Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: SOSYAL BİLİMLER
    Konu: Demokrasi


DEMOKRASİ NEDİR?
Egemenliği halkın elinde olduğu yönetim biçimidir. Üçe ayrılır:
Doğrudan Demokrasi: Halk, devlet işlerini kendisi görüşür, yasaları kendisi yapar Halkın egemenliğini, temsili bir organın aracılığı olmadan kullandığı siyasal sistemdir.
Yarı Doğrudan Demokrasi: Halk yöneticilerini kendisi seçer. Bu yöneticilerin hazırladığı yasalar halkın oyuna sunulur.
Temsili Demokrasi: Halkın egemenliğini temsili organlar aracılığıyla kullandığı sistemdir. Halkın kendisi de yönetime katılabilmektedir.
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ
İlk Demokrasi Hareketleri:
Türkiye’de demokrasiye geçişte ilk aşama Senedi-I İttifakla başlamıştır (1808). Senet,
derebeylik düzenine hukuksal geçerlilik kazandırmaktaydı, ama bu belgeyle padişahın yetkileri
ilk kez sınırlanıyordu.
Batının istekleriyle Osmanlı Devleti’nin istekleri birbirine uygun düşmeye başladıktan sonra, bu isteklerin uygulanmasına 1838 Ticaret Antlaşması ile başlandı. Tanzimat Fermanı (1839) kişi haklarını güvence altına alıyor, yasa dışı suçlamaları önlüyor ve yasalar önünde vatandaşların eşit olduğunu kabul ediyordu. Padişahın yetkileri sınırlanmış, yeni bir güç ortaya çıkmıştı.
1856’da Islahat Fermanıyla Osmanlı uyruklularının devlet memuru olması kabul edildi.
Sadrazam Ali Paşa, halkın ülke işlerine karışmasının mutlakıyetçi rejimi yumuşatacağını belirtiyordu.
1864 Vilayet Nizamnamesi, vilayet meclislerinde seçimle gelen üyelere de yer veriyordu. Yerel meclisler de demokrasiye geçişte önemli roller üstlendi. Belediye meclisleri bu nizamnameyle örgütlendi.
1. ve 2. Meşrutiyet:
Padişah 2. Abdülhamit, 1876 yılında meşrutiyeti ilan etti. İlk anayasa Kanun-I Esasi kabul edildi. Bu anayasa, monarşik yapıdaydı. Şeriat kuralları geçerliliğini sürdürüyordu. Vatandaşlar, yasalar önünde eşitti,
kişi özgürlük ve dokunulmazlıkları belirtilmişti, ama meclis seçimi demokrasiden uzaktı. Kadınlara oy hakkı verilmiyordu. Siyasi partiler kurulmadığı için adaylık kişiseldi. Azınlıklar mecliste büyük oranda temsil olanağı bulmuşlardı. Bu kötü koşullara rağmen meclis özgürlükçü bir tutum sergiledi. Abdülhamit, bu tutumdan rahatsız olarak meclisi kapattı. Demokratik girişimleri durdurdu.
Abdülhamit yönetimine karşı örgütlenen İttihat ve Terakki Cemiyeti, padişahı yeniden meşrutiyeti ilan etmeye zorladı. 1908’de meşrutiyet ikinci Kez ilan edildi. 2. Meşrutiyet çok partili düzenin başlangıcı oldu. Yapılan seçimlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara geldi. Çok geçmeden İttihat ve Terakkiye karşı olanlar ayaklandılar (31 Mart Olayı). Meclis bu ayaklanmayı bir ordu göndererek bastırdı. 2. Abdülhamit tahttan indirildi.
Anayasada yapılan değişikliklerle parlamenter monarşi gerçekleşti. Meclisle bakanlar kurulu arasında anlaşmazlık çıkarsa, bakanlar kurulu ya meclis kararına uyacak ya da istifa edecekti. Kamu özgürlükleri genişletildi. Padişahın sürgün yetkisi kalktı. Toplanma ve dernek kurma özgürlükleri tanındı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti, Babıali baskınından sonra fiili bir tek parti rejimi uyguladı. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti dağıldı. Son Osmanlı Mebus an Meclisi, milli mücadele yanlısı milletvekillerinin hazırladığı Mi sak-ı Milliyi kabul etti. Ancak İstanbul işgal edilince, meclis süresiz tatil kararı aldı (1920).
TBMM’nin Açılışı:
Mustafa Kemal Paşa, halkın desteklediği bir meclisin gerekliliğine inanıyordu. 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan TBMM, demokratikleşme sürecinde bir dönüm noktası oldu. 1921 Anayasasıyla (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu), meclis yasama , yürütme ve yargı organlarının hepsini kendisinde topluyordu. Çünkü düşmana karşı daha güçlü olmak için tek bir yerde karar alınması isteniyordu. TBMM’nin üstünde bir güç yoktu.
1924 Anayasası:
Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 Anayasasında (Teşkilat-ı Esasiye) meclisin bu üstünlük ilkesi yinelendi. Ancak, bakanlar kurulu yürütme yetkisini daha bağımsız bir şekilde kullanabilecekti. Kişi hak ve özgürlüklerinin meclise karşı korunması henüz söz konusu değildi.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924-1925) ve Serbest Cumhuriyet Fırkası girişimleri dışında 1945’e kadar tek parti düzeninde kalındı ve demokrasi gelişemedi.
2. Dünya Savaşı sonrası CHP demokrasiyi engellemedi ve Cumhurbaşkanı İnönü, 1 Kasım 1945’te meclis açılırken çok partili düzene geçileceğini açıkladı.

Demokrat Parti hızla örgütlendi. Yurt çapında mitingler düzenleyerek kitlelerin siyasal yaşama katılmasını sağladı. Basın da demokrasinin gelişmesine katkıda bulundu. 1946 seçimlerinde ilk kez adaylar halka giderek partilerinin görüşlerini açıklayıp oy istediler.
1946-1950 döneminde demokrasiye geçiş daha da hızlandı. Demokrasiyle bağdaşmayan yasalar kalktı. Tek dereceli seçim, gizli oy- açık tasnif kuralı kabul edildi.
1950’deki seçimlerle iktidar el değiştirdi ve Demokratik Parti hükümeti kuruldu. Bu hükümet de bir süre sonra ülkeyi tek parti düzenine göre yönetmeye başladı.
1954’ten sonra üniversiteler, basın, yargıçlar DP hükümetinin baskısıyla karşılaştılar. Bu baskıya karşı öğrenci gösterileri başladı ve bunları engellemek için sıkıyönetim ilan edildi.
27 Mayıs 1960’ta ordu yönetime el koydu. Ordunun emriyle cumhurbaşkanı, başbakan, bakan ve milletvekilleri tutuklandı. Yeni bir anayasanın hazırlanacağı açıklandı. Silahlı kuvvetler cumhuriyet tarihinde ilk kez doğrudan siyasete müdahale ediyordu.
1961 Anayasası:
1961’de kabul edilen anayasayla, güçler birliği ilkesi kalkarak, yasama, yürütme ve yargı yetkisi, TBMM, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar kurulu ve anayasa mahkemesince paylaşıldı. Bu anayasada temel hak ve özgürlüklere de yer verildi. Bu özgürlükler anayasaya uygun olacak, ama yasalarla sınırlandırılabilecekti. Sosyal adaletin gerçekleşmesi için sendika kurma, grev, toplu sözleşme hakları kabul edildi.
Böylece üniversiteler özerkliğe kavuştu. Özerk bir radyo televizyon kurumu öngörüldü. Sol partiler, ilk kez örgütlenme ve mecliste temsil edilme olanağına kavuştular.
15 Ekim 1961’de yapılan seçimlerde hiç bir parti çoğunluk sağlayamadı. Yeni milletvekili seçim kanunuyla getirilen Nispi temsil sistemi, mecliste tek partinin ezici çoğunluk kazanmasını önlüyordu. 1961-1965 arası demokratik bir dönem oldu.
1965 seçimlerinde DP’nin düşüşünden sonra kurulmuş olan Adalet Partisi iktidara geldi. 1968’den sonra öğrenci hareketleri tekrar başladı. AP, yayılan olaylar karşısında, bu anayasayla ülkenin yönetilemeyeceğini savundu. 21 Mart 1971’de silahlı kuvvetler hükümetin istifasını istedi ve hükümet istifa etti.
Yeni siyasal dönemde kurulan “parti üstü hükümetler” oldu. Tarafsız bir kişinin başkanlığında, tüm siyasal partilerin desteğini alan hükümetler kuruldu. Olayların yoğun olduğu yerlerde sıkıyönetim ilan edildi. Temel hak ve özgürlükler sınırlandı. Basına sansür uygulandı.
1973 seçimleriyle demokratik düzene dönüldü. Koalisyonlar dönemi başladı. Koalisyonları güçlü göstermek için cepheleşme eğilimlerine girişildi. Genelkurmay başkanının uyarıları çözüm getirmedi. Cumhurbaşkanlığı seçimi sorun haline geldi. Tırmanan anarşi ve terör askeri müdahaleye neden oldu.
12 Eylül İhtilali:
12 Eylül 1980’de, ordu yönetime el koydu. Meclis kapatıldı. Sıkıyönetim ilan edildi. Siyasal etkinlikler yasaklandı. Milli Güvenlik Konseyi, 27 Ekim 1980’de anayasa düzeni hakkında kanun çıkardı. Yasaya göre parlamentonun yetki ve görevlerini MGK, cumhurbaşkanınınkileri de MGK başkanı üstleniyordu.
MGK, Haziran 1981’de Kurucu Meclis Kanunu’nu kabul etti. Kurucu meclis MGK ve seçtiği temsilcilerden oluşuyordu. Kurucu meclis yeni anayasayı hazırladı. Bu anayasa 7 Kasım 1982’de halk oylamasıyla kabul edildi.
1982 Anayasası:
1982 Anayasasında terörü önleyecek güçlü bir devlet kurulması öngörüldü. Temel Hak ve özgürlüklerin sınırları daraltıldı. Savaş, seferberlik, sıkıyönetim gibi durumlara olağanüstü haller eklendi. Cumhurbaşkanının yetkileri genişletildi. Yasama organında değişiklikler yapıldı. Meclisin af yetkisi sınırlandı. Eski parti temsilcilerinin siyasal eğlemde bulunmaları yasaklandı.
Askeri müdahale ile sekteye uğrayan demokratik düzen, halen, 1982 Anayasasının getirdiği yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde varlığını sürdürmektedir.
KAYNAKLAR
1.Benk, A. (Genel Yayın Yönetmeni) 1986. Büyük Larousse. İstanbul: Interpress Basın ve Yayıncılık A.Ş.
2.Tanilli, S. 1981. Devlet ve Demokrasi. İstanbul: Say Kitap ve Pazarlama.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |