|
İzlenimci eleştiri, okura dönük eleştiri yöntemlerinden biridir. Bu eleştiri, 18.yy’ın neo-klasik estetiği ve akılcı kurallarına aynı zamanda 19.yy’ın nesnel ve bilimsel eleştirilerine tepki olarak ortaya çıkmıştır. 19.yy’da ortaya çıkan bu yöntem o yüzyılın sonlarına doğru çok tutulmuş fakat daha sonra gördüğü rağbeti yitirip bir kenara bırakılmıştır. İzlenimci eleştirinin en büyük temsilcisi Anatole France’dir. İzlenimci eleştiri hakkında bir şey yazılıp söylendiğinde Anatole France’ın izlenimci eleştiri hakkındaki şu sözleri üzerinde durulur. “İyi bir eleştirmen, şaheser arasında kendi ruhunun serüvenlerini anlatır. Nesnel sanat olmadığı gibi nesnel eleştiri de yoktur. Eserine kendisinden başka bir şey koymakla övünenler, çok aldatıcı bir kuruntunun kurbanıdırlar. Gerçek şudur ki insan hiçbir zaman kendinin dışına çıkamaz. En büyük belalarımızdan biridir bu. Göğü, yeri bir dakika için olsun, bir sineğin düzeylere ayrılmış gözüyle görebilmek ve ya doğayı bir orangutanın kaba ve basit beyniyle algılayabilmek için neler vermezdik. Ama bizim için imkan yoktur buna, Tiresias gibi hem erkek olmak, hem de bir kadın olmuş olmayı hatırlamak bize vergi değil. Sürekli bir hapishanede gibi kendi benliğimiz içine kapatılmışız... Eleştirmen açıkça şöyle demelidir: Efendiler size Shakspeare, Racine, Pascal ve ya Goethe ile ilgili olarak kendimden söz edeceğim. France, eserin nitelikli yapısı üzerinde durmaz. Bu eleştiri akımı için, eserin, eser hakkında söylenilenlerin doğru ya da yanlış olduğu bilinemez. Çünkü güzellik görecelidir. Eleştirmen eserin niteliğinden çok zevk verip vermediğine bakar. Yaptığı şey de buna bağlı olarak, eserin kendisinde uyandırdığı duyguları aktarmaktır. Bunun için eleştirmen güzelliğe duyarlı olmalıdır. Bu, eserden aldığı haz ve coşkuyu okuyucuya aktarması bakımından önemlidir. Eseri, belli kurallara uyarak iyi yada kötü olarak belirlemek bir yarar sağlamaz. Eserden zevk alınması, eleştirmenin sanat anlayışından ileri gelir. Genel bir kurallar bütünü yoktur. Sosyolojik eleştiri yapanlar, Marksistler, Ahlakçılar ve biçimciler izlenimci eleştiriyi gerçek bir eleştiri akımı olarak kabul etmezler. İzlenimci eleştirmenlerin değeri, başka alanlarda başarılı olmalarından gelir. Yani otobiyografiyi ve ya denemeyi neden okursak, onları da o yüzden okuruz. Bakıldığında izlenimci eleştiri akımından olan yazarların, aynı zamanda en iyi deneme yazarlarından olduğu görülür. İzlenimci bir eleştirmen, eseri incelerken ondan aldığı zevki, heyecanı okura da yansıtır. Bu açıdan yararlı olarak görülebilirler. Aynı zamanda bu zevki ve heyecanı eserle birlikte yansıtırken, okuyucuya farklı bakış açıları sunabilir. Okuyucunun dikkatini daha önce fark etmediği bir konuya çekebilir.” İzlenimci eleştiri, metin üzerinde durarak bu çeşitten eleştiriye girişmez. Ama kendinden söz eden eleştirmen, bazen eserin bir özelliğine dolayısıyla dikkati çekebilir.” Eleştirmen, eserin görünmeyen yanlarını gün ışığına çıkarabilir, bu özellikleriyle izlenimci eleştiriler kendi başına bir sanat eseri sayılabilirler. Mesela izlenimci eleştirmen Nurullah Ataç’ın “Gençler İçin” yazısındaki Baki şiirine tavrı bunu gösterir. Yazar Baki’nin;
"Baki çemende hayli perişan imiş varak Benzer ki bir şikayeti var rüzgardan"
beyiti için, "Bu bizim içimizde bir şeyler uyandırıyor, bize bir duyguyu, derin bir duyguyu sezdiriyor derseniz, pek doğu söylüyorsunuz. Yok kalkar da bunda hoş bir buluştan bir çizgiden başka doğrudan doğruya bir mana var derseniz, ona da doğru diyemem." demiştir. Ataç burada okura eser hakkında hemen hemen hiçbir şey söylememiştir. Fakat beyite bakacak olursak, Ataç’ın sözünü ettiği duygunun, beyitteki imgelerle yakından ilgili olduğunu görebiliriz. Görülüyor ki; kaynağını okurdan alan, yazarın öznel fikirlerinden oluşan, kuralcılığa ve nesnelliğe tepki oluşturan izlenimci eleştiri, diğer akım temsilcileri için, bir eleştiri kuramı olarak kabul edilmese de, farklı bakış açılarını ve yazarın metin hakkındaki görüşlerini okura yansıtması açısından önemlidir.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|