Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: ÇEVRE
    Konu: Çevre Kirliliği


SU KİRLENMESİ İLE İLGİLİ ÖNLEMLER
Tarım ilaçları rasgele değil yetkili kuruluşların önerisine göre kullanılır. Gerek kullanılan maddelerin cinsi gerekse uygulama biçimi bunların yer altı ve yüzey sularını kirletme oranını büyük ölçüde etkiler. Sanayi kuruluşlarının artıkları arıtılmadan akarsulara ve diğer su kaynaklarına boşaltılmamalıdır.
Su kaynakları dışarıdan insan ya da hayvanların girmesini engelleyecek biçimde bir engelle çevrelenerek korunmalarıdır. Kaynak suyunun beslenme bölgesinin korunmaya alınması gerekir. Bu bölgede, endüstri kuruluşları, mandıra ve
çiftlikler kurulmamalıdır. Kentlerin planlamasında kentin büyüme yönünün su kaynaklarının kirlenmesine yol açmayacak biçimde olması sağlanmalıdır.
Yer altı suyunun oluşturduğu kaynak ya bir noktadan ya da bir kaç noktadan yeryüzüne çıkabilir. Kaynak sularının dışarı çıkış noktasına göre koruma deposu ya da bir koruma tüneli yapılır. Bu depo ya da tünelin üstünün kesin olarak su
geçirmeyecek bir beton tavanla örtülmesi ya da dışardan sızıntı olmayacak biçimde çimento püskürtülmüş bir örtü tabakası ile güçlendirilmesi gerekir. Üsteki toprak tabakaları en az altı metre olmalıdır. Tünel ya da deponun tabanının fayans ya da özel yapılmış maddelerle kapanması gerekir. Döşeme maddesi suyun aşındırıcı özelliklerinden etkilenmemelidir. Depo duvarlarının taş ya da duvarla örtülmesi, suyu sızdırmayacak bir madde ile sıvanması ve suyun depodan çıkmasını sağlayan borunun tabandan otuz santimetre kadar yukarıda olması gerekir. Çıkış borusunun depodan çıktığı yerin ağzında birer süzgeç olmalıdır. Deponun üzerinde gerektiğinde bakım ve temizliğin yapılabilmesini sağlayacak bir kapak bulunması yararlıdır ve bu depo kapağı iyi korunmalı, suyu sızdırmayacak biçimde kapatılabilmeli, çocukların ve hayvanların açmasını engelleyecek biçimde olmalıdır. Tek kişi bu kapağı açamamalıdır. Deponun bir havalandırma deliğinin olması ve havalandırma borusunun açık ucunun tel kafesle örtülü olması gerekmektedir.
























Hava Kirliliği ile İlgili Önemler

Hava kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak yapılan başlıca uygulamalar arasında fosil yakıt tüketiminin azaltılması, otomobil egzoz gazlarından çıkan gazların engellenmesi ve motorların yakma kapasitesinin arttırılması, aerosol püskürtücülerinde ve köpük imalatında kullanılan halojenli hidrokarbonların kullanımının engellenmesi, baca gazlarının havaya karışmasını engelleyici baca filtrelerinin taktırılmasını, eskimiş ve yıpranmış motorlu taşıtların trafikten men edilmesi gibi uygulamalar sayılabilir. Kentlerde acil önemler arasında arabaların egzoz gazlarından çıkan kirletici etkenlerin azalmasını sağlayacak uygulamalar, kalorifer kazanlarının bilgili eller tarafından yakılması ve iyi cins kömür veya doğal gaz gibi etkin yanan gazlar kullanılması, merkezi ısıtma gibi önemler, hava kirliliğinin önlenmesinde yararlı olabilir. Kükürtsüz kömür, kurşunsuz benzin kullanılması gibi önlemler de büyük yarar sağlamaktadır.
Kent planlaması sırasında kentler için tasarlanan hava akım koridorlarının plana aykırı yapılaşma ile yok edilmemesi gerekir.

Toprak Kirliliğinin Önlenmesi:
Toprak kirliliğinin önlenmesi için endüstriyel atıkların toprağa gömülmesi kesinlikle önlenmelidir. Bir takım kimyasal atıkların toprağa akıtılması da engellenmelidir. İlaçlamaların ve diğer kimyasal madde kullanımlarının bilgili kişilerce ve kullanma talimatlarına uygun olarak yapılan gerekir.

Gürültü Kirliliği:
Gürültü insan ve çevre sağlığının olumsuz olarak etkileyen yaygın bir çevre kirliliğidir. Bu nedenle gürültü kirliliği diye anılmaktadır. Kapsamlı bir tanımla, insanların işitme sağlığının ve algılamasını olumsuz etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengeleri bozabilen, iş performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren önemli bir çevre kirliliğidir. Normal bir insan kulağının duyabileceği en düşük ses seviyesine “Duyma Eşiği” diyoruz.
Normal bir kulağın ayırt edebileceği en düşük seviye farkına da 1 d BA (desibel) denilmektedir ve seslerin karşılaştırılmasında bir birim olarak kullanılmaktadır. Sözgelimi cadde gürültüsü 80, tren geçişi 100, jet uçağı 140, alçak bir sesle konuşma ise 40 desibeldir. Gürültü fiziksel, fizyolojik, ruhsal birçok etkiler yapar. Performans düşüklüğüne ve kalıcı zararlara yol açar. Kişileri huzursuz eder, sözel iletişimi bozar, çalışma etkinliğini azaltır, uyku sorunlarına yol açar. Ayrıca geçici ve sürekli işitme kaybına, solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarına, davranış bozukluklarına ve diğer ruhsal sorunlara neden olabilir.
Önlenmesi: Kentlerde gürültü kirliliği; tüm toplum bireylerinin katılımını gerektiren önemli bir sorun haline gelmiştir. Gürültü niteliğine sahip seslerin sakıncalı etkilerini tamamen veya kısmen yok etme sürecine, gürültünün kontrolü diyoruz. Gürültü kontrolün de zararlı seslerin giderilmesine yönelik olarak aşağıdaki uygulamalar yapılabilir;
Zararlı sesleri: Kabul edilebilir düzeylere indirmek, Sözgelimi, kent içi trafiğinin yer altına alınması (metro) motorlu araçlarda susturucu kullanılması, araçların periyodik bakımlarının yaptırılması, vb. önlemler sayılabilir.
Etki süresini azaltmak: klakson, seyyar satıcı, susturucusuz araç kullanmak gibi keyfi gürültüleri yasaklamak, müzik aletlerinin umuma ayrılmış yerlerde aşırı olarak çalınmasını önlemek, mümkün olabilen hallerde kulaklık kullanılması vb. önlemler sayılabilir.
Hoşa giden veya rahatsız edici bir sesle maskelemek; Son yıllarda bazı büro ve çalışmalarda bu uygulama yapılmaktadır.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |