|
Çölleşme, iklim koşulları ve insan etkisi nedeniyle kurak ve yarı kurak karasal ekosistemlerin bozulması ve fakirleşmesidir. Bu, bitkisel üretimde azalma, mikro ve makro fauna ve flora çeşitliliği ve biyokütlede arzu edilmeyen değişimler ve hızlanan toprak bozulması şeklinde ekosistemlerde gerçekleşen bozulma sürecidir. Sadece Afrika veya diğer gelişmekte olan ülkelerde değil, dünyanın bir çok yerinde, iklim koşullarının insanlığın gıda güvenliği, barınma ve geçimini temin için yaptığı faaliyetleri etkilemesine rağmen, insanların doğal kaynakları etkin ve sürdürülebilir olarak kullanma gereğini dikkate almayan eylemleri, kuraklığın etkisini şiddetlendirmektedir. Yaklaşık 100`ün üzerinde ülkede 900 milyon insan çölleşme ve kuraklık probleminin olduğu alanlarda yaşamaktadır. Öte yandan, 2025 yılında çölleşmeden etkilenen nüfusun ikiye katlanacağı belirtilmektedir. Dünyada sulanabilir tarım alanlarının % 30’u, kuru tarım alanlarının % 47’si ve mera alanlarının % 73’ü herhangi bir derecede çölleşmeden etkilenmektedir. Başka bir anlatımla, 1.5-2.5 milyar ha sulanır tarım arazisi, 3.5-4.0 milyar ha civarındaki kuru tarım arazisi ve 35 milyar hektar civarındaki mera arazisi arazi degradasyonu nedeniyle tamamen veya kısmen üretkenliğini kaybetmektedir. Kısaca, çölleşme dünya nüfusunun yaklaşık 1/6`sını ve dünyanın toplam kara alanının 1/4`ünü etkilemektedir. Ülkemiz, sahip olduğu iklim koşulları nedeniyle, çölleşmenin şiddetini dünyanın diğer bölgelerine göre daha az hissetmektedir. Ancak, arazilerimizin kabiliyetine göre kullanılmaması ve yanlış tarımsal işlemler, aşırı otlatma, ormanların açılması ve değerli tarım alanlarının tarım dışı amaçlarla kullanımı geleceğimizi tehlikeye atan arazi bozulmalarına sebep olmaktadır. Bu nedenlerle, Türkiye artık kuraklıktan etkilenen ve çölleşme riski taşıyan, topraklarının % 86`sında hafiften çok şiddetliye kadar çeşitli derecelerde erozyonun yaşandığı bir ülke konumundadır. Günümüz itibariyle, ülkemizin arazi problemleri ve bu problemlerin yaşandığı alan büyüklükleri şöyledir; Su erozyonu, 66576042 ha, Rüzgar erozyonu, 330000 ha, Alkalileşme ve tuzlanma, 1518749 ha, Hidromorfik topraklar, 2775115 ha, Taşlık ve kayalık problemi, 28484331 ha, Tarım dışı kullanım, 894153 ha. İklim, topoğrafya ve insan faaliyetleri nedeniyle meydana gelen erozyon, yukarıda da görüldüğü gibi ülkemizin en büyük sorunudur. Ülkemizde, erozyonun kategorileri ve dağılımı ise şöyledir; Hafif, 5611892, % 25 üst toprak aşınmış, Orta, 15592750, % 25-75 üst toprak aşınmış, Şiddetli, 28334938, üst toprak ve % 25 alt toprak aşınmış, Çok Şiddetli, 17366462, üst toprak ve % 25-75 alt toprak aşınmış. Rüzgar erozyonunun görüldüğü 330000 ha alan çok şiddetli erozyon alanı içerisinde yer almaktadır.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|