|
İlk bomba Hiroşima kentinde patladı. Bu patlamayla 140000 kişi bir anda yok oldu. Bir o kadarı da yaralandı. Bununla da yetinmeyen ABD, 3 gün sonra yani 9 Ağustos 1945`te bu sefer Nagasaki `ye kinini kustu. Bombanın muhatabı bu sefer Nagasaki`li masumlardı. Bu patlamayla da 80000 kişi öldü. Atom Bombası’nın fiziksel olarak icadı 1911 yılında gerçekleşmesine rağmen, gücü ve etkileri 1930`lu yılların sonuna kadar anlaşılamadı. Atom enerjisinin silahlarda kullanılmasını ilk olarak düşünen ve kısmen uygulayan Almanlardır. 1939 Ağustosta fizikçi Albert Einstein bir mektupla başkan Roosevelt`i uyararak, Atom Enerjisi`nin Dünya üzerindeki en etkili güç olduğunu belirtti. Bu mektup üzerine ABD, Manhattan Project olarak bilinen, gerçekte Atom Enerjisinin insanları nasıl öldürebilir hale getirilebileceği, doğa ve çevreye nasıl daha fazla zarar verebileceğini araştıran projeyi başlattı. 1945 yılında Manhattan Projesine bağlı olarak çalışan 40 laboratuar ve 200000 bilim adamı bulunmaktaydı. Bu sayı o sırada ABD`deki tüm makine sektöründe çalışan isçi sayısından bile fazlaydı. 16 Temmuz 1945`te Manhattan Projesinin ilk meyvesi olan "Fat Man" isimli ilk atom bombası New Mexico`nun Alamogordo bölgesinde denendi. Bu yeryüzündeki ilk patlamaydı. Doğa atom enerjisinin korkunç yüzüyle ilk defa karsılaşmış oldu. 2. Dünya Savaşı’nın neredeyse bitmesine rağmen Başkan Harry Truman aslında Fat Boy’un denenmesinden çok önce bu bombayı Japonya üzerinde denemeye karar vermişti. Hırs, öldürme isteği , kişisel bozukluklar ve intikam duyguları bunun başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Üzerinde bu kadar konuşulan, binlerce insanin hayatına mal olan bu atom bombasının enerjisi nereden gelmekteydi? Atomun çekirdeklerinde çok sayıda proton ve nötron bulunan belirli atom türleri radyoaktiftir ve bunlar karasızdır. Aniden parçalanabilirler. Başka atom türleri ise bir nötron ile bombalandıklarında parçalanırlar. Bu olayda çekirdeğin kütle sayısı geçici olarak bir artar ve enerji açığa çıkmak suretiyle, tüm çekirdek ikiye bölünür. Kütle numarası 235 olan bir plütonyum türünün birer atomu bu şekilde bölünerek ayni zamanda ortama enerji de verirler. Uranyum 235 iki veya üç nötron, plütonyum 239 ise daha fazla nötron yayar. Atom bombasında ya uranyum 235 ya da plütonyum 239 kullanılır. Bir nötron ile bombalandıktan sonra bu elementlerin bir atomu birçok nötron yayar ve zincir reaksiyonu oluşur. Atomların yeterli konsantrasyonda olmaları halinde bu nötronlar komşu atomlarla çarpışır ve onlar tarafından tekrar bombalanırlar. Böylece komşu atomlarda fiston oluşur ve daha fazla nötron açığa çıkar. Böylece devam eden zincir reaksiyonu gittikçe daha fazla nötron ve enerji üretir. Ortamın uygun olması halinde sonuç olarak büyük bir patlama oluşur. Bir patlamaya yol açmak için gerekli fisyon yapabilen malzeme miktarına kritik kütle veya tetikleme miktarı denir. Zincir reaksiyonu hemen başladığından bu malzeme her biri kritik boyutundan daha küçük parçalar halinde tutulmaktadır. Bu parçalar kritik üstü büyük bir parçada birleşirler ve patlama anında nötronlarla bombardıman edilir. Fisyon yapan her atomun açığa çıkardığı enerji küçük olmakla birlikte, bu atomların milyarlarca sının toplam enerjisi patlamaya yol açar. Ancak bu enerjinin kütle eşdeğeri düşüktür. Örneğin Nagasaki`ye atılan bomba bir metal paranın 1/3 ağırlığına eşdeğer miktarda enerji açığa çıkarmıştır. Atom Bombası’nın enerjisi iste bu zincir reaksiyonu ve Einstein`in ünlü E = mc² formülüne dayanır. Hiroşima’ya atılan ilk bombanın içinde temel olarak iki Uranyum-235 parçacığı bulunuyordu. Klasik bombalarda kullanılan bir tetik mekanizması ve barometre sayesinde bomba şehirden hedeflenen yükseklikte olduğu anda patlatıldı.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|