|
Davranış özellikleri -İhtiyaçlar ve güdüler: Motiv veya güdü ‘kişinin davranışının dayanağı olan güç‘ veya tatmin edilmeye çalışılan uyarılmış bir ihtiyaç olarak ifade edilmiştir. Güdüler insanı harekete geçiren güçlerdir. Motivasyon ve güdüleme kişinin bir takım iç veya dış uyarıcıların etkisiyle harekete geçmesidir. Psikolojide güdüler çeşitli şekillerde sınıflandırılır; Biyolojik güdüler: Açlık, susuzluk gibi biyolojik ihtiyaçlardan ve fizyolojik gerilim durumlarından kaynaklanır. Psikolojik güdüler: Sevgi ve saygı ihtiyaçları gibi psikolojik durumlardan kaynaklanır. Pazarlama açısından önemli diğer bir sınıflandırmaya göre de güdüler; Duygusal (hissi) güdüler: Bu güdüler prestij, ün, beğenilme gibi özellikleri öne çıkarırlar. Mantıksal (rasyonel) güdüler: Kişiyi gözlenebilir ve ölçülebilir özellikleri ön planda tutarak karar verilmesini sağlar. Yükseköğretim pazarında tüketiciler saygı ihtiyacı (toplumda saygı görme, ün, itibar), başarma ihtiyacı gibi ihtiyaçlarını gidermek ister. Birey, kendi özyapısında fizyolojik, psikolojik, ve sosyal gereksinmelerin bilinçli ya da bilinçsiz dürtülerinin ve değişik türde isteklerinin etkisi altındadır. Birey, bir şeye gereksinme duyacak bu gereksinme ile bilinçli ya da bilinçsiz süreçlerle dürtülecek, bu dürtülenme sonucu gereksinmesini giderecek davranış veya eylemi isteyecek ve yapacaktır. Bireysel davranışı nedenleyen ya da determine eden kişinin motiveleridir. Yükseköğretim pazarında tüketici gereksinmelerini dürtü ve istek bileşimlerinin yükseköğretim amaçları doğrultusunda gerçekleşmesini sağlamak mümkündür. Motivasyon, verimlilik sürecini anında etkileyen dinamik bir özellik olması açısından da önemlidir. -Algılama: Algılama bir olay veya nesnenin varlığı üzerinde duyular yoluyla bilgi edinmedir. Algılama süreci ile kişi çevresindeki uyarıcılara anlam erir. Algılamayı etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunların başlıcaları uyarıcının fiziksel nitelikleri, uyarıcının çevresiyle ve kişinin içinde bulunduğu özelliklerdir. Algılama ile birey çevrede ilgi duyduğu hususları seçer. Bazı çevresel bilgilere kayıtsız veya isteksiz yaklaşırken, bazı bilgiler ilgi ve merakını cezp eder. Her bireyin ilgi ve dikkatini çeken çevresel olay ve bilgiler farklıdır. Bu farklılığı doğuran insanların birbirlerinden farklı kişilere, ihtiyaçlara, güdülere, değerlere, inançlara ve tecrübelere sahip olmalarıdır. Bu farklılıklar bireylerin çevreden ilgi duydukları ve algıladıkları olay ve bilgileri gruplama, işleme, anlama kavuşturmada farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu yüzden yükseköğretim pazarında tüketici üniversite seçiminde çevresinden bilgi etmeye çalışırlar. Ancak topladıkları bu bilgileri kendi kişilikleri, kültürleri ve tecrübeleri yardımıyla bir araya getirerek ve işleyerek anlamlı biçimlere sokarlar. Sonra bunları, davranışlarının birer temel öğesi olarak kullanırlar. -Tutum ve İnançlar: İnançlar bireylerin kendi dünyalarının bir yönü ile ilgili algılanan ve tanımların meydana getirdiği sürekli duygular ağıdır. Tutumlar belirli değer yargılarının ve inançlarının arkasında gizlidirler. Tutumlar, yaşanan olaylar karşısında davranış ve hareket biçimleri olarak şekillenirler. İnanç ve tutumların birbirlerinden ayrılan önemli bir yönü mevcuttur. Tutumlar birey davranışlarında lehte veya aleyhte olarak yorumlanabildikleri halde inançları hakkında böyle bir yargılama yapılamaz. İnanç e tutumların insan kişiliğine ve kararlarına devamlılık kazandırma günlük çeşitli olayları ve faaliyetleri yorumlamak yoluyla anlama kavuşturma ve kişisel amaçlara ulaşmak için mevcut alternatif yollarının mukayese ve seçimine yardımcı olma gibi önemi vardır. Vakıf Üniversitelerinde yükseköğretim pazarındaki tüketiciyi kendi üniversitesine olumlu bir tutum benimsemesini veya onun tutumuna uymasını etkili reklam ve diğer tutundurma çabalarıyla sağlamaya çalışır. -Kişilik: Kişilik, bireyin kendi açısından fizyolojik, zihinsel ve ruhsal özellikleri hakkındaki bilgisidir. Kişilik, insanın kendisinde olup bitenleri değerlemesi ve kendisine tatmin ve çıkar sağlayacak bir duruma geçmeyi istemesidir. Kişilik ve dış çevre karşılıklı etkileşim içerisinde davranışı etkiler. Tüketici kişiliklerinin ortak özellikleri itibarı ile sınıflandırmak mümkündür. Nitekim Pazar bölümlendirmelerinde tüketicinin sosyo-kültürel, yaş,gelir vb. demografik özellikleri yanında, güdüleyici ve bu arada kişilik özelliklerinden yararlanılmaktadır. Böylesi bir bölümlendirme de hedef tüketicinin özelliklerinin ayrıntılı olarak belirlenmesi nedeniyle onların ihtiyaç ve isteklerinin yeni pazarlama bileşenleriyle daha uygun biçimde tatminine imkan verir. -Sosyal Sınıf : Karmaşık bir kavram olup, bir toplumun aynı değerleri, aynı ilgileri, hayat tarzını ve davranış biçimini benimsemiş nispi olarak homojen alt bölümleri olarak ifade edilebilir. Bir toplum türlü açılardan sınıflandırılabilir. Bir veya iki değişken değil, çok sayıda ortak nitelik sosyal sınıfı belirler. Ama sosyal sınıflar arsında kesin sınırlar yoktur; Kişiler üst sınıfa geçebilir veya alt sınıfa düşebilirler. Yükseköğretim pazarındaki tüketicilerin çoğunluğu sosyal sınıf olarak üst sınıftandır, ama alt sınıftan insanlarda vakıf üniversitelerin de eğitim görmektedir. -Referans Grupları: Tüketicinin tutumlarını, fikirlerini ve değer yargılarını etkileyen herhangi bir insan topluluğu olarak algılanır. Bu gruplar çeşitli bakımlardan sınıflandırılabilirse iki ana grup: Başta aile olmak üzere, kişinin yakın çevresi. Kişiyi yüz yüze ilişkilerde etkileyen yakın arkadaşları,akrabaları, komşuları, iş arkadaşları, mesleki ve diğer ilgili kişi ve kuruluşlar yüksek öğretim pazarındaki tüketiciyi yakın çevrenin yüz yüze tavsiye ve öğütleri reklamlardan daha fazla etkili olabilmektedir. Kişinin üyesi olmadığı gruplar ve yüz yüze temasta olmadığı kişiler: Ünlü sinema yıldızları, ünlü sporcular vb. bunlar değer yargıları, giyinişleri, hareketleri, tutum ve davranış biçimleri yönünden özellikle gençler tarafından örnek alınan grup ve kimselerdir. Pazarlama açısından referans kimse ve grupların önemi bunların tüketici tercihlerini ve davranışlarını yönlendirmesine dayanır.
-Aile ve Kültür: Kişi bebekliğinden itibaren aile çevresinden etkilenir. Ailenin tüketici davranışı üzerinde etkisi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Yüksek gelir düzeyine sahip olan aileler genellikle çocuklarının yüksek ve iyi özelliklere sahip olan okullarda okumasını istemektedir. Bu nedenle tüketicinin vakıf üniversitelerini tercih etmesinde ailenin etkisi büyüktür. Eğitim, yaşadığımız Dünyanın zenginliklerini algılama, tüketimi çeşitlendirme, daha zengin yaşamaya dönük olan gelişmelerdir. Bu nedenle tüketim odaklı bir kavramdır. Öğrencilerin okuldaki başarısını etkileyen en önemli neden anne ve babasının tahsil ve sosyal durumlarıdır. Öğrenciler, öğrenmeye sosyal ve kültürel bir içerik içinde yaklaşırlar, ve yeni öğrendikleri şeyleri kendi kültürel bilgi ve tecrübeleriyle bağdaştırmaya çalışırlar. Üniversite, çoğunluk öğrenciler için hayata atılıp toplumun muteber mevkilerinde kendisine bir yer tutmak için önemli bir aşama olduğu anlamına geliyor.1 Bugün üniversite köklü değerleri yitirdikçe üniversiteli olmanın anlamı da değişmektedir. Bugün üniversite toplumda avantajlı bir sosyo-ekonomik mevki edinme için yürütülen amansız yarışın etaplarından biri haline gelmiştir. 1. Jose Ortega Y. Gasset Üniversitenin Misyonu “Üniversiteli olmak” artık şirketleşen üniversitelerin “müşterisi olmaktır.” Sadece müşterinin talebi ise bilgi edinmek, eleştirel düşünce becerisini geliştirmek değil, olabildiğince eğlenceli geçecek bir öğrencilik döneminden sınai istidam imkanı bulmaktır. Üniversitelere gelince onlar için “müşterinin memnuniyeti” esastır. Çünkü “müşterinin memnuniyeti üniversitenin memnuniyeti”dir. KAYNAKLAR: 1.ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ VE YÖNETİM PSİKOLOJİSİ-BETA YAYINLARI-PROF.DR. EROL EREN 2000 İSTANBUL 2. ORGANİZASYONEL DAVRANIŞ- PROF. DR. TUĞRAY KAYNAK İSTANBUL1990 3.PAZARLAMA İLKELERİ- PROF. DR. İSMET MUCUK İSTANBUL 2001 4.KARİZMA DÜŞÜNCE DERGİSİ- PROF. DR. EROL MUTLU
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|