Stephen Humpreys, ulema sınıfının İslam tarihindeki rolü ve yerinden söz ederken, söyle yazar : Ulema nedir ve kimlere denir? Ulemanın ne olmadığı daha kolaylıkla söylenebilir, zira onlar ne bir toplumsal-iktisadi sınıf, ne açıklıkla tanımlanmış ayrıcalıklı bir tabaka, ne soya dayalı bir kast, ne bir temsili güç, ne de bir mesleki zümre oluştururlar. Metinlerimizde yarı-okumuş köy imamları ve alim kadılar, sokak tahrikçileri ve sultanların özel danışmanları, ruhani meclis üyeleri ve kelbi siyasetçiler olarak ortaya çıkarlar. Bazıları zengin ve etkili ailelerin evlatlarıdır, diğer bazılarıysa ırak köylerden gelme yoksul göçmenler. Kısacası, ulema, İslam toplumunda sınıflandırılması olanaklı tüm öbekleri keserek geçer ve bir siyasi, toplumsal, kültürel roller çokluğunu üstlenir görünmektedir. Fakat bu belirsizliğe rağmen, bunların, İslam toplumunun can alıcı bir unsuru oldukları aşikardır - gerçekte toplumu diğerlerinden ayırt edici bir şekilde İslami kılan ulemadır ve nereye baksak onlarla karsılaşırız. Humpreys, Ulemanın çoğunun (eğer tümünün değilse) ortaçağın de facto bilim dili Arapça konuşup yazdıklarını, pek çoğunun aslen Arap olmadıklarını ve tümünün de dini edebiyatın üstatları olmadıklarını eklemiş olmalıydı. Ebu Reyhan el-Biruni`nin demir aldığı liman ve adının kapsamında anılması gereken soylu miras, işte bu sınıftır. 1 Ebu Reyhan el-Biruni Kimdir? Çok sayıda İslam vakanüvisleri el-Biruni`de, bilimsel araştırmacılıkta hakiki İslam ruhunun temsilcisini görürler. Matematikçi olarak yetiştirilmiş olan El Biruni, daha sonraları kimya, gökbilim, tarih, coğrafya ve eczacılık alanlarına atılmış ve ortaçağ İslam bilgisinde yetke olduğunu kanıtlamıştır. Arapça, Farsça, Sanskritçe ve Yunanca`ya hakimiyeti, kadim uygarlıkların hazinelerine erişmesini sağlamış ve bunların hakikatlerini kavramasına vesile olmuştur. E. Sachau`nun sözleri üstüne fikir belirtirken, Alman oryantalist F. Krenkow (1872-1953) söyle yazar : Biruni`yi yeryüzünde yaşamış en büyük zeka olarak nitelediği ifade edilen Profesör Sachau kadar bir hayranlık içersinde olmasam da, ben de diğerleri gibi, onun son derece müstesna bir insan ve zamanının ötesinde olduğunu, hemen kabul ederim. Bilim tarihçisi George Sarton (1884-1956), 11. yüzyılın ilk yarısını Biruni yüzyılı olarak adlandırmıştı. Ebu Reyhan Muhammed Ibni Ahmed el-Biruni el-Harezmi (yapıtı El-Asar-el-Bakiyye`de yazan ismiyle), Harezm (bugünkü Özbekistan`da modern Hive ya da kadim Hurazma) şehri dışında (birun Farsça da dis, disindan anlamlarında) hicri 362 (miladi 972 ya da 973) yılında doğdu . Semsi, Biruni`nin doğum yerine dair 14 ayrı rivayet olduğunu ve kökeni üstüne değişik uluslar arasında anlaşmazlıklar bulunduğunu kaydeder. En güvenilir ya da en azından en çok kabul gören rivayet, Hakim el-Samani`nin Kitab-ül-Ensab`ta aktardığıdır. “SSCB Biruni`nin Özbek ulusunun bir temsilcisi olduğunu savlar. Iran, hayatının çoğunu orada geçirmiş olduğundan, üstünde hak iddia eder. Türkiye, onun şahsında Orta Asya Türklüğünün bir numunesini görür.” Bunlar “Biruni`nin insanlığın bütününe açık ruhuyla” çelişen tutumlardır. “O değil miydi, belirli Hindu mezheplerini, dünyanın kendilerine ait, insan türünün kendi ırklarıyla sınırlı, kendi sultanlarınınsa dünyanın efendileri olduğunu ve kendilerinkinden başka bilim olmadığını düşündüklerinden dolayı ayıplayan.” Biruni`nin ilk eğitimini nasıl aldığına dair kesinlikli kayıtlar yoktur. Bununla birlikte, uzmanları, kendi de Ebu`l Vefa`nin bir öğrencisi olan ve Menelaos`un Kürebilimi üstüne yazdığı şerhle tanınan gökbilimci ve matematikçi Ebu Nasr el-Mansur`dan ders aldığını bildirirler. Yine Isa Ibni Yahya el-Mesihi, bir diğer hocasıdır. Ebu Reyhan isyanların ve siyasi entrikaların belirlediği kargasalı bir dünyada yetişti. O, ama, dünyasını biçimlendiren olayların etkin bir oyuncusu olarak kıvançtan ve utançtan yana payına düseni aldı. Ebu Reyhan`in hayatının ilk dönemleri Harezmli Memunoğulları`nın idaresi altında geçti. İran’ın diğer bölgelerini dolaştı ve Curcan`da 14 yıl kadar Sems ül-Maali Kabus`un himayesinde kaldı. Kadim Milletlerin Vakayinamesi`ni bu dönemde yazmıştır. Selçuklu hanedanı Alparslan’ın ölümü ve genç Melikşah`ın tahta geçmesiyle sarsılmıştır. Haşhaşinler tüm İran bölgesinde siyasi suikastlar ve intihar saldırıları düzenlemekte ve doğuda yeni bir yıldız yükselmektedir. Sultan Gazneli Mahmud, Orta Asya’nın büyük bölümünü ve çevredeki Iran kent devletlerini fethederek, bu dönemde ün kazanmıştır. Harezm de hedefleri arasındaydı. Miladi 1017`de Mahmud Harezm eyaletini ele geçirdi ve siyasi hasmı Ebu Reyhan`ı Gazne`ye götürdü. Ebu Reyhan`ın Gazneli Mahmud`a karşı tavrı ve onunla ilişkisine dair kayıtlar çelişkilidir. Ebu Reyhan konusunda, en azından E.G. Browne`in gözünde çok güvenilir bir yetke olan El Semerkandi, Mahmud`un Ebu Nasr el-Mansur`u, Ebu`l Hayr`i, el-Biruni`yi, Ebu Seyl el-Mesih`i ve Ibni Sina’yı (tüm filozof ve bilim adamlarını) himayesine davet ettiğini, “ilk üçünün daveti kabul ettiklerini, son ikisinin ise aksine Curcan`a gittiklerini” bildirir. Bu nedenle, Harezm hakimi Memunoğlu Ebu`l Abbas, hicri 407`de sakiler tarafından öldürülmesi üzerine sefere çıkarak eyaleti ele geçiren Mahmud, “Harezm sarayı sakinlerinin hemen hepsini hicri 408 baslarında Gazne`ye taşımıştır.” Kesinlikle bildiğimiz, ancak, Biruni`nin tutsak düşmesinden pek az bir zaman sonra Kabul ve çevresinde gökbilimsel ölçümler yapmakta olduğudur. Mahmud`un divanında gökbilimcisi ve yıldız falcısı olarak yer alan Biruni, sultanın, övülen Hindistan fethi de dahil olmak üzere, seferlerine katıldı. Hicri 422`de, Hindistan`da 14 yıl geçirdikten sonra dönmüş olduğu Gazne`de, en önemli çalışmaları olan Kitab el-Hind`i ve Kitab el-Tefhim`i (Anlatılar) bitirdi. Mahmud`un 421`de ölümünü oğulları arasında başlayan taht kavgası izledi. Biruni`nin Mahmud`un oğlu Mesud`a Herat`a kaçışında eşlik ettiği bildirilir. Orada öldürülen isyankar kardeş, Biruni`nin gökbilim derlemesi El Kanun el-Mesudi`yi ithaf ettiği kişidir. 2 Eserleri Biruni`nin ilgisi ilk eğitimini almış olduğu matematikten tarih ve tarih dizimine, gökbilim ve coğrafyaya, tıbba, mineralbilime ve eczacılığa kaymıştır. Gerek doğuda, gerekse batıda, önemli dini Hint eserlerinden yaptığı çeviriler, en büyük katkısı olarak görülür. Arapça da Hint uygarlığı üstüne ilk derleme olan Kitab el-Hind`te, şeylerin yaratılışı ve türleri üstüne Sakaya adlı bir kitabı ve yine bedeni tekkeden ruha ne olduğunu konu edinen Patancali adlı bir diğer kitabı, Sanskirtçeden çevirmiş olduğunu belirtir . Patancali, bu yüzyılın başlarında Fransız oryantalist L. Massignon tarafından İstanbul’da bulunmuştur. Eukleides`in “Ogeler” ve Ptolemaios`un “Almagest” eserlerini Sanskritçeye çevirmiş olduğu bildirilir. Yakut, Mücem ül-Alem`de Biruni`nin 180 eserini sıralar. El Biruni, bizzat kendi de, Fi-Fihrist Kütub Muhammed Ibni Zekeriya el-Razi`de, 114 eserini sıralar. Eserlerinin çoğunu Arapça ve bir kaçını da Farsça yazmıştır, “anadilinin bunlardan biri olmamasına rağmen”. Arapça’ya özel bir tutkunluğu vardı, dünyanın bilimleri Arapların diline bahşedilmiştir. Böylelikle güzelleşerek kalplere işlediler. Dilin güzelliği toplar ve atar damarlarda dolaştı. Aristoteles karşıtı felsefeye hakimdi ve Muhammed Ibni Zekeriya el-Razi`nin bir eleştirisini yazmıştı. El Biruni, karşılıklı bir saygı ve dostluğu hissettiren el-Feta el-Fazil (bilge genç) adıyla hitap ettiği Ibni Sina`yla yazışmalarının kaydedildiği “Sorular ve Cevaplar” dizisinde Yunan felsefesinin çeşitli yönlerini reddetmiştir. Bir dostu için yazdığı El-Fihrist`te şöyle der: “Ebu Zekeriya`nin (el-Razi) gördüğüm ya da edindiğim kitaplarını senin için sıralıyorum. Bunu, sana derin saygım vesile olmasaydı, yapmazdım. Zira, korkarım, böyle bir şeyi yapmakla, onun düşüncelerini onaylayan bir izleyicisi olduğumu düşünecek olan düşmanlarının nefretini üzerime çekeceğim.” Ancak yine de, Razi`nin, doğru olmadığını düşündüğü bir iddiasından dolayı, kırk yılı Mani`nin “Gizler Kitabı” nı arayarak geçirmiştir. Sonunda, kitabı Hamadan`da bir askerin elinde bularak aldığında, kendi ifadesiyle “kızgın çölde su bulmuş biri gibi neşeyle dolmuştu”. Kitab ül-Cevahir`de, altının ağırlığını esas alarak dokuz madenin ve yine safirin ağırlığını esas alarak dokuz değerli taşın özgül ağırlıklarını, hidrostatik ilkeleri (Arkhimedes yöntemiyle) uygulayarak hesaplar. Örneğin, altın için 19.05-19.26 (gerçekte 19.29), bakır için 8.72-8.83 (gerçekte 8.85), civa için 12.74-13.59 (gerçekte 13.56) ve pirinç için 8.55-8.67 (gerçekte 8.40) değerlerini vermektedir. Kitap, “mineralbilimde ortaçağda yazılmış en bütünlüklü metin” addedilmektedir El Kanun el-Mesudi`de, zamanın gökbilimine hakimiyetini, önermelerini kuvvetli matematik kanıtlamalarla açarak göstermiştir. Yine, göksel cisimlerin, bunların devinimlerinin ve uzaklıklarının incelenmesi için gerekli geometrik ve cebirsel kavramları vermiştir. Yermerkezli (dünyanın evrenin merkezinde olduğu) bir evren görüsüne sadık kalmakla birlikte, güneş merkezli evren görüsünden de haberdardı. Bu ikincisinden, sonraları, geçerli kanıt olmayışı nedeniyle vazgeçmek zorunda kalmıştır. Coğrafya konulu kitabı Kitab Tahdid Nihayet el-Amakin`de (Kentlerin Koordinatlarının Belirlenmesi), değişik bölgelerin sadece hayvan ve bitki örtülerini değil, aynı zamanda haiz oldukları mineralleri de işleyerek, betimleyici coğrafya dalını başlatmıştır. Dünya haritası, günümüze ulaşan en eski dünya haritalarından biridir. Indüs vadisinin, çökelti ürünü olduğunu, doğru olarak, öne sürmüştür.
Kitab fil-Usturlab`da, Biruni, dünyanın çevresini hesaplamak için kendi yöntemini tarif eder. El-kanun el-Mesudi`de, bunun ulaştığı en başarılı ölçümünü verir. Bir kez Curcan`da bir kez de Hindistan`da olmak üzere, iki kez deneye girişmiştir.
Biruni, matematikte kendi sinüs cetvellerini geliştirmiştir. Bir çemberin kenarları içine oturtulmuş düzgün bir çokgenin bir kenarının uzunluğunu, çemberin yarıçapı cinsinden bulmayı sağlayan genel bir formül verir. Bu formülle, bir dokuz gen için üçüncü dereceden söyle bir denkleme ulaşır: x3 - 3x +- 1 = 0. Bu denklem için üç ayrı çözüm yöntemi önerir. Kullandığı yöntemlerden biri ardışık yaklaşımlar yöntemidir. Örneğin, 40 derecenin sinüsü için 0.68404032 değerini elde etmiştir. Yine pi sayısı için, takribi 3.1417466 değerini bulmuştur. Schoy 1926`da American Mathematical Monthly`de “El-Biruni`nin Chord 40`a Yaklaşım Yöntemi” üstüne bir deneme yayınlamıştır. Biruni`nin Gazne caminde kullanılmak üzere, Roma takvimini esas alan bir saat düzeneği icat ettiği, ancak imamın islami olmayan bir takvimi esas aldığı gerekçesiyle saati reddettiği bildirilmiştir. El-Biruni, eczacılık konusundaki kitabi Kitab el-Saydallah`i bitirdiğinin ertesi yılı, hicri 443`de (1051) 78 yaşında öldü. Hiç evlenmedi ve hayatını bekar olarak tamamladı. “Denilir ki başını kitap okumaktan hiç kaldırmamış ve dışarıya yılda sadece iki kez, bayramlarda ihsan elde etmek amacıyla çıkmıştır”.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|