|
Çağımızın en önemli özelliklerinden biri, kuşkusuz, demokrasi düşüncesinin yayılması ve geniş bir uygulama alanı bulmasıdır. Bu durum, demokrasi konusunda bir görüş birliği bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Birbirine karşıt rejimlere demokratik rejim adı verilmesine karşın, herkes demokrasiye inanmış görülmektedir. Demokrasinin amacına ulaşması için izlenecek yolda, birbiri ile bağdaşmayan, birbirine zıt iki ayrı demokrasi anlayışı ortaya çıkmaktadır. Kavram karışıklığını önlemek için, bunlardan birine “klasik demokrasi” ya da “çoğulcu demokrasi” veya “batı demokrasisi”, diğerine de, “Marksist demokrasi” ya da “sosyalist demokrasi” denilmektedir. Kısaca belirtmek gerekirse, çoğulcu demokrasi, ideal özgürlüğe, yine özgürlük yolu ile ulaşmak isteyen bir rejimdir. Bu sistemde özgürlük hem amaç hem de araçtır. Marksist demokraside ise, özgürlük bir araç değil, sadece ulaşılması gereken bir amaçtır. Bu amaca özgürlük yolu ile değil, ancak proletarya diktatörlüğü yolu ile ulaşılabilir. I.ÇOĞULCU DEMOKRASİ 1)Çoğulcu Demokrasinin Özellikleri ve Doğuşu Demokrasinin zaman itibariyle ilk ortaya çıkanı, en eski ve klasik olanı, çoğulcu demokrasidir. Bu tür demokrasinin, batı dünyasının tüm sanayileşmiş büyük ülkelerinde uygulandığı ve farklı yönetim sistemlerine, örneğin, parlamenter sisteme, başkanlık sistemine, meclis hükümeti sistemine uyum sağlayabildiği görülür. Çoğulcu demokrasinin egemen olduğu ülkelerde, bir uygulama birliğine rastlanmaz. Her ülkenin toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulları birbirinden farklıdır. Bunlar da, demokratik yaşamı yakından etkileyen olgulardır. Uygulamada bir birlik görülmese de, çoğulcu demokrasinin ulaştığı bir düzeyin altına da düşülemez. Tersine bir uygulama, toplumdan gereken tepkiyi görür. Demokrasinin koruyucusu, toplumun kendisidir. Çoğulcu demokrasinin doğuşuna gelince; Feodalite, Ortaçağda, özellikle Batı Avrupa’da oluşan, belli kurallara bağlanmış bir toplum düzeninin genel adıdır. Bu tarıma dayanan ekonomide, toprak sahipleri ile, toprak üzerinde çalışan ve üretimde bulunan,”serf” denen kişilerin ilişkileri üzerine kurulmuş bir düzendir. Bu düzende, ülkelerin başında kral ya da hükümdarların bulunmasına karşın, egemenlik feodal beyler arasında paylaşılmıştır. Feodal beyler de, ayrı bir devletmiş gibi, topraklarını, kendilerine sadık küçük beylere dağıtmışlardır. Batı toplumunda, feodalitenin yıkılması ve güçlü merkezci krallıklara geçilmesi, insanları toprağa bağlı serf olmaktan çıkarmış ve toplumun yapısını değiştirmiştir. Feodal düzenin yıkılması ve güçlü merkezci krallıkların kurulması üzerine, krallıklarla burjuvazi arasında egemenlik çekişmesi başlamıştır. Özellikle 17 ve 18.yüzyıllarda büyük sermayeye dayanan burjuva sınıfı, toplumun güçlü bir sınıfı olmuştur. Sanayi Devrimi bir yandan burjuva sınıfını güçlendirirken, bir yandan da işçi sınıfının doğmasına neden olmuştur. Merkezci krallarla burjuvazi arasındaki çekişme, İngiltere’de erken başlamış, yüzyıllar süren bir gelişme sonunda 19.yüzyılda tamamlanmıştır. Kara Avrupa’sı’nda ise, 18.yüzyıl sonlarına doğru, direnen monarşilerin, devrim yolu ile yıkıldığı ve kısa bir süre sonra parlamentolu bir düzene geçildiği görülür. Böylece, burjuvazinin, güçlü merkezci krallara karşı açtığı savaştan klasik, ya da batı demokrasisi denen demokrasi doğmuş ve yaygınlaşmıştır. 2)Çoğulcu Demokrasinin Temel İlkeleri Çoğulcu demokrasinin dayandığı ilkeler tarihi gelişim içinde olmuştur. Bunları eksiksiz sayma ve belirtme olanağı yoktur. Burada değinilecek olanlar, temel ilkelerdir. Bunlardan biri eksik olunca, genel olarak, demokrasinin varlığından kuşkuya düşünülür. Siyasal Çoğunluk Çoğulcu demokraside, tüm düşünce ve inanışlar açıkça ortaya konabilir; kişiler ve topluluklar birbirleri ile ve siyasal iktidarla diyaloga girebilirler; seslerini duyurma olanakları vardır. Çoğulcu sistem içinde, iktidarı eleştirme, karşıt görüşler ileri sürme ve seçim yolu ile iktidarı elde etme oyununun kuralıdır. Temsil Halk adına karar alma, seçim yolu ile işbaşına gelen temsilcilerdir. Günümüzde, halkın doğrudan devlet işleri konusunda karar alması, doğrudan demokrasinin uygulanması olanağı yoktur. Çoğulcu demokrasi, temsili demokrasidir; halk adına kararların temsilciler eliyle alınması yolu egemendir. Seçim Çoğulcu demokraside halk adına hareket edecek temsilcilerin, seçim yolu ile belirlenmesi esastır. Halkın temsilcilerini seçmesinde, mümkün olduğu kadar, geniş bir halk kitlesinin katılması yolu ile uygulanır. Sosyal, ekonomik ve kültürel durumuna bakılmaksızın, her vatandaşın oy sahibi olmasına “genel oy”, herkesin eşit ağırlıkta bir tek oya sahip olmasına “eşit oy” ilkesi denir. Çoğunluğun Yönetme Hakkı Çoğulcu demokraside seçimle işbaşına gelen çoğunluk, belli bir süre kamu işlerini yürütme hakkına sahiptir. Çoğunluğun yönetme hakkının gerçekleşmesi, siyasal partiler yolu ile olur. Siyasal partiler, kişilerin belli davranış, tutum ve önderler çevresinde toplanmasını sağlar. Muhalefet Etme Özgürlüğü Çoğulcu demokrasinin en belirgin özelliklerinde bir kuşkusuz, iktidara muhalefet edebilme, iktidara karşı, iktidara aday olmak üzere değişik görüş ve düşünceleri ileri sürebilme özgürlüğüdür. Çoğulcu demokrasilerde serbest ve devamlı muhalefet esastır. Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması Çoğulcu demokraside, iktidarın keyfi davranışlarına karşı bireyi koruma tarih akımı içinde önemli sorulardan bir olmuştur. Kısaca belirtmek gerekirse, bireysel temel haklara, devletin karışmasını önlenmek istenmiştir. Çoğulcu demokrasi bir özgürlük rejimidir, özgürlükler demokrasinin vazgeçilmez öğesidir. Yasa Önünde Eşitlik Çoğulcu demokraside eşitlik, yasa önünde eşitlik olarak gelişmiştir. Bunun anlamı, yasaların herkese, toplum içindeki yeri, ekonomik gücü, toplumsal kökeni ne olursa olsun, herhangi bir ayırım yapılmadan uygulanmasıdır. 3)Çoğulcu Demokraside Gelişmeler Çoğulcu demokrasi, tüm toplumsal kurumlar gibi, devamlı bir gelişme içindedir. Çoğulcu demokrasinin temel ilkelerinde, ekonomik ve toplumsal etkenlerle bazı gelişmeler olmuştur. Ekonomik ve Sosyal Hakların Doğması : Zaman içerisinde, klasik temel hak ve özgürlüklerin yanında, bazı ekonomik ve sosyal haklar gelişmiştir. 19.yüzyılın özgürlük anlayışının, başka bir deyişle, bireyin devlete karşı korunmasının yeterli olmadığı anlaşılmış, ekonomik ve toplumsal açıdan güçsüz olan bireyin devletçe korunması yönünde gelişmeler olmuştur. Devletin Ekonomik Yaşama Girmesi Bilindiği gibi sosyal devletin amacı, bireylere ekonomik eşitlik sağlamak değil, ekonomik eşitsizliğin birey yaşamında ve toplumda yarattığı dengesizlikleri gidermektir. Bu nedenle sosyal devlet anlayışı, kişiyi ekonomik yaşamında yalnız bırakmayan, kapitalizmin doğurduğu aksaklıkları giderme yönünde çaba harcayan bir anlayıştır. Bu da, devletin ekonomik yaşama karışmasına neden olmuş ve devleti ekonomik yaşamın içine çekmiştir. Devletin Kişi Haklarının Koruyucusu Olması Çoğulcu demokrasideki gelişmeler, devleti yalnız ekonomik ve sosyal hakların koruyucusu olarak bırakmamış, devlete karşı korunan bazı kişi haklarında da, devleti koruyucu duruma getirmiştir. II.ÇOĞULCU DEMOKRASİNİN UYGULANDIĞI REJİMLER Çoğulcu demokrasi Batı Dünyasında geniş bir uygulama alanı bulmaktadır. Çoğulcu demokrasinin, farklı yönetim sistemlerine örneğin, parlamenter sisteme, başkanlık sistemine ve meclis hükümeti sistemine uyum sağladığı görülür. a) Parlamenter Sistem ve Özellikleri Batı demokrasinin gelişmesinde, parlamenter sistem denilen yönetim biçiminin etkisi büyük olmuştur. Parlamenter sistem, ilk olarak, İngiltere’nin toplumsal koşulları içinde, geleneklerle oluşarak kurumlaşmıştır. Bu nedenle İngiltere, parlamenter sistemin beşiği sayılır. Parlamenter sistemin ayırıcı özelliği, seçime dayalı ve temsil niteliği olan parlamentoya karşı sorumlu bir hükümetin bulunduğu, yasama-yürütme ilişkisinin esnek kuvvetler ayırımına dayandığı bir siyasal mekanizma olmasıdır. Parlamenter sistem, sadece parlamentosu olan rejim demek değildir. Bir ülkede parlamento olsa bile, her zaman parlamenter sistem olmayabilir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde bunun örneğini görmek mümkündür. Parlamenter sistemin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir : Parlamenter sistemde yürütme iki başlıdır. Yürütmenin sorumsuz başını devlet başkanı, sorumlu başını da başbakan oluşturur. Devlet başkanı sorumsuzdur. Bu siyasal bir sorumsuzluktur. Bu nedenle, devlet başkanının işlemlerine sorumlu başbakan ve ilgili bakanlar katılır. Devlet başkanı, parlamenter rejimde, uzlaştırıcı ve uyarıcıdır. Yürütmenin ikinci kanadını oluşturan Bakanlar Kurulu, Meclise karşı sorumludur. Devlet başkanı, başbakan ve bakanları atarken tam olarak serbest değildir. Ülkenin içinde bulunduğu siyasal koşulları, Meclis çoğunluğunu dikkate alarak, Meclisten güvenoyu alabilecek bir hükümeti görevlendirmekle yükümlüdür. Parlamenter sistemde, genel olarak,hükümetin meclis çoğunluğuna dayanması, mecliste çoğunluğu sağlayan parti başkanının başbakan olması, parti mekanizması yolu ile yürütme ve yasama arasında uyumun sağlanmasında etkili olmaktadır. Parlamenter sistemde hükümet her şeyden önce, meclise karşı sorumludur. Hükümet zamanla devlet başkanına karşı sorumlu olmaktan kurtulmuş ve yalnız meclise karşı sorumlu olmuştur. Parlamenter sistem iki meclisli olabileceği gibi, tek de olabilir. Ancak ikinci meclise hükümeti düşürme yetkisi tanınmaz. Parlamenter sistemde, yasama ile yürütme arasındaki ilişki, işbirliği ve karşılıklı etkileme mekanizmasına dayanır. b) Başkanlık Sistemi ve Özellikleri Çoğulcu demokrasinin gelişmesinde, başkanlık sisteminin etkisi çok büyük olmuştur. Bu sistemin doğduğu ve geliştiği ülke ABD’dir. Bu sistemin ayırıcı özelliği, halk tarafından seçilen başkanın, yürütme gücünü tek başına elinde bulundurması ve güçler ayrımı ilkesinin katı bir biçimde uygulanmasıdır. Başkanlık sisteminin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir. Başkanlık sistemi, katı bir güçler ayrımı ilkesine dayanır. Yasama ve yürütme güçleri birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Yürütme, halkın seçtiği başkan, yasama ise, kongre tarafından yerine getirilir. Başkan, yürütme görevini tek başına elinde tutar, başkan hem devlet başkanı, hem hükümet başkanı görevini yürütür. Parlamenter sistemdekinin aksine, bu sistemde yürütmenin yasamayı dağıtması, yasamanın da yürütmeyi düşürmesi olanağı yoktur. Yasama ile yürütme arasındaki ilişkilerde kopukluğu gidermek üzere, bir “denetim ve denge” sistemi geliştirilmiştir. Yürütmenin bazı işlemleri, örneğin üst düzey yöneticilerinin atanması, senatonun onayını gerektirir. Buna karşılık, başkanın da yasamadan geçen yasaları veto etme yetkisi vardır. c)Meclis Hükümeti Sistemi ve Özellikleri Çoğulcu demokrasilerde uygulanan sistemlerden birisidir. Bu sistem, 1921 Anayasası Döneminde Türkiye’de de uygulanmıştır. Halen, İsviçre’de uygulanmaktadır. Meclis hükümeti sisteminin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir : Meclis hükümeti sistemi, meclisin üstünlüğü ilkesine dayanır; yasama ve yürütme yetkisi mecliste toplanmıştır. Bu sistemde, yürütme, ayrı bir erk sayılmaz. Yürütme görevini üstlenen kurul, Meclis tarafından seçilir ; meclisin emirleri doğrultusunda, meclis adına bu görevi yerine getirir. Yürütme görevini üstlenen kurul üyeleri, bakanlıklar dikkate alınarak, tek tek meclis tarafından seçilir. Ayrıca bir başbakan yoktur. Her bakan, meclise karşı yalnız kendi etkinliklerinde sorumludur. Ortak sorumluluk söz konusu değildir. Yürütmenin, yasama üzerinde meclisi dağıtma gibi herhangi bir yetkisi yoktur. Tersine yürütme, yasamanın bir memuru gibi, saptanan politika doğrultusunda görev yapar. Meclisle yürütme arasında görüş aykırılığı olduğunda, yürütme, meclisin aldığı karar doğrultusunda görevine devam eder. Devlet başkanı görevi, meclis tarafından seçilen bir kişi tarafından, yine meclis adına yerine getirilir. Devlet başkanının görevleri daha çok sembolik görevlerdir.
III. MARKSİST DEMOKRASİ 1.Sosyalizm Sosyalizm konusunda, kavram kargaşası vardır. Sosyalizm kimi zaman dar, kimi zaman da geniş anlamda kullanılmaktadır. Genel anlamda sosyalizm, liberal demokrasinin ve kapitalizmin doğurduğu düzeni yetersiz ve adaletsiz bulan ve onu değiştirerek, yerini almak isteyen, sosyal ve ekonomik bir düzendir. Sosyalizm, üretim araçlarının özel mülkiyet konusu olduğu, piyasa ekonomisine ve özel kara dayanan bu düzeni, adaletsiz ve çağdışı bulmaktır. Buna karşılık sosyalist düzen, üretim araçlarının topluma mal edilmesini, üretimin insanların gereklerine göre yapılmasını ve bunların tümünün demokratik bir yöntemle gerçekleştirilmesini öngören bir düzendir. Marksizm, 1917 yılına gelinceye kadar, politik bir sistem olarak uygulama alanı bulamamış bir düşünce sistemidir. Marksizm i kuramsal alandan uygulama alanına geçiren Lenin’dir. Lenin, klasik demokrasi ve karma ekonomi sistemi içinde Marksizm i düzeltme yoluna gidilmesi akımına karşı çıkmış, Marksizm i yeniden rayına oturtma çabasına girmiştir. Marksizm, Sovyet Rusya uygulamasından sonra, Marksizm-Leninizm adını almıştır. Marksizm-Leninizm de uygulamada zaman ve uygulandığı ülkenin koşullarına göre değişik yorumlara uğramıştır. Fakat Marksizm-Leninizm, değişik yorumlara uğrasa da, özde, proletarya diktatörlüğünü, sınıfların yok olacağı aşamaya kadar sürdürme düşüncesine dayanır. 2.Marksist Demokrasinin Özelikleri Marksist demokrasinin en belirgin özelliği tek ve bir ideolojiye dayanmasıdır. Marksist demokraside iktidar, Marksizm ideolojisinin uygulayıcısıdır. Bunu gerçekleştirmek için yönetilenleri zorlar. Marksist demokrasinin dayandığı temeller şöyle sıralanabilir :
a)Marksist demokrasinin egemen olduğu ülkelere Marksist ideoloji, zaman içerisinde bir gelişmenin sonucu olarak değil, bir devrim ile yerleştirilmiştir. Devrim, komünist partisince, proletarya egemenliğini kurmak ve komünist aşamaya varmak için yapılmıştır. b)Marksist düşünceye göre, toplum gelişmelerinin itici gücü ve yaratıcısı, maddi koşullardır ; başka bir deyişle üretim biçimidir, temel yapıdır. Tüm toplumsal gelişme koşullarını ve yasalarını, insanların üretim güçleriyle, üretim ilişkilerinden doğan, üretim biçimleri saptar. Toplumun üst yapısı denen, hukuk düzenini, rejimleri, siyasal kurumları yaratan “temel yapı” dır. c)Marksist demokrasinin geliştirilip yerleştirilmesi, komünist partisinin görevi ve varlık nedenidir. Parti devlet mekanizmasının “dinamosu”dur. Partinin, başka kuruluşlarla çekişip seçimi kaybederek iktidardan düşmesi söz konusu değildir. Tek parti sistemi, sosyalist devlet için zorunlu sayılır. 3.Marksist Demokrasinin Çökmesi Marksist demokrasinin Avrupa’da beklenmedik bir biçimde, kısa bir süre içerisinde çökmesi, bu rejimin egemen olduğu ülkelerde, çoğulcu demokrasiye geçme çabalarının artmasına neden olduğu gibi, devletin üretici ve işletmeci olarak ekonomik yaşamdan uzaklaşmasına ve piyasa ekonomisine geçmek için çaba harcanmasına da neden olmaktadır. II.BÖLÜM İNSAN HAKLARININ ve TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİN KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞME Aynı inancı taşıyan ve siyasal gelenekler, idealler, özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü konularında ortak bir mirası paylaşan Avrupa devletlerinin hükümetleri sıfatıyla, Evrensel Bildiride yer alan bazı hakların ortak güvenceye bağlanmasını sağlama yolunda ilk adımları atmayı kararlaştırarak; Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır: Madde 1. İnsan Haklarına Saygı Yükümlülüğü Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese bu Sözleşmenin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar. HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER Madde 2. Yaşama Hakkı 1.Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez.
2.Öldürme,aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlali suretiyle yapılmış sayılmaz. a)Bir kimsenin yaşadığı şiddete karşı korunması için ; b)Usulüne uygun olarak yakalamak için veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için. c)Ayaklanma veya isyanın, yasaya uygun olarak bastırılması için. Madde 3. İşkence Yasağı Hiç kimse işkenceye,insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz. Madde 4. Kölelik ve Zorla Çalıştırılma Yasağı 1.Hiç kimse köle ve kul halinde tutulamaz. 2.Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz. 3.Aşağıdaki haller bu maddede sözü geçen “zorla çalıştırma veya zorunlu çalışma”dan sayılmaz : a) Bu sözleşmenin 5.maddesinde öngörülen koşullar altında tutuklu bulunan kimseden tutukluluğu veya şartlı salıverilmesi süresince olağan olarak yapılması istenen çalışma; b) Askeri nitelikte bir hizmet veya inançları gereğince askerlik görevini yapmaktan kaçınan kimselerin durumunu meşru sayan ülkelerde bu inanca sahip kimselere zorunlu askerlik yerine gördürülecek başka bir hizmet ; c) Toplumun hayat veya refahını tehdit eden kriz ve afet hallerinde istenecek her hizmet ; d) Normal yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına giren her türlü çalışma veya hizmet. Madde 5. Özgürlük ve Güvenlik Hakkı 1.Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır. Aşağıda belirtilen haller ve yasada belirlenen yollar dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Kişinin yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine usulüne uygun olarak hapsedilmesi ; a)Bir mahkeme tarafından, yasaya uygun olarak,verilen bir karara riayetsizlikten dolayı veya yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulu durumda bulundurulması ; b)Bir suç işlediği hakkında geçerli şüphe bulunan veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla, bir kimsenin yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulu durumda bulundurulması ; c)Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulu durumda bulundurulması veya kendisinin yetkili merci önüne çıkarılması için usulüne uygun olarak tutulu durumda bulundurulması ; d)Bulaşıcı hastalık yayabilecek bir kimsenin,bir akıl hastasının bir alkoliğin, uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin veya bir serserinin usulüne uygun olarak tutulu durumda bulundurulması ; e)Bir kişinin usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alı konmasını veya kendisi hakkında sınır dışı etme ya da geriverme işleminin yürütülmekte olması nedeniyle usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulu durumda bulundurulması ; 2. Yakalanan her kişiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda ve anladığı bir dille bildirilir. 3. Yakalama veya tutuklu durumda bulunma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar vermesi ve yasaya aykırı görülmesi halinde kendisini serbest bırakması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. 4. Bu madde hükümlerine aykırı olarak yapılmış bir yakalama veya tutulu kalma işleminin mağduru olan herkesin tazminat istemeye hakkı vardır. Madde 6. Adil Yargılanma Hakkı 1.Herkes,gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar,gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir ; ancak,demokratik bir toplumda genel ahlak,kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde,veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde,duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülmelidir. 2.Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. 3.her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir : a)Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek ; b)Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak ; c)Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tatmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa,mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek ; d)İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek,savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağrılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek ; e)Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı taktirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak. Madde 7. Cezaların Yasallığı 1. Hiç kimse,işlendiği zaman ulusal ve uluslar arası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. 2. Bu madde,işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk kurallarına göre suç sayılan bir fiil veya ihmal ile suçlanan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir. Madde 8. Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması 1.Herkes özel ve aile hayatına,konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2.Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı,dirlik ve düzenin korunması,suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya özgürlüklerin korunması için, demokratik bir toplumda,zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.
Madde 9. Düşünce,Vicdan ve Din Özgürlüğü 1.Herkes düşünce,vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet ,öğretim,uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içeriri. 2.Din veya inancını açıklama özgürlüğü,ancak kamu güvenliğinin,kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın,ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir. Madde 10. İfade Özgürlüğü 1.Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak,kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo,televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. 2.Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak,ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin saplanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın,başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir. Madde 11. Dernek Kurma ve Toplantı Özgürlüğü 1.Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak,dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir. 2.Bu hakların kullanılması,demokratik bir toplumda,zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin,kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi,sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler,kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar hakkında konmasına engel değildir. Madde 12. Evlenme Hakkı Evlenme çağına gelen erkek ve kadın,bu hakkın kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalar uyarınca evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir. Madde 13. Etkili Başvuru Hakkı Bu sözleşmede,tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir. Madde 14. Ayırımcılık Yasağı Bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, din, dil, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk,servet,doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır. Madde 15. Olağanüstü Hallerde Askıya Alma 1.Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslar arası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla bu sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir. 2.Yukarıdaki hüküm,meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında, 2.madde ile 3.ve 4. maddeler (fıkra 1) ve 7.maddeyi hiçbir suretle ihlale mezun kılmaz. 3.bu maddeye göre aykırı tedbirler alma hakkını kullanan her Yüksek Sözleşmeci Taraf,alınan tedbirler ve bunları gerektiren nedenler hakkında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tam bilgi verir. Bu Yüksek Sözleşmeci Taraf, sözü geçen tedbirlerin yürürlülükten kalktığı tarihi de Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirir. Madde 16.
Yabancıların Siyasal Etkinliklerinin Kısıtlanması
10,11 ve 14.maddelerin hiçbir hükmü, Yüksek Sözleşmeci Tarafların yabancıların siyasal etkinliklerini sınırlamalarına engel sayılmaz.
Madde 17.
Hakların Kötüye Kullanımının Yasaklanması
Bu sözleşme hükümlerinden hiçbiri,bir devlete topluluğa veya kişiye,sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.
Madde 181.
Hakların Kısıtlanmasının Sınırları
Bu sözleşmenin hükümlerince,sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|