanda yıkamanız faydalı olabilir. Alzheimer hastalarında bir başka problem de idrar tutamamaktır. Eğer tıbbi başka bi sebep yoksa bazı basit tedbirlere başvurulabilir. Örneğin, hasta sadece geceleri idrarını tutamıyorsa, hastanın yemekten sonra içtiklerini sınırlayarak veya gece boyu düzenli aralıklarla tuvalete gitmesini sağlıyarak bu problem hafifletilebilir.
Boş Zamanlar
Hastayı, yürüyüşe çıkmak ve bahçe bakımı gibi basit işleri yapması konusunda teşvik edin. Demans, hastanın yeni şeyler öğrenmesini imkansızlaştırır. Fakat günlük ev işleri eski hobiler hastaya, anlamlı bir şeyler yaptığı ve işe yaradığı hissini verebilir. Müzik dinlemekte hastanın hoşuna gidebilir.
Türkiye`de Alzheimer Hastalığı
Türkiye`de 150-200 bin Alzheimer hastası var ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde 10-15 yıl içinde hastalıkta patlama yaşanılabileceği dikkat çekiyor. Ülkemizde bu konuda bilinçli uzman bakımevleri yok. Nedeni tam olarak bilinmeyen Alzheimer hastalığının riski östrojen ve anti-romatizmal ilaçlarla yüzde 40-50 oranında azaltılıyor. Yavaşlatıcı ve koruyucu tedavilerin uygulandığı Alzheimerın önlenmesi için aşı araştırmaları yürütülüyor. Son olarak açıklanan aşı ise umut verici. Aşının hayvanlarda etkili olduğu görülmüş. Ancak, insanlar üzerinde kullanılmasının yıllar alabileceği belki de hiç kullanılamayacağı söyleniyor.
22 EYLÜL 1998 SALI YENİ YÜZYIL GAZETESİ
Dünya Alzheimer Günü`nde Türkiye`de bu hastalığın 150-200 bin insanı etkilediği ve bunamaların üçte ikisinden sorumlu olduğu belirtildi. Alzheimer Derneği tarafından dün Çırağan Sarayı`nde düzenlenen toplantıda 65 yaş üstündeki nüfusun yüzde 5-10`unun bu hastalığa yakalandığına ve gelişmekte olan ülkeleri ciddi sorunların beklediğine dikkat çekildi.
Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, beyinde değişikliklere yol açan, bellek, düşünce ve davranış bozukluklarına neden olarak ilerleyen Alzheimer hastalığının ortaya çıkışından 7-8 yıl sonra hastanın kaybedildiğine işaret etti. Alzheimer hastası bir insanla aynı evde yaşamanın zorluklarına da değinen Prof.Dr. Murat Emre, "İnsanlar bu konuda bilinçli olmalı. Yaşlanan her insan bunar diye bir şey yok. Alzheimer bir hastalıktır. Şu an kesin tedavisi olmasa bile hastanın yaşam kalitesini yükseltecek ilaçlar, egzersizler uyguluyoruz. Unutmak yaşlılığın kaderi değil. Unutanları unutmayalım" dedi. Toplantıda yaş, travma, antiromatizmal ilaçlarla, östrojen azlığının Alzheimer açısından risk faktörleri olduğu belirtildi.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı İlhan Selçuk ise toplantıda bir Alzheimer hastası yakını olarak duygularını dile getirdi. Henüz çaresi olmayan bir hastalığa çare bulmaya çalışan hekimlerin çabasının çok anlamlı olduğunu söyleyen İlhan Selçuk, "Alzheimer hastası ile yaşayan insan, insanlaşmak zorunda. Aksi halde evde bir dram başlıyor. Evin içinde cehennem yaşanıyor. Bunun bir hastalık olduğunu bilmeliyiz. Bu hastalığa karşı da örgütlenmeliyiz. Alzheimer hastalarının bakılabileceği kurumlar oluşturmaya çalışmalıyız" diye konuştu.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |